• Sonuç bulunamadı

II. Eserleri

2.2. Evrensel Dinler

2.2.3. İslamiyet

Gustav Mensching, her dinde diğer dinlere göre benzersiz olanı ortaya koyarken evrensel din kategorisinde son olarak İslamiyet’i değerlendirmektedir. Mensching, İslamiyet’i Muhammed tarafından, Arap milli dini zemininde kurulmuş ve Hıristiyanlık gibi peygamberi bir din olarak tanıtmaktadır. İslamiyet’e göre, diğer kitap sahiplerinin (Yahudiler ve Hristiyanlar) farklı dilde olsa da aynı vahyi aldıkları inancına dikkat

150 Gustav Mensching, Die Religion, s.50-51. 151 Gustav Mensching, Die Religion, s.52-55.

çekmektedir. Mensching’e göre bu düşünce İslamiyet’teki vahyin içindeki evrensellik düşüncesini göstermektedir. Ayrıca Mensching Budizm’de Dhamma, Hıristiyanlıkta İsa ve İslamiyet’te Kuranın eşdeğer olduklarını ifade etmektedir.153 Mensching’in dinleri ele

alırken hem farklı özelliğini tespit ettiği ve yer yer birbirleriyle karşılaştırarak anlatımını güçlendirmeye çalıştığı görülmektedir. İslam dinini ele alırken, bu dinin evrensel karakter kazanması ve mutlak tek Tanrı inancı itibariyle değerlendirmektedir.

Mensching’e göre Muhammed, peygamberliğinin başlangıcında İslamiyet’i milli bir din olarak ortaya koymaktadır, yani o yeni öğretiler getirmemekte tam tersi milletine Allah’a inanmanın gerçekten ne demek olduğunu göstermek istemektedir. Bu eski milli dini derinleştirmek ve temizlemek anlamına gelmektedir. Daha sonraları Allah’ın evrenselliği ve dinin mutlakıyeti düşüncesi ortaya çıkmıştır. Her milletin aynı tanrıya sahip olduğu ve farklı zamanlarda görevlendirilmiş elçiler tarafından tanıtıldığını ifade etmektedir. Çıkış noktası ise, bütün insanların içinde bulunduğu evrensel bir durum, yani bütün insanların kayıp içinde bulunduğudur.154

İslamiyet’e göre; kayıtsız, düşüncesiz ve habersiz bir şekilde yaşayan insana peygambere vahiy etme vasıtasıyla, Tanrının varlığı ve yüce mahkemesi haber verilmektedir. İslam dininin çıkış noktası Tanrı tecrübesidir. Allah dışında başka Tanrı ya da bağımsız hiçbir varlık yoktur ve her şey mutlak güç ve irade sahibi Tanrıya bağlıdır. Allah dünyayı yaratan ve onu sabit kanunlarla değil aralıksız müdahaleyle yönetendir. Allah insanlardan istediğini vahiyle bildirmiştir, ki bu evrenseldir ve hayatın her alanını kapsamaktadır. İslamiyet dininde, inananların bütün hayatı emir ve yasaklarla düzenlenmiştir. Mensching, İslamiyet’i, İsrail dininin yanı sıra, kitap ve kanun dini olarak nitelendirmiştir. Bu temel düşüncelerden yola çıkılacak olursa bir Müslüman için iki tutum belirlenmiştir. Birincisi Tanrının iradesinin her şeyi kapsadığı ve o dilemedikçe hiçbir şeyin olmayacağıdır. İkincisi de O’nun emirlerine tam itaattir. Dolayısıyla Mensching’e göre İslamiyet, kusursuz teslimiyetin dinidir.155 İslam dini bu şekilde Tanrı

anlayışıyla diğer monoteist dinlerden ayrılmaktadır. Çünkü İslamiyet’e göre Allah’ın tek oluşu sadece ontolojik veya varlık açısından bir tekliği ifade etmemektedir. Allah’ın birliği, bütün isim ve sıfatları açısından söz konusudur.156 Allah’ın isim ve sıfatları

153 Gustav Mensching, Allgemeine Religionsgeschichte, s.217-218. 154 Gustav Mensching, Allgemeine Religionsgeschichte, s.222-223. 155 Gustav Mensching, Die Religion, s.55-56.

156 Şinasi Gündüz(Editör), “İslam”: Yaşayan Dünya Dinleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2016, s.55.

Kuran’da birçok ayet ile açıkça belirtilmektedir. Örneğin; “Allah O’ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyumdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklere ve yerdekilerin hepsi O’nundur. İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O’na hiçbir şey gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara, 255).157

Bunun yanında Mensching, İslamiyet’in kısa sürede büyük bir coğrafyaya yayıldığına dikkat çekmektedir. Başlangıç itibariyle kabilesinin önderliğini üstlenen Muhammed, yaptığı fetihler sonucu Arapları birleştirmeyi başarmıştır. Peygamberden sonra, onun kurduğu İslami devlet halifelerle yürütülmüştür. Halifelerin yönetiminde İslamiyet’in yayılması devam etmiş ve İslam imparatorluğu kurulmuştur. Halife, peygamber olarak değil sadece dünyadaki işlerde peygamberden sonra gelmektedir. Sünni görüşe göre Peygamber Muhammed’den sonra yeni vahiy gelmemektedir. Halifeliğin bitmesinin ardından İslamiyet’te genel olarak dini açıdan tebliğ devam etmektedir. Mensching, bugün İslamiyet için önemli merkezlerin Mekke ve oradaki Kâbe ayrıca İslami cemaatin kurulduğu yer olarak ve peygamberin mezarının bulunduğu Medine şehrinin olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca Müslümanlar için, peygamberin miraca çıkarken uğradığına inanılan Kudüs de büyük önem taşımaktadır.158 Mensching,

dünya dinleri incelemesinin sonunda bir konuya dikkat çekmektedir. Mensching, Rudolf Otto’nun Kutsal isimli eserinde bütün dünya dinlerinin yüksek değerlerinin bir arada ele alınmasının dünya tarihinde ciddi bir an olacağına değinmektedir. Mensching’e göre bu düşünce bugün gerçekleşmektedir ve din bilimi bu konuda büyük katkı yapma imkânına sahiptir. Bu elbette önyargıların olmadığı bir zeminde mümkündür. Ayrıca, din bilimi, dinlerin gerçekliğini ispat etmek veya çürütmek gibi bir konuma sahip değildir. Din bilimi ancak dinin gerçeğinin geometrik alanını yani kutsalın gerçekliğini gösterebilmektedir. Mensching’e göre, bugünkü dinler tarihi araştırmaları, dinin tipik yapılarını incelerken sonuç olarak bütün dinlerde bir tanrısal gerçekliğin doğruluğunun söz konusu olduğunu ortaya çıkmaktadır.159 Anlaşıldığı üzere Mensching’in Rudolf Otto’dan ilham ile

geliştirdiği bu düşüncesine göre, din bilimcisinin ilk yapması gereken, diğer dinlere karşı

157 Kur’an-ı Kerim Açıklamalı Meali, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2015.(Ayrıca bkz. Enam 59-60.)

158 Gustav Mensching, Die Weltreligionen, s.275-278. 159 Gustav Mensching, Die Weltreligionen, s.282.

ön yargısız olmaya çalışmaktır. Mensching dinlerin birbirlerini anlamasında din bilimlerinin katkı yapma imkanının ve bunun öneminin altını çizmektedir. Bu noktada ise kabul edilmesi gerekenin, öncelikle her dinde kutsalın tecrübe edildiğine ve bunun anlaşılması veya yaşanması konusundaki farklılıklara hoşgörü ile bakılması gerektiği anlatılmaktadır.