• Sonuç bulunamadı

PROGRAM GELİŞTİRME, DEĞERLENDİRME VE YENİ PROGRAMIN ÖZELLİKLERİ

1. Tyler Modeli,

2.5. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

İlgili araştırmalar bölümünde, yeni programlara ve yeni sosyal bilgiler programına ilişkin olarak yapılan literatür taraması sonucunda araştırmayı destekleyen ve araştırmaya ışık tutan çalışmalar alfabetik sıraya göre verilmiştir.

Aykaç ve Başar (2005), “İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi Eğitim Programının Değerlendirilmesi” konulu çalışmaları ile programın öğrencilerin sosyalleşme gereksinimlerini karşılamada etkililik derecesini ve eğitim kurumlarının mevcut insan gücü ve alt yapı bakımından programın uygulanmasına ne derecede uygun olduğunu belirlemeye çalışmışlardır. Bunun için programı uygulayan 25 sınıf öğretmeni ile görüşme yaparak yeni program hakkında düşünceleri almışlardır. Öğretmen görüşleri ve iki programın karşılaştırmalı olarak incelenmesi sonucunda elde edilen verilere göre, deneme uygulaması yapılan yeni sosyal bilgiler dersi öğretim programının yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına uygun olarak hazırlandığı ve programın, öğrenci merkezli yöntemlerin uygulanmasına, öğrencilerin etkinliklere aktif bir şekilde katılmasına ve bilgilerin öğrenci tarafından yapılandırılmasına olanak sağladığı belirtilmiştir. Araştırmada, sınıfların kalabalık olması nedeniyle her öğrencinin bireysel olarak değerlendirilmediği vurgulanmıştır. Ayrıca araştırmada öğretmenler, programın uygulanması sırasında gerekli araç –gereç sıkıntısı çektiklerini bildirmişlerdir.

Bayram (2005), 1998 Hayat Bilgisi Dersi Programı ile 2004 Hayat Bilgisi Dersi Programının etkililiğini öğretmen adayı görüşlerine dayanarak değerlendirmiştir. Araştırmanın çalışma gurubunu, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören 171 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada, programlara ilişkin amaçların gerçekleşmesi, temel yapı ve yaklaşımların oluşması, öğretme-öğrenme sürecinde iyi işleyişin sağlanması ve okul iklimi boyutları açısından öğretmen adaylarının düşünceleri alınmıştır. Buna göre katılımcılar, 2004 programının 1998 programına göre daha olumlu sonuç verdiğini belirtmişlerdir.

Bukova-Güzel ve Alkan (2005), yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına dayalı yeni ilköğretim programı pilot uygulamasının ana değişime ne denli uyulduğu ve ne tür

43

güçlüklerle karşılaşıldığını belirlemeye çalışmışlardır. Bu amaçla araştırmada, önceden denemiş, Constructivist Learning Environment Survey (CLES) ölçeği, ülkemiz koşullarına uyarlanarak ve geliştirilerek kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma gurubunu, uygulama okullarında öğrenim gören 253’ ü erkek, 347’ si kız olmak üzere toplam 600 öğrenci oluşturmaktadır. Ayrıca, aynı okullarda görev yapmakta olan 10 öğretmen ile görüşme yapılmıştır. Derlenen veriler öğretmenlerin yeni öğrenme ortamında sınıf yönetiminde ve kavramların oluşturulması aşamasında etkinlik seçiminde zorlandıklarını, sorumluluk paylaşımına yanaşmadıkları ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına daha sıcak baktıkları ortaya çıkmıştır.

Canerik (2005), “Sosyal Bilgiler Programı ve Öğretimi” konulu çalışması ile yeni programa genel bir bakış açısıyla yaklaşmış ve eski programla bazı karşılaştırmalar yaparak çeşitli sonuçlar ortaya koymuştur. Buna göre araştırmada, eski programın temel felsefesi ulusallık olarak vurgulanırken yeni programın temel felsefesinin Avrupa Birliği (AB) normlarına uygunluk olduğu belirtilmiştir. Yaşanan değer değişimi ve küreselleşmenin programı önemli ölçüde etkilediği ve Türk toplumunun ihtiyaçlarından ziyade AB’ nin gereksinimlerinin ön plana çıkarıldığı vurgulanmıştır. Çalışmada belirtilen bir diğer önemli nokta, yeni programda ulusal kavramlara eski programa göre daha az yer verilmesidir. Eski programın genel amaçlarında Atatürk, Türk, vatan, millet, Cumhuriyet gibi kavramlara 43 kez yer verilirken, benzeri kavramlar yeni programın genel amaçlarında 10 kez geçmektedir. Benzeri duruma ders kitaplarında rastlamanın da mümkün olduğu çalışmada belirtilmiştir. Bir diğer önemli değişiklik Atatürkçülük konularına yeni programda yer verilmeyişidir. Programın en zayıf yönlerinden biri, öğretmen ve yöneticilere yeni programa ilişkin yeterli eğitimin verilmediği şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca okullardaki araç-gereç ve alt yapı eksikliğinin de programın uygulanması ve başarıya ulaşmasında en önemli sorunlardan biri olduğu belirtilmiştir.

Gömleksiz (2005), 2004-2005 eğitim-öğretim yılında, yeni ilköğretim programının uygulandığı okullarda görev yapan öğretmenlerin, yeni programın uygulanmasına ve etkililiğine ilişkin görülerini ortaya koymaya çalışmıştır. Bu amaçla dört alt boyuttan oluşan bir ölçek geliştirilmiştir. Ölçeğin, geçerlilik ve güvenirlik analizleri için Diyarbakır ilinde pilot okullarda görev yapan öğretmenlere uygulanmıştır. Ölçeğin alt boyutları eğitim ortamı, programı tanıma, programı benimseme ve programı uygulama biçiminde adlandırılmıştır. Araştırmanın çalışma gurubunu, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Van,

44

Hatay, Bolu ve Samsun ilinde 62 pilot ilköğretim okulunda görev yapan 982 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, yeni programın geneline ilişkin öğretmen görüşleri arasında il, sınıf mevcudu ve cinsiyet değişkenlerine göre anlamlı bir farklılığın oluğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca araştırmada, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Hatay ilinde görev yapan öğretmenler, programların uygulandığı eğitim ortamı bakımından okullarının “orta” düzeyde, Van, Samsun ve Bolu illerinde görev yapan öğretmenler ise, “çok” düzeyinde uygun oluğunu belirtmişlerdir. Araştırmada, İstanbul, Hatay ve Samsun ilinde görev yapan öğretmenlerin yeni programları “çok” düzeyinde, Ankara, İzmir, Kocaeli, Van ve Bolu ilindeki öğretmenlerin ise, “orta” düzeyde benimsedikleri saptanmıştır. Ayrıca İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Van, Hatay, Bolu ve Samsun ilindeki görev yapan öğretmenlerin tamamı yeni programları “çok” düzeyinde uyguladıklarını bildirmişlerdir.

Merter (2005) araştırmasında, yeni Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Dersi Programlarını “Eğitim Sosyolojisi” açısından irdeleyerek, olumlu ve olumsuz yönlerini tespit etmeye çalışmıştır. Buna göre araştırmada, etkinliklerin yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak hazırlandığı; programın öğrenci merkezli bir hale getirildiği; programlara arasında temalar arasında ilişki kurularak, dersler arasındaki etkileşimsizliği ve parçalanmışlığı giderdiği belirtilmiştir. Bunun yanında, programların olumsuz yanlarına da vurgular yapılarak, programlarda bireyin içinde yaşadığı “Toplum ve Kültür” yeterince “Hedef Belirleyici” olarak ele alınmadığı; aktivite ilkesi esas alındığı için programlarda “Toplumsal Faydayı” ve “Sosyalleşmeyi” sağlayacak hedef, davranış ve etkinliklere yeterince yer verilmediği; fırsat eşitsizliğini artırıcı nitelikte olduğu; uzak hedefleri gerçekleştirebilecek bir program olmadığı ileri sürülmüştür.

Yaşar (2005), “Sosyal Bilgiler Programı ve Öğretimi” konulu çalışması ile yeni Sosyal Bilgiler Programını eleştirel bir değerlendirmeye çalışmıştır. Programın hazırlanma gerekçesi, programın hazırlanma sürecindeki yaklaşım, programın dünyadaki programlara uygunluğu, programın uygulanmasında karşılaşılabilecek problemler ve çözüm önerileri bu çalışmada yer alan alt konu başlıklarıdır. Araştırmada, yeni programın Sosyal Bilgiler dersine bir takım yenilikler ve farklı bakış açısı getirdiği kabul edilmiştir. Programda öğrenci merkezli öğrenmeye vurgu yapılsa da özellikle etkinliklerde denetim yetkisinin öğretmende oluğu vurgulanmıştır. Program geliştirme çalışmalarının planlı ve bilimsel bir anlayışla sürdürülmesinin gerekliliği belirtilmiştir. Ancak bu şekilde programın gerçek

45

amacına ulaşacağı ve daha işlevsel bir hale geleceği vurgulanmıştır. Ayrıca programın ilgililere çok iyi tanıtılması, benimsetilmesi ve sürekli iyileştirilmesi için değerlendirilmesinin gerekliliğine dikkat çekilmiştir.

Yeni programlar konusunda yapılan araştırmalar incelendiğinde, programlarda yapılandırmacı ve öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımlarının benimsenmesinin olumlu bir gelişme olarak değerlendirildiği görülmektedir. Programların öğelerinde (kazanımlar, kapsam, eğitim durumu ve değerlendirme) bir takım eksikliklerin ve yanlışlıkların bulunduğu görülmüştür. Özellikle değerlendirme boyutundaki aksaklıkların daha fazla olduğu saptanmıştır. Ayrıca yapılan araştırmalarda yeni programların bir önceki programlara göre öğrencilerin derse etkin katılımı noktasında oldukça başarılı olduğu bulunmuştur. Ayrıca yeni programları uygulayan ve uygulayacak olan öğretmenlerin hizmet içi eğitime gereksinim duydukları belirtilmiştir. Öğretmenlerin uygulamada materyal ve malzeme sıkıntısı çektikleri ileri sürülmüştür. Ayrıca yeni programlar konusunda uygulamaya dayalı araştırmaların çık az olduğu görülmüştür.

46