• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: EŞBÂH VE NEZÂİR LİTERATÜRÜNÜN GENEL TAHLİLİ,

1.2. Suyûtî ve İbn Nüceym’in Hayatı ve el-Eşbâh ve’n-Nezâir Adlı Eserleri

1.2.1. Nüceym ve el-Eşbah ve’n-Nezâir’i

1.2.1.1. İbn Nüceym’in Hayatı

İbn Nüceym 926/1520 tarihinde Kahire'de doğdu.132

Önemli bir şahsiyet olan müellifin çocukluğu, ilk tahsili ve ailesi hakkında pek bilgi yoktur.

Asıl adı Zeynüddin b. İbrahim b. Muhammed b. Muhammed b. Nüceym el-Mısrî’dir. "Zeynüddin" ismi yanında "Zeyn" ve "Zeynelâbidin" şekli de kullanılmıştır.133 Müellif dedelerinden Nüceym adlı birine nisbetle İbn Nüceym adıyla meşhur olmuştur.134

Bu adla anılmasında İslam Hukuku alanında yıldız gibi parlak bir şahsiyet olması da etkili olmuştur.

Şerafeddin Bulkunî, Ebu'l-Abbas Şihabeddin Ahmed b. Yunus b. eş-Şelebî el-Mısrî ve Eminuddin Muhammed b. Abdu'l-Âl ed-Dımeşkî el-Hanefi, Ebü’l-Feyz es-Sülemî, İbnü’l-Halebî, Nûreddin ed-Deylemî el-Mâlikî gibi âlimlerden ders aldı; erken yaşta fetva ve ders vermeye başladı.135

129

Karâfî, Furûk, IV, s. 40; II, s. 109; Makkarî, el-Kavâid, I, s. 117, 118. 130

Bâhuseyn, el-Kavâid, s. 281, 282; Dadaş, s. 39; Kızılkaya, Küllî Kâideler, s. 371-372, 397-400, 413. 131

Kızılkaya, Küllî Kâideler, s. 351, 368, 424; Dadaş, s. 38; Bâhuseyn, el-Kavâid, s. 278.

132 İbn Nüceym, el-Eşbah, Muhammed Muti el-Hafız, Mukaddime, s. 5; Ahmet Özel, “İbn Nüceym” DİA, 1999 İstanbul, XX, s. 236.

133

Şa'rani, et-Tabakâtu's-Suğra, Thk: Ahmed Abdurrahim Sayih, Kahire 2005 (Mektebetü’s-sekâfeti’d-diniyye), s. 70; İbnu'l-Imâd, Şezarâtu'z-Zeheb fi Ahbâri Men Zeheb, Dâru İbn Kesir, Beyrut 1993, X, 523; Gazzî,

el-Kevâkibu's-Sâire bi a'yani'l-Mieti'l-Aşire, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut 1979, III, 139; Leknevi, el-Fevâidü'l-Behiyye fî Terâcimi'l-Hanefiyye, Beyrut 1324, s.134, 135.

134

İsmail Acar, İbn Nüceym ve el-Eşbâh Adlı Eserinin Tahlili, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1994, s. 2, 4; Özel, “İbn Nüceym” DİA, XX, s. 236.

135

31

İbn Nüceym’in yetiştirdiği birçok talebe arasında en meşhurları kardeşi Sirâceddin Ömer b. İbrahim İbn Nüceym, Şemseddin Muhammed b. Abdullah et-Timurtaşî, Kemâleddin İbn Ebû Şerîf el-Makdisî’nin torunu Muhammed b. Ali el-Alemî ve Kudüs Müftüsü Abdülğaffâr olarak anılmaktadır.136

İbn Nüceym fıkıh alanında bilhassa sistematik özelliğiyle tanınır. Bu nokta geniş bir sahaya yayılmış olan çalışmalarında göze çarpmaktadır.137

Bununla beraber o, sırf teorisyen değil, aynı zamanda uygulayıcı idi. Gecelerinin çoğunu telif ve müzakere, gündüzlerini de tedris ve fetva ile geçirirdi.138

Kendisi Eşbâh’ın girişinde; "Fıkıh

benim ilk tahsil ettiğim ilimdir; onu öğrenirken çok sabahlamışımdır. Aklım, fikrim, gözüm, elim ve bedenim onun için çok çalışmıştır. Eski ve yeni kitapları elde etmek için bulup çıkarmada çok hırslı çalışarak Kahire'de bulunan kitapların çok azı müstesna hepsini mütâlaa etmişimdir"139

diye söyler.

Müellif velûd bir şahsiyettir. 140 İctihad kapısı kapandı mı, kapanmadı mı tartışmalarına girmeden ictihad etmiştir. Hanefi ekolünden ayrılmamış, lakin yeri geldiğinde kendi görüşünü açıkça söylemekten de geri durmamıştır.141

Müellif kısa ömründe birçok eser yazmayı başarmıştır. Kısaca eserleri şunlardır:

1. el-Bahru’r-râik. Ebü’l-Berekât en-Nesefî’ye ait Kenzü’d-dekâik adlı eserin önemli şerhlerinden biridir.

2. el-Eşbâh ve’n-nezâir. Bu tür eserlerin en önemlilerinden olup Mecelle’nin hazırlanması sırasında eserden önemli ölçüde faydalanılmıştır.

3. el-Fevâidü’z-Zeyniyye fî mezhebi (fıkhi)’l-Hanefiyye. Müellifin el-Eşbâh’tan önce kaleme aldığı eser çeşitli konularla ilgili umumi kâideleri ve istisnalarını ihtiva etmektedir.

4. el-Fetâva’z-Zeyniyye (Fetâvâ İbn Nüceym). Müellifin verdiği 1000’i aşkın fetva, talebesi Şemseddin Muhammed b. Abdullah b. Ahmed el-Hatîb (Timurtaşî)

136

Özel, “İbn Nüceym” DİA, XX, s. 236; Muti el-Hafız, Mukaddime el-Eşbah, s. 6; Acar, 11, 12. 137 Acar, s. 7. 138 Acar, s. 6. 139 İbn Nüceym, el-Eşbah, s. 11. 140

İsmail Paşa el-Bağdâdî, Hediyyetü’l-ârifîn esmâü’l-müellifîn ve âsâru’l-musannifîn, İstanbul 1951, I, 378. 141

32

tarafından el-Fetâva’z-Zeyniyye fî fıkhi’l-Hanefiyye adıyla fıkıh bablarına göre düzenlenmiştir.

5. er-Resâilü’z-Zeyniyye. Müellifin, çeşitli zamanlarda kendisine sorulan sorularla ilgili olarak kaleme aldığı kırkbir risâle, vefatından sonra oğlu Ahmed tarafından derlenerek kitap haline getirilmiştir.

6. Fethu’l-ğaffâr fî şerhi’l-Menâr (I-II, Kahire 1355/1936). Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin fıkıh usulüne dair Menârü’l-envâr adlı eserinin şerhidir.

İbn Nüceym’in bunlardan başka Hâşiye alâ Câmi’i’l-fusûleyn, Lübbü’l-usûl fî

takrîri’l-usûl (İbnü’l-Hümâm’ın et-Tahrîr’inin muhtasarıdır) adlı eserleriyle

el-Hidâye üzerine bir ta‘likası vardır.142

Mümtaz bir Hanefi hukukçusu olan İbn Nüceym tasavvuf ile de meşgul olmuştur. Öyleki bir ara fetvayı ve ders okutmayı tamamen terk edip tasavvufa yönelmek istemiş; bu niyetini arkadaşı Şa'ranî ile istişare etmiştir. Arkadaşı onun bu düşüncesine karşılık; "Şer'î ilimlerde iyice derinleşmeden tarikata girme. Ta ki

tartışma meclislerinde bütün Mısır alimlerinin görüşleri karşısına kuvvetli delillerle çıkabilesin" deyince fetva ve ders okutmayı terk etmekten vazgeçer. Daha sonra

tedris ve iftayı terk etmeden, Süleyman el-Hudayrî vasıtasıyla tarikata intisab etmiş,143

vefatına kadar eser telifine devam etmiştir.

Arkadaşı Şa'ranî onu şöyle anlatıyor: "Onunla yaklaşık on yıldır arkadaşız, dinen

mahzurlu görülebilecek hiçbir hareketini görmedim. 953/1546 yılında beraber hacca gittik, yolculuk esnasında giderken ve gelirken komşuları ve hizmetçileri ile gayet iyi geçindiğini gördüm. Temiz ve yüksek ahlak sahibi idi. Halbuki sefer, insanların tabiatlarını ortaya çıkarır, kötü bir huyu olsa mutlaka anlaşılırdı".144

Ömrünün kırküç yıl gibi çok kısa olması, düşündüğü hatta başladığı bir takım çalışmaları bitirmesine engel olmuştur. Örneğin Kenz'e yaptığı şerh ile Hidaye'ye

142

Muti el-Hafız, Mukaddime el-Eşbah, s. 15-18; Bağdâdî, Hediyye, I, 378; Özel, “İbn Nüceym” DİA, XX, s. 236, 237; Acar, s. 12-22.

143

Şa'rani, et-Tabakâtu's-Suğra, s. 70; Leknevi, el-Fevâid, s.134, 135; el-Gazzî, el-Kevâkib, III, 138; Acar, s. 5, 6; Özel, “İbn Nüceym” DİA, XX, s. 236.

144

33

yaptığı ta'lik yarıda kalmıştır. Bazı önemli sorulara verdiği fetvaları, değişik konularda risale ve benzeri yazılarını derleyip tasnif edemeden vefat etmiştir.145 Necmeddin el-Gazzî İbn Nüceym'in vefat tarihini, talebesi Muhammed Alemî'den naklen 969/1562 olarak verirken oğlu Ahmet’ten yapılan nakillerde 8 Recep 970/ 4 Mart 1563 çarşamba olarak zikredilmektedir. Cenazesi, Sükeyne bint Hüseyin b. Ali’nin kabri yakınında defnedildi.146