• Sonuç bulunamadı

II. Eserleri

3.2. Dinlerde Kutsalın Tezahür Formları

3.2.5. Kutsal Gücün Tabiattaki Tezahür Formları

Dinin tezahür ettiği yerlerden biri de Doğa’dır. İnsanların doğadaki objelerde kutsal gücü tecrübe etmesiyle kutsallık kazanan belli şeyler bulunmaktadır. Bu bölümde genel olarak birçok dinde karşımıza çıkan kutsalın doğadaki tezahürleri ele alınmaktadır. Kutsalın doğada tezahürü konusunda ilk akla gelen ilkel dinler olmasına karşın, bu tezahürler gelişmiş birçok inanç sisteminde de karşımıza çıkmaktadır.211 Ayrıca

Mensching’e göre bu doğa objeleri kült konusu değillerdir. Burada kastedilen obje vasıtasıyla temsil edilen kutsaldır. Belli maddelerin dini sembollere dönüşmesidir.212

3.2.5.1. Kutsal Taşlar ve Dağlar

Mensching, kutsal taş inancında iki noktanın önemine dikkat çekmektedir. Birincisi taş diğer doğa objelerine karşın sertliği ve kalıcılığıyla insanların bakışında

210 Gustav Mensching, Die Religion, s.168-170.

211 Gustav Mensching, Vergleichende Religionswissenschaft, s.80. 212 Gustav Mensching, Die Religion, s.133-134.

farklı algılanmaktadır. Taş, insan, hayvan ve bitkilerin kısa varlığına kıyasla çok daha fazla dayanıklıdır. İkincisi ise, taşların birbirine vurulmasıyla ateşin ortaya çıkmasıdır. Ateşin kendisi yüksek ölçüde sembol gücü olan doğa olayıdır ve taşın içinde saklıdır. Bu şekilde taş ayrı bir önem kazanmaktadır.213

Kutsal taşın tezahür ettiği dinlere örnek olarak ise İslamiyet verilmektedir. Kabe’de bulunan kutsal taş, Muhammed öncesi dönemde de bulunmaktadır. İslam halifesi Ömer’in “Sen faydası veya zararı olmayan bir taşsın. Eğer Allah Resulünü seni öperken görmeseydim, seni öpmezdim.” sözlerinin bu taşın Muhammed öncesi dönemdeki sembol anlamını yitirip, Muhammed ile yeni bir anlam kazandığını belirtmektedir.214

Kutsal dağ ise, dağların görkemli yüceliğiyle zirvelere kadar uzanmasından dolayı çok sık Tanrıların tezahür ettiği yerler olarak görülmüştür. Kutsal dağ inancında ön plana çıkan dinlerden biri İsrail dinidir. Özellikle Yahve’nin göründüğü dağ olarak Sina önem kazanmıştır. İsrail din tarihinde Yahve ve halkının antlaşması Sina dağında olmuştur.215

3.2.5.2. Kutsal Ağaç ve Kutsal Su

Kutsal ağaç figürü neredeyse bütün dinlerde görülmektedir. Ağaç öncelikle hayatın ölümden sonra yenilenmesini sembolize etmektedir. Bunun yanında ağaçlardaki yeşillikler sonsuz yaşamın bitmeyen gücü olarak da algılanmaktadır. Ayrıca ilkel insan için ağaç dallarının ve yapraklarının hışırtısı Tanrının iradesini fısıldamaktadır.216

Ağaç, kutsal değerleri ifade etmesinden dolayı dinsel bir özellik kazanmaktadır. Ağacın yapısı ve biyolojisi onda kutsal güç çağrışımı yapmaktadır. Örneğin ağacın yerden bitmesi, yapraklarını sayısız kez döküp aynı sayıda tekrardan yeşermesi, sahip olduğu renkler ve canlılık kutsal güce sahip olduğu kanaatini getirmektedir. İnsanüstü gerçeklik olarak nitelendirilen meyve vermesi ve kendini yenilemesi özellikleri kutsallık kazandırmaktadır.217

Budizm ve Hıristiyanlık gibi bazı inançlarda ise ağaç kutsal gücün merkezindeki sembol anlamı kazanmaktadır. Budizm’de tarihi olayın tezahür ettiği yani Buda’nın aydınlandığı Bodi ağacı özel bir anlam kazanmakta ve yüceltilmektedir. Hıristiyanlıkta

213 Gustav Mensching, Die Religion, s.134. 214 Gustav Mensching, Die Religion, s.135. 215 Gustav Mensching, Die Religion, s.136-137.

216 Gustav Mensching, Vergleichende Religionswissenschaft, s.83.

ise bu sembolün gelişimi İsa’nın çarmıha gerildiği tahtadır. Bu noktada tahta haç İsa’nın ölümüyle gelen gerçek ve sonsuz yaşamın hediye edilmesidir218. Bazı kültürlerde hayat

ağacı motifi şeklinde görülür.219 Buradan anlaşıldığı gibi, doğada kutsalın tezahürü olarak

benimsenen nesneler hem fiziki yapılarından dolayı kutsalın çağrışımı olarak anlaşılmalarından kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda dinlerin tarihindeki önemli olaylarda öne çıkmaları da onlarda kutsalın tezahürünü ortaya çıkarmaktadır.

İnsanlığın en eski sembollerinden biri Su’dur. Su görünen dünyadaki her şeyin temeli ve içinde hayatı biçimlendiren her şeyin tohumunu barındırmasından dolayı önemlidir. Birçok millette ve din de su temizlenme ve takdis sembolüdür. Bunun yanında nehirlerinde birçok dinde ayrı bir kutsallık kazandığı bilinmektedir. Örneğin Hinduizm’deki Ganj nehri. Hindistan’daki bu nehir kutsal ve kutsayan özelliğe sahiptir. Mensching, Müslümanların Kuran, Hristiyanların İncil üzerinde yemin ettikleri gibi Hindular da Ganj nehrinin suyuna yemin etmektedirler. Her gün sayısız Hintli kutsanmak için Ganj nehrinde yıkanmakta ve ölülerin külleri de buraya dökülmektedir.220 Bunun

yanında Grek mitolojisinde de kutsal su unsuru ile karşılaşılmaktadır. Burada akarsu ve denizlerin tanrılarla özdeşleştiği görülmektedir. Grek mitolojisine has, İlyada destanında okyanus, tüm tanrıların babası ve tüm varlıkların yaratıcı gücü olarak tasvir edilmektedir. Ayrıca yer ve göğün sudan çıktığına dair mitolojilerden bahsedilmektedir. Bütün kaynakları ve ırmakları yer altı yollarıyla okyanus beslemekte olduğundan kıtaların tanrısının da su olduğu inancı bulunmaktadır.221

Eski Türk inanışlarında da kutsal su inancı bulunmaktadır. Türkler, toprağa hayat kaynağı olması açısından toprak ve suyu birlikte değerlendirmişler ve bunun sonucunda yer-su kültü denilen yaygın bir inanç ortaya çıkmıştır. Buna göre su kaynakları canlı varlıklar olarak telakki edilmekteydi. Yüksek dağ ve pınarlar iyi ruhların makamı olarak görülmekte ve bu yerlerde dua ve kurban merasimleri düzenlenmekteydi. Ayrıca koruyucu ruh sahibi olarak kutsallaştırılan su, evlenen ve çocuk sahibi olanlar için de önemlidir. Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar kurumuş ırmaklara şarap saçarak, ırmaktaki ruhların yardımıyla çocuk sahibi olmayı beklemektedirler. Bunun yanında diğer inanışlarda da rastlanan suyun bolluk sembolü olması eski Türk inanışında da

218 Gustav Mensching, Die Religion, s.141-142.

219 Jean Poul Roux, Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve hayvanlar (Çev.: Aykut Kazancıgil-Lale Arslan), İstanbul 2005, s. 342, vd.

220 Gustav Mensching, Die Religion, s.143.

bulunmaktadır.222 Sonuç olarak suyun insan vücudunda ve hayatında vazgeçilmezliğinin

yanında dini konularda kutsalın tezahürü ve ya kutsallığın aracı olduğu ilhamını vermektedir.

3.2.5.3. Kutsal Hayvan

Hayvan, ilkel toplumlardan beri insanlarda gizemli güç hissi uyandırmaktadır. İnsanlar hayvanı sırlarla dolu güçlerin taşıyıcısı olarak algılamışlardır. Hinduizm’de inekler üstün güç ve doğal üretme güçlerinden dolayı kutsaldırlar. Ülkede bugüne dek kutsal inekleri öldürmek yasaktır ve serbestçe her yerde dolaşabilmektedirler. Ayrıca maymunlar ve yılanlar da Hindistan’da kutsal görülen hayvanlardır. Mensching, eski Mısır’da ise kedilerin kutsal olduğuna ve ölü öküzlerin mezarlarının saygıyla korunduğuna dikkat çekmektedir. Kutsal gücün tezahüründe hayvan figüründe tanrılar ve demonlar birçok inanç sisteminde yer almaktadır. Eski Mısır’da yarı hayvan figüründeki tanrılar, Yunan dinlerinde Zeus’un kartal, Apollo’nun kurt ile temsil edilmesi gibi hayvanların tanrıları temsil etmesi örnek verilmektedir.223 Eski Türklerde de kurdun hızlı

hareket etmesi ve yırtıcı tabiatından dolayı gizemli güç hissi uyandırdığı göze çarpmaktadır. Bunun yanında Türk mitolojisinde kurt figürüne sıkça rastlanmaktadır. Birçok Türk boyu destanında kurttan geldiklerine dair efsaneler yer almaktadır. Bu Türk boyları arasından Göktürklerin bozkurttan türeyiş destanı yaygın bir efsanedir. Buna göre dişi bir kurt küçük bir çocuğu alıp koruyarak büyütmüş ve sonunda bu çocukla evlenmiştir.224 Başka bazı kültürlerde insanların köken olarak çeşitli hayvanlardan

geldikleri şeklinde mitler söz konusudur.225

Burada kutsal hayvan tezahürünün birçok şekli olduğu tespit edilmektedir. Hayvan, insanda hem yapısından dolayı kutsal güç hissi uyandırmış hem de Tanrıları sembolize etmiştir. Ayrıca bazı kültürlerde insanın soyunun kaynağı olarak görülmüştür.

3.2.5.4. Kutsal Toprak ve Kutsal Ateş

Toprak ana tabirinin sembol gücü toprağın birçok özelliğiyle ilgilidir. Öncelikle o dünyadaki varlığı karakterize etmektedir. Mensching burada Kitab-ı Mukaddes’ten

222 İskender Oymak, “Türk Mitolojisinde Su Kültü”: Türk Mitolojisine Giriş, Gazi Kitabevi, Ankara 2017, s.92.

223 Gustav Mensching, Die Religion, s.144-145.

224 Abdulselam Arvas, “Türk Mitolojisinde Kurt”:Türk Mitolojisine Giriş, Gazi Kitabevi, Ankara 2017, s.185-187.

“…çünkü topraksın, ve toprağa döneceksin.” (Tekvin, 3/19) bölümünü örnek olarak vermektedir. Buna göre, her şey yerin koyu derinliklerinden büyümekte ve yine hepsi toprağa geri dönmektedir. Bu açıdan bakılınca kutsal toprak fenomeninin anlaşılması kolaylaşmaktadır. Birçok inanç sisteminde görülen kutsal toprak inancına verilen örneklerden biri eski Çin dinidir. Eski Çin’de toprak/yer, kâinatın temel yapısını oluşturan (Yer – Gök – İnsan) üçlünün bir parçasıdır.

İnsanlığın en eski sembollerinden ateş ise, gizemle bezenmesinden dolayı dinler dünyasında yaygın bir unsurdur. Mensching, dinlerde ateş ve ışık ile ilgili çok fazla tezahürün bulunduğunu ifade etmektedir. Ona göre ateşin kendisi sırlarla dolu bir varlıktır. Görünmez bir şekilde taş ve odundan ortaya çıkmakta ve yanan alevlerde görülen canlılık onun dünyevi gerçekliğini göstermektedir. Bunun yanında ateşin tutulamaması, onun insanın tecrübe dünyasının dışında bir gerçeklik ve etkili bir tezahür olduğunu göstermektedir.226 Bütün milletlerde olduğu gibi, Türklerin tarihine

bakıldığında da ateş kültüne rastlanmaktadır. Türkler çok eskiden beri ateşi, canlı olarak telakki etmiş ve ona büyük saygı göstermişlerdir. Ateşe birçok açıdan kutsallık atfeden Türklerde ateşin arındırıcı gücü en önemli özelliklerinden sayılmıştır. Örneğin, hastalıkların tedavisinde hastanın ateşin üzerinden geçmesiyle şifa bulacağı düşüncesi en yaygın inanışlardandır. Bunun yanında kötü güçlerin etkisinden de közün üzerinde yalın ayak yürünerek arınma inancı bulunmaktadır. Türklerde ateş kültü İslamiyet’i kabul ettikten sonra da devam etmiştir. Anadolu’da bugünde ateş kültüyle ilgili birçok unsurun tezahürüne rastlanmakta ve kötülüklerden koruyacağı inancıyla ateşin farklı şekillerde kullanıldığı görülmektedir.227