• Sonuç bulunamadı

İş Sözleşmesinin Tarafların Anlaşması ile Sona Erdirilmesinde Şekil

6. İŞ SÖZLEŞMESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ VE SONA ERMESİNDE ŞEKİL

6.2 İş Sözleşmesinin Tarafların Anlaşması ile Sona Erdirilmesinde Şekil

Sözleşmeler hukukunun tarafların anlaşması ile kurulan bir anlaşma olduğunu açıklamak gerekir (Eren, 2014). Tarafların anlaşması yalnızca sözleşmelerin oluşturulmasında değil, sözleşmelerin değiştirilmesinde ya da konu başlığımız olan sözleşmelerin sona erdirilmesinde de etkin bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla tarafların serbest ve özgür iradeleri ile kurabildikleri iş sözleşmelerini yine taraflar serbest ve özgür iradeleriyle diledikleri zaman sonlandırabilmektedirler. Tarafların kurmuş oldukları iş sözleşmesinin yine tarafların rızaları ile diledikleri zaman sona erdirilmesine ikale de denilmektedir. İkale kelime anlamı olarak bozma, sonlandırma olarak da adlandırılır.

Tarafların anlaşarak iş sözleşmesini sona erdirmesine ilişkin olarak ne İş Kanunu’nda ne de TBK’ da herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyeti başlığını taşıyan 48. maddesine göre herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır. Bu açıklamadan da hareketle herkesin dilediği alanda çalışması ve nihayet bizi ilgilendiren kısmında herkesin dilediği alanda sözleşme hürriyetine sahip olduğu açık ve net bir şekilde vurgulanmıştır. Bu vurgulamadan çıkarılacak sonuçlar ise herkesin dilediği gibi sözleşme yapabileceği ve yine bu kapsamda olarak diledikleri gibi oluşturdukları sözleşmeleri sonlandırmalarına imkân tanınmaktadır (Antalya, 2012).. Bazı hallerde de işçiler ikale sözleşmesini ya da sözleşmeyi sona erdirmeye yönelik anlaşmayı baskı altında veya zorla imzalamaktadırlar. Bu durumda her ne kadar iş sözleşmesini imzalamış bulunsa da işçinin iradesi sakatlanmış vaziyette olacağından dolayı, ilgili sözleşmeye atılan imzanın da sıhhati sorgulanacaktır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.10.2010 tarih, 2009/29861 Esas, 2010/29354 Karar sayılı kararında açıklandığı şekliyle, her ne kadar İş Kanununda ikale sözleşmesi ile iş sözleşmesinin

sona erdirilmesi ve hükümleri yer almadığı belirtilse de sözleşmenin taraflarından birinin diğer tarafa sunduğu iş sözleşmesinin feshi beyanına karşılık, ilgili tarafın da bu teklifi kabul etmesiyle iş sözleşmesinin bozulması iş sözleşmesi karşılıklı irade ile oluşturulduğundan ikale sözleşmesi niteliğinde bozulduğuna ilişkin karar vermiştir. Türk hukuk mevzuatında ikale sözleşmesinin şekline ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak TBK 13. maddesi belirli bir genel kural çizerek tüm sözleşme çeşitlerine ilişkin bir hüküm ortaya koymuş bulunmaktadır. Buna göre; Kanunda yazılı olarak yapılması belirtilen sözleşmelerin değiştirilmesinde veya sona erdirilmesinde de yazılı şekil şartına uyularak işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir. Buradan hareketle konumuza bir çıkarma yapmak gerekirse, ikale sözleşmesine konu iş sözleşmesi yapılırken hangi şekil şartına uyularak yapıldıysa, bu sözleşmenin değiştirilmesi veya sona erdirilmesi halinde de aynı şekil şartına uyulması gerekmektedir.

Şahsi kanaatimizce, ispat şekli olarak tüm sözleşmelerin yazılı olarak yapılması yerinde olacaktır. Bu nedenledir ki, yazılı olarak yapılan sözleşmelerde ispat, diğer şekillerde yapılan sözleşmelere göre taraflara kolaylık sağlar. Doktrinde hâkim olan görüşe göre, yazılı şekilde yapılması zorunlu olan iş sözleşmelerinin sona erdirilmesi için yapılan ikale sözleşmelerinin de yazılı olarak yapılması gerekmektedir (Mollamahmutoğlu ve diğerleri (2014)). Yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 19.02.2007 tarih, 2007/6998 Esas, 2007/7700 Karar sayılı kararında da işçinin işten çıkmayı ya da iş ilişkisini sona erdirmeyi amaçlayan dilekçesini işverene sunarak belli bir miktar kıdem ve ihbar tazminatı almasını örtülü olarak ikale sözleşmesinin imzalandığı şeklinde değerlendirmiştir Buradan çıkan sonuca göre, Yargıtay, iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdirilmesinde herhangi bir şekil şartı aramamaktadır. Sözleşme tarafları asgari olarak Kanunda bir şekil şartı varsa ona uymalıdır. İş sözleşmeleri de bu sözleşmelerin sona erdirilmesine ilişkin olan ikale sözleşmeleri de tarafların özgür iradeleri doğrultusunda belirli bir şekle tâbi tutulabilir. Tüm bu açıklamalar ışığında, ikale sözleşmesine konu iş sözleşmesi eğer bir şekil şartına tâbi tutularak yapılmışsa, buna ilişkin ikale sözleşmesi de esas sözleşmenin yapıldığı şekil şartına tâbi tutularak yapılmalıdır. Yok, eğer iş sözleşmesi herhangi bir şekil şartına tâbi olmaksızın yapılmışsa, buna dair ikale sözleşmesi de herhangi bir şekil şartına tâbi olmaksızın yapılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, iş sözleşmesinin veya ikale sözleşmesinin ispatının kolay olması bakımından yazılı şekil şartına uyularak yapılması gerektiğini belirtmek

gerekir. Aksi halde bu tür sözleşmeler gayet tâbi istenilen şekilde yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Özellikle TBK gereği Kanun koyucu herhangi bir şekil şartı öngörmemişse, bu durumda şekil serbestîsi ilkesi gereği taraflar istediği şekle göre sözleşmeleri oluşturabileceklerdir. Özel hukukun ve sözleşmeler hukukunun en belirgin özelliklerinden birisinin tarafların özgür ve sakatlanmamış iradeleri ile işlemler yapmalarına zemin hazırlamak olduğu da düşünülecek olursa, tarafların Kanundaki belirli şekilde yapılmaları zorunlu kılınan istisnaları hariç olmak üzere sözleşmeleri genel kural olan şekil serbestîsi dâhilinde yapmalarında fayda bulunmaktadır. Şekil serbestîsinin olmasının vermiş olduğu rahatlığın yanında tarafların belirli bir şekil kararlaştırabilecekleri de bilinmektedir (Tuğ, 1994).