• Sonuç bulunamadı

4.1. Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar

4.1.3.7. İlköğretim 8 Sınıf Öğrencilerinin Hikâyeler ve Fotoğraflar Bağlamında

8. sınıf öğrencilerinin her biri için yazılan FTTÇ ilişkisini algılama düzeyleri paragrafları aşağıda verilmiştir.

Mehmet (A8), insanların sorumsuzluğu sonucunda kirliliğin ortaya çıktığını belirtmektedir. Çevreyi kirleten insanlarla konuşulursa, sorunun ortadan kalkabileceğini düşünmektedir. Fabrika bacasına filtre takılması gerektiğini, fabrikalarda az üretim yapılması gerektiğini, çevrenin ağaçlandırılabileceğini, katı atıkların geri dönüşüm merkezlerine gönderilebileceğini söylemesi FTTÇ ilişkisini algılama düzeyinin “orta” olduğu şeklinde yorumlanabilir. Şimdiye kadar çevreyi kirleten insanları hiç uyarmadığını belirtmektedir. En önemli canlının insan olduğunu söylemesi ve virüsten kurtulmak için belirli sayıdaki kambur balina ve kaplanları öldürmek istemesi “insan merkezci” çevre anlayışına sahip olduğu anlamına gelebilir.

Yağmur (A8), biyokimya uzmanının çılgın virüsü yok etmek için uzun yolu kullanması gerektiğini, yani ilacın laboratuvardan elde edilmesi gerektiğini düşünürken, “Sen biyokimya uzmanının yerinde olsaydın ne yapardın?” şeklindeki soruya ise süre az kaldığı için kambur balina ve kaplanları öldüreceğini söylemektedir. Yağmur’un bu cevabı ve en önemli canlı türünün de insan olduğunu söylemesi “insan merkezci” bir çevre anlayışına sahip olduğu anlamına gelebilir. Çöplerin insanlar tarafından atıldığını, çocuklara ve gelecek nesillere iyi bir hayat bırakmayabileceklerini, kirli suyun sanayiden geldiğini, bu suyun çocuklar tarafından içilmesi durumunda hastalanabileceklerini söylemesi FTTÇ ilişkisini “orta” düzeyde algılayabildiği anlamına gelebilir.

Mustafa (A8), kambur balinaların bazı tür hayvan ve bitkileri yiyebildiğini ve onların ölmesi durumunda o bitki ve zararlı atıkların çevre kirliliğine neden olabileceğini, kaplanların da avlanmaması durumunda ceylan gibi hayvanların nüfusunun artacağını, bu hayvanlarının nüfusu artarsa da çayırlarda yetişen bitkilerin azalabileceğini söylemektedir. İnsanların çöplerini dışarı attıklarını, çevreyi kirlettiklerini ve bu şekilde salgın hastalıkların otaya çıkabileceğini belirtmektedir. O

çevreye yönelik çözüm önerisi getirirken ilk önce kendisinin çöplerini düzgünce çöp tenekesine atacağını daha sonra apartman sakinlerini uyaracağını söylemektedir. Su kirliliğinin fabrikadan kaynaklandığını, kirliliği önlemek için fabrika yanına arıtma tesislerin kurulması gerektiğini, fabrika bacalarından çıkan zehirli gazların havaya yükselerek ozon tabakasının tahrip ettiğini belirtmesi FTTÇ ilişkisini “iyi” düzeyde algılayabildiği anlamına gelebilir.

Emir (A8), biyokimya uzmanının işinin çok zor olduğunu, virüsün hava yoluyla bulaştığı için çabuk olunması gerektiğini, kambur balina ve kaplanların öldürülmesi gerektiğini söylemektedir. Bu düşüncesi Emir’in “insan merkezci” bir çevre anlayışına sahip olduğu anlamına gelebilir. Kambur balina ve kaplanların ölmesi durumunda doğal dengenin bozulacağının farkında olduğu, ayrıca çevre ile küresel ısınma ve arıların azalması konusunda araştırma okumuş olması çevre bilincinin gelişmekte olduğunu gösterebilir. İnsanların sorumsuz davrandıklarını ve duyarsız oldukları için çevrelerini kirlettiklerini söylemesi, insanlara eğitim verilerek bu sorunların ortadan kaldırılabileceğini belirtmesi, hava kirliliği sonucunda havadaki CO2, N2 ve O2 dengesinin bozulabileceğini ve bundan dolayı bitkilerin tam anlamıyla fotosentez yapamayacaklarını belirtmesi FTTÇ ilişkisini “iyi” düzeyde algılayabildiği anlamına gelebilir.

Gül (B8), biyokimya uzmanının hayvanları öldürmemesi gerektiğini, zaten hayvanların nesillerinin gittikçe tükendiğini, değişik çözümler üretmesi gerektiğini belirtmektedir. İnsanların bilinçsizlikleri yüzünden çöplerini çöp tenekesine değil de çevreye attıklarını, bu konuda konferanslar düzenlenerek insanların bilinçlendirilebileceğini, kâğıtların geri dönüşüme gönderilerek tekrar kullanılabileceğini söylemesi FTTÇ ilişkisini “iyi” düzeyde algılayabildiğini göstermektedir. Şu anki sıcaklıklara ve ozon tabakasının incelmesine sebep olarak hava kirliliğini ve insanların kullandığı parfümleri sebep olarak göstermesi FTTÇ için “iyi” şekilde ilişki kurabildiğini destekler niteliktedir. Büyük şehirlerde insanların kendilerine yarar sağlayacak şeyler üretirken doğaya zarar verdiklerini, buna en kısa zamanda önlem alınması gerektiğini, bitkilerin O2 üreterek insanlara yararlı olduklarını söylemektedir.

Selim (B8), biyokimya uzmanının hayvanları öldürmesi durumunda hayvanların nesillerinin tükenebileceğini, kendisi biyokimya uzmanının yerinde olsaydı hastalığın çözümü için laboratuvarda çalışabileceğini söylemektedir. İnsanların evlerinde çöp bulundurduklarında kokacağı için çöplerini dışarı attıklarını ve çevrelerini kirlettiklerini belirtmektedir. Bu konuda insanları uyarmak için direklerin üzerine “çöp atmayın” şeklinde yazılar yazmak istemesi çevre bilincinin gelişmekte olduğunu gösterebilir. Çevre kirliliğinin insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini ve kötü görüntü oluşturduğunu söylemesi, fabrikanın havayı kirlettiğini, ağaçlar yok olduğunda fotosentez olayının gerçekleşmeyeceğini ve güzel görüntünün ortadan kalkacağını belirtmesi FTTÇ ilişkisini “orta” düzeyde algılayabildiğini gösterebilir. İnsanları çevre kirliliği konusunda uyarması çevre bilincinin gelişmekte olduğu söylenebilir.

Gamze (B8), biyokimya uzmanının doğada yaşayan diğer canlılara zarar vermeyen bir şeyler bulması gerektiğini söylemektedir. İnsan dışındaki diğer canlıların daha önemli olduğunu, hayvanların nesillerinin gittikçe tükendiğini, kambur balina ve kaplanların başka canlıları yiyerek insanlara yarar sağladığını belirtmesi “hayvan merkezci” bir çevre anlayışına sahip olduğu şeklinde yorumlanabilir. İnsanların duyarsızlıkları yüzünden çevreyi kirlettiğini, su kirliliği yüzünden sudaki canlıların yaşayamayacaklarını, insanların mikrop kapıp hastalanabileceklerini, küresel ısınmanın önlenemeyeceğini söylemesi FTTÇ ilişkisini “iyi” düzeyde algılayabildiği şeklinde yorumlanabilir. İnsanların bu şekilde suları kirletmeye devam ettiklerinde içecek su bulamayacaklarını, canlıların nesillerinin tükeneceğini ve sonunda dünyanın yok olacağını söylemektedir. İnsanların biraz bilinçlendirilerek, bunun da anonslar yapılıp eğitimler verilerek, eğitime gelmeyen insanların ise evlerine gidilerek çevreye duyarlı hâle getirilebileceklerini belirtmektedir.

Eda (B8), biyokimya uzmanının çabuk olması gerektiğini, fakat ilacı hayvanları öldürerek elde etmemesi gerektiğini söylemektedir. İnsanların kendi evlerini temiz tutup çevrelerini kirlettiklerini, bazı çöplerin geri dönüşüm kutularına

atılabileceğini, su kirliliğinin insan sağlığına zarar verdiğini söylemesi FTTÇ ilişkisini “orta” düzeyde algılayabildiğini gösterebilir. İnsanların sigara izmaritlerini yere attıklarını, orman yangınına sebep olduklarını, pikniğe gidip ateşi söndürmediklerini ve burası da kirliymiş diyerek oradaki otları yaktıklarını söylemesi çevresindeki olumsuzlukların farkında olduğunu ve çevre bilincinin gelişmekte olduğunu gösterebilir. Daha önce bazı kişileri ateş yakarken gördüğünü, onları uyardığını söylemesi çevre bilincindeki gelişmeyi destekler niteliktedir.

Genel olarak öğrenciler çevreyi kirleten, sorumsuz davranan insanları uyardıklarını, fakat uyarılarına karşılık insanlardan sert tepkiler aldıklarını söylemektedirler. Yaşlarının küçük olmasından dolayı çevrelerinde gördükleri olumsuzluklara yönelik bir şey yapamamak onları rahatsız etmektedir.

Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu insan etkisiyle ortaya çıkan, küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, zararlı atıkların sera etkisi yaratması gibi olayların farkındadırlar. Ailelerinden, dergilerden ve televizyondan öğrendikleri bilgileri mülakat sırasında söylemişlerdir.