• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.3. İletişimsel Dil Öğretimi (İletişimsel Yaklaşım)

2.3.1 İletişimsel Yeti

İletişimsel dil öğretiminin hedefi “iletişimsel yeti”nin (communicative competence) geliştirilmesidir (Richards, 2006: 27; Xiaoqing, 1997: 2). “Yeti” kavramını dilbilim alanına “Aspects of the Theory of Sytax” isimli kitabında “yeti” (konuşmacı ve dinleyicinin dile yönelik bilgisi) ve “performans” (dilin somut durumlarda gerçek kullanımı) kavramlarını farklılıkları ile ele alan Chomsky (1965) kazandırmıştır (Bagarić, ve Djigunović, 2007: 95).

Ona göre dil edinimi taklit ve tekrarlama yoluyla davranış şekillendirmenin bir sonucu olamaz. Dile maruz kalma dil edinim aygıtını (language acquisition device) hareket geçirir, bu aygıt anlaşılabilir girdi ve maruz kalma yoluyla bireylerin dilin altındaki kuralları keşfetmelerini sağlar. Chomsky (1965)’e göre yeti dilbilimsel yeti ile sınırlıdır, çocuklarda doğuştan getirilir ve kuralların içselleştirilmesini sağlar (Benati, 2009: 61). Hymes (1972) bu noktada Chomsky’nin “yeti” ve “performans” ayrımına karşı çıkmaktadır. Böyle bir ayrım ile sadece dilin kendisine yönelik bilgiye odaklanıldığını; konuşmanın toplumsal- kültürel bağlama uygunluğunun öneminin göz ardı edildiğini öne sürmektedir (Canale ve Swain, 1980: 3). Dilin çeşitli ortamlarda sosyal faktörlerden etkilendiğini öne süren Hymes (1972) dilbilimsel yeti yerine çok daha geniş bir kavram olan iletişimsel yetiyi önermektedir. (Benati, 2009: 62). Öğrenen Özerkliği Öğrenmenin Sosyal Doğası Program Bütünlüğü Anlam Odaklılık Öğrenen Olarak Öğretmen Alternatif Değerlendirme Düşünme Becerileri Çeşitlilik

Hymes (1972)’in tanımına göre iletişimsel yeti; formel dilsel yapıların bilgisinin yanında toplumsal yaşamdaki tüm dilsel kullanımların yapı ve işlev ilişkilerinin de bilinmesidir. Hymes iletişimsel yetinin dilin öğrenilmesinin altında yatan bilgi olduğu konusunda Chomsky ile aynı görüşte olmasına rağmen, dilbilimsel teori içerisinde bu bilginin nasıl tanımlanması gerektiği konusunda ona karşı çıkmaktadır. Chomsky’e göre dilbilimsel teoride göz önünde bulundurulması gereken formel yapıların bilgisi iken Hymes’a göre dilbilimsel teori, dilin kullanımındaki çeşitliliklere yönelik bilgiyi de içermesi gerekmektedir (Cazden, 2011: 364). Hymes (1972)’ın iletişimsel yeti kavramı ile dil öğretimi alanında dilin kullanımına yönelik kuralların bilgisi olmaksızın, dil bilgisi kurallarının kullanışsız olacağı vurgulanmıştır. Hymes’a göre söz dizim kurallarının fonolojiyi; semantik kuralların sözdizimi kontrol edebilmesi gibi, söz-edimleri de (speech acts) bir bütün olarak dilbilimsel yapıyı kontrol edici bir faktördür (Hedge, 2001: 45). “İdeal” anadili gibi konuşmaya odaklanan Chomsky’nin aksine Hymes (1972) kişilerarası ilişkilerin somut dünyasında yaşayan “gerçek” konuşmacı ve dinleyiciye odaklanmaktadır. Konuşma ortamında başarılı biçimde iletişim kurabilmek için kişi sadece dilsel olarak değil aynı zamanda iletişimsel olarak da uygun olmak durumundadır. Diğer bir ifade ile kişi neyi, nasıl, ne zaman ve kime söyleyeceğini bilmek zorundadır (Kumaravadivelu, 2006: 116; Hu, 2010: 78).

İletişimsel yeti bir yöntem değil, bir dili ana dil olarak konuşanların bireylerin birbirleri ile etkili etkileşim kurabilmesi için sahip olduğu bilgidir. Bu tarz bir etkileşim, hazırlıksız (spontane) ve doğaçlamadır ve dilbilimsel kodların bilgisinden çok daha fazlasını gerektirir. Bir etkileşimdeki dilbilimsel özellikler kültürel bağlamın içerisinde gömülüdür ve bu bağlam konuşmacının ve diğer bireylerin belirli bir ortamdaki rolü, etkileşim sürecinde kabul gösterme, duruş, jest ve mimikler gibi sözsüz iletişime ait ipuçlarını da içerir (Savignon, 1976: 4). İletişimsel yeti dilsel bilginin yanında, kültürlerarası bilgi, bağlam bilgisi ve dünya bilgisini (Yuan, 2011: 429) ve toplum dilbilim kurallarını da bilmeyi içerir (Savignon, 1987: 235). İletişimsel yeti, dildeki göstergelerin değişik ortamlarda, yerinde ve zamanında anlamlı olarak kullanılmasını gerektirmektedir. (Aktaş, 2005: 90).

Richards (2006: 3)’a göre iletişimsel yeti dilin şu boyutlarına ilişkin bilgiyi içerir:  Dili farklı amaçlar ve işlevler için nasıl kullanacağını bilme,

 Muhataplara ve ortama göre ne tür dil kullanacağını bilme (Örneğin, ne zaman resmi ne zaman gayri resmi dil kullanacağını bilme),

 Farklı türlerdeki metinleri anlama ve bu tür metinleri nasıl oluşturacağını bilme (Örneğin, hikâye, rapor, görüşme ve günlük konuşma),

 Hedef dile yönelik bilgideki eksikliklere rağmen iletişimi nasıl sürdüreceğini bilme (Örneğin, farklı iletişim stratejileri kullanma yoluyla iletişimi sürdürme).

İletişimsel yeti kavramı Canale ve Swain (1980) tarafından yeniden ele alınmış; hem öğretim hem de değerlendirme amacına hizmet edecek biçimde kapsamlı bir model önerilmiştir. Daha sonra modele Canale (1983) tarafından söylem yetisi boyutu eklenmiştir. Bu modele göre iletişimsel yeti şu dört boyuttan meydana gelmektedir (Canale ve Swain, 1980: 29-31):

1.Dilbilimsel Yeti (Grammatical Competence): Dildeki sözcükler, dil bilgisi

kuralları, sözdizimi, cümle-yapı anlam ilişkisi ve ses bilgisi kurallarını bilmeyi içeren yeti türüdür. Dili kullanan birey, anadilini yöneten kuralları bilir ve bu kuralları dikkat etmeksizin konuşmada uygulayabilir. Ayrıca anadili konuşanlar dilsel yapılarla ifade edilen dilsel, bilişsel, duyuşsal ve sosyo-kültürel anlamları anlayabilecek sezgiye sahiptirler (Stern, 1983: 342).

2.Toplum Dilbilimsel Yeti: (Sociolinguistic Competence): Dilin kullanımında

sosyo-kültürel kodlar ve söylem kurallarından oluşan yeti türüdür. Toplum dilbilimsel yeti konuşmanın geçtiği ortam bakımından uygun olan cümleler kurma ve anlayabilme yetisini içermektedir. Dolayısıyla bu yeti sosyal statü, rol, tavır, amaç, resmiyet derecesi ve toplumun görgü kurallarını bilmeyi gerektirir. Örneğin seçkin bir konuğa emir kipi ve tonlaması kullanarak “Oturun lütfen” demek, toplum dilbilimsel açıdan yanlış bir ifadedir (Maley, 1986: 87).

3.Stratejik Yeti: (Strategic Competence): Bireylerin iletişimi başlatma, sürdürme,

sonlandırma, düzeltme ve yönlendirmede kullandıkları stratejilere ilişkin stratejileri ifade eden yeti türüdür. Stratejik yeti dil öğrenenlerin iletişimdeki kırılmaları telafi etmek veya iletişimin etkililiğini artırmak için kullandıkları sözlü veya sözlü olmayan stratejilerdir (Maley, 1986: 88).

4.Söylem Yetisi (Discourse Competence): Farklı türlerde (sözlü veya yazılı hikâye,

tartışma yazısı, bilimsel makale, iş mektubu vb) dilsel yapıların ve anlamların tutarlı bir söylem veya yazın oluşturmada ustaca kullanımını ifade eden yeti türüdür.

Canale ve Swain (1980) iletişimsel yetiyi iletişim için gerekli olan bilgi ve becerinin altında yatan dilsel sistemin sentezi olarak görmüşlerdir. Onların önerdiği iletişimsel yeti

modelinde bilgi; bireyin bilinçli veya bilinçsiz olarak dil ve dilin diğer yönlerine ilişkin sahip olduğu bilgiyi ifade eder. Onlara göre üç çeşit bilgi vardır: dilin altında yatan dilsel kuralların bilgisi, iletişimsel işlevleri yerine getirebilmek için dilin nasıl kullanılacağının bilgisi ve söylem ilkelerine göre iletişimsel işlevleri ve konuşmaları doğru biçimde nasıl bir araya getirileceğinin bilgisi (Bagarić, ve Djigunović, 2007: 96).

Canale ve Swain(1980) modeli iletişimsel yetinin hem dilbilimsel bilgi hem de bu bilgiyi kullanma becerisi olduğu görüşüne dayanmaktadır. Canale ve Swain’e göre bilgiyi gerçek durumlara uygulayabilmek son derece önemlidir. Bu bakımdan iletişimsel yaklaşımın amacı karşılıklı ihtiyaçlarına uygun bir biçimde hem sözel hem de yazılı olarak iletişim kurabilen öğrenciler yetiştirmektir. İstenilen çıktılar “selamlama” gibi işlevsel görevlerden, karmaşık akademik becerilere kadar çeşitlilik gösterebilir. Her ne kadar telaffuz, dil bilgisi ve yazım dil öğretiminde önemli bir yer tutsa da, bu unsurlar sosyal ortamlarından ayrılarak ele alındıklarında anlamsız oldukları kabul edilmektedir (Ellis, 1996: 214).

Şekil 4. Canale ve Swain (1980, 1983) İletişimsel Yeti Modeli boyutları (Prasad, 2013: 2)

Canale ve Swain (1980)’in iletişimsel yeti modeli yıllar içerisinde birtakım değişimlere uğramıştır. Ortaya konulan yeni görüşleri en iyi yansıtan Lycle Bachman (1990)’ın dil yetisi (language competence) olarak adlandırdığı şemadır. Bachman dilsel yeti ve söylem yetisini (yeni adıyla metinsel/textual yeti); organizasyonel yeti olarak adlandırdığı tek bir noktada toplamıştır. Canale ve Swain (1980)’in toplum dilbilimsel yeti kavramı ise pragmatik yeti altında iki ayrı kategoriye ayrılmıştır: edimsel yeti (illocutionary competence)

ve toplumdilbilimsel yeti (Bachman, 1990; Akt: Brown, 2007: 221). Bachman ve Palmer tarafından (1996: 68)’da yeniden ele alınarak düzenlenen modele göre dile yönelik bilgiyi (language knowledge) oluşturan unsurlar şunlardır:

Dile Yönelik Bilgi (Language Knowledge)

1. Organizasyonel Bilgi: Hem yazılı hem de sözlü iletişimde dilsel yapıların biçimsel olarak anlamlı bir bütün oluşturup oluşturmadığının kontrol edilmesinde kullanılan öğelerin bilgisi.

a. Dilbilimsel bilgi (Grammatical knowledge): Formel olarak doğru cümle yapılarının kurulması ve anlaşılmasında kullanılan bilgidir. Kelime, söz dizimi, fonoloji ve grafolojiden oluşmaktadır.

b. Metinsel bilgi (Textual knowledge): İki veya daha fazla cümleden oluşan yazılı veya sözlü dil üniteleri olan metinleri oluşturma ve anlamada kullanılan bilgidir. Retorik (belagat) ve konuşma organizasyonundan oluşur.

2. Pragmatik Bilgi: Dili kullananların kelime ve konuşmaları hangi niyetle kullandıklarını bilerek anlam ilişkisi kurabilmemizi sağlayan unsurlar ve dilin kullanıldığı ortam özelliklerinin bilgisidir.

a. İşlevsel bilgi (Functional knowledge): Konuşma ve konuşmadan kastedilen anlam bilgisi veya konuşanların iletişimsel amaçları bilgisi.

b. Toplumdilbilimsel bilgi: Canale ve Swain (1980)’in toplum dilbilimsel yetisine benzer, dilin kullanımında sosyo-kültürel kodlar ve söylem kurallarının bilgisini ifade eder.

Şekil 5. Bachman ve Palmer(1996: 68)’a göre dile yönelik bilgi alanları

İletişimsel yeti kavramı dilin kullanıldığı ortamlarla bireyleri yüz yüze getirmiştir. Anlam göz önüne alındığında, uzlaşma ve dilin yorumlanması iletişimsel programın tam merkezinde yer aldığı görülmektedir. Bu bakımdan kullanımda olan dil, diğer bir ifade ile belirli bir ortamda veya yerde kullanılan dil olgusu, dil öğretiminde ihmal edilemez noktaya gelmiştir (Savignon, 1987:235). İletişimsel yeti şemsiyesinin altında toplanan ve test edilen bu yeti türleri, öğretmenler, yöneticiler, ders kitabı yazarları ve dil öğrencilerine tümce veya cümle düzeyinde gramer ve kelime bilgisine sahip olmanın farklı ortamlarda iyi iletişim kurabilmede yetersiz olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Bu yüzden yabancı dil öğrenen bireyler düşünceler ve cümleler arasındaki ilişkilerin açık olduğu ve mantıklı

Dile Yönelik Bilgi (Language Knowledge) Organizasyonel Bilgi (Organizational Knowledge) Dilbilgilsel Bilgi (Grammatical Knowledge) Kelime Bilgisi Sözdizim Bilgisi Ses Bilgisi Yazı Bilgisi Metinsel Bilgi (Textual Knowledge) Tutarlık (Cohesion) Bilgisi Retorik ve Konuşma Organizasyonu Bilgisi Pragmatik Bilgi (Pragmatic Knowledge) İşlevsel Bilgi (Functional Knowledge) Düşünsel İşlevler Bilgisi Manipülatif İşlevler Bilgisi Sezgisel İşlevler Bilgisi Yaratıcı İşlevler Bilgisi Toplumdilbilimsel Bilgi (Sociolinguistic Knowledge)

Lehçe veya Ağız Çeşitliliği Bilgisi

Dil düzeyi Bilgisi

Doğal ve deyimsel ifadeler Bilgisi

Konuşmada Kültürel Referanslar ve Figürler Bilgisi

biçimde birbirine bağlanmış dili oluşturmalıdırlar (Duff, 2014: 19). Savignon (1976: 5-10)’a göre iletişimsel yeti kavramı yabancı dil öğretiminde dikkatle üzerinde durulması gereken birtakım çıkarımları beraberinde getirmektedir; İlk olarak dilsel yapıların bilgisini değil, hedef dilde o dili anadili olarak konuşan bireylerle etkili etkileşim kurabilme becerisini ölçen testlere ihtiyaç vardır. İkinci olarak öğretim programlarında sıralamalar gözden geçirilmeli, dilsel yapılar yerine iletişimsel durumlara, bağlama ve birey ilişkilerine de yer verilmelidir. Üçüncü olarak dil öğretim sürecinde, iletişimin dilsel olmayan yönlerine vurgu yapılmalı, jest ve mimiklere yer verilmelidir. Son olarak da hatalara karşı tolerans gözden geçirilmeli, öğretmenlerin öğrencilere, dil öğretimine ve dile karşı tutumları detaylı biçimde yeniden ele alınmalıdır.