• Sonuç bulunamadı

TR71 DÜZEY 2 BÖLGESİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ MEVCUT DURUM ANALİZİ

4.6. Süt İşleme İşletmelerinin ve Destek Kuruluşlarının Durumu 1. Destek Kurumları

4.6.2. Süt İşleme Tesisleri

Özel sektörde yer alan şirketlerde ise işletmenin karlılığını doğrudan etkilediği için her zaman hizmet içi eğitim programları gerçekleştirilmektedir. Özellikle firmalarda pazarlama ve teknik konularda eğitime ihtiyaç duyulmaktadır. Ürünlerin kapasiteleri belirlendikten sonra ve iyi sunum yapabilmek firmaların sürdürülebilirliği

açısından önem arz etmektedir. Sektörde yer alan bu firmaların % 60’ı imkanların el vermesi durumunda üretim kapasitelerinin geliştirilmesi gerektiğini savunurken geriye kalan kısım ise ihracatın önemi vurgulamakta ve yeni bir markanın tescil edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Süt İşleme Tesislerinin Hukuki Durumu

89 % 11 %

Limited Şti. Anonim Şti.

İncelenen firmalarda % 66,66’lık kısmının markalı bir ürünün olmadığı belirlenmiştir. Bu durumunun firma için sorun teşkil edeceği düşünülmektedir. Bu durumun tersine firmaların % 66,66’lık kısmının ise pazarlama ile ilgili bir sorunun olmadığını belirlenmiştir.

Süt işleme tesislerinin personel durumu incelenecek olursa, teknik personelin % 50’si lisans mezunu olup ziraat mühendisi ve veteriner bölümlerinden mezun olan kişilerden oluşmakta olduğu belirlenmiştir.

Şekil 4.5.

Destek Kurumlarının Hizmet içi Eğitime Katılma Oranı

72 % 28 %

Hayır Evet

Teknik Personel Eğitim Durumu Destek Kurumları Süt İşleme Tesisleri

Adet % Adet %

İlköğretim 5,00 8,06 4,00 23,53

Lise 10,00 16,13 2,00 11,76

Ön Lisans 8,00 12,90 1,00 5,88

Lisans 30,00 48,39 10,00 58,82

Yüksek Lisans 2,00 3,23 -

-Doktora 7,00 11,29 -

-Toplam 62,00 100,00 17,00 100,00

Bu kurum ve kuruluşların % 72’si süt üretim veya işleme tesislerini düzenli bir şekilde ziyaret ederken % 28’lik kısmı ise bu ziyaretleri gerçekleştirmediğini belirtmektedir.

Firma düzeyinde incelendiği zaman süt alınacak işletmeler belirlenirken bazı kriterler göz önünde bulundurulmaktadır.

Bu kriterler incelenecek olursa hijyen koşullarının iyi olması (% 50), süt miktarı (% 33,3) ve mesafeye göre

(%16,7) belirlenmiştir. Süt alınırken çiftçilere ödenen ücret belirlenirken % 28,57 oranında yağ oranına, işletmelerin hijyen kurallarına uyma durumlara göre ve süt miktarına göre prim ödemesi yapılmaktadır. süt sektöründe yer alan firmalar genellikle sütte bulunması gereken yağ oranının

% 3-4 arasında olmasını gerektiğini belirtmişlerdir. Geriye kalan % 14,28’lik kısımda ise su oranına göre prim ödemesi gerçekleşmektedir.

Teknik Personel Eğitim Durumu

Şekil 4.6.

Süt İşleme Tesislerinin Hukuki Durumu

37 %

50 %

Özel sektörde yer alan firmalara göre süt üreten veya işleyen işletmelerin % 33,33 çok iyi düzeyde hijyen kurallarına uyulması gerektiğini ifade etmişlerdir. Yine aynı oranda iyi düzeyde olması sütte istenilen hijyen durumunu ifade etmektedir.

Sektörde yer alan ve araştırma alanımızda bulunan firmaların % 66,6’sı bölgedeki süt kalitesinin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu ifade etmişlerdir. Aynı zamanda her zaman piyasada istenilen kalitede süt bulunduğunu tespit edilmiştir.

İncelenen firmalarda % 50’si kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi girdi maliyetlerinin çok yüksek olmasından şikâyet ettikleri ve firmalar arasında rekabetin çok yoğun bir şekilde gerçekleştiğini ifade etmişlerdir.

Şahin ve ark. (2001), Adana İlinde Entansif Süt Sığırcılığı Üretim Ekonomisi adlı çalışmada kesif yem değerinin toplam değişen masraflar içerisindeki payını % 64,6 olarak hesaplamışlardır.

Keskin ve Dellal (2011), Trakya Bölgesi'nde Süt Sığırcılığı Üretim Faaliyetinde Brüt Kar Analizi adlı çalışmalarında toplam değişen masrafları içerisinde en çok payın % 61,8 ile kesif yem ve % 24,5 ile kaba yemin olduğu belirtmişlerdir.

Özel sektörde faaliyet gösteren süt işleme tesislerinde % 88,88 oranında tesis hibe programlarından yararlanmıştır.

Ayrıca araştırma alanımızda yer alan tüm tesisler hibe desteği alabilmek için proje yaptırmışlardır.

Ipard ve hibe programlarından yararlanabilmek adına AR-GE birimlerinin kurulması işletmeleri farklı kılmaktadır.

Bölgemizde yer alan bu firmaların % 55,55’inde AR-GE birimleri yer almaktadır. Firma başına ortalama 2 kişi bu birimde istihdam edilmektedir. Firmanın birimleri arasında AR-GE biriminin olması bu tesislerin % 55,55’inde yenilikçi bir gelişme stratejisinin oluşturulmasına sebep olmaktadır.

Çalışma bölgemizde yer alan süt işleme tesislerinde ise en büyük sorun % 29,16’lık dilim ile sütü çok pahalıya üretilmesi olarak belirlenmiştir. Süt üretim masraflarının içerisinde en büyük masraf kalemi yem masraflarıdır.

Mirza (1990), Bursa ili Karacabey ilçesi Entansif süt sığırcılığının ekonomik analizi adlı çalışmasında yem masraflarını % 57,7 ile üretim maliyetinde en yüksek paya sahip olduğunu hesaplamıştır.

Sektörde yer alan kurum ve kuruluşlar dışında kalan firmaların % 50’si teknik danışmanlık hizmeti verdiği tespit edilmiştir. Aynı zamanda kalan % 50’lik dilim ise danışmanlık hizmetinin vermek istediği belirlenmiştir.

Firmaların yapmış oldukları danışmanlık hizmeti genellikle ücrete tabi olduğundan çiftçi için karlı bir iş görülmemektedir. Aksine işletmelerin daha kurumsal ve daha tecrübeli bu firmalardan yararlanması süt verimini arttırmakta önemli bir rol oynamaktadır. Bu danışmanlık hizmetlerinin sağlanabilmesi için % 58,33’ü yetişmiş ve tecrübeli elemana ihtiyacın olduğunu belirtmiştir. Geriye kalan kısım ise ek finansmana ve teknik danışmanlık birimine ihtiyaç olduğunu göstermişlerdir.

Araştırma alanımızda kalan firmalar ile yapılan anket sonuçlarına göre bu süt işleme tesislerinin genellikle ihtiyacı oldukları teknik bilgiyi % 37,5’u diğer firmalardan,

% 37,5’u kendi uzmanlarından ve % 25’ini ise teknik danışmanlardan karşılamakta olduğu belirlenmiştir. Bunun yanında firmaların % 50’si teknik konularda danışmanlık hizmeti almakta olduğu belirlenmiştir. Bu firmaların % 62,5’u yurt dışı bağlantısının olduğu belirlenmiştir ve geriye kalan firmalarında % 66,6’sı yurt dışı bağlantısını kurmak istediğini belirtmiştir.

Süt işleme tesislerinin dış ticaret performanslarına bakılırsa, sektörde yer alan tüm firmaların ihracat yapmadığı tespit edilmiştir. Bu firmaların % 37,5’u ise gelecek dönemlerde ihracat planlaması yaptıkları belirlenmiştir. İhracatın sürdürülebilir ve etkin bir şekilde devam edebilmesi için belli bir takım altyapı hazırlıklarının yapılması gerekmektedir. Bu firmaların % 46,15’i ihracatın reklam ile ilk önce tanıtılmasını ve pazarda yer edinilmesi görüşünü sergilemişlerdir. % 23,07’lik kısım ise yurt dışı fuarlarına aktif bir şekilde katılım sağlanmasının ihracata etki edeceğini belirtmişlerdir.

Bu çalışma kapsamında TR71 Düzey 2 Bölgesi'nde yer alan Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kırşehir ve Kırıkkale illerinde tarımsal üretim yapan işletmelerin nüfus varlığı Çizelge 5.1’de verilmiştir. Nevşehir ilinde aktif nüfus olarak nitelendirilen 15-49 yaş grubu % 46,55 olmaktadır.

Aktif nüfus işletmenin işgücünü önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Aksaray ilinde aktif nüfus ise % 54,55 olarak yer almaktadır. Niğde ilinde ise % 61,70 olarak yer almaktadır. Kırşehir ilinde %59,55 ve bölgeler içerisinde en yüksek ortalamaya sahip olan Kırıkkale ilinde ise % 69,81 oranında işgücünün de kaynağı olan aktif nüfus belirlenmiştir.

Tarımsal üretimde işletme ve aile arasında çok yakın ilişkiler bulunmaktadır. Türkiye’deki tarımsal işletmeler aile işletmeleri olduğu için işletmelerin yöneticileri de genellikle aile reisi olmaktadır. Aile işgücünün bu denli yakın ilişki içerisinde olması işletmelerin incelenmesi açısından zorunlu olmaktadır. Türkiye’de tarım, ailenin gelir kaynağının yanı sıra aynı zamanda bir yaşam biçimidir.

Buna bağlı olarak gerçekleştirilecek olan üretimde aile bireylerinin etkisi oldukça yüksektir.

Küresel veya Ülkesel olarak ülkelerin gelişmişlik düzeyleri incelenirse bu aile işletmeciliğinin önemi daha da yükselmektedir. Üretim faktörlerinin içerisinde yer alan işgücü tarıma doğrudan etki yapmakta ve maliyeti etkilemektedir. Bu nedenle tarım işletmelerinde işgücü miktarı ve kaynağı çok önemlidir. Buna paralel olarak kentsel alanlarda istihdam oranı düştükçe ve köye dönüş projeleri başarıyla sürdürüldükçe kırsal alanda işgücü daha anlamlı olacaktır. Kırsal alanda yaşayan çiftçilerde bunun farkında olmakta ve nüfus artışları daha fazla olmaktadır.

Aktürk ve Ark., (2004), Gökçeada’da Ekstansif Koşullarda Hayvancılık Yapan İşletmelerinSosyo-Ekonomik Açıdan İncelenmesi adlı çalışmada işletme başına düşen aile nüfusu 4,4 olarak belirlemişlerdir (Aktürk ve Ark., 2004).

Fidan (1996), Kütahya merkez ilçe bünyesinde pazara yönelik süt sığırcılığına yer veren tarım işletmelerinin ekonomik analizi ve planlaması adlı çalışmada ortalama

İlban (2010), Van İli Merkez İlçede Kültür-Melez Süt Sığırcılığı Yapan İşletmelerin Ekonomik Analizi adlı çalışmasında işletme başına düşen ortalama nüfusu 6,20 olarak tespit etmiştir.

Süt sığırcılığı yapan işletmelerin eğitim durumu Çizelge 6.2’de verilmiştir. Süt sığırcılığı yapan işletmelerde okuma yazma oranının çok yüksek olduğu gözlemlenmiştir.

Nüfusun eğitim düzeyine bakacak olursak; tüm araştırma bölgelerimizde % 50’den fazla birey ilkokul mezunu olarak tespit edilmiştir. Bu durum da eğitim düzeyinin düşük olmasına sebep olmaktadır. Kırsal alanda üretim üzerinde aile işgücünün önem seviyesi yüksek olduğundan kırsal nüfusun eğitim düzeyleri düşük olmaktadır. Tarımsal üretim yapan işletmelerde para sirkülasyonunun içeride yapılması önem arz etmektedir. Bu bağlamda okuma ile birlikte aile bireylerinin dışarıya göç verilmesi tarımsal üretimi olumsuz etkileyecek ve maliyet artacaktır.

Karaaslan (2000), Tokat ili merkez ilçede projeye dayalı damızlık süt sığırcılığı işletmelerinin ekonomik analizi adlı çalışmada işletme başına düşen ortalama aile nüfusu 7,55 adet tespit edildiğini bildirmiştir. Bu değerin % 52,71’ini erkek nüfusu oluştururken, % 47,28’ini ise kadın nüfusu oluşturduğunu ifade etmiştir.

Eğitim seviyelerinin kırsal alanda düşük olması elbette işletmeler açısından önemli bir engeldir. Üretim yapılırken uygulanacak tekniklerin belirlenmesinde, maliyetlerin belirlenmesinde, yeniliklerin benimsenmesinde ve yenilikler ile birlikte haber kanallarına ulaşmada eğitim seviyesi çok önemlidir. Bilinçli bir şekilde üretim yapılması verimliliği arttıracağı gibi maliyetleri de düşürmektedir.

Nizam (2006), Aydın ilinde pazara yönelik süt sığırcılığı işletmelerinin verimliliklerinin belirlenmesi adlı çalışmasında işletme başına işletmelerin %56 ilkokul mezunu, %19 ortaokul mezunu, %15 lise mezunu, %8 üniversite mezunu ve %2 yüksek lisans mezunu oldukları görülmektedir.

Bintaş (2011), Trakya Bölgesi'ndeki süt sığırcılığı