• Sonuç bulunamadı

İlamların İnfazı

Belgede SAYIŞTAY HESAP YARGISI (sayfa 169-174)

BÖLÜM 3: Sayıştay Hesap Yargısı

3.6. İlamların İnfazı

6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 53’üncü maddesi uyarınca Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde yerine getirilir. İlam hükümlerinin yerine getirilmesinden, ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöneticileri sorumludur. İlamlarda gösterilen tazmin miktarı hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil olunur.

Anılan madde hükmünde ilamlarının infazı için kesinleşme şartı öngörülmüştür. Ancak, söz konusu hükümde ilamın kesinleşme tarihi ve biçimi ile ilgili özel bir düzenleme yapılmamıştır. Genellikle bir mahkeme ilamı belirli süre içinde aleyhine kanun yollarına başvurulmaması veya

12 (http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2003-2/2.pdf ).

kanun yollarına gidildiği halde nihai merciin kararına bağlanması üzerine kesinleşmektedir. Hesap yargılamasında da durum aynıdır (Feyzioğlu, 1984: 433). Bu durumda Sayıştay ilamının kesinleşmesi temyiz edilmişse Temyiz Kurulunun kararını vermesiyle, şayet temyiz edilmemişse temyiz süresinin geçmesiyle olur.

Yine anılan hükme göre ilamların, kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde infaz edilmeleri gerekmekte olup, ilamların infazından ilamın gönderildiği üst yöneticiler sorumludur.

6085 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında;

“Hesabı bu Kanun hükümlerine göre zamanında ve tam olarak vermeyen sorumlular veya diğer ilgililer ile Sayıştay denetimine giren kamu idareleri görevlilerinden, denetleme ve yargılama sırasında, istenilen her çeşit bilgi, belge ve defterleri vermeyen ve denetleme ve yargılamayı güçleştirenlerin aylıkları, Sayıştayın istemi üzerine ilgili kamu idarelerince, hesabı veya istenen bilgi, belge ve defterleri eksiksiz verinceye kadar yarım olarak ödenir. Yarım aylık kesilmeye başlandığı tarihten itibaren muhasebe yetkilileri en çok üç ay, diğer görevliler ise Sayıştayca belli edilen süre içinde yine hesabı veya istenilen bilgi, belge ve defterleri vermez veya denetleme ve yargılamayı güçleştiren sebepleri ortadan kaldırmazlarsa, bu defa ilgili kamu idarelerince mevzuatındaki usule göre görevden uzaklaştırılarak haklarında gerekli soruşturma veya kovuşturma yapılır.”

denildikten sonra dördüncü fıkrasında “Sayıştay ilamlarının infazını izlemeyen ve gereklerini yerine getirmeyenler hakkında da üçüncü fıkradaki hükümler uygulanır.” denilmektedir.

Anılan Kanun’un 9 ve 53’üncü maddeleri birlikte irdelendiğinde, Sayıştay ilamı ile tazminine karar verilen tutar doksan gün içinde rızaen ödenirse ilam infaz edilmiş olmakta ve İcra ve İflas Kanunu hükümlerine müracaata gerek kalmamaktadır. Ancak bu süre içinde ödenmezse 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre takip ve tahsili işlemlerine başlanması, bu işlemlere başlanmaması halinde ise üst yöneticilerin aylıklarının Sayıştayın istemi üzerine yarım olarak ödenmesi, yarım aylık ödenmeye başlandıktan sonra Sayıştayca belirtilen süre içerisinde ilamların

infazı ile ilgili gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamayan üst yöneticilerin bu defa ilgili kamu idarelerince mevzuatındaki usule göre görevden uzaklaştırılarak haklarında gerekli soruşturma veya kovuşturmanın yapılması gerekir.

6085 sayılı Kanun’un 33’üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan Sayıştay Başsavcısının Sayıştay ilamlarının infazını izleme ve bu hususta gerekli işlemleri yapma görevi dikkate alındığında anılan Kanun’un 9’uncu maddesinde geçen “Sayıştayın istemi” ifadesinin Sayıştay Başsavcısına işaret ettiği açıktır.

Sayıştay ilamlarının kesinleşmesi konusunda yaşanan bir tereddüt de kesinleşmenin nasıl yapılacağı hususudur. Bugün uygulamada ilam bir bütün olarak dikkate alınarak sorumluların tamamına tebliğ edilmedikçe ilamın kesinleşmediği kabul edilmektedir. Oysa ilamlar madde bazında sorumlulara tebliğ edildiğinden; ilamların kesinleşmesinin; ilam maddesinin ilgili olduğu sorumlular bazında yapılması gerekir. Diğer bir ifadeyle maddedeki sorumluların tamamına ilam tebliğ edilmişse o ilam maddesinin kesinleştiğinin kabul edilmesi gerekir.

3.6.1. Sayıştay İlamına Kesinleşme Şerhinin Verilmesi

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 302’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan, “Hükmün kesinleştiği, ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan veya hakim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.” şeklindeki hüküm gereğince Sayıştay ilamlarının kesinleştiğine dair imzanın daire başkanı veya üyelerden biri tarafından atılması gerekir. Ancak, hesap yargısının mevcut uygulamasında ilamın kesinleşme şerhine ilişkin herhangi bir işlem yapılmamaktadır.

3.6.2. İlamla Tazminine Karar Verilen Kamu Zararının Faiz Başlangıç Tarihi

Sayıştay ilamlarının infazı kapsamında üzerinde durulması gereken bir diğer husus da Sayıştay ilamıyla tazminine karar verilen kamu zararına

uygulanacak faiz oranı ve bu faizin başlangıç tarihidir. Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 18’inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre; kamu zararına oluştuğu tarihten itibaren faiz yürütülmekte iken, hesap yargılaması sonucunda tazminine karar verilen kamu zararına yani Sayıştay ilamıyla tazminine karar verilen kamu zararına 6085 sayılı Kanun’un 53’üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca hüküm tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekmektedir.

Bu durumda denetçi sorgusu üzerine kamu idarelerinin kamu zararını kabul ederek tahsil yoluna gitmeleri halinde faizin başlangıcı kamu zararının doğduğu tarih olduğu halde, tahsilat yapmayıp yargılamanın sonucunu beklemeleri halinde faizin başlangıcı hüküm tarihi olmaktadır.

Bu durum kamu idarelerinin, ahizler arasında ayrım yapmasına yol açabilir. Kamu idareleri, kimi ahizler için Sayıştay denetçisi sorgusuna konu edilen kamu zararı tespitine katılmak suretiyle doğduğu tarihten itibaren faiz uygulama yolunu seçerken, kimi ahizler için hesap yargılamasının sonucunu bekleme ve böylece daha az süre için faiz uygulama yolunu seçebilir. Bu nedenle, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te yapılacak bir değişiklikle Sayıştay denetçisi sorgusuna konu edilip kamu idaresince kabul edilen kamu zararının da konuya ilişkin hesap yargılamasının hüküm tarihine kadar faizsiz tahsil edilmesi imkânının getirilmesi ahizler arasında yukarıda belirtilen ayrımın yapılmasının önlenmesi bakımından hakkaniyete daha uygun olacaktır.

Ayrıca, şunu da belirtmek gerekir ki uygulamada genelde denetçi sorgusu üzerine kamu zararı faizsiz tahsil edilmektedir. Yargılamayı yapan daireler de bu tahsilatın faiziyle yapılması gerektiğine dair herhangi bir hüküm vermemektedir. Kanaatimizce dairelerin bu yaklaşımı doğrudur.

Çünkü hesap mahkemesi açısından kamu zararının varlığı yargılamanın sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle hüküm tarihinden önce tahsil edilen kamu zararının faiziyle tahsil edilmesinin mahkemece istenilmesi mahkemenin kararını hüküm tarihinden önceye yürütmesi anlamına gelir ki bu yargılamanın amacına ve felsefesine aykırıdır.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere Sayıştay ilamlarının infazı kapsamında üzerinde durulması gereken bir diğer husus da Sayıştay ilamıyla tazminine karar verilen kamu zararına uygulanacak faiz oranı meselesidir. 6085 sayılı Kanun’un 53’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, ilamlarda gösterilen tazmin miktarının hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak tahsil olunacağı belirtilerek bu konuda herhangi bir tereddüte yer bırakılmamıştır.

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un değişik 1’inci maddesinde, “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır. Bakanlar Kurulu, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir.” denilerek kanuni faiz ile ilgili temel esas ve oran belirtildikten sonra belirtilen alt ve üst sınırlar içinde kalmak şartıyla Bakanlar Kuruluna bu oranı değiştirme yetkisi verilmiştir.

Bakanlar Kurulu kendisine verilen bu yetki çerçevesinde 19.12.2005 tarih ve 2005/9831 sayılı Kararı ile 01.06.2006 tarihinden geçerli olmak üzere kanuni faiz oranını yıllık % 9 olarak değiştirmiş olup bu oran halen geçerliliğini korumaktadır.

3.6.3. Sorumluların Kamu Gücünden Yararlanarak Kamu Zararını Doğrudan Ahizinden Tahsil Etme Yoluna Gitmeleri

Sayıştay ilamlarının infazında yaşanan diğer bir sorun da söz konusu ilamlarla sorumlu tutulan sorumluların, sebep oldukları kamu zararını ödemeleri ve daha sonra ödedikleri tutarları sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ahizine rücu etmeleri gerekirken, anılan sorumluların kamu gücünden yararlanarak kamu zararını doğrudan ahizinden tahsil etme yoluna gitmeleridir. Bu da ahizlerin, idarelerin resen yaptıkları bu tahsilat işlemlerine karşı idari ve adli yargı yoluna başvurmalarına ve bunun sonucunda da hesap yargısı ile idari ve adli yargı yerleri arasında çıkan hüküm uyuşmazlığı sorununun doğmasına neden olmaktadır.

Bu sorunun giderilmesi için Anayasa’nın 158’inci maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’da değişiklik yapılarak Sayıştay kararları ile diğer yargı organları kararları arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çözümleme yetki ve görevi Uyuşmazlık Mahkemesine verilmelidir.

Belgede SAYIŞTAY HESAP YARGISI (sayfa 169-174)