• Sonuç bulunamadı

3.4. Verilerin Toplanması

3.4.1.1 I Ders Planının İşlenmesi

Sosyal Bilgiler dersi öğretmeni kültür varlıklarının korunması ile ilgili bir gazete haberinden yola çıkarak öğrencilerde konuyla bağlantı kuracakları bir motivasyon oluşturmaya çalışmıştır. Bu çerçevede öğretmen öğrenci motivasyonunu sağlamak ve dikkat çekmek için şöyle bir giriş yapmıştır:

Akdeniz coğrafyası ilk uygarlıkların yaşadığı önemli bölgelerden birisidir. Bölgede ilk çağ uygarlıklarına ait birçok arkeolojik kent kalıntısı görmek mümkündür. Geçen ay güvenlik güçlerinin yapmış oldukları bir operasyonda Likya dönemine ait bir mezarda kaçak kazı yapan bir grup yakalanmıştır. Grup üyelerinin sorgulanmasında çıkarılan eserlerin yurt dışına götürüleceği tespit edilmiştir. Güvenlik güçleri çıkarılan eserleri bölgenin önemli müzelerinden birisine teslim etmiştir.

Eğer güvenlik güçleri grubu yakalamasaydı ne olurdu? Ülkemiz açısından ne tür bir kayıp söz konusu olurdu?

İlk uygarlıklara ait bu tür eserler ülkemize ne gibi yararlar sağlar?

Bu sorular öğretmen tarafından sınıfa sorularak tartışma ortamı açılmıştır. Yapılan tartışmalarda öğrencilerde genel anlamda kültür varlıklarının korunmasıyla ilgili olumlu bir alt yapının olduğu ortaya çıkmıştır (Ek 21).

Öğretmen tarafından ilk uygarlıkların bilimsel ve teknolojik gelişmeler açısından yapmış oldukları icatlar hakkında, “İnsanların yaşamını büyük ölçüde değiştiren ilk uygarlıkların bulmuş oldukları bazı icatlara bakalım”, diyerek öğrencilere bilgi verilmiştir (Ek 22).

Ders öğretmeni bulunan bir teknolojik icattan yola çıkarak bilimsel ve teknolojik açıdan insanlık tarihinin yaşadığı değişime dikkat çekerek, önemli bir teknolojik gereç olan klimayla ilgili olarak “yazın serinleten kışın ise ısıtan klima insanlar tarafından ne zaman kullanılmaya başlanmıştır?, “klima icat edilmeden önce ilk insanlar ne ile ısınıp serinliyorlardı?” gibi sorular sorulmuştur.

Daha sonra öğretmen, “İlk uygarlıkların ısınma ve serinleme ve benzeri konularda yapmış oldukları yaklaşımların günümüze ne derece yansımaları olmuştur.”? sorusunu sınıfa sormuştur. Verilen cevaplar sınıfça değerlendirildikten sonra öğrencilerin olgular arasında bağlantı kurmalarına imkan sağlamak için aşağıdaki sorular sınıfa sorulmuştur: İlk çağlarda klima sisteminin kurulmasının nedeni ne olabilir?

İnsanlar neden böyle bir icat yapmış olabilirler?

Günümüzdeki klima sistemi ile ilk çağlardaki klima sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

İklimsel ve coğrafi özellikler buluşları nasıl etkiler?

Sıcak bölgelerdeki buluşlarla soğuk bölgelerdeki buluşlar arasında ne gibi farklılıklar vardır?

İlk uygarlıklar tarafından bulunan icatlar hangi ihtiyaçları karşılamaya yönelik olarak ortaya çıkmış olabilir? Konu ile ilgili olarak öğrencilerin fikir yürütmeleri istenmiştir. Hangi buluş hangi ihtiyaçtan dolayı doğmuş olabilir? Örnekler üzerinde tartışılmıştır. Geleneksel mimari yapılarının ısı ve serinleme sistemlerinin iklimsel ve coğrafi yapılara göre şekillenmesi ile günümüz mimari yapılardaki yaklaşımları karşılaştırınız? gibi sorular öğretmen tarafından sınıfa sorularak cevaplar üzerinde tartışılmıştır.

Aşağıdaki soruların her biri değişik öğrencilere sorulmuş ve doğru yanıtlayanlara pekiştireç verilmiştir. Yanlış, ya da eksik yanıtlayanlara ipucu, düzeltme vererek doğru yanıtı bulmaları sağlandıktan sonra klima ile ilgili olarak öğretmen tarafından sınıfa bilgi verilmiştir (Ek 23).

Bulunan bu icatlar zaman içerisinde nasıl bir gelişim izlemiş olabilir? İlk uygarlıkların bulmuş oldukları bu icatların günümüzde gelmiş oldukları nokta hakkında neler söylersiniz? Günümüz baskı teknolojisi, kara, hava ve deniz ulaşımı, silah sanayi, tıp, eczacılık, kimya, astronomi, tarım teknolojisi, eğitim teknolojisi, iletişim teknolojisi, inşaat teknolojisi, tekstil sanayi, üretim teknolojisi, sanayileşme, enerji sektörü ile ilk çağlardaki öncülleri hakkında neler söylersiniz? Bu sektörlerin gelecekteki gelişmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz? gibi sorular öğretmen tarafından sınıfa sorulduktan sonra alınan cevaplarda, öğrencilerin, yakın dönem hakkında birçok bilgiye sahip olmalarına rağmen bunların geçmişleri hakkında çok da bilgi sahibi olmadıkları görülmüştür.

Daha sonra öğretmen, araştırmacı tarafından hazırlanıp ve bir hafta önce kendisine verilen İlk Uygarlıklar ve Anadolu Uygarlıklarıyla ilgili olarak hazırlanmış olan sunuyu, projeksiyon cihazı ile sınıfa sunulmuştur. İlk uygarlıklarla ilgili hazırlanan

sunuda Mezopotamya Uygarlıklarından, Mısırlar, Sümerler, Asurlar, Akadlar, Babiller; Akdeniz Uygarlıklarından, Yunanlılar (Girit, Miken, Dor); Persler; Büyük İskender Dönemi; Roma İmparatorluğu; Uzak Doğu Uygarlıklarından Çin ve Hint Uygarlığı; Amerika Uygarlıklarından, Maya, Aztek ve İnkalılar’a ait bilgi ve görseller yer almıştır. Hazırlanan Anadolu Uygarlıkları ile ilgili sunuda Paleotik Dönem, Neolitik Dönem, Kalkolitik Dönem, Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı, Eski Hitit İmparatorluğu, Geç Hitit Çağı, Frig Çağı, Urartu Devleti, Arkaik- Klasik Dönem, Lidyalılar, Hellenistik Dönem, Roma Dönemi, Selçuklu ve Osmanlı Devleti dönemlerine ait kültür varlığı görselleri ve haritalarla bilgiler yer almıştır.

Öğretmen müzelerde yer alan eserlerin (kültür varlıkları) teşhir biçimlerinin belirlenmesiyle ilgili olarak bir ön hazırlık yapmak amacıyla, öğrencilerden bir hafta önce istemiş olduğu eşyalarla “Sınıflandırma” egzersizi yapmıştır. Egzersiz çerçevesinde öğretmen öğrencilerden getirmiş oldukları eşyaları sıraların birleştirilmesiyle oluşturulan alan üzerine koymalarını istemiştir. Öğrenciler getirmiş oldukları malzemeleri sıralarının üzerlerine koymuşlardır. Öğrencilerin sorulan sorularla bu nesnelerin özelliklerini gözlemlemeleri, betimlemeleri ve incelemeleri sağlanmıştır. Nesnelerin kullanım amaçları, biçimleri, yapım malzemeleri ile ilgili öğrencilerin düşünceleri alınmıştır. Bu nesnelerin ne zamandan beri kullanıldığı sorulmuştur.

Bizlerin şimdi kullandığı bu nesneler ilk çağlarda var mıydı?

O dönemlerde yaşayan insanlar yemek yerken ne tür malzemeler kullanmışlardır? Ne tür kıyafetler giymiş olabilirler?

Tarımı nasıl yapmışlardır?

Camın günümüzde kullanım alanları nelerdir? Örnekler veriniz.

İlk çağlardaki camın kullanım alanları ile günümüzdeki kullanım alanlarını örneklerlerle karşılaştırınız.

İlk çağlarda kadınların savaşa giden eşlerinin ardından döktükleri gözyaşlarını biriktirmek için şişelere koymalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özel eşyalarınızı ne tür cam kaplarda saklıyorsunuz?

Öğretmen sınıfa bu eserleri nasıl gruplandırabilirsiniz, gruplandırırken nelere dikkat edersiniz, ne tür kriterler oluşturursunuz, diye sormuştur. Öğretmen tarafından nesnelerin biçimlerine göre, nesnelerin tipolojisine (tür) göre, yapım malzemelerine göre ya da yapım yılına göre sınıflandırılabileceği hatırlatılarak ipuçları verilmiştir. Diğer taraftan da müzelerdeki teşhir biçimlerine ön hazırlık yapılmıştır. Öğrenciler

oyuncakları (satranç, dama, tabu (kart oyunu), monopoly (kart oyunu) ayrı, kırtasiye eşyalarını (cetvel, kalem, pergel, defter, silgi, dosya, farklı boya çeşitleri) ayrı, mutfak eşyalarını (plastik bardak- tabak, plastik kaşık ve çatallar, metal çay kaşığı ve yemek kaşığı, cezve, cam bardak, cam tabak, cam sürahi, plastik saklama kabı) ayrı, kıyafetleri (çorap, şort, penye, mendil, gömlek, kazak) ayrı sınıflandırabileceklerini belirtmişlerdir. Öğretmen başka nasıl bir gruplandırma yapabileceklerini sormuştur. Bazı öğrenciler eserleri malzeme türlerine göre gruplandırabileceklerini söyleyip; metalleri ayrı, kumaşları ayrı, plastikleri ayrı, ahşapları ayrı ayrı gruplandırmışlardır. Bir öğrenci eserleri hacimlerine göre, başka bir öğrenci kütlelerine göre, bir diğer öğrenci renklerine göre, diğer bir öğrenci de fiyatlarına ve sayılarına göre, başka bir öğrenci ise şekillerine göre gruplandırmıştır. Öğretmen öğrencilere gelen malzemeleri getirdikleri mahalle, cadde ve sokağa göre sınıflandırabilir misiniz? diye sormuştur. Bazı öğrenciler güzel bir fikir olduğunu söylemişlerdir. Öğretmen bununla müzelerdeki eserlerin geldiği bölgeye (arkeolojik kent, höyük, sit vs.) göre gruplandırıldığına değinmiştir.

İlk uygarlıklara ait eserlerin nerelerde korunduğu ve sergilendiği sınıfa öğretmen tarafından sorulmuştur.

Müzelerde cevabı alındıktan sonra bu eserlerin nasıl bir anlayışla sergilendiğinin sorulmasının ardından müzede bulunan eserleri daha iyi anlayabilmemiz için daha ne tür bir gruplandırmaya gidersiniz, sorularının cevabı sınıftan alınmıştır.

Ders öğretmeni “biraz önce getirmiş olduğunuz eserler için yapmış olduğunuz gruplandırmayı müzelerde bulunan bu eserlere uyarlayabilir misiniz” diye sınıfa sorduktan sonra ortaya konulan görüşler doğrultusunda müzelerdeki teşhir biçimleri hakkında bilgi verilmiştir.

Öğrencilerin müzeye gitmeden önce var olan bilgileri ve düşüncelerini ölçmek amacıyla ön anket uygulanmıştır (Ek 24). Sınıfta öğrenciler tarafından cevaplandırılan (Ek 25). ön anket formu Buyurgan ve Mercin’den (2005: 175) uyarlanmıştır.

Deney gruplarına uygulanan ön ankete verilen cevaplar genellikle benzerlik göstermiştir. Müzenin tanımı ile ilgili sorulan birinci soruya öğrenciler tarafından verilen cevaplar dört grupta toplanabilecek şekildedir. Bunlar:

Eski dönmelerden kalan eserlerin ya da kültür varlığı konumundaki eserlerin sergilendiği ve korunduğu yerdir.

İlk çağlarda yapılmış ya da eski uygarlıkların kültürlerine ait tarihi ve sanatsal eserlerin korunduğu yerdir.

Müze, tarihsel, sanatsal ve bilimsel eserlerin sergilendiği yerlerdir.

Ön anketteki “ne tür müzeler vardır?” sorusuna verilen cevaplarda da bir birliktelik görülmektedir. Öğrencilerin nerede ise tamamı üç müze türü olduğunu ve bunların Arkeoloji, Etnografya ve Açık Hava Müzeleri olduklarını belirtmişlerdir. Bazı öğrenciler iki tür müze olduğunu belirtmişler ve yazılı üç müzeden birini dışarıda tutmuşlardır.

Şimdiye kadar hiç müzeye gittin mi? Bunların isimlerini yazar mısın? Bu sorulara öğrencilerin yaklaşık olarak yüzde yetmişi evet, yüzde otuzu ise hayır cevabını vermişlerdir. Evet cevabını veren öğrencilerin yüzde altmışı yalnızca Malatya Arkeoloji Müzesine, yüzde kırkı ise (İstanbul Arkeoloji Müzesi, Anıtkabir, Ankara Etnografya, Adıyaman Müzesi, Mardin Müzesi, Sivas Müzesi ve Eskişehir Müzesi) farklı müzelere gitmişlerdir.

Müzelerdeki eserler nereden gelmiştir, sorusuna bazı öğrenciler Malatya Arkeoloji Müzesini düşünerek Arslantepe’den cevabını vermişlerdir. Ancak öğrencilerin büyük bir çoğunluğu eski medeniyetler ve eski zamanlardan geldiğini belirtmişlerdir. Bazı öğrenciler ise geliş biçimini ön plana alarak kazılar sonrasında ve müzenin bulunduğu bölgede yer altından çıkarılarak müzelere getirilmiştir cevabını vermişlerdir.

Ön anketin son sorusu olan “Müzeler ne işe yararlar?” sorusuna verilen cevaplar da farklılık göstermiştir. Bu farklılıkları şu şekilde gruplandırmak mümkündür:

Tarihi eserlerin korunmasını, sergilenmesini ve halka tanıtılmasını sağlar. Geçmişte yaşanmış olan kültürlerin tanınmasını sağlar.

Geçmişle ilgili olarak bilgi toplamamıza yardım ederek tarihi öğretir. Tarihe ve sanat eserlerimizi sahip çıkarak, koruyan kurumlardır.

Müze öncesi ders etkinliği tamamlandıktan sonra öğrencilerle okulun bahçesinde toplanılmıştır. Sosyal Bilgiler Dersi öğretmeni, Görsel Sanatlar Dersi öğretmeni ve araştırmacının nezaretinde ve ikili sıra halinde Malatya Arkeoloji Müzesi’ne hareket edilmiştir. Sosyal Bilgiler Öğretmeni grubun sonunda Görsel Sanatlar Öğretmeni ve araştırmacı grubun başında yaklaşık 15 dakika süren yolculuktan sonra planlanan saatte öğrencilerden istenmiş olunan malzemelerle birlikte müzeye ulaşılmıştır. Müze müdürü, müze uzmanı, müzede görevli bir arkeolog ve güvenlik görevlileri grubumuzu müze bahçesinde karşılamışlardır.

Önce öğrencilerle birlikte müzenin bahçesinde toplanılarak, öğrencilerin, kendilerini rahat hissetmeleri için müzenin bulunduğu çevre, müzenin bahçesi ve içerisiyle ilgili doğal ihtiyaçlarını (lavabo, büfe vb) karşılamaya yönelik ve diğer konularda (giriş-

çıkışlar, danışma vb.) uüze uzmanı tarafından bilgilendirmeler yapılmıştır. Daha sonra müze uzmanı Malatya Arkeoloji Müzesi (Ek 26), müze, müze türleri ve teşhir biçimleriyle ilgili olarak bilgi verirken, Sosyal Bilgiler öğretmeni sınıfta yapılan sınıflandırma etkinliğini hatırlatıp “Bu müzeye daha önce geleniniz var mı?, Varsa kiminle ne amaçla geldiniz?” ve “İçeride neler görmeyi umuyorsunuz?” gibi sorular sormuştur. Bu sorulara cevap alınıp tartışıldıktan sonra Müze uzmanı tarafından müzede uyulması gereken kurallar öğrencilere hatırlatılmıştır:

• Müzedeki eserlere ve kaidelerine dokunmayınız.

• Müzede yetkililer tarafından yapılan uyarılara dikkat ediniz. • Müze içerisinde gürültü yapmayınız.

• Merak ettiklerinizi araştırmacıya veya müze yetkililerine sorunuz. • Müze içerisinde bir şey yiyip içmeyiniz.

• Yerlere çöp atmayınız.

• Müze gezisi esnasında sessiz olunuz.

• Müzede belirlenen yerlerin dışında fotoğraf çekmeyiniz.

Bu hatırlatmalar yapıldıktan sonra öğrencilerle müze binasına girilmiştir.

Müze uzmanı yardımıyla Malatya Arkeoloji Müzesi detaylı bir şekilde gezilirken öğrencilere soru sormaları ve düşüncelerini söylemeleri için imkanlar sunulmuştur (Ek 27). Gezi esnasında öğretmenlerin şu hususlara dikkat ettikleri gözlenmiştir:

Öğrenci merakını kışkırtan, dikkat ve ilgi çeken eserler üzerinde odaklanılmıştır. Öğrencilerin birbirlerinden fikir almaları ve yararlanmalarına fırsatlar verilip birbirleriyle çalışmalarına imkan verilmiştir.

Eserler üzerinde durulurken gerekli zaman ayrılmış ve acele edilmemiştir.

Öğrencilerin yaratıcılığını geliştirmeye yönelik olarak müzenin anlattığından ziyade onların yoğunlaştığı noktalar üzerinde durulmuştur.

Müze gezisi sırasında, öğrencilerin, hangi terimlerin önem taşıdığını ve hangi terimlerin konunun anlaşılmasında daha faydalı olacağının kavranmasının sağlanması için araştırmacı tarafından hazırlanıp Görsel Sanatlar ve Sosyal Bilgiler dersi öğretmenlerine verilen “Bilgi Notları”nın her biri ayrı bir öğrenciye dağıtılmıştır (Ek 28). Etkinlik kapsamında hangi eser hakkında bilgi veriliyorsa o eser için hazırlanmış olan bilgi kartları herhangi bir öğrenciye verilmiştir. Bu işlem her panoda yapılan tanıtımlarda devam etmiştir. Bu kartların bazıları aynı zamanda panoları tanıtan tanıtım

kartlarıdır. Örneğin Arslantepe höyüğü yazılı bilgi kartının arkasında höyüğün tanıtım bilgisi yere almaktadır. Bu bilgi notu Arslantepe höyüğü tanıtılırken bir öğrenciye verilmiştir. Sınıftaki bütün öğrencilere birer bilgi kartı verilirken bu kartların bir sonraki derse getirileceği hatırlatılmıştır. Bilgi notlarının dağıtılması öğrencilerin, neleri öğrenmeleri gerektiğinin farkına varmalarını sağlarken, öğrenci dikkatinin belli noktalara odaklanması ve bilginin daha kalıcı olması da hedeflenmiştir.

Uygulama kapsamında yapılan “Ad Koyma” etkinliğinde müze gezisi sırasında öğrencilerden panolarda bulunan eserlere duygularının da katıldığı bir ad koymaları istenmiştir. Adlandırma yapılırken nesnenin maddesi, fonksiyonu, şekli ve dönemi gibi özelliklerinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Öğrenciler tarafından yapılan adlandırmalar sınıftaki bir öğrenci tarafından kağıda not alınmıştır. Yapılan adlandırmalar esnasında çok zevkli ve eğlenceli olaylar yaşanmıştır. Öğrencinin bir tanesi küçük bir “figürine” “free girl”, bir diğer öğrenci bir heykele “Crazy kral”, öğrencinin bir tanesi bir yüzük için “Yüzüklerin Efendisi” adlandırmasını yaptığında, bir diğer öğrenci onun yanında bulunan taşa “Felsefe Taşı” adını vermiştir. Sikkeler panosunun önünde altın sikkelerin yanında bulunan gümüş sikkelere bir öğrenci, televizyondaki bir yerli diziye gönderme yaparak, “Arka Sıradakiler” adını vermiştir.

Bu etkinlik sayesinde öğrencilerin bir nesneye bakarak, o nesnenin fiziksel yapısından yola çıkarak nesne ile duygusal bir bağ kurmaları sağlamıştır. Bu bağ kurma esnasında öğrencilerin akıcı düşünme, özgün düşünme ve esnek düşünme yönleri hep beraber gelişerek yaratıcılıklarının ortaya çıkması sağlanmış ve öğrencilerin kendilerini ifade etmelerine de imkan verilmiştir (Buyurgan ve Mercin, 2005: 138).

Öğretmen öğrencilere müze ile ilgili sorularının olup olmadığını sorduğunda bazı öğrenciler akıllarına takılan hususlarda sorular sormuş ve bu sorular ders öğretmenleri ve müze uzmanı tarafından cevaplandırılmıştır.

Arkeoloji Müzesi gezisi bittikten sonra, ilginç olduğundan dolayı öğrenciler tarafından belirlemiş olan bir eserin önünde sınıfça toplanılmıştır. Yapılan uygulama kapsamında her iki deney grubu için de ayrı ayrı iki eser ele alınmıştır. Bu eserlerin ikisi de Caferhöyük’ten çıkarılan eserlerin sergilendiği panoda bulunmaktadır. Bu eserlerden birisi Neolitik döneme ait ahşap saplı taştan yapılmış bir balta, diğeri ise yine aynı döneme tarihlenen küçük, çamurdan yapılmış, etekli bir kadın idolidir (Ek 29). Taştan baltanın bulunduğu panonun önünde sınıfla birlikte toplanıp bir daire oluşturulduktan sonra öğretmen, “Bir Eser Analizi” etkinliği çerçevesinde öğrencilerle birlikte soru - cevap yöntemi kullanarak tanımlama, çözümleme, yorumlama ve yargı aşamalarına ait

soruları sınıf geneline sorarak, her öğrencinin katılımının sağlanmasına özellikle dikkat etmiştir. Bağlamsal sanat eleştirisi soruları öğrencilerin, o dönemleri anlama, bu günlerle bağlantı kurma ve yaratıcılıklarını kullanarak yeni düşünce şemaları geliştirmelerini sağlamak için hazırlanmıştır (Ek 30). Bu sorular Buyurgan ve Mercin’den (2005: 150) uyarlanmıştır. Öğretmen soruları öğrencilere sormuş ve onların vermiş oldukları cevapları kağıt üzerine yazdırmıştır.

Analizi yapılan balta yaklaşık olarak 15 cm uzunluğunda, 8 cm genişliğinde ve 4 cm kalınlığında olup baltanın ahşap sapı sonradan eklenmiştir. Organik bir yapıya sahip olan baltanın, pano üzerindeki bilgi notunda yaklaşık olarak MÖ 7000’li yıllarda yapıldığı belirtilmektedir. Sınıfa yapım amacı sorulduğunda avlanma cevabı alınmıştır. Ele alınan eserin rengi konusunda baltanın taş kısmının gri ve sap kısmının ise açık sarı olduğu, aynı zamanda taş kısmının pürüzsüz ve kaygan olmasına rağmen, sap kısmına pürüzsüzleştirmek için müdahalede bulunulduğu ancak çokta başarılı olunamadığı belirtilmiştir. Herhangi bir süslemenin olmadığı nesnedeki ton değerlerinde taş kısmındaki koyu tonla sap kısmındaki açık ton arasında kontrastlıkoluşturulduğu ifade edilmiştir. Öğrencilerden balta ile ilgili olarak istenilen yorumlarda “sarı balta, tipsiz balta, garip balta, korkunç balta ve kızıldereli baltası” gibi tanımlamalara gidilmiştir. Üzerinde hiçbir simgenin bulunmadığı bu nesnenin aç bir insan tarafından yapılmış olabileceği veya acil durumlarda koyun sürüsü için yapılmış olabileceği yorumu yapılmıştır. Ne tür ses duyuyorsunuz sorusuna “tak tak “diye bir ses; ne tür koku alıyorsunuz sorusuna “kan kokusu” cevabı verilmiştir. Hiçbir tat alma duygusu yaşatmadığı ve korku hissettirdiği de ortaya konmuştur. Ne için yapılmış olabilir sorusuna bir öğrenci tarafından “Bir çocuk babasına kendini ispatlamak için yapmış olabilir.” cevabı verilmiştir. Analizin yargı kısmında eserin çok önemli bir yapıt olduğu ortak kararına varılmıştır. Geçmişimizi anlamamıza yardımcı olduğu için önemli olduğu ve bugünü hazırlayanın dün olduğu belirtilmiştir.

İkinci deney grubunun eser analizinde, öğrencilerin ortak kararıyla tespit edilen, yine Caferhöyük panosunda bulunan küçük bir kadın heykelciği ele alınmıştır. Pişmiş topraktan yapılan eser, yaklaşık olarak 10 cm boyunda, 4 cm genişliğinde ve yaklaşık olarak 5 cm derinliğindedir. Eserin üzerinde motif olarak dairesel ve çizgisel şekiller mevcuttur. Heykelcikteki kadın geniş bir eteğe sahip, kolları kısa ve açık durumda şekillendirilmiştir. Pano üzerindeki tarihlendirmede eserin Eski Tunç Çağı’na ait olduğu belirtilmiştir. Eserin yapım amacı olarak, süs eşyası, oyuncak ya da tapınmak amacıyla yapılmış olabileceği yorumuna gidilmiştir. Siyah motiflerle süslü olan heykelcik çamur

rengini korumuş olup pürüzlü bir yapıya sahiptir. Eserin üzerinde yer alan dairesel motifler, desen olarak esere bir zenginlik katarken, diğer taraftan da motiflerde kullanılan siyah renkle heykelin kendi çamur rengi arasında bir ton kontrastlığı oluşturulmuştur. Kütlesel olarak hafif bir görünüme sahip olan heykelde gözün ilk etapta dairesel eteğe odaklandığı öğrenciler tarafından ifade edilmiştir. Eserin kadınlara çok önem verilen bir dönemde yapılmış olabileceği ortaya konulmuş ve anne egemenliğinin hakim olduğu bir dönemde üretilmiş olabileceği belirtilmiştir. Üzerindeki süsleme unsurları daha geç dönemde yapılmış olabileceği konusunda ipuçları vermektedir. Eserin insanda dans ve dini ses uyandırdığı yorumları yapılmıştır. Özellikle açık eteğinin Mevlana’yı ve semazenleri hatırlattığı yönünde açıklamalar yapılırken bunun da dinsel bir mesaj etkisi yarattığı ortaya konulmuştur. Üretildiği dönemde kadınlara önem verildiği, eşitlik ve özgürlüğün hakim olduğu ayrıca belki de süs eşyası olabileceği belirtilmiştir. Bazı öğrenciler eserden tarihi eser olduğu için ve geçmişten günümüze yaşanan değişimler hakkında bilgi verdiği için gurur duyduklarını ve bundan dolayı da çok değerli olduğunu belirtmişlerdir. Aynı zamanda bilgisel açıdan kendilerine çok şey öğrettiğini de ifade etmişlerdir.