• Sonuç bulunamadı

İkinci Kahire Konferansı

2. İKİNCİ BÖLÜM

2.2. İkinci Dünya Savaşı Ve Türkiye’nin Savaş Dışı Durumu

2.2.2. Türkiye’nin Savaş Dışı Durumu

2.2.2.1. Uluslararası Görüşmelerde Türkiye’nin Savaş Dışılığı Ve

2.2.2.1.8. İkinci Kahire Konferansı

Tahran Konferansını izleyen aylarda, özellikle İngilizler, Türkiye'yi savaşa dahil etme çabalarını sürdürmüştür.365 Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türk kamuoyu ülkenin savaşa girmesine şiddetle karşı çıkmış, bu sebeple Kahire’ye toplantıya gitme kararı alan İnönü büyük bir risk almıştır. İnönü, Roosevelt’in konferansın amacının gerçekten özgür ve eşit fikir alışverişi olduğuna dair güvencesini kabul etmesine rağmen, 4-8 Aralık 1943 tarihleri arasında gerçekleştirilen konferansta, Türkiye’nin savaşa girmesi üzerine baskıyı zirvede yaşadığı bir toplantı gerçekleştirmiştir.366

Hem Roosevelt hem de Churchill, İnönü ve Türk müzakerecilerini Kahire’ye getirmesi için Adana’ya uçak göndermiştir. Roosevelt, damadı Binbaşı John Boettiger’i ve Churchill de oğlu Yüzbaşı Randolph'u temsilci olarak göndermiştir. Kahire'ye gidecek uçakların seçimi ile karşı karşıya kalan İnönü için bir protokol sorunu ortaya çıkmıştır.367 Dışişleri Bakanı Menemencioğlu’nun önerisi ile İnönü’nün Amerikan uçağıyla, Menemencioğlu’nun ise İngiliz uçağıyla seyahat etme kararı verilmiştir. Türk Hükümeti bu olaydan İngilizler ve Amerikalılar arasında siyasal koordinasyon sorunu olduğunu düşünmüştür.368 Aynı zamanda, Türk delegasyonu iki uçağın gelişini, Amerikalılar ve İngilizler arasında Türkiye ile ilgili bir sürtüşmenin kanıtı olarak yorumlamıştır. Amerikan uçağının İnönü tarafından kullanılmasında Türkiye’nin İngiliz tutumundan tedirgin olması da yatmaktadır.369

Görüşmeler Kahire'de başladığında, İnönü’ye verilen güvencelerinin aksine, Müttefikler Türkiye'nin aralık ayı sonuna kadar savaşa katılması gerektiğine karar vermiştir. Belirlenen tarihin elverişsizliği konusunda uyarıda bulunan İnönü, Türkiye'nin savunmasında önemli gelişmeler sağlanana kadar çatışmaya girmeyi

364 Gürün, a.g.e., s.430. 365 Macfie, a.g.e., s.243.

366 Mustafa Aydın, “İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye 1939-1945”, s.462. 367 Vanderlippe, a.g.e., s.74-75.

368 Weisband, a.g.e., s.115. 369 Vanderlippe, a.g.e., s.75.

düşünemediğini yinelemiştir. Churchill, Stalin'in Tahran'daki dostane tutumunu vurgulayarak, özellikle Türk-Sovyet ilişkileri açısından savaşa girmenin avantajlarının kalıcı olacağını savunmuştur. Türkiye bu fırsatı kaçırırsa, savaştan sonra dışlanacağı konusunda uyarılmıştır. İnönü, "Türkiye savaşta olmadığı sürece tehlikede olmadığı" iddiasıyla bu uyarıyı reddetmiştir.370

4 Aralık 1943 tarihinde gerçekleşen birinci toplantıda İnönü;

“Türkiye, eğer işbirliği yapılırsa harbin son safhasında harbe girebilecektir. Türkiye, hiçbir zafer kazanmadan harbin iki ay sonra sona ermesinden memnun olur. Bununla beraber harbin daha bir yıl süreceğini düşünmektedir ve dolayısıyla Türkiye’nin yardımcı olabileceği pek çok zaman vardır.”371

İnönü’nün bu konuşmasından da anlaşılacağı üzere niyeti, Müttefiklerin savaşa katılması için verdiği çabalara karşı zaman kazanmaya çalışmaktır. Çünkü, Adana Görüşmeleri’nden sonra kararlaştırılan askeri teçhizat yardımı ile ilgili bir ilerleme yaşanmamıştır. İngiltere eğer vaat ettiği yardımı yapmazsa, Almanya’nın saldırısı durumunda Müttefik devletlerin desteği gelinceye kadar Türkiye’nin büyük hasar alacağı değerlendirmesi yapılmıştır.

Konferansın ikinci gününde, toplantının tam kadro başlamasından hemen önce, Roosevelt ve İnönü’nün konuşmaları dikkat çekmiştir. Roosevelt, Türkiye’ye yapılması planlanan askeri malzemelerin sevkiyatında çok gecikildiğini ve ilk aşamada en kısa sürede sevkiyatın gerçekleştirilmesinin ve hava üslerinin oluşturulmasının gerekliliği üzerinde durmuştur. Roosevelt, ikinci aşamayı işbirliği dönemi olarak nitelendirmiş, küçük bir İngiliz-Türk-Amerikan askeri komitesinin kurulmasını gerçek bir zorunluluk olarak görmüştür. Roosevelt’e göre üçüncü aşamada Sovyetler ile müzakerelerin gerçekleştirilmesi gereklidir.372 Roosevelt, Türklerin ileri sürdükleri fikirlerden ve İngiliz teşebbüslerine karşın takındığı tavırdan etkilenmiştir. Örneğin, Churchill’ın İngiliz personelinin sayısının Türk hava üslerinde arttırılmasını önermesi üzerine İnönü,

370 Vanderlippe, a.g.e., s.75. 371 Gürün, a.g.e., s.434. 372 Gürün, a.g.e., s.435.

bu eylemin Almanları boşuna kışkırtacağını belirtmiştir. Roosevelt, Türklerin yanında olarak, 4 Aralık günü Churchill’a “Eğer ben Türk olsaydım, Türkiye’yi savaşa

sokmadan önce İngiltere’nin verdiğinden daha çok yardım isterdim.” demiştir.373

7 Aralık 1943’te Churchill’ın önerisi ile kabul edilen ve 15 Şubat 1944 tarihine kadar uygulamaya konulmak istenen ve 4-5 gün içerisinde kabulü konusunda cevap beklenen plana göre; 15 Şubat’a kadar, hava üsleri ve diğer hazırlıkların yapılması, askeri yardımın gerçekleşmesi ve siyasi meselelerin görüşülmesi kararlaştırılmıştır.374 Üç lider altı hafta içinde vaat ettikleri silahları sağlama ve planları koordine etmek için askeri danışmanlar gönderme sözünü vermiştir. Türk Hükümeti eğer savaşa girmeye karar verirse, hava üslerini Müttefikler için kullanılabilir hale getirerek ve Sovyetler Birliği'ne malzeme geçişini kolaylaştırmak için Boğazları açarak bunu yapması kararlaştırılmıştır. Aksi takdirde, Müttefikler Türkiye'yi planlarından dışarda tutacaklarını belirtmişlerdir. İnönü, uygun bir çözüm bulunabileceğinden emin olduğunu ve İngiliz uzmanların Ankara'ya gelişini planlamayı kabul ettiğini ifade etmiştir.375

Türk Hükümeti, İkinci Kahire Konferansı’nda verilen teklife 12 Aralık 1943 tarihinde cevap vermiştir. Prensipte Kahire teklifleri kabul edilmiş, Türk hava ve kara kuvvetlerine gerekli desteklerin sağlanmaması durumunda Türkiye’nin saldırıya uğrama olasılığının kabul edilemeyeceği bildirilmiştir. İngiltere ve Amerika’nın ortak çalışma planı hazırlaması ve siyasi meselelerin çözüme kavuşturulması gerektiği belirtilmiştir.376 Türk yetkililer Churchill diplomasisinden, SSCB’ye karşın Türkiye’nin güvenliğinin Müttefik Devletler ile tam ittifaktan geçtiğini anlamıştır. İkinci Kahire Konferansı belirli bir sonuç vermemesine rağmen Türk diplomasisi açısından oldukça önemlidir. Türkiye’nin savaş yılları diplomasisini iki dönemde incelemek mümkündür. İlki, Almanya ve Sovyetler Birliği’nden gelebilecek askeri tehdide yönelik politikaların uygulandığı birinci dönemdir. İkincisi, savaş yıllarında olduğu gibi askeri tehditlerin uzak tutulmasından ziyade savaş sonrası düzene yönelik hedefleri sağlayan politikaların uygulandığı dönemdir. İkinci Kahire Konferansı, birinci dönemin sona ermesini

373 Weisband, a.g.e., s.122. 374 Korkmazcan, a.g.e., s.248. 375 Vanderlippe, a.g.e., s.76.

sağlamış ve bu konferans ardından Türkiye SSCB’nin Doğu Avrupa üzerindeki emellerini engelleme amacı gütmüştür.377