• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: Siyasal Teori – Psikanaliz: Zizek, Kovel ve Laing

3. Psikanalitik Pratiğe Politik Bir Bakış: Kovel ve Laing …

3.4. Arzu Politikası

İyileştirilen hasta, deli bütüne uyum göstererek gerçekten hastalanır. (T. Adorno) Kovel, psikanalizin temel söylemi olarak ele aldığı arzu kavramını praksis ile bağlantısı çerçevesinde inceler. Kovel, praksis ile insanların bilinçli, amaca yönelik ve toplumsal olarak örgütlenmiş bir biçimde varoluşlarının koşullarını dönüştürmek için yapıkları şeyleri kasteder; kısacası tek tek bireylerin bütünlükle olan ilişkilerini tarif etmek için praksis kavramını kullanır (s.83). Arzuyla praksisin ilişkisi bir olumsuzlama ilişkisidir ancak bölücü bir olumsuzluk değil, diyalektik, farklılaştıran bir olumsuzluktur; praksis ve arzu, birbirini olumsuzlarken birbirini tanımlar. Arzu, praksisin gizli terimidir ve kapitalizmin yabancılaştırdığı yaşamlarda arzu ve praksis kopma noktasına kadar iki ayrı uca itilir. Örneğin, daha önce bahsettiğimiz tüm hayatını işine veren ve bu nedenle hiçbir özel hayatı kalmayan Kovel’in bir hastasında bu durum gözlenebilir. Söz konusu kişinin, işle ilişkisine baktığımızda, onun praksisisin kamusal çalışma hayatının getirdiği yalnızlık tarafından körüklenmiş anlatılmaz bir arzu tarafından kamçılandığını görürüz (s.307–308).

İnsanlar, praksisleriyle tarih yapan, değerlerle doldurulmuş ve arzuyla harekete geçen canlılardır. Kapitalist tarih boyunca arzuya ket vurulması bireyin soyulmasına yol

açmıştır; psikanaliz bu sürecin iç yapısını gözler önüne serebilir ve arzunun gerçekliğini ortaya çıkarabilir. Ancak bireyle gerçeklik arasında duran arzu değil, praksistir. Arzu, hemen her gerçek vukuatta içkindir ancak kendini bilinir kılması praksis aracılığıyla olur. Yapısal olarak arzuyu dönüştürmeyi umut eden psikanaliz, arzunun praksisinden başka bir şey değildir. Aynı şekilde özgürlük politikasının da arzu için praksis olduğu söylenebilir (s. 313 – 314).

Aşkın praksis, arzunun nevroza girip yabancılaşmak yerine toplumsal gerçeklikle bir bütünleşmesini gerektirir. Yani özgürleşmede arzunun büyük rolü olsa da, arzu tek başına kimseyi özgürleştiremez; insanı yoldan çıkarabilir ancak o olmadan da kimse zincirlerinden kurtulamaz. Bu bağlamda Kovel, sahici bir toplumsal güce dayanan bireyleşmiş kişilerin varlığı ve özgür olma isteğinin bir bireyin hayatında nasıl ifade bulduğunu kavrayabilmek için, Sartre’ı destekleyerek, varoluşsal psikanalize duyulan ihtiyacı vurgular. Bu varoluşsal özgürlük ise ancak Marksist bir çerçevede tanımlanabilir (s. 330–331).

Arzu kavramını Kovel’den daha farklı olarak ele alan, bir direniş figürü olarak kuramın merkezine yerleştiren Deleuze ve Guattari, arzu kavramını tüm toplumsal, politik ve psikolojik süreçlere uyguladılar. Arzu, ne bir biyolojik itki, ne metafizik bir enerji, ne de simgesel bir yapıdır; arzu bir içkinlik düzlemidir ve arzunun özgürleşmesi toplumsal olduğu kadar psişik yapıda da fazlasıyla etkili olacak psişik bir yeniden canlanma sürecidir (Goodchild,2005:198–199). Kapitalizmin üretim sürecinde ve dolayısıyla toplumda gerçekleştirdiği dışlama, bölümlere ayırma, toplumsal itaat ve paranoya birer psikososyal bozukluktur ve bir arzu devrimi için iyi bir sebeptir çünkü öznelliğin kendisi bu unsurlar tarafından kirletildiği anda küresel ya da toplumsal düzendeki her reform eksik kalacaktır (Goodchild,2005:261).

Kolektif üretimde gerçekleşen toplumsal ilişkinin bir niteliği olarak arzu, insanlar arasındaki gerçek ilişkilerden oluşan, kişinin kurduğu bir toplumsal düzen ve içinde yaşadığı bir yaşam tarzıdır. Deleuze ve Guattari, bir ideal toplum hayal etmezler ancak insanlar arasında var olan bağlarda bulunan, içkin ‘burada ve şimdi’yi düşünürler. Bu tür bağlar, hızla hıyanete yol açsa da arzu politikasının amacı insanlar arasındaki bu bağları yoğunlaştırmak, toplumsal alanın kendisini kolektif bir estetik deney alanına dönüştürmektir (Goodchild,2005:306–307). Arzuyu ezen ve ona boyun eğdiren iktidarların kendileri de arzu toplanışlarının parçasıdır; bundan ötürü arzu, baskıyı arzulayan bir kimliğe bürünebilir. Bu nedenle tahakküm arzusundan kurtulmak amacıyla siyasal eylem de arzu düzeyinde gerçekleşmelidir (Newman,2006:165).

Sonuç

Tarihsel maddecilik, psikanalizi idealist olmakla ve bireyi merkeze alan öznel bir çalışma olmakla suçlar; psikanaliz açısından ise, tarihsel maddecilik ve Marksizm kişisel bir nevroz, örneğin insanın yok etme dürtüsünü göz önünde bulundurmayan bir yöntemdir. Asla uzlaşmaz gibi gözüken bu iki alan arasında kurulmaya çalışılan ilişki genelde iki kuramdan birinin basitleştirilmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu bağlamda yine Freud’a dönecek olursak, Freud rüyaların analizinde dış dünyada rastlantıya inandığını fakat iç yaşantıda rastlantı diye bir şey olmadığını belirtmiştir.

Yani, bilinçdışında rastlanılan hiçbir ibare rastlantı sonucu gerçekleşmemiştir; belli bir nedensellik içerisinde açıklanması gerekir. Ancak Freud, yine bilinçdışına dair analizlerinde ‘bir puro bazen sadece bir purodur’ ifadesini kendisine kural edinmekten de kaçınmaz. Toplumsal ve tarihsel bir analizle psikanalizin ilişkisi bağlamında değerlendirme yaparken belki de öncelikle yapılması gereken bu iki ifadenin akıldan çıkarılmamasıdır. Psişeyi göz önünde bulundurmayan bir toplumsal analiz eksik kalacaktır; ancak sadece psişenin kurallarına göre toplumu ve tarihi incelemeye çalışan çalışmalar da aşırı yoruma ve indirgemecilik sorununa takılacaktır. Psikanalizin tarihsel açıdan ele alınmasında da ya tarihsel sorunların çözümünde psikanalitik tekniklere başvurulur ya da psikanalitik hareketin kökeni onun tarihsel bağlamına oturtulur. Bu türden çalışmalar hiç şüphesiz ki indirgemecilikle maluldür. Christopher Lasch’in de belirttiği gibi, psikanaliz tarihçilerin gerek duydukça ellerini uzatıp seçmeci bir tarzda karıştırdıkları bir alet çantası değildir. Psikanaliz kuramsal olarak ilk önce kendi bütünlüğü içinde ele alınmalı, ikinci olarak da psikanalizle çelişen ya da onu tamamlayan yorumlar öneren diğer kuramlarla ilişkisi içinde incelenmelidir. Psikanaliz, tarihsel incelemelerin

toplumsal, ekonomik ve politik fenomenleri psikolojik köklerine indirgemesine izin vermek yerine, bu eğilime ters düşeni yani psişik fenomenlerin toplumsal, ekonomik ve politik kökenlerini de görmeye zorlamalıdır.

Başta Frankfurt Okulu olmak üzere Marksizmi psikanalizle ele alan teorilere gelen toplumsalın salt psikolojik ve öznelci bir incelemesi olduğu eleştirisi, özellikle söz konusu Frankfurt Okulu olunca yersizdir. Adorno, özneyi esas almaya eğilimli bir analizin ancak nesnel bir kuram içerisinde anlam taşıdığının altını özellikle çizmiştir. Freud’un çalışmaları ve Lacan’ın geliştirdiği şekliyle psikanaliz, özneyi esas alan bir kuram olsa da hiçbir zaman toplumsalın dışında bir özneden bahsetmemektedir; psikanaliz, siyasal teoride aşırı yoruma kaçılmadığı takdirde, tarihsel ve toplumsallığı içerisinde öznel bir inşa yaratabilmektedir. Bu bağlamda, maddi koşulların değişimi üzerine düşünmeyen bir psikanalistin faaliyeti ne kadar düşünsel bir boşlukta temelleniyorsa, psikanalizi önemsemeyen bir toplum bilimci de kendi üzerine düşünmeyi ve düşüncesinin sınırlarını tanımayı reddediyor demektir.

Ancak ne iki kuram da birbirine indirgenebilir ne de biri diğerinin boşluklarını doldurmak için vardır.

Zizek’e dair incelemeler yaparken gördüğümüz gibi birçok siyasal, ekonomik ve sosyolojik kavramların, olguların ele alınmasında ya da değişen maddi koşullar çerçevesinde yeniden adlandırılmasında psikanalizin ve özellikle de Lacancı psikanalizin çok büyük yardımını görüyoruz. İdeolojiyi, Lacancı fantezi kavramıyla yeniden ele almak, özelikle sinik ideolojiye dair eksik kalmış bir tanımı kurmaktadır.

Bunun dışında bu çalışmanın kapsamı dışında kalmış olsa da, toplumlarda yaşanan milli hezeyanların, kitlesel birtakım davranışların, Sol’un içinde bulunduğu durumun ihtiyaç duyduğu açıklamalarda az da olsa psikanalizin yardımı dokunacağını kabul

etmek gerekir. Ancak bazı durumlarda da ihtiyaç duyduğumuz analizin psikanaliz olmadığını kabul etmek gerekir. Buna en iyi örnek, Zizek bölümünde de gördüğümüz gibi cinsiyet konusudur. Psikanalizin cinsiyetçi bir tavrının olduğunu kabul etmek bir yana, özellikle Lacancı psikanalizin kadın hareketine söyleyecek tek bir sözü vardır;

o da kadının olmadığıdır. Ataerkilliğin çözümlenmesinde ve simgesel düzen içerisinde cinsiyet ayrımının nasıl şekillendiğine dair matematiksel formülleri olan Lacan (ve tabiî ki Zizek), toplumsal cinsiyet analizinden oldukça uzaktır ve feministlerin ihtiyacı olan bir açıklamayı buradan bulması güçtür; en yerinde açıklamalar yine Lacan’ı eleştiren feministlerden gelecektir.

Sorun, Lacan’ın kuramının, psikanalist ve analizan arasında inşa edilen bir kuramın psikanalizin sınırları dışına çıkmasıyla başlar. Bireyin bastırma mekanizmaları, arzusu, doğduğu andan, dil içerisinde kendini ifade ettiği zamana kadar geçen süreç toplumsalın kendi dinamiklerine birebir uyarlanamaz. Bireyin ebeveynlerle kurduğu ilişkinin aynısını devletle ya da siyasal gerçeklikle kurduğunu söylemek de hatalı olur. Burada sınırlı bir benzerlikten bahsetmek daha yerindedir.

Bunun dışında Zizek, Lacancı Gerçek’i kendine temel yol gösteren olarak belirlemiş gibidir; var olana muhalif olmak, onun için Gerçek’in alanında hareket etmektir, simgeselin içerisinden çözüm bulmaya çalışmak asla gerçek çıkış noktası olamaz. Bu bağlamda nesnel koşulların reddi ve simgesel gerçekliğin yadsınması Zizek’in söylemini adeta bir Mesih bekleme noktasına götürür; çünkü Zizek’in reddettiklerinin başka bir çıkış noktası yoktur. Lacancı psikanalizin birebir siyasal kurama uygulanması bir yandan da bu şekilde tüm çıkış noktalarını kapatan tehlikeli bir hal almaktadır, Lacan’ın teorisi bir tür ‘her şeyin teorisi’ olmamalıdır.

Psikanalizin, toplumun yeniden inşasının ihtiyaç duyduğu güçlü bir öznelliğin kurulmasında ve incelemesinde, var olanın çözümlenmesinde söyleyecek çok sözü vardır. Benzer şekilde Kovel’in de sözünü ettiği gibi Marksist bir psikoterapi yoktur ancak radikal pratikle bağdaşır bir psikoterapiden, evrensellik yönünde bir harekete dayanan aşkın bir terapiden söz edilebilir. Bütün için de iyi olan bir özgür bireyselleşme hattı tutturmak açısından da önemli bir yeri olabilir. Ancak, Saffet Murat Tura’nın da belirttiği gibi asla unutulmaması gereken bir şey varsa o da dünyanın psikanalizden büyük olduğudur. Psikanaliz ne kadar önemli olsa da somut durumun somut analizi göz ardı edilemeyecek önemdedir.

ÖZET

Bu tez, toplumsal analizle, bireyselliğe öncelik veren psikanalizin, bağdaştırılması güç bir farklılığı içermelerine rağmen yeni bir toplumsal analizi nasıl türettiğinin incelenmesidir. Psikanaliz, siyasal teori ile birlikte hem özgün bir kişilik kuramı hem de radikal bir siyasal teori iddiası ile karşımıza çıkmaktadır. Zizek’te gördüğümüz gibi psikanaliz, ideoloji, cinsiyet ve toplumsal üstben’in oluşumu konusunda oldukça geniş bir kavramlar dizgesi oluşturmaktadır. Psişeyi göz önünde bulundurmayan bir toplumsal analiz eksik kalacaktır; sadece psişenin kurallarına göre toplumu ve tarihi incelemeye çalışan çalışmalar da indirgemeciliğe yol açacaktır. Bu nedenle, indirgemecilik problemi dahilinde, psikanalizin bireysel sağaltımdan fazlası olup olmadığı, toplumların analiz edilip edilemeyeceği, radikal bir toplumsal analizin inşası için psikanalize ihtiyaç duyulup duyulmadığı incelenmektedir. Özgür bir bireyselleşme hattı tutturabilen bir psikoterapinin varlığı konusundaki sorgulamalar da psikanalizin toplumsal ve siyasal analize olan ihtiyacını gözler önüne sermektedir.

ABSTRACT

This thesis carries out how social analysis and psycho-analysis reconstruct a new social method in spite of the fact that psycho-analysis emphasize the individuality in contrast to social sciences. When we examine psycho-analysis and political theory as a whole, psycho-analysis provide a new personality theory and a new radical political theory. As we see with the Zizek, psyco-analysis make up new concepts about ideology, gender and the social role of superego. When a social theory disregard the psyche, it will be incomplete; when a theory regard only the psyche, it will reduce social theory to a simpler state. With this point of view, this thesis carries out, if the psychoanalysis is an individual treatment or not, it is possible to treat the society in the same way or not and how psycho-analysis can help us for the radical social analysis. The queries about the existence of psychotherapy or psychoanalysis that is keen on the freeing individual demonstrate the psychoanalysis need for social and political sciences.

KAYNAKÇA

Althusser, Louis (2008), Psikanaliz Üzerine Yazılar: Freud ve Lacan, İstanbul:

İthaki (Çev: İ. Keskinoğlu).

Anderson, Perry (2007), Batı Marksizmi Üzerine Düşünceler, İstanbul: Birikim Yayınları, 2. Baskı (Çev: Bülent Aksoy).

Apollon, Willy (2002), “The Jouissance of the Other and the Sexual Division in Psychoanalysis”, After Lacan, USA: State University of New York Press (ed.Robert Hughes)

Azieu, Didier (2003), Freud’un Otoanalizi ve Psikanalizin Keşfi, İstanbul: Metis Yayınları (Çev: Nesrin Tura).

Baudin, Marianne (2006), “Kültür: İnsanın Kendi İçine Sürgünü ve Kucak Açan Yer”,Cogito, 49/75-86 (Çev: Orçun Türkay).

Bowie, Malcolm (2007), Lacan, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları (V. Pekel Şener).

Brown, Bruce (1989), Günlük Hayatın Eleştirisi, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2.

Baskı (Çev: Yavuz Alogan).

Brown, Norman O. (1996), Ölüme Karşı Hayat: Tarihin Psikanalitik Anlamı, İstanbul: Ayrıntı Yayınları (Çev: Abdullah Yılmaz).

Castoriadis, Cornelius (1997), World in Fragments, California: Stanford University Press.

Cooper, David (1988), Ailenin Ölümü, İstanbul: Kıyı Yayınları (Çev: Güzin Özkan).

Erşen, Özge (2006), “Uygarlıktan Geriye Ne Kaldı”, ”, Cogito, 49/87-94.

Evans, Dylan (1996), An Introductory Dictionary of Lacanian Psychoanalysis, London: Routledge.

Fink, Bruce (1995), The Lacanian Subject: Between Language and Jouissance, Princeton: Princeton University Press.

Foucault, Michel (2003), İktidarın Gözü, İstanbul: Ayrıntı Yayınları (Çev: Işık Ergüden).

Freud, Sigmund (1976), Psikanaliz Üzerine, İstanbul: Koza Yayınları, 2.Baskı (Çev:

Ali Avni Öneş).

Freud, Sigmund (1985), Bir Yanılsamanın Geleceği, İstanbul: Kaynak Yayınları (Çev:Zafer Kars).

Freud, Sigmund (1996), Beş Konferans ve Psikanalize Toplu Bakış, İstanbul: Cem Yayınevi (Çev: Kamuran Şipal).

Freud, Sigmund (1997), Yaşamım ve Psikanaliz, İstanbul: Say Yayınları, 4. Baskı (Çev: Kamuran Şipal).

Freud, Sigmund (1998), Ruh Çözümlemesine Giriş Konferansları, İstanbul: Payel Yayınları (Çev: Emre Kapkın, Ayşen Tekşen Kapkın).

Freud, Sigmund (2001), Düşlerin Yorumu I, İstanbul: Payel Yayınları, 3.Baskı (Çev: Emre Kapkın).

Freud, Sigmund (2001), Haz İlkesinin Ötesinde – Ben ve İd, İstanbul: Metis Yayınları (Çev: Ali Babaoğlu).

Freud, Sigmund (2002), “Bastırma”, Metapsikoloji içinde, İstanbul: Payel Yayınları (Çev: Emre Kapkın, Ayşen Tekşen Kapkın).

Freud, Sigmund (2002a), “Bilinçdışı”, Metapsikoloji içinde, İstanbul: Payel Yayınları (Çev: Emre Kapkın, Ayşen Tekşen Kapkın).

Freud, Sigmund (2002b), “İçgüdüler ve Değişimleri”, Metapsikoloji içinde, İstanbul: Payel Yayınları (Çev: Emre Kapkın, Ayşen Tekşen Kapkın).

Freud, Sigmund (2003), Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, İstanbul: Payel Yayınları, 2.Baskı (Çev: Şemsa Yeğin).

Freud, Sigmund (2004), Düşlerin Yorumu II, İstanbul: Payel Yayınları, 3.Baskı (Çev: Emre Kapkın).

Freud, Sigmund (2004a), Uygarlığın Huzursuzluğu, İstanbul: Metis Yayınları, 2.

Baskı (Çev: Haluk Barışcan).

Freud, Sigmund (2006), “Psikanaliz”, Cogito, 49/59 – 65 (Çev: Begüm Kovulmaz).

Freud, Sigmund (2006a), Kitle Psikolojisi, İstanbul: Cem Yayınevi, 3.Baskı (Çev:

K. Şipal).

Freud, Sigmund (2007), Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası, İstanbul: Metis Yayınları, 2. Baskı (Çev: Banu Büyükkal, Saffet Murat Tura).

Freud, Sigmund (2009), Cinsiyet Üzerine, İstanbul: Say Yayınları, 14. Baskı (Çev:

A. Avni Öneş).

Fromm, Erich (2005), Psikanalizin Bunalımı, İstanbul: Say Yayınları (Çev: K. E.

Kına).

Frosh, Stephen (1989), Psychoanalysis and Psychology, London: Macmillan.

Geçtan, Engin (2008), Psikanaliz ve Sonrası, İstanbul: Metis Yayınları, 13. Baskı.

Geçtan, Engin (2009), Kimbilir?, İstanbul: Metis Yayınları, 3. Baskı.

Goodchild, Philip (2005), Deleuze & Guattari: Arzu Politikasına Giriş, İstanbul:

Ayrıntı Yayınları (Çev: Rahmi G. Öğdül).

Göka, Erol (2001), Toplum Ruhsal Bir Hastalığa Yakalanabilir mi?, http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek =r2&haberno=195

Habip, Bella (2008), “Freud ve Birey”, Freud Konuşmaları içinde, İstanbul: YKY.

Hilav, Selahattin (1993), “Lacan Üzerine”, Felsefe Yazıları içinde, İstanbul: YKY.

Hinshelwood, R. D. (2001), “Psikanalizle Yakınlaşmalar”, Psikoloji ve Toplum içinde, der. Ian Parker, Russell Spears, Ankara: Rastlantı Yayınları (Çev: Kemal İnal).

Homer, Sean (2005), Jacques Lacan (Critical Thinkers), London & NewYork:

Routledge.

Jacoby, Russell (1996), Belleğini Yitiren Toplum, İstanbul: Ayrıntı Yayınları (Çev:

Hakan Atalay).

Jay, Martin (2005), Diyalektik İmgelem, İstanbul: Belge Yayınları, 2. Baskı (Çev:

Ünsal Oskay).

Kay, Sarah (2006), Zizek: Eleştirel Bir Giriş, İstanbul: Encore Yayınları (Çev:

Zeynep Kuyumcu).

Kotowicz, Zbigniew (1997), R. D. Laing and The Paths of Anti-Psychiatry, London & NewYork: Routledge.

Kovel, Joel (1971), White Racism: A Psychohistory, New York: Vintage Books.

Kovel, Joel (2000), Arzu Çağı: Radikal Bir Psikanalistin Gözlemleri, İstanbul:

Ayrıntı Yayınları (Çev: Ferma Lekesizalın, Abdullah Yılmaz).

Lacan, Jacques (1982), “Psikanaliz Deneyiminin Ortaya Koyduğu Biçimiyle <Özne Ben>’in İşlevinin Oluşturucusu Olarak Ayna Evresi”,Felsefe Yazıları I içinde, İstanbul: Yazko (Çev: Nilüfer Kuyaş).

Lacan, Jacques (1993), The Psychoses: The Seminar of Jacques Lacan, Book III, London & NewYork; Routledge (e d. J. A. Miller).

Lacan, Jacques (1994), Fallus’un Anlamı, İstanbul: Afa Yayınları (Çev: Saffet Murat Tura).

Lacan, Jacques (2006), Ecrits, USA: W. W. Norton & Company (T: Bruce Fink).

Lacan, Jacques (2007), The Other Side of Psychoanalysis, USA: W. W. Norton &

Company (T: Russell Grigg).

Laclau, Ernesto (2000), “Constructing Universality”, Contingency, Hegemony, Universality içinde, J. Butler, E. Laclau, S. Zizek, London & NewYork; Verso.

Laing, R. D. (1993a), Bölünmüş Benlik, İstanbul: Mitos Yayınları (Çev: Ergün Akça).

Laing, R. D (1993b), Yaşantının Politikası, Ankara: Vadi Yayınları (Çev: Kemal Sayar).

Leader, Darian (1997), Yeni Başlayanlar İçin Lacan, İstanbul: Milliyet Yayınları (Çev: Gül Ç. Güven).

Leledakis, Kanakis (2000), Toplum ve Bilinçdışı, İstanbul: Ayrıntı Yayınları (Çev:

Abdullah Yılmaz).

Marx, Karl (2007), Kapital I, Ankara: Sol Yayınları, 8. Baskı (Çev: Alaattin Bilgi).

Myers, Tony (2003), Slavoj Zizek (Critical Thinkers), London & NewYork:

Routledge.

Nasio, J. D (2006), Psikanalizin Yedi Temel Kavramı, Ankara: İmge Kitabevi (Çev: Özge Erşen, Murat Erşen).

Nasio, J. D (2007), Jacques Lacan’ın Kuramı Üzerine Beş Ders, Ankara: İmge Kitabevi (Çev: Özge Erşen, Murat Erşen).

Newman, Saul (2006), Bakunin’den Lacan’a, İstanbul: Ayrıntı Yayınları (Çev: K.

Kızıltuğ).

Özmen, Erdoğan (2002), “Lacan, Ayna Evresi ve Marx”, Birikim, 156/42 – 48.

Paker, Murat (2008), “Psikanaliz ve Sonrası”, Freud Konuşmaları içinde, İstanbul:

YKY.

Parman, Talat (2006), “Bugün Psikanalizi Tartışmak”, Cogito, 49/67–73.

Poulichet, S. Le (2006), “Narsisizm Kavramı”, Psikanalizin Yedi Temel Kavramı içinde, Ankara: İmge Kitabevi (Çev: Özge Erşen, Murat Erşen).

Rennison, Nick (2001), Freud & Psychoanalysis, Britain: Pocket Essentials.

Roiser, Martin; Willig Carla (2001), “Marksizm, Frankfurt Okulu ve İşçi Sınıfı Psikolojisi”, Psikoloji ve Toplum içinde, der. Ian Parker, Russell Spears, Ankara:

Rastlantı Yayınları (Çev: Kemal İnal).

Sarup, Madan (1992), Jacques Lacan, Britain: Harvester Wheatsheaf.

Saussure, Ferdinand De (1976), Genel Dilbilim Dersleri I, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları (Çev: Berke Vardar).

Slater, Phil (1998), Frankfurt Okulu, İstanbul: Kabalcı Yayınları (Çev: Ahmet Özden).

Somay, Bülent (2006), “Sunuş”, Kırılgan Temas içinde, der. Bülent Somay, Tuncay Birkan, İstanbul: Metis Yayınları, 2. Baskı.

Somay, Bülent (2008), “Freud’un Önemi”, Freud Konuşmaları içinde, İstanbul:

YKY.

Timur, Taner (2007), Marksizm, İnsan ve Toplum, İstanbul: Yordam Kitap.

Tura, Saffet Murat (1994), “Olmak’ta Eksik: Lacan’da Kastrasyon ve Narsizm”, Fallus’un Anlamı içinde, İstanbul: Afa Yayınları.

Tura, Saffet Murat (2000), Günümüzde Psikoterapi, İstanbul: Metis Yayınları.

Tura, Saffet Murat (2001), “Haz İlkesinin Ötesi ve Oidipus Kompleksi”, Haz İlkesinin Ötesinde – Ben ve İd içinde, İstanbul: Metis Yayınları.

Tura, Saffet Murat (2007), Freud’dan Lacan’a Psikanaliz, İstanbul: Kanat Kitap, 4.

Baskı.

Turkle, Sherry (1992), “Lacan ve Antipsikiyatri”, Şizofrengi, 2/14–16.

Tükel, Raşit (2007), “Freud’un Metinlerinde Ego İdeali”, Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası içinde, İstanbul: Metis Yayınları, 2. Baskı.

Whyte, Lancelot Law (1962), The Unconscious Before Freud, London: Tavistock Publications.

Wright, Elizabeth; Wright, Edmond (1999), The Zizek Reader, USA: Blackwell.

Wright, Elizabeth (2002), Lacan ve Postfeminizm, İstanbul: Everest Yayınları (Çev:

Ebru Kılıç).

Zizek, Slavoj (1992), Enjoy Your Symptom!, London & NewYork: Routledge.

Zizek, Slavoj (1994a), “How Did Marx Invent the Symptom”, Mapping Ideology içinde, London & NewYork: Verso.

Zizek, Slavoj (1994b), The Metastases of Enjoyment: Six Assays on Woman and Causality, London & NewYork: Verso.

Zizek, Slavoj (1997), The Plague of Fantasies, London & NewYork: Verso.

Zizek, Slavoj (1998), Tarrying with the Negative, USA: Duke University Press.

Zizek, Slavoj (2000a), “Da Capo Senza Fine”, Contingency, Hegemony, Universality içinde, J. Butler, E. Laclau, S. Zizek, London & NewYork: Verso.

Zizek, Slavoj (2000b), “Class Struggle or Postmodernism? Yes, Please!”, Contingency, Hegemony, Universality içinde, J. Butler, E. Laclau, S. Zizek, London & NewYork: Verso.

Zizek, Slavoj (2003a), Kırılgan Mutlak ya da Hristiyan Miras İçin Neden Mücadele Etmeye Değer?, İstanbul: Encore (Çev: Mehmet Öznur).

Zizek, Slavoj (2003b),Biri Totalitarizm mi Dedi?, Ankara: Epos Yayınları (Çev:

Halil Nalçaoğlu).