• Sonuç bulunamadı

BİRİNCİ BÖLÜM

TARİHSEL GELİŞİM ve ARKA PLAN

1.1. İTTİHAT ve TERAKKİ CEMİYETİ’NİN KURULUŞU ve İLK FAALİYETLERİ

1.1.1. İttihad-ı Osmanî Cemiyeti

İttihad-ı Osmanî Cemiyeti’nin kuruluş tarihinde ihtilaflar olmakla birlikte yaygın kanaat 1889’dur. Hatta daha da belirginleştirmek gerekirse 1889’un (1305) Mayıs ayının [21.gününe] bir gününe tesadüf eder.33 Önce İttihad-ı Osmanî adıyla Askerî Tıbbiye’de kurulan Cemiyet, aynı yıl Paris’teki Jön Türkler’in önde gelenlerinden Ahmet Rıza Bey ile münasebet kurmuş ve daha sonraları ‘Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti’ adını almıştı.34

[Ohrili] İbrahim Temo ve fikirlerini yakinen bildiği [Diyarbekirli] İshak Sükuti, [Kafkasyalı] Çerkes Mehmet [Reşit] ve [Arapkirli] Abdullah Cevdet gizli ve milliyetçi35 pratiklerle inşa olan bu örgütlenmenin temelindeki isimlerdi. Bu tarihte [1889] dört öğrenci36, amacı anayasa ve parlamentoyu geri getirmek olan İttihad-ı Osmanî Cemiyeti’ni kurmuştu. İlginç şekilde bu dörtlü içerisinde bir Arnavut, bir

33 İbrahim Temo, İttihat ve Terakki Anılarım, Alfa Yay., İstanbul, 2013, s.28.

34 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt I, İletişim Yay., İstanbul, 1998, s.51.

35 Ernest Edmondson Ramsour, Genç Türkler ve İttihat Terakki, Çev: Hasancan Yüncü, Etkin Kitaplar, 3. Baskı, İstanbul, 2013, s.28.

36 Bazı kaynaklarda bu grup içerisinde Bakülü Hüseyinzade Ali Bey de sayılmaktadır. bkz. Ahmed Bedevi Kuran, Osmanlı İmparatorluğu’nda İnkılâp Hareketleri ve Millî Mücadele, Çeltüt Matbaası, İstanbul, 1959, s.321. Ayrıca bkz. “Bu cemiyetin esası; 2 Haziran 1889’da (21 Mayıs 1305) guruptan bir saat sonra İstanbul’da Gülhane Parkı’ndaki Askeri Tıbbiye Mektebinde kurulmuştur. Cemiyeti kuranlar: Konyalı Hikmet Emin, Arakirli Abdullah Cevdet, Diyarıbekirli İshak Sükûti, Ohrili İbrahim Ethem (Temo), Kafkasyalı Mehmet Reşit adlı 5 tıbbiye talebesidir.” Kâzım Karabekir, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Yapı Kredi yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2014, s.281. Ayrıca bkz. Ziya Şakir, İttihat ve Terakki-I Nasıl Doğdu?, Der: Ali Birinci, Akıl Fikir Yayınları, İstanbul, 2014, ss.63-69.

Ayrıca bkz. Ali Birinci, Tarih Yolunda Yakın Mazînin Siyasî ve Fikrî Ahvâli, Dergah Yayınları, 2.

Baskı, İstanbul, 2012, ss.45-49. Ayrıca bkz. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt I, İletişim Yayınları, İstanbul, 1998, s.51.

12 Kürt ve bir Çerkes yer alıyordu. Sonraki birkaç yıl boyunca bu cemiyet yavaş bir şekilde büyüdü.37İlk örgütlenme teşebbüsleri göz önünde bulundurulduğunda, farklı etnik gruplardan bir araya gelen gençlerden oluşuyordu.

Cemiyetin teşekkülünü İbrahim Temo anılarında şu şekilde ifade etmektedir:

Sarayburnu’nda, şimdi İmarat-ı Askeriye’ye tahsis olunan Gülhane Mektebi adını alan eski Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriyye’de bir teneffüs saati esnasında o vakitlerde mevcut olan Hilâl-i Ahmer [Kızılay] barakaları karşısındaki ağaçlar altında elimde kitap dolaşırken, İshak Sükûtî yanıma sokuldu, yeni bir şeyler olup olmadığını sordu. Ben - Gel arkadaş, düşündüklerimi biraz sana anlatayım. Aziz vatanın bugünkü durumu ve idare tarzıyla yok olup gideceğini hepimiz biliyoruz.

Bu hususta her vakit ve hemen her serbest saatlerimizde birbirimizle dertleşip duruyoruz; fakat bu tehlikenin giderilmesi için bir çare düşünüp bulamıyoruz.

Bence böyle kuru mülâhazalar ve mütalaalarda dert yanacağımıza, faaliyete geçmek lazımdır. İshak - Ne gibi bir faaliyete? Ben - Bir cemiyet halinde çalışmakla. İshak - Güzel ama sen kime itimat edip böyle tehlikeli bir işe teşebbüs etmemizi düşünüyorsun?! Ben - Evvela sen, bir; (koğuştan çıkıp bize doğru gelmekte olan yamalı suratlı) Mehmet Reşit’i göstererek, bu da iki, olduk üç. İşte bir cemiyet başladı demektir! Mehmet Reşit’e işaret ederek yanımıza çağırdık.

Fikrimizi açtık. Bu sıra, o zaman çok sofu olan Abdullah Cevdet ikindi namazını kılarak mektebin camisinden çıkıp yanımıza gelince: alınız bir de dördüncü dedim.38

İbrahim Temo, teşkilatlanma fikrinin tezahür edişini özetlerken, memleketin gidişatından kaygı duyan bir genç olarak, millî hassasiyetlerle, tabiî insanî duygularla duruma müdahil olmaları gerekliliğine dikkat çekiyordu. Bu kapsamda değerlendirildiğinde cemiyetleşme fikrinin; devlet mekanizmasına işlerlik kazandırmak amaçlı olduğunu ve bununla birlikte vatansever gençlerin bu kötü gidişata dur demeleri gerekliliğinden ortaya çıktığını ifade etmek mümkündür.

Tıbbiye’de henüz ismi bile konmamış bir siyasî cemiyetin teşekkül ettiği yolundaki ilk havadis, Mülkiye İdâdisi’nde ve toplumun çeşitli unsurlarında örtülü bir heyecan yaratmış ve fakat Cemiyet, 1893’e kadar yüksek mektep öğrencileri

37Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, Çev: Yasemin Saner, İletişim Yay., 28. Baskı, İstanbul, 2013, s.136.

38 İbrahim Temo, a.g.e., s.26-27

13 arasında ismini duyurmaktan öteye neredeyse hiçbir faaliyette bulunmamıştı.39 Cemiyet, İtalyan ihtilâlci Carbonari örgütünden esinlenerek, hücreler halinde teşkilâtlanıyordu. Cemiyet’in, uzun soluklu iç eğitim sayılabilecek toplantılar yapmakla yetindiği, örgütlü eyleme ve hatta propagandaya geçmek hususunda da acele etmediğini müşahede ediyoruz.40 Daha sonraları ise Askerî Tıbbiye’deki bu hareket, süratle yayıldı ve Harbiye Mektebi’ne, Bahriye’ye, Mülkiye’ye ve Bahriye ve Mühendishane okullarına sıçramakta gecikmedi.41 Enver Behnan Şapolyo, Cemiyet’in ilk günlerini şu şekilde ele almaktadır:

Tıbbıyelilerin kurduğu bu gizli cemiyetten Abdülhamid’in hafiyeleri haberdar olmuş ve bunları takip etmeye başlamış, peşlerini bırakmamışlar.

Birçokları tevkif olunmuş, birçoğu da sürgüne gönderilmiştir. Fakat artık İttihat ve Terakki Cemiyeti kurulmuş, bunu dağıtmak [da] pek mümkün olmamıştı. Türk vatanını kurtarmak ve hürriyete kavuşmak mefkûresiyle çalışan bu cemiyet âzalarına, bütün vatanseverler muzahir olmuşlar, onlara yardım etmişlerdir.42 Askeri Tıbbiye Okulu’ndaki bu hareket süratle yayılmaya başlamıştı. Doktor olarak Diyarbakır’a giden Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp’i Cemiyet’e kazandırmıştı.

Ancak istibdada karşı esaslı şiirler yazan Gökalp’in, İstanbul’a gelerek Cemiyet’e fiili olarak girmesi İbrahim Temo ile İshak Sükûtî tarafından gerçekleştirilmişti.

Daha sonraları Ziya Bey’in Baytar Mektebi’ne girmesine de yine bu ekip vesile olmuştu.43

Cemiyet’in ilk toplantısı ‘Dörtlerin Toplantısı’ olarak adlandırılmıştır. Bunu takip eden toplantıya ‘Hatab Kıraathanesi İçtimaları’ denilmiştir. İlk toplantıları takip eden birinci ve yahut da ikinci ay içinde İstanbul surlarının Edirnekapısı’na yakın bir mevkide bir kıraathanede yapılan toplantıya da ‘İnciraltı İçtimaı’

denilmiştir. Bu toplantı Cemiyet’in ilk resmi toplantısıydı.44 Bu yeni teşekkülü vücuda getiren gençlerin etrafında devrin mümtaz şahsiyetleri toplanmaya başlamıştı.

Şükrü Hanioğlu, İnciraltı İçtimaı’nın, toplantı şekline ve toplantıda alınan kararlar hakkında şu bilgileri vermektedir:

39 Ali Birinci, Tarih Yolunda…, s.47.

40 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitabevi, 7. Baskı, Ankara, 2014, s.49-50.

41 Ernest Edmondson Ramsour, a.g.e., s.30.

42 Enver Behnan Şapolyo, Ziya Gökalp İttihat ve Terakki ve Meşrutiyet Tarihi, Güven Basımevi, İstanbul, 1943, s.49-50.

43Şapolyo, a.e., s.50.

44 Ernest Edmondson Ramsour, a.g.e., s.29.

14 Çeşitli gruplar ile temasa geçme ve mektep dışından üye kaydına başlama konusunda eyleme geçildiğini görüyoruz. Bu çevreden [Tıbbiye] sınırlı katılımın sağlanmasından sonra yeni durumu görüşmek üzere İncir Ağacı İçtimaı adı verilen ve oniki kişinin katıldığı bir toplantının organize edildiğini izliyoruz. 20 Temmuz 1891 tarihinde İbrahim Temo’nun girişimleri ile Edirnekapı dışındaki Midhat Paşa bahçesinde yapılan bu toplantının ilgi çekici noktası, yüksek dereceli bir memur ile bir gazetecinin de bu toplantıya katılmasıdır. Adliye Nezareti’nde görevli olan Ali Rüşdü Bey’in toplantı başkanlığına getirildiği, bu içtima sonucunda ‘her hafta muntazaman ve fakat muhtelif mahallerde bilictima müzakere etmek, mükemmel bir nizamnâme-i dahilî kaleme almak üzere bir hey’et-i idare teşekkül etti. İânelerin [yardım] muntazaman cem’i âzânın mensub oldukları şu’be ile şu’bedeki sıra numerosunu göstermek üzere deftere kaydı, her bir âzâya bir numero verilmesinin’ karar altına alındığını müşahede ediyoruz.45

Artık yavaş ve fakat dirayetli adımlarla ilerlediğini anladığımız Cemiyet’in ilk nüvesini oluşturanların, teşkilât yapılanmalarına dair; üye kaydı ve toplantıların düzenli hale getirilmesinden, dirençli bir muhalefet mekanizmasını işletecekleri ortaya çıkmaktadır. Ekseriyetle Cemiyet’in itimat ettiği mensuplarının davetiyle, cuma günleri olan bu toplantılar, kararlılıkla devam ettirildi.46

Cemiyet’in hangi saikler çerçevesinde hareket ettiğini ve insan malzemesini ne minval üzere değerlendirdiğini, Doktor Nazım’ın bir mektubunun giriş kısmındaki şu ifadelerden anlamaktayız: “… İki gözüm, Cemiyet’e girecek adamda en evvel aranılacak evsaf, [nitelik] namus, haysiyet ve hüsnü niyettir.”47

1.1.2. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Yurtdışı Basın ve Örgütlenme