• Sonuç bulunamadı

2. Bölüm

2.2. Eğitimin İdeolojik Boyutu ve Amaçları

2.2.2. İdeolojik kuramlar

yapı, işleyiş mekanizmaları, ideolojinin fonksiyonları ve toplumsal bilinç şekliyle (bilim, felsefe, din vs.) ilişkileri inceleyerek kuramsal olarak bu alanı açıklamaya

çalışan teorik çabaların tamamını oluşturur. Çagan (2008: 14), Gökçe, (1999) ve Sancar (2008: 7)’ a göre, ideoloji düşüncesine yön veren üç yaklaşım vardır. İlk yaklaşıma göre ideoloji, toplumsal gerçekliğin, öznelerin bilincinde bir yanılsama ile oluşan bilgi, diğer bir deyişle yanlış bilinç şeklinde ortaya çıkar. Bu anlayışa göre ideoloji, toplumsal gerçekliğin

çarpık bozulmuş bir bilgisi olarak belirir. İkinci yaklaşıma göre ideoloji, toplumsal sistemin çatışmalı yapısını bir arada tutarak gerçekte toplumsal sistemin kendini yeniden üretmesini sağlamaktadır. Üçüncü yaklaşımda ise ideoloji, toplumsal değer, anlayış ve anlamların oluşumunda meydana geldiği bilinen, bu anlamların ise söylem kavramı yoluyla oluştuğunu söyleyebileceğimiz bir görüştür.

Bu bölümde ideoloji kuramları; Francis Bacon, Destuty de Tracy, A. Gramsci, L.

Althusser, K. Mannheim, yapısalcı kuramın kapsamı ve temel ideoloji argümanları yönüyle incelenmiştir.

2.2.2.1. Francis Bacon ideoloji kuramı. Bacon 17 ve 18. yüzyıllarda modern

bilimin ve İngiliz materyalizminin gelişiminde etkin rol oynamış bir düşünürdür. Özellikle Hobbes, Locke, Condillac, Helvetius, Holbach ve Diderot gibi aydınlanma düşünürlerini etkisi altında bırakmıştır. İdeolojik kuramını açıklarken, insan zihninde nesnel bilgiyi saptıran (Özbek, 2003; 12-14) idoller ekseninde insanın, doğayı kavrayabilecek bir potansiyele sahip olduğunu ve bu düşünsel süreci ancak bilgi ile gerçekleştirebileceğini belirtmektedir (Çelik, 2016: 20). Bacon’ a göre insan zihnini kuşatmış olan idoller doğruyu görmeyi engelleyen ön yargılar olarak bilimin önünü tıkayan engeller şeklinde

açıklanmaktadır. Bacon idolleri dört sınıfa ayrılmıştır. Bunlar; İdolaTribus (Soy Putu), İdolaspecus (Mağara Putu), İdolafori (Pazar/Piyasa Putu), İdolatheatri (Tiyatro Putu) olarak adlandırılır (Bacon, 2012: 18). Bacon doğrudan ideoloji kavramını kullanmaktan ziyade ideolojinin araçsal veya işlevselliğini tanımlayan idol kavramı aracılığıyla ideolojinin gelecekte üstleneceği işlevin ne olduğunu belirlemiştir.

2.2.2.2. Destutt de Tracy ideoloji kuramı. De Tracy, Fransa’nın 18. yüzyılında yaşanan

“Terör Çağında” fikirleri yüzünden cezaevinde kalmış ve ideoloji kavramıyla ilgili çalışmalarını burada yürütmeye başlamıştır. Fransız aristokrasisinden gelen düşünür, aristokrat olarak doğmuştur ve Fransız devriminin öncülerinden birisi haline gelmiştir.

Gramsci’ ye göre de Tracy’nin bu organik entelektüelliğe geçişi kendi döneminde yaşayan düşünürler arasında en bilinen örneklerden birisi olarak gösterilebilir (Eagleton, 2015:

103). De Tracy ideoloji alanını kurarken buna olumlu ya da olumsuz bir anlam

yüklemeden ortaya koyar. Nötr bir yaklaşımı vardır. İdeolojiyi daha çok bir inanç sistemi olarak görür. De Tracy ideolojinin insan zihnine ilişkin fizyolojik bir dayanak olduğunu ve aslında zoolojinin alt dalı olduğunu belirtmiştir. De Tracy ideolojiyi fikirlerin kaynağına inmenin yanı sıra, eğitim ve toplumsal yapıdaki bilgisizliğin tespitinde yararlı olacak bilimsel bir alan olarak görmüştür (Bulut, 2011: 186). Eğitimin denetlenmesi konusunda Katolik kilisesine karşı yürütülen yoğun mücadeleye tanık olan De Tracymetafiziksel ya da dini kavramların, bilimsel araştırmanın ve bilimin nesnesi olamayacağını savunmuştur (İşeri, 2011).

De Tracy, ideolojiyi bilgi kuramı temeline oturtarak bilgiyi duyusal bir gerçeklik kapsamında değerlendirmiştir. Bacon’ nun ideolojiyi insan zihninin önünde bir engel olarak görmesine karşı bir düşünce bilimi olarak tanımlamıştır. De Tracy’ nin ideoloji kuramını, dönemin pozitivist anlayışına yakın bir teori olarak görebiliriz.

2.2.2.3. Marksizm ideolojik kuramı. Karl Marks İdeolojiyi eleştirel felsefe ve siyaset

felsefesi yönüyle kavramsallaştırarak ele almıştır (Barrett, 2004: 34-35). Gerçeğin ters yüz edilmesi yanlıs bilinç, egemen sınıfın gücü ve yabancılaşma söylemleri ile karşı çıktıgı ideolojik unsurlar Marksizm kuramında önemli söylemlerdir. Marksizm kuramı Heywood’

a göre (2013) üç temel eleştiriyi öne çıkarmaktadır:

 Marks, ideolojiyi Engels’in yanılsama kavramına paralel olarak yanıltma, gizemli hale getirme olarak yorumlamıştır. Marks ideolojisinde ideoloji ve bilim ilişkisine yönelik; bilim daima doğruyu, ideoloji ise daima yanlışlığı ifade etmektedir şeklinde bir anlayış vardır.

 Marks, ideolojiyi sınıfsal çatışma veya sınıfa dayalı düzen açısından

açıklamaktadır. Marx ideolojinin temelinde var olan sorunsallık, egemen sınıfın amacı doğrultusunda ideolojinin araçsallaştırılmasından kaynaklanmaktadır. Marks, varlıklı sınıfın varlıklarını arttırma girişimleri için liberalizmi vurgulamalarını klasik bir ideoloji örneği olarak tanımlayarak, ideolojiyi sınıf çatışması odağında üretim araçlarını elinde bulunduran sınıfın temel aygıtı olarak değerlendirmiştir.

 Marks, ideoloji-iktidar ilişkisinden de söz etmektedir. İdeoloji iktidarın varlığını sürdürmesi için kullandığı temel aygıttır. Bu aygıtın en bilinen örneğini kapitalizm oluşturmaktadır. İdeolojiyi, çağın hâkim düşünceleri olarak nitelendirmektedir.

Marx, ideolojiyi geçici ve araçsal bir öğe şeklinde ifade etmektedir. Marks ideolojiyi gerçeklerin çarpıtılması olarak görür. Ona göre, hâkim sınıf bize gerçeği çarpıtarak verir.

Kendi teorilerinin ise ideoloji olmadığını; olgusal, nesnel bir temele dayandığını ve gerçekliğin çarpıtılmadığını iddia eder. Marksizim ideolojik kuramı kuramsal niteliklerine ek olarak ortaya çıktığından beri başta eğitim olmak üzere pek çok sistemi etkilemesi yönüyle” eğitimi günümüze kadar etkilemiş olan siyasal ideolojik sistemler” başlığı altında daha detaylı incelenmiştir.

2.2.2.4. Antonio Gramsci ideoloji kuramı. Gramsci (1891-1937) devlet teorisine

ilişkin fikirleri ile bilinen ve başta Althusser olmak üzere birçok Marksist kuramcıyı çalışmalarıyla derinden etkilemiş, görüşleri Batı Marksizminin temellerini oluşturan İtalyan siyasetçi ve düşünürdür. Ayrıca Antonio Gramsci, Marx’ın ideoloji konusundaki görüşlerini en yoğun şekilde savunan düşünürlerin başında gelmektedir. Gramsci’ nin ideoloji kuramı; ideoloji kavramı, ideolojinin üretim kaynakları olarak hegemonya, tarihsel blok, organik toplum ve devlet şeklinde sınıflandırılabilmektedir. Gramsciburjuvanın hegemonyasına karşı ancak siyasi ve entelektüel düzeyde mücadele edilebileceğini ve bu mücadelenin ideolojik kapsamda olması gerektiğini, ayrıca kültüre ve siyasete ağırlık

verilmesinin doğru olacağını savunur. Gramsci’ ye göre ideolojiler kitleleri organize edip ve onlara hareket edebilme olanağı sağlamaktadır (Güven, 2000: 13).

Gramsci’nin, ideoloji anlayışına bir arka plan oluşturan ‘tarihsel blok’ kavramı, toplumsal biçimleri tanımlamak için kullanılmaktadır (Özbek, 2003: 141). Ayrıca Gramsci’ ye göre bütünleşmiş bir ‘tarihsel blok’ ancak egemen temel sınıfın, kendi aydınları aracılığıyla hegemonyaya dayalı bir düzeni yerleştirmesiyle ortaya çıkmaktadır.

Gramsci, bir sınıfın kendi Dünya görüşünü diğer sınıflara kabul ettirebilmesi durumunu

‘hegemonya’ kavramı ile tanımlamaktadır (Örs, 2009: 22-24). Gramsci, ideolojiye olumlu ya da olumsuz bir anlam yüklemeyip, ideolojiyi bir mücadele sorunu olarak görmektedir.

Gramsci ideolojinin bir güç kaynağına dönüşerek hegemonya sağlamakla birlikte egemen ideolojiyi elde etmenin sonuçlanacağını ifade etmektedir.

2.2.2.5. Louis Althusser ideoloji kuramı. Fransız düşünür Louis Pierre

Althusser (1918-1990), Marksizm temelinde, Gramsci’nin düşüncelerini geliştirmeye dönük bir felsefi yaklaşım sergilemiştir (Ekinci, 2013: 12). Althusser, Marksizmi çağdaş verilere göre, Aristo’ nun ideolojik yaklaşımıyla sentezleyerek eleştirel bir şekilde yeniden yorumlamıştır ve ideolojiyi materyalizmin ışığında yeniden kurmuştur (Althusser, 2001).

Althusser ideolojiyle ilgili hiçbir zaman net bir tanımlama ortaya koymasa da ona göre ideoloji, toplumsal hayatı toplumsal pratikle birlikte etkileyen bir olgudur (Kazancı, 2002).

Althusser ideolojinin, okul gibi kurumlar yoluyla toplumda ayrıcalıklı ya da egemen olan ideolojiyi yeniden üretmeye yönelik ideolojik bilgi ve beceri kazandırmayı amaçladığını belirtmektedir. Toplumun ikna olması ve itaat etmesi için eğitimin ideolojik bir aygıt olarak kullanıldığını ve egemen ideolojinin sürekliliğinin sağlanması açısından önem gösterdiği görüşündedir (Duran, 2020).

Althusser’ e göre iktidar, kendi varlığını devam ettirmek içinokul gibi birçok kurum ve yapı aracılığıyla egemen ideolojiyi ve bu ideolojinin ihtiyaç duyduğu becerileri öğretmeyi

hedeflemektedir. Çünkü halkın ikna edilmesi ve rızası düzenin ve egemen ideolojinin devamlılığı açısından önemlidir. Althusser ideolojinin eğitimden etkilendiği gibi eğitimi etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu ortaya koyarak eğitime devletin ideolojik bir aygıtı benzetmesini yapmaktadır. Bu noktada eğitimi etkileyen önemli ideolojik akımları beş başlık olarak incelemektedir. Egemen ideolojinin geçmişe dönük değerlerini, geleneğini ve sürekliliğini sağlaması açısından muhafazakâr ideoloji, en iyi öğrenme düzeyine sahip kişileri öne çıkararak ülkedeki ekonomik verimliliği artıracak ve nitelikli insan gücü yetiştirecek bir eğitim sistemini vurgulayan revizyonist ideoloji, bireyi daha çok değerli bulmanın yanı sıra keşfetme ve yorumlama yöntemleriyle öğrenmenin söz konusu olduğu romantik ideoloji eğitimi yönlendirmektedir. Bir başka akım olan demokratik ideoloji, eşitlik ilkesi ışığında tüm bireylerin eğitim şekillerine ulaşımının demokratik bir toplum inşa edilmesi noktasında önemli olarak görmektedir (Caldwell, 1997). Ayrıca belirli bir siyasi ve ekonomik görüş odağında bireyleri yetiştirmeyi amaçlayan bir ideoloji de bulunmaktadır. Althusser ideolojinin otorite ve güç aracına dönüşerek devlet yoluyla kurumsallaştığını ve bu yönüyle olumsuz bir ifade olduğunu belirtmektedir.