• Sonuç bulunamadı

Belirli Süreli İş Sözleşmelerinde Şekil

5. İŞ SÖZLEŞMESİ TÜRLERİNDE ŞEKİL

5.1 Belirli Süreli İş Sözleşmelerinde Şekil

İş sözleşmelerinde belirli- belirsiz süre ayrımı, taraflarca sözleşmenin süresinin belirlenmiş olup olmadığına göre belli olur. (Mollamahmutoğlu ve diğerleri (2013)). İş sözleşmelerinde asıl olan belirsiz süreli iş sözleşmesinin akdedilmesidir (Arslan Ertürk, 2017).

Bunun başlıca nedeni belirli süreli iş sözleşmelerinin işçiler bakımından yeterince güvenceli olmamasından kaynaklanır. Bu nedenle esas olan belirsiz süreli iş sözleşmesi istisnai olan da belirli süreli iş sözleşmesidir. Sözleşmenin belirli süreli

olup olmadığını anlamak için iş sözleşmesinde sürenin varlığı açık ya da zımni olarak olup olmadığına bakılmalıdır. Açık veya zımni olarak bir sürenin varlığı belli ise sözleşme belirli süreli sözleşmedir. Aksi takdirde anılan şekliyle bir kayıt yoksa belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacaktır (Alpagut, 2005).

Belirli iş sözleşmelerinin bir özelliği de, sözleşmede belirlenen sürenin sonunda herhangi bir fesih ihbarına gerek olmaksızın sözleşmenin sona ermesidir (Çelik ve diğerleri (2018)). Sözleşmenin isminden de anlaşılacağı üzere, sözleşmenin belirli bir süre için yapıldığı öncelikli olarak bilindiği için, buna ilişkin fesih bildiriminin baştan yapılmış olduğu kabul edilir. Belirli süreli iş sözleşmesinde fesih bildirimin yapıldığı kabul edildiğinden, işçiler iş güvencesinden yararlanamamaktadırlar (Çelik ve diğerleri (2018)). Bu durumdan anlaşılacağı üzere belirli süreli iş sözleşmeleri istisnai bir özellik taşımaktadır. İşçilerin genellikle zorunluluğu olmalarından dolayı ya da işin özelliği gereği belirli bir süre için yapılacağı öngörülen işlerde belirli süreli sözleşmeler yapılmaktadır. Belirli iş sözleşmesi yazılı şekil şartına tâbidir. İş Kanunu belirli süreli iş sözleşmelerinin unsurları arasında yazılı şekil şartına tâbi olduğunu açıkça belirtmiştir.

İş Kanunu 8. maddesine göre, iş sözleşmesi, işçinin bağımlı olarak iş görmeyi, işverenin de ücret ödemeyi kabul etmesi ile oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, herhangi bir şekil şartına bağlı değildir. Süresi bir yıl ve bir yıldan fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde düzenlenmesi zorunludur. Yazılı sözleşme yapılmayan durumlarda işveren çalışana en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma şartlarını, günlük veya haftalık çalışma süresini, işçinin ücreti ve varsa ilave ücretini, ücret ödeme zamanını, sözleşmenin süresi belirli ise süresini, sözleşmenin feshi durumunda işçi ve işverenin uymak zorunda oldukları kuralları belirten yazılı bir belge vermek zorundadır. Ancak süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli iş sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki aylık süre bitmeden sonlanmış ise, fıkrada belirtilen bilgilerin geç sözleşmenin sona ermesi tarihinde işçiye yazılı olarak verilmesinin zorunlu olduğu şeklindedir (Çelik ve diğerleri (2018)).

Belirli süreli iş sözleşmesine ilişkin olarak İş Kanunu 11.maddesine göre, belirli süreli işlerde ya da önceden belirlenen bir işin tamamlanması gibi objektif şartlara bağlı olarak taraflar arasında yazılı olarak yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, geçerli bir sebep olmadıkça, zincirleme şeklinde yapılamaz. Aksi halde bu sözleşme en başından itibaren belirsiz süreli

olarak değerlendirilir. Geçerli nedene dayalı üst üste yapılan iş sözleşmeleri, belirli süreli olma niteliğini koruduğunu belirtmiştir (Çelik ve diğerleri (2018)).

İş Kanunu’nda belirli süreli iş sözleşmesinin belirsiz süreli iş sözleşmesinden ne gibi farklılıkların olduğuna ilişkin açıklamaları vardır. İş Kanunu 12. maddesine göre, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçi, ayırımı geçerli kılan bir sebep bulunmadığı sürece sadece iş sözleşmesinin süreli olmasından kaynaklı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan benzer işçiye göre farklı özlük haklarına sahip olamaz. Belirli süreli iş sözleşmesine bağlı olarak çalışana, belirli bir zaman diliminde ödenecek ücret işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir. Önceden belirlenen bir çalışma şartından yararlanmak amacıyla aynı işyerinde geçirilen kıdem esası arandığında belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçi açısından farklı kıdem uygulanması yapılamaz. Böyle durumda haklı bir neden olmadıkça, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan benzer işçi hakkında belirlenen kıdem esas alınır. Benzer işçi, işyerinde aynı ya da buna benzer bir işte belirsiz süreli iş sözleşmesine bağlı olarak çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi olmadığı takdirde, o işkolunda aynı şartlara uygun işyerinde aynı ya da benzer işi yapan belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi göz önünde bulundurulur. Her ne kadar İş Kanunu 11. maddede belirtildiği gibi her belirli sözleşmenin haklı olarak yazılı şekilde yapılacağı öngörülmüş olsa da, 8. maddeye göre bir yıl altındaki belirli süreli sözleşmelerin yazılı yapılmayacağı gibi bir anlam ortaya çıksa da, burada yazılı şekil yerine yazılı belge ve bilgi vermenin anlatıldığını anlamak gerekir (Çelik ve diğerleri (2018)). Sonuç olarak belirli süreli iş akitlerinde yazılı şekil şartı, bir yıldan uzun süreli sözleşmelerde iş sözleşmesi yazılı şekil ile meydana getirilirken, bir yıldan daha az süreli sözleşmelerde ise yazılı belge ve bilgi verme şeklinden kaynaklanmakta ve uygulanmaktadır (Süzek, 2016).

Belirli süreli iş akitlerinde yazılı şekil olacağını belirtmiş olduğumuza göre bu yazılı şeklin hangi şekilde yapılacağını da belirtmekte fayda vardır. Bu yazılı şekildeki sözleşmenin adi yazılı şekil olarak düzenlenmesi yeterlidir. Resmi şekilde de düzenlenebilir ancak asgari düzeyde adi yazılı olarak yapılabilir.

Yazılı olarak yapılacak iş akitlerinde, iş ilişkisinin belirli olmasından dolayı sürenin açık veya zımni olarak belirtilmesi gerekir. Öte yandan işin türü ve bu işin belirli bir süre için yapılacağının ve bu mahiyette yapılabilecek bir iş olup olmadığının tespiti de sözleşmede belirtilir. Belirli süreli iş sözleşmelerinde süre belirttiğimiz gibi çok önemlidir. Belirtilmediği takdirde belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilir (Alpagut, 2005).

Belirli süreli iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması ispat şartı olarak değerlendirilir. İspat şartında eğer belirli süreli iş sözleşmesi yazılı olarak yapılırsa bu durumda işçi de işveren de sözleşmenin varlığını ispat edebilir. Sözleşme yazılı olarak yapılmazsa tarafların bu durumda ispatı da güçleşecek ve bu durumun sonucu olarak da yazılı şekil geçerlilik şartı olarak değerlendirilirse işçinin hakları zarar görecek ve bu durum İş Kanunun işçiyi koruma niteliğine aykırı bir durum oluşturacaktır (Alpagut, 2005). Dolayısıyla yazılı yapılmasa işçinin korunması ilkesi ve Kanunun açık hükmü gereği yazılı yapılmayan veya belirli süre belirtilmeyen veyahut süre bittikten sonra tekrar belirli süreli yapılan iş sözleşmeleri belirsiz süreli iş sözleşmesi niteliğinde olacaktır (Alpagut, 2005). Tüm bu nedenlerle belirli süreli iş sözleşmelerinde yazılı şekil şartının ispat hukuku bakımından işlev kazandığını ve böyle değerlendirilmesi gerektiğini hem Kanunun açık hükümleri gereği hem de işçinin korunması ilkesi gereği değerlendirmek gerekir (Mollamahmutoğlu ve diğerleri (2014)).

İş sözleşmelerinde asıl olan belirsiz süreli iş sözleşmesinin akdedilmesidir (Arslan Ertürk, 2017). Bunun başlıca nedeni belirli süreli iş sözleşmelerinin işçiler bakımından yeterince güvenceli olmamasından kaynaklanır. Bu nedenle esas olan belirsiz süreli iş sözleşmesi istisnai olan da belirli süreli iş sözleşmesidir. Sözleşmenin belirli süreli olup olmadığını anlamak için iş sözleşmesinde sürenin varlığı açık ya da zımni olarak olup olmadığına bakılmalıdır. Açık veya zımni olarak bir sürenin varlığı belli ise sözleşme belirli süreli sözleşmedir. Aksi takdirde anılan şekliyle bir kayıt yoksa belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacaktır (Alpagut, 2005). Belirli iş sözleşmelerinin bir özelliği de, sözleşmede belirlenen sürenin sonunda herhangi bir fesih ihbarına gerek olmaksızın sözleşmenin sona ermesidir. Sözleşmenin adından da anlaşılacağı üzere, belirli bir süre için yapıldığı baştan bilindiği için, buna ilişkin olarak fesih bildirimi baştan yapılmış gibi sayılmalıdır. Bu sözleşmenin böyle olmasından dolayı da, işçiler iş güvencesinden yararlanamamaktadırlar. Hal böyle olunca da belirli süreli iş sözleşmeleri istisnai bir özellik niteliği taşımaktadır. İşçilerin genelde mecbur kalmalarından dolayı ya da işin niteliği gereği belirli bir süre için yapılacağı öngörülen işlerde bu tür sözleşmeler yapılmaktadır. Belirli iş sözleşmesinin şekliyle ilgili olarak öncelikle belirtilmelidir ki, bu tür bir sözleşme yazılı şekil şartına uyularak yapılmalıdır. İş Kanunu ilgili hükmü de belirli süreli iş sözleşmelerinin unsurları arasında yazılı şekil şartının bulunduğunu açıkça belirtmiştir (Süzek, 2016).

Belirli süreli iş sözleşmelerinde yazılı şekil olacağını açıkladığımıza göre bu yazılı şeklin hangi şekilde yapılacağını da belirtmekte fayda var. Bu yazılı şekildeki sözleşmenin yazılı olarak düzenlenmesi yeterlidir. Resmi şekilde de düzenlenebilir ancak asgari düzeyde yazılı olarak herhangi bir şarta tâbi olmadan yapılabilen şekil şartı olarak kolay bir yöntem olduğunu belirtebiliriz. Kolay bir yöntem olması nedeniyle de bu tür yazılı sözleşmelerin yapılmasının çoğalması ve taraflar bakımından ilişkilerinin ispatlanabilirliği açısından da önemli bir veri olarak değerlendirilmektedir (Süzek, 2016).

Yazılı olarak yapılacak iş sözleşmesinde, iş ilişkisinin belirli olmasından dolayı sürenin açık veya örtülü olarak belirtilmesi gerekir. Bunun yanı sıra işin türü ve bu işin belirli bir süre için yapılacağının ve bu mahiyette yapılabilecek bir iş olup olmadığının tespiti bakımından sözleşmede yer alması gereken unsurlar olarak görülmektedir. Süre belirttiğimiz gibi bu sözleşeme türünde çok önemlidir. Belirtilmediği takdirde belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edileceğinin unutulmaması gerekir (Alpagut, 2005). Belirli süreli iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılmasının ispat şartı olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. İspat şartında eğer belirli süreli iş sözleşmesi yazılı olarak yapılırsa bu durumda işçi de işveren de durumu kanıtlayabileceklerdir. Yazılı olarak yapılmazsa tarafların bu durumu ispatı da güçleşecek ve bu durumun sonucu olarak da eğer yazılı şekil geçerlilik şartı olarak değerlendirilirse ve bu sözleşme ispat edilemezse işçinin hakları zarar görecek ve hiçbir hak talebi olamayabilecektir (Alpagut, 2005). Ancak yazılı yapılmasa dahi işçinin korunması ilkesi ve Kanunun açık hükmü gereği yazılı yapılmayan veya belirli süre belirtilmeyen veyahut süre bittikten sonra tekrar belirli süreli yapılan iş sözleşmeleri belirsiz süreli iş sözleşmesi niteliğinde olacaktır. Hal böyle olunca belirli süreli iş sözleşmelerinin yazılı şekil şartına uyulmasının hangi şarta tâbi tutulacağı ayrımı bakımından ne denli önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Tüm bu nedenlerle belirli süreli iş sözleşmelerinde yazılı şekil şartının ispat hukuku bakımından işlev kazandığını ve böyle değerlendirilmesi gerektiğini hem Kanunun açık hükümleri gereği hem de işçinin korunması ilkesi gereği değerlendirmek gerekir (Mollamahmutoğlu ve diğerleri (2014)).