• Sonuç bulunamadı

1. ÖZNE YERİNE DASEİN

2.3. DIŞ DÜNYANIN VARLIĞI ve GERÇEKLİK PROBLEMİ

2.3.2. Dünyanın İlintililik (Bewandtnis), İmlenimsellik (Bedeutsamkeit) Yapısı

2.3.2.1. İlintililik Bütünü Olarak Dünya

Heidegger düşüncesinde, Dasein’ın şeylerle ilksel karşılaşmasında yani el-altında-olmak varlık minvalinde, dünya zaten a priori olarak keşfedilmiştir. Bunun anlamı insanın dünyayı zaten hep anladığıdır. Ancak bunun nasıl olanaklı olduğunun izini sürmek gerekir. Heidegger bunun iki biçimde gerçekleştiğini söyler: Bunlardan ilki ne-içinlik (Als Strüktür/ as structure) yapısıdır. Bu konuyu aşağıda anlatacağız ancak burada şunu söyleyelim, Heidegger insanın şeylere onların ne-için olduklarını soran zımnî bir soruyla yaklaştığını söyler ki bu sayede onlar Dasein’in anlama alanı içine girerler. Dünyayı Dasein için anlaşılır ve aşina olunan bir yer kılan ikinci neden ise el-altında olanların imlenimsellik karakteridir. Yukarıda söz ettiğimiz üzere her bir gereç kendisiyle birlikte bir birbirine bağlı bir bütünü izhar eder. Buna göre işlevi üzerinden yaklaşılan (ne-için olduğu sorulan) her bir gereç, aynı zamanda, başka gereçleri imler, çağırır: mesela iğne ipliği, kumaşı, makası vs. ima eder. Böylece içinde birçok gereç tekinin bir bütün/bağlam oluşturduğu bir dünya Dasein’ın önüne serilir, üzeri açılır/keşfedilir (Endect) ve bu dünya, onun tarafından, zaten anlaşılmıştır.442

440 Heidegger, BPP, s. 292.

441 Heidegger, BPP, s. 292.

442 Heidegger, Varlık ve Zaman, s. 86, p. 84.

Dünyanın insan tarafından bu surette keşfedilişinin ontolojik bir anlamı vardır.

Heidegger ilintisellik yapısının sözü edilen her bir gereci diğeri ile ilişkili kılan yapısının, nihayetinde, tek bir gerecin, bizim tarafımızdan, ontolojik olarak anlaşılma imkânının olmadığını işaret ettiğini belirtir. Dahası elimizde tek bir gereç bulunsa ve diğerleri bir biçimde kullanıma uygun olmasa bile, tam da bu eksiklik ilişkisinin gereç bütününü ve onlar arasındaki aidiyet ilişkisini ortaya koduğunu iddia eder. Öyleyse ontolojik anlamda ilintilendirme “(…) varolanın çevreleyen-dünya içinde el-altında-olmaklığa önceden serbest bırakılışıdır.”443 Heidegger böylesi bir a priori ilintilendirmenin, el-altında-olanlarla karşılaşabilmenin olanak koşulu olduğunu belirtir.

Böylece Dasein varolanlarla ilgilenirken, onlarla bir el-altında-olan olarak karşılaşmaktadır.444Dünyanın bu biçimde birbiriyle ilişkili bir biçimde hergün gözlerimizin önüne serilişi ise ihtimam-gösterme ve zamansallıkla çokça ilişkili yapısıyla açıklanır.

İlintilendirme, ilgilenmenin eksistensiyal tasarımını oluşturur ve bu bir şeylerle beraber var olmak olarak ihtimam göstermenin özsel konstitüsyonuna aittir ki zamansallık üzerine temellenir. 445

2.3.2.2. Ne-içinlik Yapısı (Als-Struktur/ as structure) ve Zamansallığı

Dünyanın kendimizi evimizde hissettiren anlaşılır yapısını ve onu her bir nesne ile karşılaşmamızda varsayıyor oluşumuzu olanaklı kılan, onun ilintisel yapısı ile birlikte Heidegger’in “ne içinlik yapısı” dediği bir ilişki biçimidir. Dasein’ın “zaten, daima” ilintili olduğu bu dünyayı anlayışı, Heidegger’e göre, “ne içinlik” (als struktür/

as structure) yapısı tarafından belirlenir. Bunun anlamı üzerinde düşünmeliyiz. Bir

gereçle insanın karşılaşmasında, gerecin “ne” olduğunu belirleyen şey “bir şey için bir şey” (dikmek için iğne, kesmek için makas vs) oluşudur, yani işlevidir. Gereçle onun

443 Heidegger, Varlık ve Zaman, ss. 87-88, p. 84-85.

444 Heidegger, Varlık ve Zaman, ss. 87-88, p. 84-85.

445 Heidegger, Varlık ve Zaman, ss. 374-375, p. 353.

“ne için” olduğunu soran bir biçimde karşılaşıldığında, esasen yalnızca gerecin kendisi değil “ilintililik yapısı, ilintililik ilişkileri ve ilintililik bütünlüğü de anlaşılır.”446

Heidegger Dasein’ın kendini imkânlarına tasarlayarak varoluşunu anladığını ve gerçekleştirdiğini söyler. Bunun anlamı şudur: kendini önceleyen bir varlık olarak insan kendine bir takım varoluş hedefleri seçer. “Dasein, bu-şey-uğruna kendi olduğu ve açıkça veya örtük olarak kavradığı sahih veya gayrısahih varolma olanağından kendini bir-şey-içinliğe atfeder.”447Bunu belki şöyle bir örnekle açıklamak mümkün olabilir: bir tez yazmak üzere masanın başına oturmuşsam kendimi böylesi bir amaç uğruna belirlemiş olurum, bu amaç doğrultusunda (ne-içinlik) çevreleyen dünyamdaki varolanlara yönelir ve onların birbirleri arasında bir ilintisellik bütünlüğü olduğunu anlarım. Birşeylere yönelir bazılarını ıskalarım.448 Yönelimselliğim içinde, uğruna olduğum amaç doğrultusunda nesnelerle karşılaşır ve bunların Heideggerci bir deyimle örtüsünü açar, gizlilikten çıkarırım ve onlar arasında birbirini imleyen bir ilişki kurarım, belki daha doğru bir söyleyişle zaten daima varolan birbirini imleyerek bir bağlam oluşturan böylesi bir ilişkiyi anlarım, üzerini açarım. Böylece kendimi tasarladığım varoluşum şeylerle karşılaşmamın yönünü de belirler: “Dasein’ın kendini atfetme modusu içinde kendini öncelikle ne-içinde anladığı şey, varolanlarla öncel olarak karşılaşmamızı sağlayan nereye-yönelikliktir.”449

İnsan, ne-içinlik yapısı ile birbirine ilintilendirdiği bu çevre içinde kendini dünya-da-varlık olarak anlar ve evinde hisseder. Bu sayede dünya çeşitli ilişkileriyle ve birbirine işaret eden bir referanslar bütünü olarak itimat telkin eden bir formda anlaşılır.

Tek bir şeyin varlığında anlaşılmasını sağlayan söz konusu bağlam şeylerden önce

446 Heidegger, BPP, s. 291-292.

447Heidegger, Varlık ve Zaman, s. 141, p. 86.

448 Bu bölümün hakikat üst başlığında gördüğümüz Dasein’ın hem hakikat hem de hakikatsizlik içinde olmasını bu bağlamda düşünmeliyiz. Kendimi tasarladığım uğruna olduğum amaçlar bağlamında birbiriyle ilintili bir dünyayı açarken aynı zamanda birçok imkânı ıskalar, birçok olası dünyayı da gizlenmişlik içinde bırakırım. Böylece hem hakikat içindeyimdir çünkü kendime anlamlı, birbiriyle ilintisellik ilişkisi içinde bağlı bütünsel bir dünya açar/kurarım, ancak bu sırada başka olanaklar atıl kalır, dolayısıyla başka dünyaları gizlilik içinde bırakırım.

449Heidegger, Varlık ve Zaman, s. 141, p. 86.

varolur ve şeylerin kendilerini ifşa etmelerine olanak tanır. Böylece onlar Dasein için bir mesele olmaksızın, farkındasız bir anlama içine gömülü olarak anlaşılırlar. Bu yapı aynı zamanda Dasein’ın anladığı şeyleri yorumlamasının ontolojik imkânını sağlar.

Dasein imlenimsellik yapısı sayesinde aşina bu ilişkileri ne-içinlik yapısı içinde yorumlamakta ve kendine mal etmektedir.450

Peki bütün bunların zamansallıkla ilişkisi nedir? Yukarıda anlattıklarımız göstermektedir ki bir gerecin, gündelik yaşamımızdaki en sıradan kullanımında bile bir ilintilendirme söz konusudur ve bu ilintilendirmenin yönü aracın ne amaçla kullanılacağına bağlıdır. Aracın, kendimizi tasarladığımız varoluş olanakları içinde hangi işlevi göreceği beklentisi zamansal bir yapıdır ve geleceğiişaret eder. Fakat aynı zamanda bu gerecin ne-için olduğunu ve haddizatında ne tür bir işlev görebileceğini de hafızada tutarız ki bu da zamansal olarak geçmiş iel ilişkilidir. Beklemenin ve hafızada tutmanın ekstatik zamansallığın geçişli yapısını gündelik yaşamımızdaki görünür kıldığını hatırlamalıyız. Buna göre el-altında olanları bir şimdi de kullanabilmenin olanağı ilintilendirme ve ne-içinlik yapısının ekstatik zamansallıkta köklenmesi sayesinde mümkün olmaktadır. Heidegger bunu şu şekilde ifade eder:

Ne-içinliği anlamak, yani ilintililiğin hangi hususta olduğunu bilmek beklentilendirme dediğimiz zamansal bir yapıya sahiptir. Ne-içinliğin beklentisi içinde olunarak ilgilenme, ilintilendirilmiş bir şeye geri gelmekte ve onunla ilgilenebilmektedir. Hangi hususta oluşun beklentilendirilmesi ile ne-içinliğin hafızada tutulması el ele gitmekte ve oluşturdukları bu ekstatik birlikte bir gereci spesifik biçimde elle kullanmak suretiyle huzura taşıyabilmektedir.451

Sonuç olarak Heidegger’e göre Dasein’ın eksistensiyal-ontolojik yapısının en önemli belirlenimi, onun dünya-da-varlık (In-der-Welt-Sein) oluşudur. “Dünya-da-olmak” der Heidegger, “insanın bir açıklıkta” olmasıdır ve insan ancak bu “açıklıkta”

450 Heidegger, Varlık ve Zaman, s. 90, p. 87.

451 Heidegger, Varlık ve Zaman, s. 375, p. 353; BPP, s. 292.