1 - II. Abdülhamit’in Yabancı Okulları Denetim Altına Almaya
Çalışması
Maarif Nizamnamesinin 129. maddesi yabancı okulları kontrol altına almak için yayınlanmıştır. Ancak II. Abdülhamit bu okulların faaliyetlerinden oldukça rahatsız olmuştur. Çünkü 129.madde yayınlandıktan sonra okulların sayısı azalmamış tam tersine artmıştır. Böylece II. Abdülhamit 129.maddeyi değiştirmeye karar vermiştir. 1885 tarihinde Sadaret tarafından maddenin değişikliğine başlanmıştır. Maarif Meclisi tarafından bir kanun lahiyası hazırlanmıştır. Ancak bunlar da fayda etmemiştir.
Rum, Ermeni, Bulgar, Ulah, Nusayri, Dürzi gibi milletlerin milliyetçilik fikirlerine teşvik için Protestan ve Cizvit Maarif cemiyetleri oluşturdukları bu cemiyetlerden ruhsatlı olanlarda bile gizli ve açık olarak tebaa çocuklarını, kargaşa çıkaracak dersler okutulmaktaydı. Bunların bu hallerinin ıslahı için Maarif Nizamnamesini tadil etmek üzere padişah yaveri Derviş Paşa başkanlığında bir komisyon kurulmuştur. Yeni hazırlanan nizamnamede ek olarak bazı şartlar getirilmiştir. Buna göre;
a) Yabancı okullara devam etmek isteyen Osmanlı tebaasının önce kendi ulum- ı diniyyeyi öğrenmeleri.
b) Okulda okutulacak kitapların Maarif Nezaretine bildirilmesi. c) Okul kıyafetlerinin adap ve memleketin kültürüne aykırı olmaması. d) Hükümetin bu okulları teftişine karışmasına engel olunmaması. e) Kurucu ve öğretmenlerinin sicillerinin temiz olması.
Nizamnamede bu şartlar altında izin alınırsa okulların açılabileceği vurgulanmıştır.
129. maddenin hükmünün değiştirilip genişletilmesi için birden fazla lahiya görüşülmüş ancak bunların hiçbirisi kanunlaşmamıştır. Islahat fermanını bir nevi imtiyaz gibi algılayan gayrimüslimler bu okulları teftiş ettirmemeye çalışmaktadırlar.
Oysaki bu durumu engelleyen bir kayıt yoktur. Maarif Nizamnamesinin 129. maddesinin yerine geçen, yeni bir Madde-i Nizamiye lahiyası hazırlanmıştır. Bu lahiyada dört temel nokta vardır:
1. Hükümetin izin verdiği ve ruhsatlı açılmak istenen okulların tabi olacakları kuralların tayini.
2. Bu okullarda, dini ve siyasi zararlı hallerin olmaması. 3. Ders programları ve muallimlerin araştırılması.
4. Osmanlı tebaası olan öğrencilerin devam ettirilmemesi.
II. Abdülhamit bu belirtilen fikirler üzerinde değişiklikleri yapamamıştır. Bunda etkili olan temel sebep yabancı devletlerin baskısından çekinmiş olmasıdır. Böyle olunca başka bir yolu denemiş, vilayetlerde bulunan Maarif müdürlerinin görev ve sorumluluklarını belirleyen yeni bir düzenleme yoluna gitmiştir. Bu talimatnameye göre:
1. Yabancı ve gayrimüslim okullarının ruhsata raptı. 2. Gayrimüslim okullarında Türkçe derslerinin okutulması
3. Mecburi olarak okutulacak Türkçenin Türkçe bilen öğretmenlerin azlığı nedeniyle sadece kasabalarda bulunan rüştiyelerde okutulması ve yaygınlaştırılması.
4. Bütün okul programları ve ders kitaplarının Maarif müdürleri tarafından incelenerek tasdik olunacağı.
5. Yabancılar tarafından vücuda getirilecek okulların irade-i seniye almaları ve devletin koyacağı bütün şartlara riayetle teftişlerinde zorluk göstermeyeceklerine dair taahhütname vermeleri.
6. Hristiyan tebaa tarafından okul açılacaksa o bölgedeki yeterli nüfusun araştırılması.150
Bu talimatname ile 129.maddenin eksik kalan yönleri tamamlanmaya çalışılmış, Maarif Nezareti de irade mecburiyeti ile ilgili olarak bu talimatname çerçevesinde çalışmaya çalışmıştır. II. Abdülhamit’in almış olduğu bu kadar önleme rağmen bu okulların sayısında azalma değil bilakis çoğalma meydana geldiğini belirtmiştik. II. Abdülhamit konunun vahametinin bazı devlet adamları tarafından yeteri kadar anlaşılamadığını, “bir milletin bekası din ve lisanının muhafazası ile kalim olacağını” belirtmiştir. Bu konuyla ilgili devlet adamlarından çeşitli raporlar istemiştir.
a) II. Abdülhamit Dönemi’nde Zühtü Paşa’nın da Dâhil olduğu (25 Zilhicce 1316/6 Mayıs 1899) Tarihli Rapor
II. Abdülhamit Dönemi’nde Hariciye Nazırı Tevfik Paşa idaresinde, Maarif Nazırı Zühtü Paşa ve Hukuk Müşaviri Hakkı Bey ile Rüştiye Mektepleri idaresi müdürü Celal Bey’den oluşan bir komisyonun hazırladığı yabancı okulları içeren mazbata şöyledir: “Millet-i ecnebiye mensub bir takım misyonerlerin, öteden beri Memâlik-i Şâhâne’de mektebler ve eytamhâneler (yetimhaneler) tesisi ve inşası suretiyle ve suret-i uhra ile halka telkinat-ı muzıra(zararlı fikirler) yol bulmuş olmalarının mehaziri edile, iradına hacet bırakmayacak derecede haiz-i bedahet bulunmasına ve mehaziri mezkurenin (adı geçen mahsurların) men-i zuhurunu(önlenmesini) kâfil tedâbirin ittihazı (tedbirlerin gerçekleştirilmesi), dest-i hükümete müretteb ve zaifi mühimmeden olmakla beraber, bu bâbda tevessül edilecek çâre kâfe-i sunuf-ı tebaa-i şahane etfali için hükümetçe iktiza eden mahallerde, mekatib-i iptidaiye ve eytama mahsus darüt- terbiyeler tesisi hususundan ibaret olmasına binaen ve Maarif tahsisatının gayet levası bulunmasına nazaran vilayatın mekatib-i aliye inşası lazım gelmeyeceği ve bu yolda masarif-i külliye ihtiyarından ise yalnız muayyen ve mahdut birkaç mahalde mekatib-i aliye tesisi ile maarif tesisatı kısmi mütebakiyesinin mekatib-i iptidaiye ve eytamhâneler inşasına tahsisi, daha ziyade temin-i maksat eyleyeceği de derpiş-i nazar-ı teemmül edilmek üzere, Memalik-i Şahane ahalisinin ahlak ve lisanını muhafaza için ne gibi tedabir ittihazı muvafık-ı maslahat olacağının bi’l-etraf tezekkür ve tetkiki olbabda kaleme alınacak lahiyanın nihayet bir haftaya kadar arz ve takdimi ve hükümet-i seniyece yapılacak maru’z-zikr tesisatı Aliye ve Hayriye bazı ecanib tarafından eytemhaneler tesisi yolunda vuku bulmakta olan teşebbüsatın devamına bil külliye mahal bırakmayacağına ve zaten menfaati devlete mugayir olan bu misüllü teşebbüsata meydan vermemek, hükümetin daire-i hak ve selahiyet dahilinde bulunduğuna ba’d- ezin ecnebiler canibinden (tarafından) memalik-i şahanenin ötesinde berisinde mektepler ve eytamhaneler inşası zımmında(hakkında) icra olunacak teşebbüsata müsaade edilmeyeceğinin ve şayet ecanib kendilerinin mekteb ve dârüt terbiyeler tesisinde takip edecekleri şeyi insaniyete hizmet emeli olduğunu bi’l-beyan bu hususta yine insaniyet namına diriği muavenet etmemek isteyecek olurlar ve bunda Hristiyan etfali için olduğunu dermeyan ederlerse tevdi edecekleri meblağ(para) etfal-i gayrimüslimeye ait olmak üzere müessesatı mezkureyi(adı geçen müesseseleri) idareye memur olacak heyet-i resmiyece kabz ve tasarruf olabileceğinin lazım gelenlere ifamı
ile fîmâ-ba’d misyoner ile eşhas-ı saireyi meydanı ceveran verilmesi maddesinin külliyen ve esasen izale ve refi esbabın bi tezekkür neticesinin arz ve inbası zımmında çâkerlerinden mürekkeb bir komisyon teşkili şeref sudur buyrulan irade-i seniye-i hazret-i hilafet penahi icab-ı münifinden olmakla icabının serian tezekkürü ile tanzim olunacak lahiyanın li eclil arz(arz için) irsali 24 Nisan 1315 / 6 Mayıs 1899 tarihli tezkere-i saniyeyi cenab-ı sadaret penahilerinin emir işar bulunması ve emrü ferman-ı hümayun-ı hazret-i hilafet penahi aynı keramet ve mahzı isabet bulunmuş olmakla keyfiyet komisyon-ı acizanemce ariz ve amik(enine boyuna) teemmül ve tetkik kılındı. Arz ve beyandan müstağni olduğu üzere ecnebilerin memalik-i mahrusa-ı Osmaniye’de mektebler küşadıyla (açılması) evlad- memlekete makasıd-ı mahsusaye hadim tedrisat ve telkinat icrasına yol bulmalarından mütevellit mehazırın (mahzurların) derecatı malum olduğundan bundan bahse mahal olmayıp ancak öteden beri mevcut olan mekatib-i ecnebiyenin tedrisatından meni(yabancı okulların eğitiminin yasaklanması) maddesi ca-yi nazar olarak, çünkü bunların memalik-i şahanenin ekser taraflarında vakit be vakit ber-takrîp açılarak yerleşmiş ve birçoğu ruhsatsız ise de birtakımı da ruhsata merbut bulunmuş olmakla, şimdi tatilleri pek müşkül ve gayrikabil olduğu ve şu kadar ki bunlara karşı devletçe muntazam mektebler tesisle evlâd-ı memleketin (memleket çocuklarının) oralarda talimi halinde müessesat-ı ecnebiyenin sui(kötü) tesiratı şimdilik bir dereceye kadar tahfif (hafifletmek), tadil ve ileride tesirat-ı mevcudenin mertebesi tedricen bir kat daha tenzil ve taklil edilmiş olacağı aşikardır. Ahali-i Osmaniye’nin maarifçe olan ihtiyacatı saye-i terakkiyat vaye-i hazret-i cihanbanide hükümet-i seniyece bi’t-te’min bâdemâ açılmak istenen ecnebi mekteplerinde mevcut tebaalarınca ihtiyacı sabit olup da makrun-i müsaade-i seniye olmadıkça(izin) ruhsat verilmemesi ve elyevm (bugün) bu mekteblerde müdavim bulunan eftal-i tebaanın tedricen devamdan men ile devlet mekatibine sevk-i idhali emrinde lazım gelen tedabir-i hakimane ittihaz olunduğu takdirde bu mesele-i mühimmenin asayişi muhafaza edebileceğine ve Memalik-i Şâhânenin bazı mahallerinde bulunan etfal-i yetimenin devletçe yapılan mekteblerde terbiyelerine ecânibin bir şey demeye hak ve selahiyetleri olamayacağına binaen gerek bu nokta-yı nazardan gerek evlad-ı ahalinin tevhidi terbiye ve talimleri cihetine ve gerekse maarif-i hazıra-i memleketin muhtaç olduğu ıslahat ve teşkilat lüzumuna bahisle Maarif Nezareti’nin geçende makam-ı sâmi-i sadaret penahilerine takdim olunup, meclis-i mahsus-i vükelayı fihamda der-dest-i mütâla’a ve müzakere bulunan tezkerenin cümle-i
mündecaratına olduğu üzere iptidai ve rüşti derecesinde vilayeti malumede teşkil-i lüzumu varaste-i tezekkür olan muhtelif meccani (bedava) leyli (gece) dârü’t talimler ile mekatib-i ittidaiyenin yetiştirecek daarül muallimlerin ve ekser mahalde küşadı mertebe-i vücutta olan zükur ve inas(erkek ve kız) rüştiye mekteblerinin tesishanelerinde ber-veçh-i maruz müessesat-ı ecnebiyenin mazarratına karşı oldukça müdafatla bulunmuş olacağı gibi terbiyenin devlet mekteblerinde muhtelitan ve müttehiden icrasından dolayı etfal-i ahalinin eshanı (zihinleri) telkinatı hariciyeden mahfuz kalacağı ve buralara bu sırada eytam etfalin açılacak sanayi mekteplerine hüsn- i talim ve terbiyeleri maksadı da hasıl olacağı vareste-i arz ve izahtır”151 şeklinde
devam eden yazıda bize yabancı okulların açılmasının durdurulabilmesi için alınacak tedbirler ve önceden açılmış olanların ise varlıklarına devam ederken lahiyada ön görülen kurallara uymalarının zorunluluğu belirtilmiştir.
b) Zühtü Paşa’nın Raporu
II. Abdülhamit Dönemi Maarif Nazırlarından Ahmet Zühtü Paşa’nın Osmanlı topraklarında bulunan yabancı okullar hakkında 1311/1894 tarihinde kaleme alınmış çok tipik bir belgesidir. Değişik nitelikteki okullar(idadi, rüştiye, Cizvit, misyoner) ve bu okulların geniş Osmanlı coğrafyası içinde bir ağ gibi dört tarafa nasıl dağıldığını, politikalarını, öğrenci sayılarını, kuruluş şekillerini en yetkili ağızdan bütün açıklığıyla görebilmek ve öğrenmek açısından bu rapor önemlidir. Raporda bu okulların devlet açısından gayrimüslim tebaa üzerindeki menfi etkileri sergilenmektedir. Maarif tarihi açısından ilgi çekici bir belge olan bu rapor, Osmanlı Maarifi’nin ne derece müsamahakâr olduğunun açık bir delilidir.152
Zühtü Paşa’nın ve aynı konuyla ilgili bir rapor daha hazırlamış olan Şakir Paşa’nın yabancı okullar ile ilgili hemfikir oldukları iki gerçek vardır. Bunlar:
1- İmparatorluğun yabancı okullarla ilgili hiçbir politikası olmamıştır. Daha doğru bir ifadeyle İmparatorluk yabancı okulların her istediklerini yapabilmelerini göz yummuştur.
2- Yabancı okulların çabalarının üç amacı vardır:
a) Müslümanların merkezi idareyle olan manevi bağlarını ve her vesile ile devletin temellerini sarsmaya çalışmak.
151 BOA, Y.A.Res, 101/39, Lef.1–2
152 Atilla Çetin, (1979–1980): “Maarif Nazırı Ahmet Zühtü Paşa’nın Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yabancı okullarla ilgili raporu” Güney-doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi 8-9 İstanbul: s.189
b) Menfaatleri kendi menfaatleriyle çakışan diğer yabancı okulların nüfuzunu silmeye çalışmak.
c) Çevrelerine dinlerini yaymak ve dolayısıyla İslam diniyle mücadele etmek.(ki bunda başarılı oldukları söylenemez) Ancak şu da bir gerçektir ki dinine çok bağlı olan Osmanlı toplumunun en ücra köy ve kasabalarına kadar girerek dini propaganda yapabilmeleridir.
Maarif Nazırı Zühtü Paşa tezkeresinde padişahın birkaç ay önce nezaretten Protestan okulları konusunda bilgi istediğini, bunun üzerine bütün Maarif Müdürlüklerinden bu hususta bilgi topladığını, bu bilgilere dayanarak istatistik cetvelleri düzenlediğini ve bu cetvellerin ilişikte “Defter” halinde sunulduğunu söylemektedir. Rapor iki kısımdan meydana gelmektedir. Birincisi asıl rapor, ikincisi Osmanlı ülkesinde mevcut olup; tahkik edilebilen yabancı okulların yerini gösteren kısımdır. Raporun sonunda tarih olmayıp daha önceki bazı yazışmaların tarihinden, yapılan atıflardan, belgelerin ifadesinden Ahmet Zühtü Paşa’nın Nezareti esnasındaki faaliyetlerinden, devrin Maarif politikasından muhtemelen 1311/1893–94 yılında veya biraz daha sonra yazıldığı tahmin edilir. Raporu üç başlık altında toplarsak:
a) Okulların kuruluşu ve sayısı: Zühtü Paşa, Protestan okulları ile diğer yabancı okulların Osmanlı Devleti’nde serbestçe açılabileceği hakkında herhangi bir kayıt ve kural bulunmadığını bilakis gayrimüslim halk ile yabancılar tarafından açılacak olan okulların ferman-ı ali istihsaline bağlandığını söylemekte ve bu hususu belirten 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin 129.maddesini zikretmektedir. Zühtü Paşa hukuki durum bir yana müsamaha ve kayıtsızlığın yabancı okulların açılmasında mühim rol oynadığını belirtmektedir. Osmanlı Devleti’nde zükur ve inasa(erkek ve kız) mahsus, leyli ve nehari (geceli ve gündüzlü) 392 tane Protestan ve Amerikan mektebi mevcut olup, bunların 284 ü değişik tarihlerde yani daha önceden, 108 tanesinin Abdülhamit’in tahta geçmesinden sonra açılmasını belirtir. 341 Protestan Okulu ruhsatsız açılmıştır.153 Ayrıca Osmanlı Devleti’nde bulunan Amerikan ve Protestan okulları hakkında yine bir rapor sunduğunu ve bunda tahminen 413 yabancı ve 4547 tebaa-i gayrimüslime ait mektep olduğunu, bunların 4049 unun ruhsatsız 498 inin ruhsatlı olduğunu belirtmiştir.154
153 BOA, Y.A.Res, 100/35 154 Çetin, 1979–1980: 192
Okulların hemen hepsinin kuruluşunda merkezi Newyork’ta bulunan Amerikan Board misyoner örgütü öncülük etmiş ve para yardımında bulunmuştur. Bazı okulları ise zengin Ermeniler veya Ermeni cemaati kendi maddi güçleriyle yine Amerikan Board’ın desteği ile kurmuşlardır.155
b) Okulların programları ve amaçları: Zühtü Paşa raporunda adı geçen okulların iptidai idadi ve rüşti olmak üzere üç kısımdan teşkil olduğunu belirtir. Bir kısım iptidai ve rüşti dersleri Anadolu’da İngilizce ve Ermenice ve Arabistan’da Arapça ve İngilizce lisanlarının ilk bilgilerinin verildiğini belirtir. Ulum-ı diniye, hesap, coğrafya bazen Türkçe ve Fransızca tarih, botanik, zooloji, anatomi, teknik bilgiler derslerinin görüldüğü idadî kısmında Türkçe, Arapça ve Farsça dilbilgisi, İngilizce, Ermenice, Fransızca, dini inanışlar, coğrafya, devletler hukuku, fizik, kimya, cebir, hendese, astronomi, hijyen, jimnastik, psikoloji ve ilim-i ahlak ve musiki dersleri okutulup en önemli dersler Ulum-ı diniye, tarih ve İngilizcedir.
Zühtü Paşa bu okulların inşa edilip açılmasındaki görünüşteki sebebin, doğu toplumlarına medeniyet getirmek, Asya’daki toplumları cehaletten kurtarmak olarak belirtiyor. Ancak tabiki bu işin altında yatan emellerin gizlenmesi için bu bir kılıftı. Bu okulların açılmasıyla masum Osmanlı çocuklarını kendi mezhep ve meşreplerine göre yetiştirmekteydiler. Yabancıların çoğunlukla bu öğrencilerden ücret talep etmeyip güya hayır yaptıklarını söyleyen Zühtü Paşa, hatta bazı çocukların velilerine ikramiyeler bile verildiğini söylemektedir. Bu okulları açan misyonerlerin ülkenin her yerine yayılarak “tam ateşli bir şekilde çalıştıklarını” ve kendi menfaatleri doğrultusunda her şeyi kabul ettirmeye çalıştıklarını önemle vurgular. Zühtü Paşa’nın raporunda vurguladığı en önemli unsur Osmanlı tebaasından olan öğrencilerin bu okullara devamında yabancı muallimlerin verdiği dersler doğrultusunda fikirleri değişmekte, bu mekteplerde uzun süren bir eğitim sonucunda muallimleri nereye sevk ederse o yöne gitmiş olmaları ve okudukları mekteblerin fikirleri ve menşeleriyle zihinleri doldurulmuştur.
c) Okulların denetimi: Maarif Nazırı Zühtü Paşa Protestan okullarının denetimi hakkında raporunda şunlara yer vermektedir: Bu mekteplerde okutulan kitaplar ve programlar teftiş diye bir şey olmadığı için denetlenmemiştir. Yabancıların tuttukları yolun ve davranışlarının gerçek yüzünü birazcık olsun anlamak amacıyla hükümet memurları ve Maarif müfettişleri bu tip mekteplere teftiş amaçlı gittiklerinde müdürler
155 Yahya Akyüz, (1970): “Abdülhamit Devri’nde Protestan okullarıyla ilgili orijinal iki belge”, AÜEFD
tarafından kabul görmemekte, bunun için müdürün, okulu kuran muallimlerin mensup oldukları konsoloslardan ve oradan elçiliklere müracaat etmeleri yabancı devletler tarafından şart koşulmuştur. Böylece teftiş kapısı kapanmış, hiçbir soruya cevap vermemişlerdir. Ayrıca Zühtü Paşa bu okulların normal hukuki duruma getirilmesi için Maarif Nezareti’nin onlara ruhsatname verilmesi yolunda giriştiği çalışmaların ilgili devletlerin elçileri tarafından engellendiğini de ilave etmektedir.156
c) Şakir Paşa’nın Raporu
Anadolu Umumi Islahat müfettişi olan Şakir Paşa Anadolu’nun dokuz vilayetini gezerek yabancı okullar ve bu okulların faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirleri raporunda belirtmiştir. Rapor 4 Kanunu evvel 314/1898 tarihli olup II. Abdülhamit dönemine aittir. Şakir Paşa Anadolu vilayetlerindeki yabancı okullardan birinci derecede önem arz edenlerin, Rusyalı bir Ermeni vasıtasıyla Erzurum’da kurulan Ermeni Sanasoryan Mektebi ile biraz İngiliz maddi yardımıyla açılmış, Amasya civarındaki Merzifon ve Halep civarındaki Amerikan kolejlerinin olduğunu savunmuştur. İkinci derecede önemli olan okulların Antakya ve Mardin Katolik, Harput Protestan Mektepleri olduğunu ve Protestan misyonerlerinin açmış olduğu okullar içinde en tehlikelilerinin Erzurum ve Bitlis civarlarında bulunanların olduğunu tespit etmiştir. Yabancı okullardan; Trabzon, Samsun, Tokat, Sivas, Diyarbakır ve Adana’da kurulmuş Katolik Cizvit okullarının üçüncü derecede önem arz ettiğini belirtmiştir.157 Bu okulların gayrimüslim halkın çocuklarını devlet aleyhinde yanlış fikirlere yönelterek yanılttığını, zararlı faaliyetlerinin bu yönde olduğunu savunur. Aynı zamanda bu zararlı faaliyetlerin yanında gayrimüslim tebaanın Anadolu’daki ticaret ve sanayiyi tamamen ele geçirme tehlikesine karşı bu okulların tamamen kapatılmasını ya da sıkı bir denetime tabi tutulmasını tavsiye etmektedir. Daha önce değindiğimiz 6 Mayıs 1899 tarihli raporda aynı şekilde sanayi mekteplerinin açılması vurgulanmış, ancak yabancı okulların tamamen kapatılmasının çok büyük siyasi problemler çıkaracağından dolayı kapatılmasının mümkün olmayacağı vurgulanmıştır. Şakir Paşa, açılmasını düşündüğü sanayi mekteplerinde kız ve erkeğe mahsus değişik derslerin okutulmasını istemiştir. Buna göre erkek öğrencilere ait okullarda terzilik, doğramacılık, demircilik, kunduracılık, yorgancılık, dökmecilik, şişe ve cam imalatı gibi derslerin okutulmasını, kız öğrencilere mahsus okullarda ise çocuğa bakmak, dikiş dikmek, oya, nakış, her nevi
156 Akyüz, 1970:126 157 Akyüz, 1970:127
kumaş ve bez dokumak, halı yapmak gibi derslerin okutulmasını tavsiye etmiştir. Ancak sanayi mekteplerinin uygulamaya geçirilmesi Osmanlı Devleti’nin o dönemdeki maddi durumunun elvermemesinden dolayı gerçekleşmemiştir.158
Halep, Mamuratü’l-Aziz, Van, Diyarbakır, Erzurum, Sivas ve Bitlis vilayetlerinde kız ve erkek olmak üzere gayrimüslim yetimlerin sayısı 6331 olarak tespit edilmiş, bunlara bir o kadar da Müslüman yetimlerin katılmasıyla adı geçen vilayetlerde 12600 küsur yetim çocuğun bulunabileceğine binaen bunların, yiyecek, giyecek, yakacak ve diğer ihtiyaçları ile muallim usta ve hademesi dahil olarak her sene 10 Lira kadar masraf çıkmaktadır. Senelik 126 bin küsur liranın tedarik ve tahsisi mecbur olduğundan, Maarif bütçesinin bunu karşılayamamasından dolayı sanayi mektepleri açılamamıştır.159
Şakir Paşa’nın raporunu hazırladığı yıllarda yabancı ve gayrimüslim idadi okullarının sayısının Osmanlı Devleti’ne ait idadi okullarının sayısından iki-üç misli fazladır.160