• Sonuç bulunamadı

İslâm’a Uyup Uymaması Bakımından İsrâiliyyât

2. İSRÂİLİYYÂT’ IN KISIMLARI

2.3. İslâm’a Uyup Uymaması Bakımından İsrâiliyyât

İsrâiliyyât bu bakımdan da üçe ayrılır:

2.3.1. Uyanlar

İslâm’ a uygun olan İsrâiliyyâttan maksat, sahih sened ve metinlerle mu’ teber Hadis kitaplarımızda yer almış olan haberlerdir. Yani, Hz. Peygamber’ in veya sahabenin veyahut da onlardan sonra gelen nesillerin eski milletlerin –Yahûdi ve hristiyanların başta olmak üzere- daha ziyade dini kültürlerine ait olarak haber verdikleri ve anlattıkları şeylerdir. Kur’an’ ı Kerim’ de çeşitli hallerinden bahsedilen eski millet ve kavimlere dâir gerek Hz. Peygamberin ve gerekse ondan sonra duyarak sahâbenin nakletmiş oldukları tefsir ve açıklamalar bu kısmın içine girer. 112 Buna bir misal verelim: Müslim ve Buhâri’ nin Said el-Hudri’ den naklettikleri haber bu kabildendir. 113

Ebu Said el-Hudri Rasulüllah’ ın şöyle dediğini nakleder:

110 Na’naa, el-İsrâiliyyât, s. 80. 111 Na’naa, el-İsrâiliyyât, s. 80. 112 Aydemir, Tefsirde İsrâiliyyât, s. 34. 113 Zehebi, el-İsrâiliyyât, s.38.

41

“Ya Ebe’l-Kasım, insanların cennete nasıl girdiklerini sana haber vereyim mi?” deyince Rasulüllah: “Evet” dedi. Yahûdi:

“Yer bir avuca alarak cennete konur” deyince, Rasulüllah bize bakıp dişleri

görününceye kadar güldü. 114

2.3.2. Uymayanlar

Bu kısma giren İsrâiliyyât –hangi konuda olursa olsun- İslâm’ ın esaslarına ters düşen, inanç ve ibadetleriyle tenakuz halindedir. Bunları aklen ve naklen tasvibe imkan yoktur. Maalesef bu tür İsrâiliyyât da tefsirlerimize girme fırsatını bulmuştur. Bu haberler bir şahıs veya kaynaktan alınarak üzerinde ekseriyetle düşünülmemiş, tenkitci bir zihniyetle gözden geçirilmemiştir. 115 Buna da bir iki misal verelim:

Allahu Teâla kainâtı yaratmağa Pazar günü başladı. Yedinci günde bitirip o gün istirahat etti. 116

En-Nesai, İbn Cerir et-Taberi ve İbn Ebi Hatim’ in sağlam bir senedle İbn Abbas’ dan tahriçlerine göre, Hz. Süleyman bir helaya girmek istediğinde yüzüğünü (mührünü) “Cerade” ye vermiştir,-ki bu Cerade, Hz. Süelyman’ ın en çok sevdiği hanımı idi- Şeytan Hz. Süleyman kılığında Cerade’ye vardı ve:

“Yüzüğümü ver” dedi. Kadın yüzüğü verdi. Şeytan Hz. Süleymanın yüzüğünü parmağına takınca, cinler, insanlar ve şeytanlar ona boyun eğdiler.

Hz. Süleyman işini bitirip geldi ve hanımından verdiği yüzüğü geri istedi. Kadın: “Ben onu Süleyman’ a verdim” deyince Hz. Süleyman: “Süleyman benim” dedi. Kadın: “Yalan söylüyorsun, Süleyman sen değilsin” dedi.

Şeytan insanlara direktif veriyor, onlar da harfiyen tatbik ediyorlardı. Bir süre sonra C. Hak, Hz. Süleyman’ a tahtını geri vermeği dileyince; insanlara, şeytanı inkar edip emrini dinlememe hissini kalplerine ilham etti. Halk Hz. Süleyman’ ın hanımlarına haber salıp sordu: “Şu ana kadar Süleyman’ la aranızda bir şey geçti mi?” Hanımları: “Evet. O biz hayızlı iken, bize yaklaşıyor, halbuki bundan evvel böyle bir şey başımıza gelmemişti” dediler… 117

Şüphesiz Allah elçisi olan bir insan hakkında böyle bir şey düşünülemez. Peygamberler hakkında söylenen bu tip haberler İslâm inancıyla bağdaştırılamaz.

114 Buhâri, “Rikâk”, 44.

115 Zehebi, el-İsrâiliyyât, s. 14-15. 116 Hâzin, Lübabü't-Te'vil fî meani't-Tenzil

, II, 94. 117 Na’naa, el-İsrâiliyyât, s. 83-84.

42

2.3.3. Tasdik veya Tekzib Edilemeyen İsrâiliyyât (Meskûtün’ anh)

Bu tür İsrâiliyyât, İslâmi eserlerde –özellikle tefsirde- geniş yer tutmuştur. Hemen şunu da belirtelim ki, tasdik ve tekzib edilemeyen bu tür İsrâiliyyâta da asla Müslümanların ihtiyacı yoktur. Hemen hemen baştan sona kadar, hepsi luzümsuz söz kalabalığından, hayal mahsülü efsanelerden ibarettir. Bunu çok kötü bir neticesi olarak, İslâmi olan pek çok şey, özellikle İslâm’ ın ikinci kaynağını teşkil eden Hadisler bir tarafa atılmış ve kitapları doldurmuş olan bu hurâfeler İslâm namına asırlardan beri yazılmış, okunmuş, okutulmuş ve kürsülerden hakikatmış gibi Müslümanlara anlatılmış; cemaatlar bunlarla ağlatılmış ve coşturulmuştur. 118 Buna bir iki misal verelim:

“Bir zaman Musa kavmine: Allah sizden bir inek boğazlmanızı emrediyor, demişti” (Bakara 2/67) ayetinin tefsiri münasebetiyle tefsir kitaplarında şöyle bir habere yer verilir:

İsrâiloğulları arasında son derece zengin bir adam vardı. Bu adamın sadece bir kızı ve bir de yeğeni vardı. Yeğeni amcasının kızını istedi. Amcası ise yeğeninin fakirliğinden dolayı kızını vermedi. Yeğeni buna kızdı ve: “Vallahi amcamı öldürüp kızıyla evleneceğim. Malını ve diyetini de alıp yiyeceğim” dedi. Genç, amcasına vardı ve o esnada civarda bulunan bir ticaret kervanına kadar gitmesi hususunda onu ikna etti. İkisi bir gece vakti yola koyuldular. Genç, yolda amcasını öldürüp evine geri döndü. Sabah olunca, amcasının nerde olduğunu bilmiyormuş ve onu arıyormuş gibi bir tavır takındı. Ticaret erbabı olanlara varıp:

“Amcamı siz öldürdünüz, diyetini verin” dedi ve ağlamağa başladı…

Hz. Musa onları diyet vermeğe mecbur etti. Fakat olay çok enteresan olduğu için, Hz. Musa’ nın gerçek suçluyu tesbiti hususunda Allah’ a yalvarmasını istediler.119 Bu olay Kur’an-ı Kerim’ in şu ayetinde dile getiriliyor: “Hani siz bir kimse öldürmüştünüz de, onun (katili) hakkında birbirinizle atışmıştınız”120 buyurulur.

Ashab-ı Kehf’ in köpeklerinin rengi, ismi hatta Cennet’e gireceğine dair rivayetler de bu kabilden haberlerdir. 121 Bu tip haberlerle ilgili örnekler daha da çoğaltılabilir.

118 Aydemir, Tefsirde İsrâiliyyât, s. 42. 119 Zehebi, el-İsrâiliyyât, s. 37-38. 120 Bakara, 2/72,

43

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TEFHÎMÜ’L-KUR’AN’DA İSRÂÎLİYYÂTIN ELE ALINIŞ BİÇİMİ

İkinci bölümde açıklandığı üzere, İsrailiyyat nakletmek demek; zaman içersinde kültürümüze girmiş olan ve genellikle Yahudi kaynaklı bilgilerin kullanılması demektir. Genellikle Yahudiler’in hayatlarını konu olan ve Kur’an’da bize ibret olsun diye zikredilen tarihi kıssaların açıklamalarında karşımıza çıkan bu tür İsrailî rivayetler, belli konularda ve belli ayetlerle ilgili olmuştur. Bu konular genellikle: “Yaratılışa Ait Haberlerde İsrâîliyyât”, “Geçmiş Milletlere Ait Haberlerdeki İsrâîliyyât”, “Peygamberlerle İlgili Haberlerde İsrâîliyyât”, “Ahiret ve Diğer Konularla İlgi Haberlerde İsrâîliyyât” başlıklarıyla anlatılmıştır. İsrailiyyatın kısımları içersinde “Yalanlanamayan ve Doğrulanamayan İsrâîliyyât (Makbûl ile Merdûd Dışında Kalan)” şeklinde ifade edilmiş ve yukarıda örneklerini de vermiş olduğumuz bu tip rivayetler, yalanlanamadığı ve doğrulanamadığı için tefsirlerimizde çok geniş bir şekilde yer almıştır. Bu tip rivayetler Müslümanların ihtiyaç duymayacağı şeyler olmasına rağmen, İslam adına yazılmış okutulmuş, bunlarla cemaatler coşturulmuştur.122 Bunun neticesi olarak hurafeler ön plana çıkarken İslam’ın ikinci kaynağı olan hadisler bir tarafa atılmıştır.

Dört ana başlık altında ifade edilen bu konular hakkında tefsir kitaplarımızda yer alan rivayetler, ayetlerin verdiği genel bilgi hakkında değil, ayetlerin amacı dışında kalan teferruatlarla alakalı olmuştur. Bizim çalışmamıza konu olan Tefhimu’l- Kur’an’da bu ayetlerle ilgili olan rivayetler dikkate alınmamış, müfessirimiz Mevdudi, her zamanki anlayışıyla hareket ederek bu ayetlerin günümüze ışık tutan yönlerini açıklama yoluna gitmiştir. Gereksiz gördüğü yerlerde yorum yapmaktan kaçınmıştır. Bunu kendisi de ifade etmektedir.123

Burada adı geçen konular Tefhimu’l-Kur’an’da elbette ele alınmıştır. Fakat burada ifade ettiğimiz türden İsrailî rivayetlere yer verilmemiş ve gereksiz ayrıntılara girilmemiştir. Yoksa sadece bu konular değil, sosyal hayata ışık tutan her konuya değinen Mevdudi, yerine göre çok geniş açıklamalar da yapmıştır. Bu açıklamaları yaparken Tevrat ve İncil başta olmak üzere, Ehl-i kitaba ait bir çok kaynağa da müracaat etmiştir.

122 Aydemir, Tefsirde İsrâiliyyât, s. 42. 123 Mevdudi, Tefhîmu’l-Kur’an, I/206.

44

İlerde bahsedeceğimiz üzere, Tefhimu’l-Kur’an’da burada değindiğimiz, tarihten gelen İsrailî rivayetleri görmek pek mümkün değildir. Fakat İsrailî bilgiyi, “İslam’a başka din ve kültürlerden giren her türlü bilgi” olarak düşündüğümüzde azımsanamayacak derecede İsrailiyyatın var olduğu görülecektir. Ancak Mevdudi’nin yaptığı açıklamalar, bu konuların değişik yanlarıyla ve değişik bir bakış açısıyla ilgili olup, en önemlisi de adı geçen rivayetlerle alakası yoktur.

Biz çalışmamızın bu bölümünde öncelikle, bu tür İsrailî rivayetler konusunda Mevdudi’nin nasıl bir tutum izlediğini ortaya koymaya çalışacağız. Daha sonra, yine ikinci bölümde zikrettiğimiz gibi başka kültür ve dinlerden bizim dinimize girmiş her bilginin İsrailiyyat olduğundan hareketle, Mevdudi’nin İsrailiyyat türünden bilgileri kullanıp kullanmadığını, kullandıysa ne tür bilgileri hangi konularda kullandığını incelemeye çalışacağız.

Şimdi Tefhimu’l-Kur’an’da İsrailiyyata yer verilen ayetleri konu başlıkları halinde incelemeye çalışacağız. Bu incelemeyi yaparken önce İsrailiyyat bulunan ayetleri ortaya çıkarttık. Daha sonra bu ayetleri konulara ayırdık sonra da konuları kendi aralarında gruplamaya çalıştık.

45

1. YARATILIŞ KONULARI