• Sonuç bulunamadı

İletişimsel Dil Öğretimi ile İlgili Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6. İlgili Araştırmalar

2.6.2. İletişimsel Dil Öğretimi ile İlgili Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar

Asassfeh, Khwaileh, Al-Shaboul ve Al-Shaboul (2012) Ürdün’deki okullarda İngilizce öğrenen 1525 öğrenci ile iletişimsel dil öğretiminin uygulanabilirliğini ve buna yönelik öğrenci tutumlarını incelemişlerdir. Araştırma sonucunda katılımcıların iletişimsel ve anlam odaklı etkinliklere yönelik tercihlerinin geleneksel yapı odaklı öğretimden daha fazla olduğu belirlenmiştir. Mevcut öğretimin öğrencilerin yapı odaklı öğretime ilişkin tercihlerini karşılarken, ileitşim ve anlam odaklı öğrenme ihtiyaçlarını karşılayamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre öğrencilerin iletişim ve anlam odaklı öğretim tercihleri ile sınıf içi uygulamalar arasında çok ciddi tutarsızlık olduğu tespit edilmiştir.

Al-Asmari (2015) Suudi Arabistan’daki bir üniversitede iletişimsel dil öğretiminin kaidesince uygulanmasında karşılaşılan zorlukları incelemiştir. Buna göre öğretmen, öğrenci, eğitim sistemi ve iletişimsel dil öğretiminin kendi doğasından kaynaklı birtakım zorluklarla karşılaşıldığı tespit edilmiştir. Temel bulgular arasında iletişimsel dil öğretimine yönelik eğitim eksikliği, iletişimsel dil öğretiminde kullanılabilecek materyaller ve kaynaklara erişimde karşılaşılan güçlükler, öğrencilerin yeterlik düzeyinin düşük olması, öğrenci motivasyonunun düşük olması, sınav sistemi ve öğrencilerin iletişimsel yetisini ölçmeye yönelik araçlar yer almaktadır.

Chang ve Goswami (2011) Tayvan’daki kolejlerde öğretmenlerin iletişimsel dil öğretimini uygulamasını etkileyen faktörleri incelemiştir. Araştırmada Asya-Pasifik bölgesinde iletişim odaklı öğretime yönelinmesine rağmen politika ve uygulama arasında boşluk olduğu belirtilmektedir. Araştırma sonucunda iletişimsel dil öğretiminin uygulanabilirliğini etkileyen etmenler arasında öğretmenler, öğrenciler, eğitim sistemi ve iletişimsel dil öğretiminin yerel bağlama uygunluğu yer almaktadır. Ayrıca bazı durumsal sınırlılıkların iletişimsel dil öğretimini engellediği sonucuna ulaşılmıştır.

Suwa (1994) Japonya’da üç ilkokulda 6. sınıflarda İngilizce öğretiminde kullanılan yöntemler, materyaller ve dil kullanımını ele almıştır. Dil öğretiminde iletişimsel yönelim gözlem formu kullanılarak elde edilen veriler doğrultusunda okullar arasında öğretim amaçları, yöntemler, materyaller, anadil kullanımı, hedef dilden girdi ve çıktı oranlarında farklılıklar olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hiçbir dersin tamamen hedef dilde yapılmadığı, anadil kullanım oranlarının ise farklılaştığı belirlenmiştir.

Ellis (1996) iletişimsel dil öğretimi kültürel olarak ne kadar uygun başlıklı makalesinde ağırlıklı olarak Batı yabancı dil öğretimi yaklaşımının Uzakdoğu kültürlerinde ortaya koyduğu karışıklığı irdelemiştir. Çalışmada iletişimsel dil öğretiminin Asya

ülkelerine uygun olabilmesi için kültürel olarak uyarlanması ve kültürel açıdan kabul edilebilir hale getirilmesi gerektiği savunulmaktadır. Bu bağlamda sınıf içerisinde öğretmenin yöntemi kültürel normalara uygun hale getirmesi aynı zamdna kültürel normları yöntemin içerisine dâhil edebilmesinin önemi üzerinde durulmuştur.

Farooq (2015) öğretmenlerin iletişimsel dil öğretimine yönelik algıları ve uygulamalarını ve bu uygulamaların öğrencilerin iletişim yetileri üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin iletişimsel dil öğretiminin karakteristik özellikleri, uygulanması ve öğrencilerin iletişimsel yetileri üzerindeki etkisi hakkında farkındalıkları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenler değişime açık ve iletişimsel dil öğretimini uygulamada istekli olmalarına rağmen; zaman yetersizliği, kalabalık sınıflar, görsel işitsel materyallerin olmaması, öğrencilerin düşük düzeyleri gibi sınıfta karşılaştıkları sorunlardan dolayı yöntemin tamamen uygulanabilirliği notkasında iyimser değildirler. Ancak gerekli koşullar sağlandığında öğretmenler yöntemden sınıflarda yararlanabileceklerini düşünmektedirler.

Feryok (2008) bir İngilizce öğretmeninin iletişimsel dil öğretimine yönelik kuramsal bilgisinin teoriye yansımasını incelediği araştırmada; öğretmenin yerleşik algıları ile gözlemlenen uygulamaları ve bu uygulamaları etkileyen bağlamsal faktörler üzerinde durulmuştur. Altı aylık elektronik posta görüşmeleri ve iki adet sınıf içi gözlem ve bir yüzyüze görüşme yoluyla elde edilen veriler sonucunda; öğretmenin tutarlı ve bütüncül bir uygulanabilir teori ortaya koyduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenin yerleşik algılarının birçoğunu uyguladığı ancak bazı algıların uygulama esnasında farklı mecralara kaydığı tespit edilmiştir. Öğretmenin algıları ve uygulamlarının çalıştığı bağlama yönelik sahip olduğu anlamlardan etkilendiği belirlenmiştir. Bu noktada farklı beklentilerin karşılanması algılar ve uygulamalar arasındaki uyuşmazlığa katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

Little ve Sanders (1990) Güney Karolina’da yabancı dil başlangıç düzeyindeki öğrencilerin farklı öğretim yöntemlerine ilişkin atfettikleri değeri irdelediği araştırmada, öğretmen ve öğrencilerin iletişimsel dil öğretimine atfettikleri değerler ararsında uyuşmazlık olduğunu ortaya koymuştur. Buna göre öğrencilerin en sevdiği etkinlikler, telaffuz hatalarının düzeltilmesi, gramerin sözel olarak düzeltilmesi, sınıfta telaffuz çalıması, cümle düzeyinde sözel gramer uygulamaları ve kelime ezberleme olarak belirlenmiştir. Buna karşın diyalog ezberleme ise en az sevilen etkinlik olmuştur. Araştırmada iletişimsel veya süreçsel yönelim barındıran etkiniklerin ise çok fazla değerli bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Holliday (1994) devlet okullarında İngilizce öğretiminin özel ihtiyaçlarını iletişimsel dil öğretimi bağlamında değerlendirdiği kuramsal çalışmada, dünyanın birçok yerinde devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin iletişimsel dil öğretiminin mevcut sınıflarının koşullarına uygunluğundan çok emin olmadığını belirtmektedir. Bunun nedeni olarak yöntemin oldukça dar bir versiyonunun kullanılmaya çalışılmasını ve yöntemin kendi sınıflarının bağlamından oldukça farklı olan İngiltere, Güney Amerika ve Australyasya’daki İngilizce öğretimi topluluğunca ortaya konulmuş olmasını göstermektedir. Ayrıca mesleğin bu topluluğu ile dünyanın geri kalan kısmı arasında tekonoloji transferi problemi olduğu belirtilmektedir. Yerele ilişkin bilgiyi göz önünde bulunduran daha geniş bir versiyonunun bulunduğu, öğretmenlerin görev yaptıkları yerel koşullar ve deneyimlerinden yola çıkarak daha çevreye duyarlı bir iletişimsel yöntemin mevcut olduğu öne sürülmektedir.

Hu (2002) pedagojik ithallere yönelik muhtemel kültürel direnişi iletişimsel dil öğretimi özelinde irdelemiştir. Çalışmada 1980’lerden itibaren yukarıdan aşağı bir yaklaşımla ithal edilen iletişimsel dil öğretimini ve reformların etkililiği üzerinde durulmuş, yöntemin Çin’de İngilizce öğretiminde beklenilen etkiyi oluşturamadığı ifade edilmiştir. Makalede İngilizce sınıflarına iletişimsel dil öğretiminin uyarlanmasında karşılaşılan temel güçlük olarak Çin’deki öğrenme kültürü gösterilmiştir. Buna göre yöntemin Çin’de uyuşmazlığının nedeni olarak öğrenme ve öğretme hakkında dayanılan felsefi temeller, öğrenci ve öğretmenlerin rol ve sorumlulukları, desteklenen öğrenme stratejileri, öğrenci ve öğretmenlerde önem verilen nitelikler üzerinde durulmuştur. Araştırmada sosyo-kültürel etkilerin iyi biçimde irdelenerek bilgili bir biçimde pedagojik seçimler yapmak ve yöntemde dikkatli biçimde seçkici davranmanın gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Ju (2013) iletişimsel dil öğretimine yönelik karşılaştırmalı ve eleştirel bir bakış açısı ile ele aldığı makalede; iletişimsel dil öğretiminin 1960’lardaki sosyal hareketlilikle ortaya çıktığı, dil öğretiminin tarihsel, teroik ve uygulamalı gelişimini titizlikle irdelediği ifade edilmiştir. Ancak yöntemin bazı ülkelerde kültürel çatışma ve öğretmen eğitimi bakımından devamlı tartışıldığı belirtilmektedir. Buna göre öğretmen eğitimi, öğretmen ve öğrenenlerin kültürel altyapıları ve ölçme değerlendirme sistemleri ile bütünleştirilebildiğinde iletişimsel dil öğretiminin yabancı dil öğretiminde önemli bir rol oynayabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Littlewood (2007) Doğu Asya İngilizce sınıflarında iletişimsel ve görev temelli dil öğretimini incelemiştir. Buna göre Doğu Asya’daki bireylerin İngilizcede etkili biçimde etkileşim kurabilmeleri için iletişimsel dil öğreitmi ve görev temelli dil öğretiminin farklı versiyonlarına yönelik ulusal politikalar ve müfredatlar geliştirildiği belirtilmektedir.

Araştırmada öğretmenlerin kendi durumlarına uygun yeni fikirler ve yöntemler geliştirmede karşılaştıkları zorluklar üzerinde durulmuştur. Bu noktada öğretmen merkezli öğretimden öğrencilerin daha aktif ve bağımsız bir role büründüğü yöntem anlayışının benimsenmeye başlandığı yerlerdeki öğretmenler için söz konusu deneyim ve kaygıların paylaşıldığı ve yerele uyarlamada kullanılabilecek yöntemsel bir çerçeve sunulmuştur.

BÖLÜM III YÖNTEM

Bu bölümde araştırmada izlenen yöntem ve süreçler ele alınmıştır. Araştırmanın modeli, veri toplama araçları, veri toplama süreçleri, verilerin analizi, geçerlik ve güvenirliğe ilişkin bilgilere yer verilmiştir.