• Sonuç bulunamadı

İsmet Paşa’nın Son Yılları (1965–1973)

III. Haftalık Haber Dergiciliği

1.7. Siyasi Faaliyetleri

2.2.1. Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları (1944–1973)

2.2.1.7. İsmet Paşa’nın Son Yılları (1965–1973)

Metin Toker serinin son kitabına “İsmet Paşa ilk hükümetini 30 Ekim 1923’te

kurmuştu. Son hükümetinin istifasını ise, 13 Şubat 1965 cumartesi günü, Cemal Gürsel’e verdiğinde 81 yaşındaydı” diyerek, başlar.

“Rejim oturmuştur. Sükûnetle geldim, sükûnetle gidiyorum” diyen İnönü’yü başbakanlıktan devirmek isteyen AP, YTP, CKMP ve MP “mukaddes ittifak” adı altında işbirliği yapmışlar ve başarı sağlayarak hükümeti düşürmüşlerdi. “Bunu

başardıklarında sonunu düşünmemişlerdi, daha başbakan adayları bile belli değildi”

diyen Toker, en çok oyu alan AP’nin Başkanı Demirel’in, o dönemde milletvekili olmadığından dolayı seçilemediğinden bahseder. Zaten Cumhurbaşkanı Gürsel’in de, başbakanın AP’li olmasını istemediğini belirten yazar, başbakanlık görevinin Kayseri Bağımsız Senatörü Suat Hayri Ürgüplü’ye verildiğini anlatır. Kurulan IV. Koalisyon hükümeti 21 bakandan oluşmaktaydı. Hükümette, AP’nin 10, diğer 3 partinin de 4’er bakanı bulunmaktaydı.

10 Ekim 1965 tarihinde, genel seçimler yapılmış ve AP tek başına iktidar olmuştur. 22 Ekim’de açılan mecliste, AP Genel Başkanı Süleyman Demirel 41 yaşında başbakan olmuştur. 1965 seçimlerini kaybeden İnönü, CHP Genel Başkanlığından istifa etmek istemiş, ancak kurul bunu kabul etmemiştir.

1966 yılının başında, 70 yaşındaki Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, “sağ

tarafında felç ve şeker” teşhisiyle ABD’ye tedavi olmaya gitmiştir. Ancak yattığı

hastanede komaya girince ve artık yapacak bir şey kalmayınca tekrar Türkiye’ye getirilmiştir. Gürsel’in iyileşme ümidinin olmaması gerekçesiyle, cumhurbaşkanlığının vekâleten yürütülemeyeceği anlaşılmış ve AP’nin desteği ile 28 Mart 1966 tarihinde Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı olmuştur.

1965 seçimlerinden sonra, CHP içerisinde hızla yükselmeye başlayan Bülent Ecevit, CHP’nin 18. Kurultayında yenilikçilerin zaferi ile genel sekreter seçilmiş ve “ortanın solu” fikri bu kurultayın programında yerini almıştır. Bu olaydan sonra Turhan Feyzioğlu ve arkadaşları, B. Ecevit’in partiyi solcu yaptığı gerekçesiyle CHP’den ayrılarak, 12 Mayıs 1967 tarihinde “Güven Partisi”ni kurmuşlardır.

1968 yılına gelindiğinde, sağ-sol ayrımı giderek artmıştır. İsmet Paşa AP’yi irticacı diye suçlarken, Demirel ise CHP’ye komünist diye yüklenmekteydi. Bu sırada İsmet Paşa’ya, piyangodan 50 bin liranın çıktığını ve bunu kimseye duyurmadıklarını belirten yazar; milli piyangonun Paşa’nın “masum düşkünlüklerinden biri” olduğunu dile getirir. 1968 yıllarında, “masum öğrenci istekleri” nin giderek siyasi bir hava kazandığının altını çizen Toker, gençlerin

ABD’ye “GO HOME” diye bağırdıklarını ve taksimde ABD bayrağı yaktıklarından bahseder. 1969 yılının başında, ODTÜ’ye gelen ABD Büyükelçisinin arabasının, solcu öğrenciler tarafından yakılması durumu daha da vahim hale getirmiştir. Bu sırada CHP ile AP’nin, birlikte anayasa değişikliği yapmaya hazırlanmaları ve eski DP’lilere siyasi haklarını geri vermek üzere anlaşma yapmaları üzerine; asker İsmet Paşa’ya tepkisini 19 Mayıs kutlamalarında arkasını dönerek göstermiştir.

Sağ-sol olaylarının şiddeti arasında, 1969 yılında Türkiye genel seçime gitmiştir. Seçime iştirak oranının %65’lerde, oldukça düşük olduğu bu seçimde, iktidarı yine AP almıştır. B. Ecevit ile şahlanan CHP ve Celal Bayar’ın aday olduğu YTP, başarı sağlayamamış ve Güven Partisi vekilleri yeniden CHP’ye dönmüşlerdir. Seçimden sonra olaylar, daha da şiddetlenmiştir. Üniversitelerde işgaller ve boykotlar, işyerlerinde grev ve yürüyüşler, gösteriler giderek artarken artık silahlar konuşmaya başlamıştır. AP iktidarı Toker’e göre; sağcılara müsamaha gösterirken, solcuları şiddetle bastırmaktaydı.

1970 yılının sonunda, Demirel’i istemeyen AP’liler, istifa ederek

“Demokratik Parti” adında yeni bir parti kurmuşlardı. Bu oluşumun başını Saadettin

Bilgiç ve Ferruh Bozbeyli çekmekteydi. Eski DP’lilerden çok rağbet gören bu partide; Celal Bayar’ın kızı, Menderes’in 2 oğlu ve Samet Ağaoğlu’nun eşi bulunmaktaydı.

1971 yılında Türkiye, “Deniz Gezmiş eylemleri” denilen olaylarla sarsılmıştır. Dev-Genç’ten olan Deniz Gezmiş ve 3 arkadaşı; silahlı banka soygunları, Amerikalı yetkilileri kaçırma gibi olaylar gerçekleştirmişlerdir. Hükümet bu olaylar karşısında ciddi tedbirler alamazken, D. Gezmiş ve arkadaşları “Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu” adı altında bir bildiri yayımlamışlardır. Devlete açıkça meydan okuyan bu çete yüzünden hükümetin karşısına; parlamenter rejimin devamını, yeni hükümetle isteyen 12 Martçılar ile parlamentonun feshini isteyen ve ordu yönetimini destekleyen 9 Martçılar çıkmıştır.

Tarafsız hükümetin kurulması için çalışmalar başlamış ve 19 Mart 1971 tarihinde Nihat Erim’in başbakan olmasıyla sonuçlanmıştır. Muhalif Nihat Erim’in seçilmesini kendisine yapılan bir darbe olarak değerlendiren Ecevit, görevinden istifa etmiştir. Yeni hükümet 26 Mart tarihinde kurulmuştu. Hükümette; 5 AP’li, 3 CHP’li, 1 Tabii Senatör ve 1 GP’li yer alırken, TBMM dışından da 14 kişi girmiştir.

Deniz Gezmiş tutuklanmış, ancak kendisine “Halk Kurtuluş Ordusu” adını veren örgüt; şimdi de zenginleri kaçırıyor ve fidye istiyordu. Banka soygunları da devam etmekteydi. Milliyet’e göre; şimdiye kadar 865 bin 290 lira ele geçirmişlerdi. Ülkede 10 ilde 1 ay sıkıyönetim ilan edilmiş ve Ankara’da gece sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Bu arada İsmet Paşa 87 yaşına gelmiş, kalp krizleri sıklaşmış ve gözleri görme yetilerini kısmen kaybetmişti. İsmet Paşa’nın Katarakt ameliyatından iki gün sonra, İsrail Başkonsolosu evinden kaçırılmıştır. 23 Mayıs’ta Konsolos, İstanbul Nişantaşı’nda bir apartman dairesinde ölü bulunmuştur.

1972 yılına gelindiğinde, CHP içerisindeki hizipleşme giderek artarken; sıkıyönetim mahkemesi de, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında idam cezası vermiştir. Meclisin onayladığı bu idamlara, İsmet Paşa karşı çıkmış ve durdurmak için elinden geleni yapmıştır. Ancak muhalifleri tarafından tenkit edilen Paşaya, “bizimkileri kurtarmadı, şimdi bu anarşistleri kurtarmaya çalışıyor” propagandası yapılmış, “3 onlardan, 3 bizden” denmiştir(Menderes-Polatkan-Zorlu). Bu karışıklıklar üzerine Nihat Erim istifa etmiş, vekâleten başbakanlığa Ferit Melen geçmiştir. Daha sonra cumhurbaşkanı, yeni hükümeti kurma görevini eski Başbakan Suat Hayri Ürgüplü’ye vermiştir.

Mayısa doğru anarşistler, Ankara-İstanbul seferini yapan uçağı kaçırıp Sofya’ya indirmişler ve idam kararlarının geri alınmasını sağlamaya çalışmışlardır. Ömer İnönü’nün de tesadüf eseri bulunduğu uçağı, havaya uçurmakla tehdit eden anarşistlere karşı İsmet Paşa, oğlunun bulunduğu uçak için duygusal davranmayarak

“devlet taviz vermez” demiştir. Nihayetinde anlaşma sağlanamayınca yolcular

salıverilmiştir.

7 Mayıs 1972 tarihinde CHP 5. Olağanüstü Kurultayında, İsmet İnönü genel başkanlıktan istifa etmiş ve 1 hafta sonra CHP’nin 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit olmuştur. İnönü, Malatya milletvekili olarak meclis toplantılarına devamlı katılmış; fakat CHP hükümetteki bakanlarını çekme kararı alınca, İsmet Paşa bu durumu

“sorumsuzluk” olarak değerlendirerek 5 Kasım 1972’de partisinden istifa etmiştir.

İnönü bundan sonraki siyasi hayatına, eski cumhurbaşkanları tabii senatör olurdu, o şekilde devam edecekti.

1973 yılında Cumhurbaşkanı Sunay’ın görev süresi bitmiş ve yerine Fahri Korutürk 6. Cumhurbaşkanı olmuştur. 14 Ekim 1973 tarihinde genel seçim yapılmış,

Ecevit’in CHP’si, en fazla milletvekili çıkarmasına rağmen iktidarı tek başına alamamış ve ülkede uzun zaman sürecek olan bunalımlı koalisyon hükümetleri dönemi başlamıştır.

17 Aralık 1973 tarihinde fenalaşan İsmet Paşa, hasta yatağında bile hükümetin kurulup kurulmadığını soruyordu diyen damadı Toker, İnönü’nün 28 Aralık Cuma günü vefat ettiğini ve naşının Anıtkabir’e konulduğunu belirtir.

Metin Toker serinin son kitabını “İsmet İnönü, vatan sana minnettardır” sözleri ile bitirir.