• Sonuç bulunamadı

III. Haftalık Haber Dergiciliği

1.7. Siyasi Faaliyetleri

2.2.8. Bir Diktatörün İktidar Yolu

Eser 31 Temmuz 1919’da Alman Cumhuriyeti Anayasasının Weimar Meclisi tarafından kabul edilmesiyle başlar. Weimar Anayasasında; egemenlik ulusun, siyasi kudret halkındır. Ayrıca Anayasada kanun önünde eşitlik ve fikir özgürlüğü vs maddelerinde dünyadaki en doğru ve en iyi niyetli fikirlerini benimsemişlerdir.

1919’dan itibaren yeni hükümetin bütçeyi denkleştirme gayretleri başarı kazanamamış Temmuz 1922 ile Haziran 1923 arasında Almanya’da görülmemiş bir “enflasyon afeti” yaşanmıştır. Fiyatların saatten saate değiştiği ülkede, lokantalar faturaları yemekten önce ödetmeye başlamışlardı. Zengin çok zengin ve fakir çok daha fakir hale gelmişti. Komünist tehlikesi bu dönemde yeniden baş göstermişti. Toker’in deyimiyle “işte Adolf Hitler adındaki adam böyle bir Almanya’da siyasi

hayata giren ‘küçük, manasız, kudretsiz ve gülünç Alman İşçi Partisi’nden siyasete” girmiştir.

Adolf Hitler, Avusturyalı küçük bir gümrük memurunun 3. evliliğinden olan 3. çocuğudur. Gümrük memuru Alois, 3. kez Clara Poelzl ile evlenmiş ve Hitlerden önce 2 kez daha çocuk sahibi olmuşlar fakat onlar yaşamamıştır. 20 Nisan 1889’da Adolf doğmuş, Adolf’tan sonra bir erkek bir kız kardeşi daha olmuş ve onlarda çok yaşamamış ölmüşlerdir. 6 yaşında okula başlayan Adolf, daha ziyade sanatla ilgilenmeye başlamış ve şan dersi almıştır. Ressam olmak isteyen Adolf, 13 yaşında babasını kaybetmiş ve daha sonra kendisi de ciğerlerinden çok kötü hastalanarak okulu bırakmak zorunda kalmıştır.

1906’da Viyana’da kalan Hitler, kitap okumaya başlamış ve tam bir “kitap faresi” olmuştu. Almanya tarihi ve mitolojisini çok seven Adolf, 1908’de de annesini kanserden kaybetmiştir. Böylece 19 yaşında hem annesiz hem de babasız kalan Hitler, aynı zamanda işsiz ve parasızdı. Annesinin ölümünü takip eden 4 sene “unutulmaz sefalet ve ıstırap yılları” olmuştur. Bu zaman içinde hamallık, ayakkabı boyacılığı ve halı çırpan Hitler, yarı aç yarı tok bir halde yaşamıştır. Ama kitap okumaktan vazgeçmemiştir. Bu sırada Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ölüme doğru giderken, devlette milli hisler ön plana çıkmaktaydı. Viyana’da Pancermenist Partiye ilgi duyan Hitler, 200 bin Yahudi nüfuslu bu şehirde Yahudilerden nefret etmiştir.

1913 ilkbaharında “Viyana serserisi, kitap okumuş bir eksantrik” olarak Münih’e yerleşti. Burada da yine ayak işleri yapan Hitler, 1918-19 kışında Avusturya hududu yakınında harp esirleri kampında gardiyanlık işi bulmuştur. Daha sonra Hitler’e; Alman ordusu bölge komutanlığı siyasi, basın ve haberler bürosunda bir görev verilmiştir. Bir konferansta konuşmacının Yahudiler lehine konuşması, Hitler’i çıldırtmış ve ayağa kalkıp aksine bir konuşma yapmıştır. Bu durum orada bulunan subayların pek hoşuna gitmiş ve Hitler’e, Münih’te bir alaya subay yetiştiriciliği görevi verilmiştir. Burada barış, sosyalizm ve demokrasi ile mücadele edecektir. Ordunun içinde iki kez yaralanan ve kahramanlığından dolayı madalya alan Hitler, 1918’de savaş bitince yine işsiz kalmıştır.

Münih’te Alman İşçi Partisi’nin bir konferansında, dikkatleri üzerine çekmiş ve yöneticiler tarafından üyeliğe davet edilmiştir. Böylece siyasete adım atan Hitler;

kendisi bir parti kurmak istediği için üyelikten çıkmak istemiş, fakat gittiği görüşmeden idare heyetinin 7. üyesi olarak ayrılmıştır. Genç hatip bu partide çok çalışmış, zengin bir çevre ve ahbaplar edinmiştir. Hitler siyasi bir nutkunda, Alman İşçi Partisinin programı olarak 25 madde sıralamış ve 1 Nisan 1920’de partinin adını

“Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi” şeklinde resmen ilan etmiştir.

O dönemde partiler birbirlerinin teşkilatlarını basar, güç gösterisinde bulunurlardı. Hitler de parti bünyesinde “jimnastik ve spor kolu” adı altında bir grup organize etmiş ve bu gruba eski asker, maceracı, külhanbeylerini toplamıştır. Bu grubun başına bir sabıkalıyı getiren Hitler, bunları karşı tarafın kuvvetleriyle dövüştürüyor ve sesini çıkaranları susturuyordu. Sonra bu maskeyi atıp, meşhur

“Sturm Abteilung=Fırtına Birlikleri” adını vermiştir. S.A. adıyla bilinen bu gruba

“bir takım katiller, hırsızlar, ahlaksızlar, dağıtılmış olan milis kuvvetlerinin artıkları, ellerinden adam öldürmekten başka iş gelmeyen genç muharipler” katılmıştır. Hitler daha sonra Alman kütlelerinin bayrağa, sembole ve marşlara olan hayranlığını, bunların onlar üzerindeki cazibesini bildiği için partisine bir de bayrak seçti. İnsanlık tarihi kadar eski olan gamalı haçı işaret olarak alan Hitler, renk olarak da eski Alman imparatorluğunun kırmızı, beyaz ve siyah renklerini aynen almıştır. Hitlerin dinamizmiyle partiye para akmaya başlamış ve 1923’te Yahudi aleyhtarı bir gazete satın alınarak partinin yayın organı haline getirilmiştir.

Hitler, 1923 yılında Almanya’nın içinde bulunduğu durumdan dolayı iktidarı darbe yoluyla ele geçirmek için planlar yapar. 8 Kasım 1923’te Bavyera’da, birahane toplantısını silahlı güçleriyle basıp ihtilale kalkışmıştır. Ertesi gün 3000 kişilik bir kuvvetle Almanya üzerine yürümüş, fakat polis mukavemeti sonucu kaçmış, ancak 2 gün sonra yakalanarak tutuklanmıştır. Böylece darbe başarısız olurken, Nasyonal Sosyalist Parti de feshedilmiştir.

5 yıl hapse mahkûm edilen Hitler, burada misafir muamelesi görmüş ve “Milli Kahraman” olmuştu. Bu ilgi ve alaka üzerine cezasının sadece 9 ayını yatmış ve çıkmıştır. Hapishanede kaldığı sırada, iktidarı ele geçirmeden yıllar önce yapacağı her şeyi anlattığı eser olan “Kavgam”ı yazmıştır.

Hapisten çıkan Hitler, partisini yeniden teşkilatlandırmak için hiç vakit kaybetmeden kolları sıvamıştır. Önce gençlik ve kadın kollarını kuran lider, ardından bütün meslekleri kendi locaları içinde geliştirmiştir (avukatlar-doktorlar-öğretmenler

vs). 1928 yılı Hitler için, partide yerini yeniden ele geçirmek için verdiği uğraşlarla geçmiştir. 1929 yılına gelindiğinde, Dünya Ekonomik Krizi Almanya piyasalarını alt üst etmiş ve Almanya bu krizden en çok etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Bu kriz Hitler’i iktidara yokuşuna çıkarmıştır. Şöyle ki 1930 seçimlerinde Naziler, 1928’deki 810 bin oyunu 6 milyona çıkararak parlamentodaki 12 temsilcisini 107’ye çıkararak ikinci parti haline gelmiştir. 1932 seçimlerinde ise, 13 milyon oy ile parlamentoya 230 temsilci katarak 1. parti haline gelmiş, fakat 608 kişilik parlamentoda çoğunluğu alamamışlardır. Bu seçimden sonra Naziler darbeyi düşünmeye başlamış, fakat Hitler iktidara bu kadar az kalmışken bu fikre şiddetle karşı çıkmış ve demokratik yollarla iş başına geçeceklerini söylemiştir. Ardı ardına çıkan Almanya meclisindeki krizler neticesinde, bir senede 4 seçim olmuş ve Naziler 2 milyon oy ve 34 temsilci kaybetmişlerdir. Bu seçimden sonra entrika ile mücadele yürüten Naziler, nihayetinde 30 Ocak 1933 tarihinde cumhurbaşkanına Hitler’i başbakan ilan ettirmişlerdir. Bir nevi Hitler “iktidarda, muhalefette olduğundan daha az tehlikeli

olur” düşüncesi ile başbakanlığa getirilmiştir.

27 Şubatta mecliste bir yangın çıkar ve Hitler bunu komünistlerin yaptığını iddia ederek, bütün komünist lider ve yazarları tutuklatmıştır. Bu olay üzerine Hitler, komünistlere karşı tedbir almak için, meclisten tam yetki istemiştir. Bu yetkinin meclisin ve cumhurbaşkanının kudretini asla zayıflatmayacağı yönünde etkili bir nutuk atan Hitler, buna karşılık 441 oyla yetkiyi meclisten almıştır. İlk iş olarak Komünist Partiyi kanun dışı ilan eden Hitler, ardından komünist sendikaları basıp bütün evraklarına el koydurtmuştur. Komünist partiden kurtulduktan sonra, sıra Sosyal Demokratlara gelmiş ve onlar da aynı akıbete uğrayarak meclisten çıkarılmışlardır. Böylelikle 14 Temmuza gelindiğinde Nasyonal Sosyalist Almanya İşçi Partisi Almanya’nın tek partisi ilan edilmiş ve Federal Almanya devleti ortadan kaldırılarak tarihte ilk defa bütün Almanya tek bir hükümet altında birleştirilmiştir. Ardından 2 Ağustos 1934’te “kenara itilen sembolik cumhurbaşkanı” vefat edince, Hitler 3 saat sonra bir tebliğle cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı bünyesinde topladığını ilan etmiştir.

Kitabın son bölümüne “ibret dersi” diye bir başlık atan Metin Toker; koca Almanya’nın hangi şartlar altında, nasıl bir adamın peşine takılıp gittiğinin tahlillerini yapar ve eserini sonlandırır.