• Sonuç bulunamadı

I. KAVRAMSAL BAĞLAM

2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu başlık altında yazmaya yönelik alanyazından bulgulanan araştırmalara yer verilmiştir. Alanyazındaki yazmaya yönelik araştırmaların daha çok yabancı dil derslerindeki yazma uygulamalarıyla ilgili olduğu görüldüğü için ulaşılan araştırmalar; Türkçe derslerine yönelik olanlar, yabancı dil derslerine yönelik olanlar ve yazmaya ilişkin diğer araştırmalar olarak üç başlıkta ele alınmıştır.

Türkçe Derslerine Yönelik Araştırmalar

Yazılı anlatım becerileri ile ilgili çalışmasında Temur (2001), yazılı anlatım beceri düzeyi ile matematik, fen ve sosyal bilgiler ders başarıları arasındaki ilişkiyi saptamaya çalışmıştır. Ankara ili örneğinde yapılan çalışma, Çankaya merkez ilçedeki ilköğretim okulları beşinci sınıflarını kapsamaktadır. Araştırma verileri ilçede yer alan okullar arasından random yolla seçilenlerden elde edilmiştir. Araştırma verileri üç evrede toplanmıştır:

Katılımcılara ilk aşamada 330 soruluk ”Yazılı Anlatım Beceri Testi”

uygulanmıştır. İkinci aşamada kompozisyon yazdırılmıştır. Bu kompozisyonlar uzman, ilköğretim müfettişi ve araştırmacıdan oluşan bir grup tarafından değerlendirilmiştir. Üçüncü aşamada ise matematik ,fen ve sosyal bilgiler ders başarıları notlarına ulaşılmıştır. Öğrencilere uygulanan testten elde edilen puanlar, değerlendirme grubunun kompozisyonlara verdiği puanlar ve matematik ,fen ve sosyal bilgiler ders başarıları notları arasındaki ilişki regrasyon analizi ile belirlenmiştir. Analizler sonunda ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin yazılı anlatım beceri düzeyi ile matematik ,fen ve sosyal bilgiler ders başarıları arasında anlamlı ve doğrusal ilişki bulunduğu ortaya çıkmıştır.

İlköğretimde yazma becerilerine yönelik Deniz (2000) tarafından yapılan “Yazılı Anlatım Becerileri Bakımından Köy ve Kent Beşinci Sınıf Öğrencilerinin durumu” adlı yüksek lisans tezi, köy ve kent okullarındaki ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin yazılı anlatım becerileri düzeylerinin saptanmasını, köy ve kent yaşamının yazılı anlatım becerisine etkisini, öğrenciyi bu konuda etkileyebilecek çevre faktörlerini (aile, sosyo-ekonomik durum, öğrencinin okul dışı ve okul içi yaşamı v.b.) konu almaktadır.

Araştırma verileri, ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinden; yazılı anlatım becerilerini değerlendirmeye yönelik, Türkçe programını temel alarak oluşturulan 27 maddelik bir ölçek ile toplanmıştır. Yazılı anlatım ürünleri değerlendirildiğinde köy öğrencilerinin aritmetik ortalamalarının(%40) kent öğrencilerinin aritmetik ortalamalarından(%48) daha düşük olduğu; fakat her iki grubun da %50 başarı düzeyinin altında bulundukları görülmüştür.

Çalışmada köy ve kent çocukları arasındaki farkın kent lehine anlamlı

düzeyde sonuç vermesinin öğrencinin yaşadığı çevrenin zenginliğinden kaynaklanabileceği vurgulanmıştır.

Anadili ilkeleri ve uygulanışı konusunda bir araştırma Emri (2000) tarafından yapılmıştır. Araştırmada ilköğretim okulları programında yer alan Türkçe öğretiminde uygulanan yöntem ve teknikler incelenmiş ve ders kitapları bu yönden değerlendirilmiştir. Çalışmada anadili öğretimi çeşitli yönleri ile ele alınmış, öğretmen rolleri tartışılmıştır. Daha sonra temel dil becerileri üzerinde durulan çalışmada bu becerilerin ilköğretim okullarındaki uygulanan yöntem ve teknikleri değerlendirilmiş, Türkçe programı çerçevesinde okullardaki okuma ve yazma öğretimi irdelenmiştir. Ayrıca Türkçe ders kitapları ve çocuk kitaplarına ilişkin değerlendirmelere yer verilmiştir. Çalışma anadili öğretimine yönelik çeşitli yöntem ve tekniklerin ilköğretim okullarında Türkçe öğretiminde kullanılabilirlikleri yönünden değerlendirmelerle tamamlanmıştır. Anadil olarak Türkçe öğretiminin, araştırma kapsamında yapılan irdeleme ve değerlendirmeler sonunda ortaya konulan ilke, yöntem ve tekniklere uygun olarak planlı, programlı ve özenli olarak yapılması durumunda öğretim başarını artacağı vurgulanmaktadır.

Yaratıcı düşüncenin Türkçe dersleriyle ilişkisini Öztürk (2000) bir araştırmayla ortaya koymaya çalışmıştır. Çalışmada ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin yaratıcı düşünce yetenekleri Torrance Yaratıcı Düşünce Testi (TYDT)yardımıyla ölçülmeye çalışılmıştır. Ön test ve son test sonuçlarının karşılaştırılmasına dayalı olarak yürütülen deneysel çalışmanın amacı ilköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin Türkçe dersindeki yaratıcı düşünce yeteneklerini geliştirmek ve TYDT yardımıyla bu gelişimin düzeyini

saptamaktır. Sakarya ili örneğinde yapılan araştırmanın çalışma evrenini ilköğretim beşinci sınıf öğrencileri örneklemini ise random seçilmiş bir devlet okulu oluşturmuştur. Deney grubunda 31, kontrol grubunda 25 öğrenci yer almıştır. Araştırmada Türkçe dersinde yaratıcı düşüncenin aktif hale getirilmesine yönelik öğrenme ortamları yaratıldığında öğrencilerin bu yeteneklerinin geliştiği yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Ayrıca çalışmada TYD ön testi ve son testinin deney grubunun yaratıcılığın boyutları olan akıcılık, esneklik ve orijinal düşünce üretme yönünden kontrol grubunun TYD son testine göre anlamlı bir artış gösterdiği ortaya konulmuştur.

Elmacı (1997) tarafından, alan yazın taramasına dayalı olarak ilköğretim ikinci kademe programında yer alan Türkçe eğitimi ve öğretiminin verimlilik düzeyini belirlemeye çalışılmıştır. Çalışmada Türkçe eğitimi ve öğretiminin kavramsal yapısı, tarihi bir perspektif içerisinde ortaya konulmuş, Türkçe eğitimi ve öğretiminin sorunları irdelenmiştir. Araştırma daha sonra Türkçe eğitimi ve öğretiminin önemli bir öge olan öğretmene yönelerek bu konudaki önemini ortaya koymaya çalışmıştır. Çalışmada Türkçe eğitimi ve öğretimi ile ilgili yöntem, teknik ve araç-gereçler konusunda yurt içi ve yurt dışı kaynaklara dayalı olarak değerlendirme yapılmıştır. Sonuç olarak, Bloom’un Tam Öğrenme Modeli’ne yönelik bir programa dayalı olarak bir ana dil öğretim süreci olarak Türkçe eğitimi ve öğretiminin yaygın olarak verimli bir şekilde yapılabileceği vurgulanmıştır.

Yurt dışında yaşayan Türk ailelerin ilkokulda okuyan çocuklarının yazılı anlatım becerilerini konu alan bir çalışma Görgü (1997) tarafından Avusturya’da yapılmıştır. İlkokul 4. sınıf öğrencilerinin Türkçe yazılı anlatım

becerileri irdelenerek, yazılı anlatım sorunları belirlenmiştir. Çalışmada öğrencilerin ailelerinin Türkiye’deki ve Avusturya’daki yaşama ve çalışma koşulları ile sosyo-ekonomik düzeyleri değerlendirilmiş; bu öğrencilerin ailelerinin Türkiye’de kırsal alandan geldikleri, yaşadıkları yabancı ülkede çok ağır çalışma koşulları altında çalıştıkları, bu nedenle çocukların eğitimlerinin bundan etkilendiği belirlenmiştir. Araştırmada, Avusturya’da yaşayan ilkokul 4. sınıfta okuyan Türk öğrencilerin anadilini duydukları gibi yazdıkları, konuşma ve yerel ağızları yazılarında kullandıkları saptanmıştır. Çalışmada, Türkçe öğretiminin amacına hizmet etmediği ve yetersiz kaldığı sonucuna varılmıştır.

Yazılı anlatım becerilerine yönelik bir başka çalışma Sever (1993) tarafından yapılan “Türkçe Öğretiminde Uygulanan Tam Öğrenme Kuramı İlkelerinin, Öğrencilerin Okuduğunu Anlama ve Yazılı Anlatım Becerilerine Etkisi” adlı deneysel çalışmadır. Tam öğrenme kuramına dayalı olarak

“dinleme”, “okuma”, “konuşma”, “yazma” ve “dilbilgisi” konu alanının amaçları yapılandırılarak, bu amaçları gerçekleştirebilecek bir altıcı sınıf Türkçe öğretim programı hazırlanmıştır. Öğretim programında “dinleme”, “okuma”,

“konuşma”, “yazma” ve “dilbilgisi” konu alanının amaçları ulaşılabilir ve gözlenebilir öğrenci davranışlarına dönüştürülmüştür. Araştırmada, geliştirilen Türkçe öğretim programı çerçevesinde oluşturulan alt problemlerde tanımlanan sorular geleneksel yaklaşım ile karşılaştırmalı olarak .ele alınmıştır. Çalışmada yazma becerisine yönelik geliştirilen denenceleri sınamak amacıyla öğrencilerin yazılı anlatım becerisi önce tek tek “bilgi”,

“uygulama” yönünden daha sonra “bilgi ve uygulama” birlikte ele alınarak erişi ortalamaları saptanmıştır. Araştırmada öğretim programında yer alan

davranışların “bilgi”, “uygulama” ve “bilgi ve uygulama (toplam)” düzeyinde kazandırılmasında Tam Öğrenme Kuramı’na dayalı öğretimin geleneksel yöntemden daha etkili sonuç verdiği görülmüştür.

“Ankara Merkez Orta Okullarındaki Üçüncü sınıf Öğrencilerinin Yazılı Anlatım Becerileri Üzerine Bir Araştırma” adlı yazılı anlatım becerilerini içeren bir araştırma Özbay (1995) tarafından yapılmıştır. Araştırmanın amacı, öğrencilerin yazılı anlatım beceri düzeylerini ortaya koymak ve yazılı anlatım gerektiren bilgi testleri ile bu becerilerin ölçülüp ölçülemeyeceğini saptamaktır. Araştırmada elde edilen bulgular, yazılı anlatım gerektiren bilgi testlerindeki başarı oranının( %64) yazılı anlatım beceri düzeyini daha etkili saptamayı sağlayan kompozisyon yazmadaki başarı oranından(%48,73) daha yüksek olduğunu göstermiştir. Kompozisyonlar üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmelerde öğrencilerin noktalama, yazım kuralları, amaca uygun sözcük seçimi, mantıklı ve kuralara uygun cümle kurma konularında ve dil bilgisi yönünden eksiklikleri olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda Türkçe öğretiminin yetersiz olduğu, araştırmanın önemle vurgulanan bir sonucu olmuştur.

İlköğretim okullarında Türkçe dersinde yazılan kompozisyonlardaki yazma hatalarını konu alan Yıldızlar (1994) özel ve devlet okullarında öğrenim gören 4. sınıf öğrencilerinin yazma hatalarını saptamaya çalışmıştır.

Araştırmaya katılan öğrencilere bir kompozisyon yazdırılmış ve yazıların kompozisyon değerlendirme ölçeğine dayalı olarak başlık, anlatım düzeni anlatım zenginliği, yazım kurallarına uygunluk düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır.

Yabancı Dil Derslerine Yönelik Araştırmalar

İlter (2002)’in "Oluşturmacı Yaklaşımla İngilizce Yazma Becerisini Geliştirmenin Öğrenci Başarısına Etkisi” konulu araştırması deneysel yönteme dayalı olarak tasarımlanmış ve deney ve kontrol gruplarına onların duyuşsal özelliklerini ölçmek üzere tutum ölçekleri uygulanmıştır. Deney grubuna çeşitli öğrenme yaşantıları oluşturulmuş, araştırmada her iki gruba ön test ve son test uygulaması yapılarak yazma becerileri ölçülmeye çalışılmıştır. Araştırma bulguları; oluşturmacı yaklaşımın öğrencileri yaratıcı düşünmeye yöneltmesi, ön öğrenmelerini kullanmasını ve yenileriyle bütünleştirmesini sağlaması, bireysel ve grup çalışmalarına olanak tanıması nedeniyle yazma becerilerini geliştirmede etkin olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur.

Kızıldağ (2002) tarafından yapılan “Yabancı Dil Öğrencilerinin Kompozisyon Yazma Becerilerini Geliştirmede Rubric Kullanımı” konulu araştırmada, İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerinin kompozisyon yazma becerilerini geliştirme amaç edinilmiştir. Çalışmada puanlama yönergesi (rubric) kullanabilecek bir öğrenci grubu oluşturularak bu öğrencilere kompozisyona yönelik ön test, son test ve tamamlayıcı testler verilmiştir. Araştırmaya katılanlara ön ve son test arasında betimleme , öykü anlatma, neden-sonuç ilişkisi inceleme ve tartışma şeklinde dört yazım yapısında ödevler tamamlatılmıştır. Tüm ödev ve testlerin sonuçlarına dayalı olarak öğrencilerdeki değişimleri belirlemek amacıyla karşılaştırmalar yapılmıştır. Araştırmada ortaya çıkan temel sonuç puanlama yönergesi

(rubric) kullanımının öğrenci grubunun kompozisyon yazma becerilerini geliştirdiği yönündedir.

Mollaoğlu (2002) doktora çalışmasında yaratıcı yazma ilkelerini ve yöntemlerini uygulayarak Almanca dil dersinde öğrenci yazma yetilerini geliştirmeyi amaçlamıştır. Çalışma, teknolojik gelişmelere rağmen yazma becerilerinin işlevini yitirmediği hatta güçlendiği sayıltısına dayanmaktadır.

Tezin uygulama aşamasında araştırma için Alman dili ve Edebiyatı bölümünden bir gurup öğrenci belirlenerek, bir sınavla bu öğrencilerin yazma düzeyleri saptanmaya çalışılmıştır. Daha sonra seçilen öğrencilere yönelik

“yaratıcı yazma” ve “geleneksel yazma dersi” adı altında farklı şubelere altı farklı ders işlenerek bu derslerin öğrencilerin yazma yetisini etkileme düzeyi karşılaştırmalı olarak belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma; öğrencilerin yeni ve farklı yazma yöntemleri sayesinde yazma dersi ile ilgili güdülenme düzeylerinin düşmediğini ve sözcük dağarcığının geliştiğini; ayrıca yazmada tekdüzelikten kurtulduklarını ve öğrencilik rollerinin etkinleştiğini göstermiştir.

Keleşoğlu (1999), “İngilizce Öğretmenlerinin Değerlendirme Kriterleri ve Serbest Yazma Metodunda Öğrenci Gelişimi” başlıklı araştırmasında İngilizce öğretmenlerinin öğrencilerin yazma ürünlerindeki yanlışları nasıl değerlendirdiklerini ve kontrollü yazmaya karşı serbest yazma yaklaşımının öğrencilerin yazma becerilerinde nasıl bir ilerleme sağladığını belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmada “İngilizce öğretmenleri anlam ve içerik yanlışlarından çok gramer yanlışları ile ilgilenmektedirler.” ve “Öğretmenler yanlışları düzeltirken sembollerle yanlışları belirtme veya yanlışı açıklama yerine doğrudan yanlışı düzeltme yolunu seçmektedirler.” şeklinde iki

denence test edilmeye çalışılmıştır. Bulgular, öğretmenlerin anlam ve içerikten çok gramer yanlışlarına odaklandıklarını ortaya koyarak birinci denenceyi doğrularken, öğretmenlerin değerlendirmede öğrenci yanlışlarını kağıt üzerinde doğrudan düzettiklerini ortaya koyarak da ikinci denenceyi doğrulamıştır. Ayrıca gramer ve doğruluğa önem veren kontrollü yazmaya göre daha çok yazmaya odaklanan serbest yazmanın, çok fazla yazma yoluyla yanlışların azalmasını sağlaması nedeniyle daha yararlı olduğu ortaya çıkmıştır.

Alkayalar (1998), yüksek lisans tezi kapsamında yürüttüğü araştırmasında, yabancı diller bölümü İngilizce anabilim dalında hazırlık sınıfı öğrencilerine yönelik, yazma derslerindeki süreç ve ürün yaklaşımlarının önemini ve bu yaklaşımlar içerisinde özellikle yaratıcılığı kapsayan, yazmada son aşama olan iletişimsel yazmanın önemini ortaya koymaya çalışmıştır.

Araştırma bulguları, 28 hafta boyunca deneklere yaptırılan uygulamalardan elde edilmiştir. Çalışmada kavramsal yapı; öğrenci etkinlikleri, metin üretimi, metinlerdeki derin ve yüzey yapı analizleri, öğrencinin yazma etkinliğini etkileyebilecek olan ön öğrenmelerini ”Schema Theory” ve Hata Analizi yaratıcılık ve yazma ilişkisini kapsayacak şekilde yapılandırılmıştır. Dil ve iletişim ilişkisi vurgulanmıştır. Nitel araştırma olarak desenlenen çalışmada öğrencilerin altı aşamada iletişimsel yazmaya ulaşmaları sağlanmıştır.

Yazma ürünlerinin iki ayrı notlandırma yöntemi açısından karşılaştırılmasına ilişkin bir örnek olay çalışması Karataylı (1996) tarafından yapılmıştır. Çalışma, Bilkent Üniversitesi İngilizce yeterlik sınavının yazma bölümünün notlandırılmasında kullanılan bütünsel ve çözümsel yöntemlerin

güvenirlik ve geçerlikleri açısından faklı olup olmadıklarını belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmada İngilizce yeterlik sınavına giren 90 öğrencinin sınav kağıdındaki bütünsel yöntemle notlandırılmış yazma bölümü bir de çözümsel yönteme göre notlandırılmıştır. Her iki yöntemle elde edilen notların korelasyonel ilişkisi bulgulanarak güvenirlik dereceleri belirlenmiştir.

Çalışmada eş zamanlı geçerliği saptamak için öğrencilerin İngilizceyi kullanma bölümünden ve sınavın tümünden aldıkları notlarla sınavın yazma bölümünden bütünsel ve çözümsel yöntemle elde edilen notlar arasındaki korelasyonları belirlenmiştir.

Yazmaya İlişkin Diğer Araştırmalar

Larick (2005) çalışmasında farklı okul türlerine devam etmekte olan ergenlerin 5. sınıftayken aldıkları öğretim stratejilerinin (active learning/process of lesson delivery) ve eğitim çevresi elemanlarının (motivation and physical/emotional needs) başarılarını nasıl etkilediğini kendi algılarına göre belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma verileri, Likert tipi sorular ile açık uçlu sorulardan oluşan bir ölçek aracılığı ile toplanmıştır. Verilerin analizi sonunda; erkek öğrencilerin, daha fazla konuşma fırsatına ve düşünsel gelişimleri için konuşmayla birlikte soruları cevaplamak ve düşüncelerini yazıya dökmek için zamana ihtiyaçlarının olduğu görülmüştür.

Erkek öğrencilerin başarısı için etkin öğrenme çok önemlidir. Bu bağlamda okullar ilgiyi ve güdülenmeyi artırmak için teknolojiyi kullanabilir. Ödev ve değerlendirme sistemleri her bir çocuğun stres düzeyi, aile desteği ve öğrenme ihtiyaçları dikkate alınarak tekrar gözden geçirilmelidir. Eğitmen ve öğretmen yetiştirme programlarının mesleki gelişim programları erkek ve

kızlar arasındaki farklılıklar ve onların öğrenme stilleri hakkında belirgin bilgiler içermelidir.

Ödüllü yazarlardaki yaratıcı yazma yeteneklerinin gelişimini aile ve öğrenciler dahil farklı bakış açılarından inceleyen VanTassel-Baska’nın çalışması (2005) nitel araştırma olarak desenlenmiştir. Bu çalışmanın sonuçları yaratıcı yazma yetenek gelişimi sürecindeki ana temayı belirlemiştir. İlk başlarda öğrenciler kendilerine içsel motivasyon uygulayarak yazma ürünleri üzerinde sistemli bir şekilde çalışmışlardır. Aileler çocuklarına kaynak sağlayarak ve yapıcı eleştirileriyle kolaylaştırıcı bir rol üstlenmişlerdir.

Yaden (2005), ıraksak yazma süreçlerini anlamak amacıyla yaptığı çalışmasında tanınmış şairlerle ve öğretim elemanlarıyla görüşmeler yapmıştır. Araştırmada görüşme verilerinden yola çıkılarak şiir yazma eyleminin öncesi ve sonrası ile ilgili bilişsel süreçlerin Grounded Modeli oluşturulmuştur. Nitel araştırma deseninde tasarlanan çalışma, ıraksak yazmanın amacını tanımlama ve anlamada oldukça faydalı olan Genel Sistem Teorisi kapsamında şiir yazmayla ilgili bilişsel süreçlerin çerçevesini oluşturmaktadır. Görüşme metinlerinin nitel analizlerine dayalı olarak “Yazma Süreçlerinin Sistem Modeli” geliştirilmiştir. Bu model, şiir yazmayla ilgili bilişsel ve duyuşsal süreçleri betimlemektedir.

Pagnucci’nin 2004 yılında yaptığı çalışma iki dilli (İspanyolca, İngilizce) üyelerin Yazma Sarmalı (Writing Circle) na katılımlarının onların yaşantılarını ve yazılarını nasıl etkilediğini belirlemeyi amaçlamıştır. Nitel bir modele dayalı olarak gerçekleştirilen araştırmanın bulguları göstermektedir ki, Yazma Sarmalı; yazma için katılımcıları risk almaya iten, önceden düşünmedikleri

konu ve olgular hakkında yazmalarını sağlayan, üretmeye yönelten bir güç olarak hizmet etmiştir. Yazma Sarmalı aynı zamanda duygusal ve uzman desteği sağlamıştır. Başlangıçta bir yaratıcı yazma topluluğu olarak ortaya çıkmamasına rağmen Yazma Sarmalı’na katılanların zaman içerisinde özgür düşüncelerini yansıtabildikleri, kendilerini güçlü hissetmelerine yardımcı olan yaratıcı ve kişisel yazılar yazabildikleri görülmüştür.

Yazma becerilerinin geliştirmesini konu alan bir başka çalışma Chambers (1999) tarafından yapılmıştır. Çalışmada öğrencilerin yazma becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olacak, üzerinde ayrıntılı düşünülmüş bir yazma becerisi anlayışının ve uygulamasının öğretilmesinde daha yaratıcı yaklaşımların incelenmesi amaçlanmıştır. Yazma konusunda yaşanan güçlükler ile yazma alanındaki gelişmeleri inceleyerek başlanan çalışmanın ilerleyen kısımlarında, yazma öğreticisi açısından önemli olan yazma ve konuşma analizi, tür analizi, hata analizi irdelemeleri yapılmıştır. Araştırmada daha sonra İngiliz Dili Eğitimi Bölümü’nden seçilen bir grup öğrencinin arasında yazma ürünleri üzerinde hata analizi yapılarak bu analiz sonrasında yazmanın öğretilmesinde yeni bir modele gereksinim olduğu sonucuna varılmış; bu bağlamda (Interactional Process Approach – IPA) Karşılıklı Etkileşim Süreci Yönteminin amaca uygun bir yöntem olacağı kanısı oluşmuştur. Bu noktadan sonra aynı bölümün ikinci sınıf öğrencilerinden 50 öğrenci belirlenerek Karşılıklı Etkileşim Süreci Yöntemi (IPA) bu gruba uygulanmıştır. Araştırmada bulgulara dayalı olarak varılan dikkat çekici sonuçlar şunlardır: 1) Araştırmaya katılan öğrencilerin çoğunun dilbilgisi yeterliklerini ve dil tekniklerini, çok azının ise yazarlık becerilerini geliştirdikleri görülmüştür. 2) Bulguların analizi Karşılıklı Etkileşim Süreci Yönteminin (IPA)

İngilizce yazma öğretiminde uygulamalarının yapılmasına gereksinim olduğunu göstermiştir.

Yukarıda özetlenen araştırmalardan da anlaşılacağı gibi Türkçe öğretiminde yazma becerisine yönelik araştırmalar; daha çok yöntem ve teknikler, yazım yanlışları ile yurt dışında yaşayan Türk ailelerin çocuklarının yazma becerilerine yöneliktir. Yine araştırmalar bütüncül değerlendirildiğinde Türkiye’de yazma öğretimi ile ilgili çalışmaların daha çok yabancı dil öğretimiyle ilgili olduğu dikkat çekmektedir.

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeline, evren ve örneklemine, veri toplama araçlarına, verilerin analizi ve yorumlanmasına yönelik açıklamalara yer verilmiştir.

Araştırmanın Modeli

Araştırmanın stratejisi; genel olarak temeli ontolojik açıdan nesnelliğe, epistemolojik açıdan pozitivizme dayanan, kuramın test edilmesinde tümdengelim yöntemini kullanarak indirgemeyi (reductionism) ve genellenebilirliği ilke edinen nicel araştırma stratejisi ile temeli ontolojik açıdan yapılandırmacılığa, epistemolojik açıdan yorumlamacılığa, kurama ulaşmada tümevarım yöntemini kullanarak bütünselliği (holistic) ve durumsallığı ilke edinen nitel araştırma stratejisinden oluşan karma (mixed form) bir yapı sergilemektedir (Bryman, 2001; Patton, 1990; Yıldırım ve Şimşek, 1999).

Patton’a (1987) göre, yöntemin gücünü arttırmanın yollarından biri yöntemlerin bazı özelliklerini birleştirerek karma bir yapı ortaya çıkarmaktır.

Her araştırma stratejisinin güçlü yanları bulunmakta; bu stratejiler birlikte kullanıldığında araştırma modelini daha da güçlendirmektedir. O’na göre, nicel araştırma desenleri nitel yorumlamalarla desteklenebilmektedir.

Böylelikle hem genişliğine hem de derinlemesine daha zengin bulgulara ulaşılabilmektedir. Sıralanan gerekçelerle bu araştırmada da karma araştırma deseninin kullanılması uygun görülmüştür. Bu bağlamda, yazma becerisini geliştirmeye dönük hem Türkçe dersindeki var olan uygulamaları (süreç boyutu) hem de öğrencilerin yazılı anlatım ürünlerini (ürün boyutu) yaratıcı yazma yaklaşımı açısından değerlendirmeyi amaçlayan bu araştırmada; nicel araştırma stratejisi içinde yer alan betimsel nitelikli genel tarama modeli [sürece yönelik oluşumlardan sağlanan nicel veri] ile nitel araştırma stratejisi içinde yer alan doküman analizi [yazılı anlatım ürünlerinden (kompozisyonlarından) sağlanan nitel veri] yöntemi birlikte kullanılmıştır.

Genel tarama modelleri, çok sayıda elemandan oluşan bir evrende, evren hakkında bir yargıya varmak amacıyla evrenin tümü ya da ondan alınacak bir grup örnek ya da örneklem üzerinde yapılan tarama düzenlemeleri olarak tanımlanmaktadır (Karasar, 1994: 79). Geçerli bir değerlendirmenin geçerli ve güvenilir bir durum saptamasıyla (Murphy, 1994) gerçekleştirilebileceği temel sayıtlısından hareketle, belirlenen model kapsamında ilk olarak ilgili alanyazın izleme yaklaşımıyla zamansal olarak taranmış, ulaşılan bilgiler sentezlenerek, ilköğretim okullarının 6., 7. ve 8.

sınıf öğretmen ve öğrencilerinin Türkçe derslerindeki var olan yazma

uygulamalarını (süreç boyutu) yaratıcı yazma yaklaşımı açısından değerlendirmelerini sağlayacak nicel verilerin elde edileceği ölçme aracı tasarımlanmıştır. Ölçek geliştirme çalışmaları sonrasında elde edilen nihai nicel veri toplama aracı; 6., 7. ve 8. sınıf Türkçe derslerindeki yazma uygulamalarının yaratıcı yazma yaklaşımı açısından nasıllığını belirlemede kullanılmıştır. Yapılan açıklamalar bağlamında araştırmanın bu yönüyle

“Betimsel” bir nitelik taşıdığı söylenebilir. Balcı (2001), betimsel araştırmaları ilk ve temel araştırma eylemleri olarak değerlendirmekte; bilginin anlaşılması ve araştırılmasında önemli olduğunu vurgulamaktadır. O’na göre eğitim sorunlarının çoğu betimsel niteliktedir. Betimsel araştırmaların başarısı ölçme ve gözlem durumlarının niteliğiyle doğrudan ilişkili görülmektedir. İyi bir betimleme olmadan üst düzey araştırmalar yapmak mümkün olmamaktadır.

İlköğretim okullarının 6., 7. ve 8. sınıflarındaki öğrencilerin Türkçe derslerindeki var olan yazma uygulamalarıyla oluşturdukları yazılı anlatım ürünlerinin (kompozisyonlarının) yaratıcı yazma yaklaşımı açısından niteliğinin değerlendirilmesinde ise nitel araştırma stratejisinde kullanılan doküman analizi yöntemi işe koşulmuştur. Araştırmanın, bu yönüyle de nitel araştırma stratejisinin özelliklerini taşıdığı düşünülmektedir. Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsamaktadır. Doküman incelemesinin en önemli yararı, bireysel ve özgün olmasıdır. Yazılı materyaller, bireye özgü davranış ve duyguların oluştuğu anda ve bireyin kendisi tarafından özgün bir şekilde kaydedilmesine dayandığından önemli nitel veri kaynakları olarak değerlendirilmektedir. Doküman incelemesi sayesinde araştırmacı zengin,

kapsamlı ve derinlemesine veriler elde edebilmektedir. Ancak doküman inceleme, basit bir biçimde materyalleri okumak ve özetlemekten farklı görülmektedir (Rossman ve Rallis ,1998; Yıldırım ve Şimşek, 1999).

Evren ve Örneklem

Bu araştırmada, verilere ulaşılabilirlik, geri dönüşüm, ekonomiklik ve kontrolün sağlanmasındaki güçlüklerden dolayı Türkiye’deki tüm ilköğretim okullarının 6., 7. ve 8. sınıf Türkçe derslerindeki yazma uygulamalarının ve öğrencilerin yazılı anlatım ürünlerinin yaratıcı yazma yaklaşımı açısından değerlendirilmesi mümkün olmadığından çalışma evreni seçme yoluna gidilmiştir.

Toplumsal yapı özelliklerinin geniş bir açılımda dağılması ve evrenin daha güçlü yordanabilmesi ön kabulleriyle Türkiye’de yapılan akademik düzeydeki araştırmaların büyük bir çoğunluğunda büyük kentler tercih edilmekte; çalışma evreni olarak bu yerleşim birimleri dışında kalan kentler ele alınıp yeterince incelenmemektedir. Ancak, büyük kentler dışında kalan yerleşim birimlerinden sağlanan verilerin de kullanıldığı araştırmaların yapılması gerekli görülmektedir (Zencirci, 2003: 75). Bu gerekçeyle, 2004-2005 öğretim yılı Balıkesir ili merkez ilçesine bağlı tüm resmi ilköğretim okullarının Türkçe öğretmenleri ile bu okulların 6., 7. ve 8. sınıf öğrencileri araştırmanın çalışma evreni olarak belirlenmiştir.

Örneklem, hedef evrenden belirli kurallara göre seçilen ve tüm yönleriyle evreni temsil eden küçük bir kümedir. Önemli olan örneklemin evreni temsil edici niteliğe sahip olmasıdır. Temsil edicilik ise seçkisizliğe

(random), evrendeki birimlerin benzeşikliğine ve örneklemin belirli bir büyüklüğe sahip olmasına bağlıdır. Araştırmalarda amaç, çok veri toplamak yerine nitelikli (geçerli ve güvenilir) veriler toplamaktır. Bu nedenle, çok geniş bir evrenden niteliği tartışılabilecek veri toplamaktansa, bu evreni temsil gücü yüksek bir örneklemden profesyonel bir anlayışla veri toplamak daha doğru bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir (Akhun 1983; Karasar 1994; Balcı 2001).

Araştırmada; maliyeti düşürme, zamanı etkili kullanma, veri toplama sürecini kontrol etme, okullardan izin alma, okulların süregelen işleyişlerini aksatmama, etik sorunlara odaklanarak gidermeye çalışma ve verilerin eskimesini engelleme gibi nedenlerle örneklem alma yoluna gidilmiştir. Bu araştırmanın nicel boyutu için örnekleme tekniği, öncelikle tabakalı örnekleme olarak belirlenmiştir. Tabakalı örnekleme, evrendeki alt grupların örneklemde temsil edilmelerinin garanti altına alındığı bir örnekleme olarak değerlendirilmektedir (Balcı, 2001: 96-97). Tabakalama, Balıkesir il merkezindeki okulların 2005 yılı Ortaöğretim Kurumlar Sınavı (OKS)’ndan elde ettikleri Türkçe net ortalamaları temel ölçüt kabul edilerek gerçekleştirilmiştir. Bunun için evren öncelikle üst, orta ve alt düzeyde başarılı okullar olmak üzere üç ayrı tabakaya ayrılmıştır. Tabakalamadan sonra, özellikle büyük ölçekli tarama araştırmalarında küme örnekleme yaygın bir şekilde kullanıldığından, küme örnekleme yoluna gidilmiştir. Küme örnekleme, evrendeki bütün kümelerin tek tek (bütün elemanlarıyla birlikte) eşit seçilme şansına sahip oldukları durumda yapılan örnekleme tekniği olarak tanımlanmaktadır. Küme örneklemede benzerlik gösteren birimler bir

araya getirilmekte; örnekleme girecek birimler setine öncelikle büyük kümelerin örneklenmesi ile ulaşılmaktadır. Kümeler ya basit seçkisiz örnekleme yoluyla ya da tabakalı örneklemeyle seçilmektedir (Balcı, 2001;

Karasar, 1994). Bu bağlamda, her bir tabakada yer alan okullardaki sınıf düzeyleri birer küme kabul edilmiştir. Böylelikle, her bir okul için 6., 7. ve 8.

sınıflarının yer aldığı kümeler oluşturulmuştur. Daha sonra her okuldaki sınıf kümelerinden seçkisiz (random) yolla bir sınıf düzeyi belirlenmiş; belirlenen sınıf düzeyinden yine seçkisiz yolla bir şube seçilerek örnekleme alınmıştır.

Balcı (2001)’nın da belirttiği gibi, küme örneklemede bazı kümeler örneklemede temsil edilirken, bazıları temsil edilmemektedirler. Bu durumda yapılan örnekleme tekniğinin ilgili alanyazın bağlamında tutarlı olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda çalışma grubunu tanımlayan sayısal veriler, Çizelge: 4’te verilmiştir:

Çizelge: 4

Çalışma Grubu ve Örneklemine İlişkin Sayısal Veriler

Çalışma Evreni* Çalışma Grubu

Tabaka Okul Sayısı OKS Türkçe Net Ortalaması

Öğrenci

Sayısı Öğretmen

Sayısı Öğrenci

Sayısı Öğretmen

Sayısı Toplam

ÜST 11 13.40 5468 41 289 33 322

ORTA 11 9.70 4088 36 238 31 269

ALT 11 7.87 1886 25 185 21 206

Çalışma Grubu (Balıkesir)

33 10.40 11442 102 712 85 797

* OKS Türkçe Net Ortalaması Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Ölçme Değerlendirme ve Açıköğretim Kurumları Dairesi Başkanlığı’ndan, Çalışma Grubuna ilişkin sayısal veriler ise İl Milli Eğitim Müdürlüğü APK Birimi’nden sağlanmıştır. (Ayrıntılı Bilgiler EK-1de Sunulmuştur)

Yukarıdaki paragraflarda yapılan açıklamalarla gerçekleştirilen örneklem alma yöntemiyle ulaşılan 712 öğrenci ve 85 Türkçe öğretmeninden oluşan toplam 797 katılımcıya “Yazılı Anlatım (Kompozisyon Yazma) Süreçlerini Yaratıcı Yazma Yaklaşımı Açısından Değerlendirme Ölçeği”

uygulanmıştır. Böylelikle yaratıcı yazma yaklaşımı açısından Türkçe derslerindeki var olan yazma uygulamalarının süreç boyutu çok sayıdaki katılımcının bakış açısından değerlendirilebilmiştir.

Yaratıcı yazma yaklaşımı açısından Türkçe derslerindeki var olan yazma uygulamalarıyla oluşturulan yazılı anlatım ürünlerine ulaşabilmek için de Maksimum Çeşitlilik Örneklemesi yapılmıştır. Nitel stratejide kullanılan maksimum Çeşitlilik Örneklemesi, tabakalı örneklem sürecine benzemektedir. Ancak tabakalı örneklemin temeli olasılığa, maksimum çeşitlilik örneklemesinin temeli ise amaca dayanmaktadır. Diğer bir anlatımla, nicel araştırma stratejisinde olasılık temelli örneklem seçilirken, nitel araştırma stratejisinde amaçlı örnekleme türleri kullanılmaktadır (Patton, 1987, 1990; Maxwell, 1996; Yıldırım ve Şimşek 1999).

Maksimum çeşitlilik örneklemesinde amaç, göreli olarak küçük bir grup oluşturmak ve bu örneklemde çalışılan probleme taraf olabilecek bireylerin çeşitliliğini maksimum derecede yansıtmaktır. Amaç, genelleme yapmak için çeşitlilik sağlamak değil; çeşitlilik gösteren durumlar arasında ortak ya da paylaşılan olguların olup olmadığını bulmaya çalışmak ve sağlanan çeşitliliğe göre problemin farklı boyutlarını ortaya koymaktır (Yıldırım ve Şimşek, 1999:

70). Balıkesir il merkezindeki ilköğretim okulları OKS Türkçe net ortalamasına

göre üst, orta ve alt başarı düzeyindeki okullar olarak ayrıldığından bu kategorilerdeki okullarda okuyan öğrencilerin yazdıkları yazma ürünlerine (kompozisyonlarına) ulaşabilmek için maksimum çeşitlilik örneklemesinin kullanılabileceğine karar verilmiştir. Bu bağlamda, her başarı düzeyindeki okulları ve her başarı düzeydeki okulların 6., 7. ve 8. sınıf düzeylerini maksimum derecede çeşitleyen (triangulation) bir örneklemin belirlenmesine karar verilmiştir. Belirlenen örnekleme yöntemi ışığında, OKS Türkçe net ortalamasına göre üst, orta ve alt düzeyde başarılı okulların yer aldığı grupların her birinden bir 6., bir 7. ve bir de 8. sınıftan yazılı anlatım ürünleri (kompozisyon) sağlanmıştır. Maksimum çeşitlilik örneklemesi ışığında ulaşılan okullar, öğrenci sayısı ve nitel veri seti olarak yazma ürünlerinin (kompozisyonlarının) sayfa sayısı Çizelge: 5’te verilmiştir.

Çizelge: 5 Nitel Veri Kaynağı

Sınıf Düzeyi

6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf TOPLAM Okulun Adı

Kuvayi Milliye İlköğretim Okulu

Yunus Emre İlköğretim Okulu

Cumhuriyet İlköğretim

Okulu 3 okul

Öğrenci Sayısı 22 24 24 70

Alt Veri Seti (Kompozisyon

Sayısı) 22 sayfa 24 sayfa 24 sayfa 70 sayfa

Okulun Adı

Ali Hikmet Paşa İlköğretim Okulu

Zağanos Paşa İlköğretim Okulu

Fatih İlköğretim

Okulu 3 okul

Öğrenci Sayısı 37 24 30 91

Orta

Veri Seti (Kompozisyon

Sayısı) 37 sayfa 24 sayfa 30 sayfa 91 sayfa Okulun Adı 6 Eylül

İlköğretim Okulu

Mehmetçik İlköğretim Okulu

23 Nisan İlköğretim

Okulu 3 okul

Öğrenci Sayısı 34 43 28 105

Üst Veri Seti (Kompozisyon Sayısı)

34 sayfa 43 sayfa 28 sayfa 105 sayfa Okulun Adı 3 okul 3 okul 3 okul 9 okul

Öğrenci Sayısı 93 91 82 266

Okulların OKS Türkçe Net Başarısına Göre Düzeyleri TOPLAM

Veri Seti (Kompozisyon Sayısı)

93 sayfa 91 sayfa 82 sayfa 266 sayfa

Çizelge: 5’te görüldüğü gibi araştırmanın nitel alt problemlerini yanıtlamak üzere çalışma grubunda yer alan her bir tabakadan ve her tabakada yer alan okulların sınıf düzeylerinin her birinden örneklem alma yoluna gidilmiştir. Böylelikle, göreli olarak küçük bir grup oluşturulmuştur.

Böyle bir grubun oluşturulmasındaki temel gerekçe, nitel veri setine derinlemesine odaklanabilmek ve ilgili nitel alt problemleri yanıtlamada, nicel olarak belirlenen hedef kitlenin çeşitliliğini nitel olarak da maksimum