• Sonuç bulunamadı

Teknolojide yaşanan değişimler, çalışma hayatını da etkilemiş ve bunun sonucunda da işletmeler gittikçe artan bir rekabet içine girmişlerdir. Bu değişiklikler sebebiyle iş-aile yaşamı dengesinin kurulması konusu, literatürde çok daha fazla önem kazanan bir konu haline gelmeye başlamıştır (Smith ve Gardner, 2007: 3).

Çalışma hayatında artan rekabet, çalışanların üstündeki baskıyı da arttırmaktadır. Bu baskı da çalışanlar ve işletmeler adına bazı problemlere sebep olmaktadır. Bundan dolayı, iş-aile yaşam çatışması hakkında daha fazla çalışmaların yapılması ve bireyler ve işletmelerin de bu konuda daha çok aydınlatılmaları gerekmektedir (Narayanan ve Narayanan, 2012: 303).

İş-aile yaşam çatışması kavramının önem kazanması, endüstrileşme sürecinde kadınların çalışma hayatına katılımı nedeniyle artan talep sonucunda gerçekleşmiştir. Ekonomik alanda yaşanan değişimler toplumsal yapıyı önemli derecede etkilemiştir. Bu nedenle bireylerin ve toplumun mutluluğunu sağlamak üzere, iş ve aile yaşamları arasında bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu dengenin kurulması sonucunda; bireylerin yaşam kalitesinin yükselmesi, iş ve aile yaşamlarındaki yerine getirilen rollerin yarattığı mutluluk sonucu toplumda huzurun oluşması, işte gösterilen performansların artması ve işe devam etmeme durumunun azalması sağlanmaktadır (Durna ve Babayiğit, 2015: 727).

Bazı araştırmalar iş-aile yaşam çatışmasının her iki boyutu ile birçok örgütsel faktör arasındaki ilişkiler üzerinde durmuştur (Turunç ve Erkuş, 2010: 419). Bu bağlamda bulgular, iş yaşamının aile yaşamına etki etmesi sonucu yaşanan iş-aile yaşam çatışmasının; aile, evlilik ve genel yaşam doyumu, işi bırakma isteği ve işi bırakma gibi değişkenleri etkilediğini göstermiştir (Turunç ve Erkuş, 2010: 419). Diğer taraftan, aile yaşamının iş yaşamına etki etmesi sonucu yaşanan aile-iş yaşam çatışması ise; iş doyumu, işe geç gitme, işe devamsızlık ve performans gibi değişkenleri etkilemektedir. Bu değişkenlerde meydana gelen farklılaşma ise strese sebep olmaktadır.

Günümüzde çalışma ortamında yaşanan stres, bireylerin iş-aile yaşam çatışmalarına etki eden önemli faktörlerdendir. Stres; işe devamsızlık, kazalar, yaralanmalar ve hastalıklar gibi olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle stres, sadece işgörenleri etkileyen bir sağlık problemi değil, işletmelerin etkinliklerini devam ettirmelerinin de önüne geçen önemli bir sorundur (Turunç ve Erkuş, 2010: 419).

Yakın zamanda iş stresi üzerine yapılan çalışmalar, çalışma hayatındaki stres ile iş-aile yaşam çatışması (Voydanoff, 2005: 491), fiziksel ve ruhsal sağlık (Vries ve Wilkerson, 2003: 44) ve iş doyumu (Ramirez vd., 1996: 724) arasındaki ilişkilere yoğunlaşmaktadır. Stres ile iş-aile yaşam çatışması ve boyutları arasındaki bağlantıları gerek çift yönlü gerekse tek yönlü şekilde araştıran çalışmalar sonucunda, bu değişkenler arasında pozitif ve anlamlı seviyede ilişkiler olduğu saptanmıştır (Karatepe ve Baddar, 2006: 1018).

Bir yaşam alanı içerisinde meydana gelen stres faktörü, başka alanları farklı derecelerde etkileyebilmektedir (Pleck, 1977: 424). Birey, işten ya da aileden kaynaklanan stres, gerginlik, sıkıntı, tasa ve yorgunluk gibi sebepler nedeniyle, diğer alanlardaki rollerini gerçekleştirmekte güçlük çekebilmektedir (Greenhaus ve Beutell, 1985: 77).

İş yaşamında oluşan bir stres aile yaşamına önemli oranda etki edebilirken, aile yaşamında yaşanan bir stres iş yaşamına daha az oranda etki edebilmektedir. Hatta bir araştırma; işteki çalışma süresi, iş programlarının katılığı ve iş stresine yol açan diğer durumlar ile iş-aile yaşam çatışmasının birlikte aynı yönde değiştiği sonucuna varmıştır (Kim ve Ling, 2001: 205). Muhasebeci (Bedeian vd., 1988), üniversite öğrencisi (Adams vd., 1996), evli (Greenhaus vd., 1987) ve çocuk sahibi çalışan (Dziak, 2008) birey gibi farklı gruplar ile yapılan çalışmalarda; stres ile iş-aile ve aile-iş yaşam çatışması değişkenlerinin anlamlı seviyede ve pozitif yönlü ilişkili olduklarını göstermiştir (Greenhaus vd., 2003: 512).

Yapılan bir araştırma sonucunda, iş-aile yaşam çatışması ile iş tatmini arasında doğrudan bir ilişki bulunduğu öne sürülmektedir (Adams vd., 1996: 418). Araştırmaların çoğu, iş-aile yaşam çatışması ile iş tatmini arasında negatif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunduğunu tespit etmiştir. Bununla birlikte bazı araştırmalar ise, bu iki değişken arasında düşük düzeyde negatif ilişkiler bulmuştur (Allen, 2001: 414).

İşteki deneyimler sonucunda ortaya çıkan bir olgu olan iş tatmini, çalışanların işlerine veya işlerinin bazı yönlerine verdikleri reaksiyonu göstermektedir (Mowday vd., 1979: 225). İş doyumunun çalışanların işlerine karşı geliştirdikleri genel tutum olduğu ifade edilmektedir (Robins, 2000: 12). Aynı zamanda iş doyumunun çalışanların işlerinin kendilerine göre önemli olan şeyleri ne oranda karşıladığına dair algılarının bir sonucu olduğu da belirtmektedir (Luthans, 1995: 3).

İş-aile yaşam çatışmasının etkilediği bir diğer faktör ise örgütsel bağlılıktır. Kavram, örgüte karşı geliştirilen sadakat, fedakârlık gösterme, kendini örgüte adama ve örgüte katılma gibi kavramlarla açıklanmaktadır (Marchiori ve Henkin, 2004: 353). Örgüt verimi ve performansının geliştirilmesinde gerek çalışan gerekse işletme için büyük önemi olan örgütsel bağlılık, örgütsel davranış yazınında araştırılan başta gelen konular arasındadır (Mowday vd., 1982: 15).

Örgütsel bağlılık, çalışanın kimliği ile örgüt arasında ilişki kuran bir davranış biçimidir ve örgüt hedefleri ile çalışanın hedefleri arasında uyum geliştiren bir süreçtir (Meyer ve Allen, 1997: 12). Örgütsel bağlılık ile iş-aile yaşam çatışmasının güçlü bir şekilde ilişkili olduğu ve çatışma yükseldikçe bağlılığın düştüğü ileri sürülmektedir (Netenmeyer vd., 1996: 410). Hindistan hastanelerinde yapılan bir çalışmaya göre, örgütsel bağlılık ile iş-aile yaşam çatışması ve aile-iş yaşam çatışması düşük seviyede ilişkilidir (Namasivayam ve Zhao, 2007: 1212).

İlaç sektörü üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre ise, genel olarak örgütsel bağlılık ile iş-aile yaşam çatışması düşük seviyede ve negatif ilişkilidir (Efeoğlu ve Özgen, 2007: 249). Bu çalışmada alt boyutlar üzerinde yapılmış detaylı incelemelerde ise, örgütsel bağlılık ve iş-aile yaşam çatışmasının anlamlı seviyede ilişkili olmadığı, örgütsel bağlılık ve aile-iş yaşam çatışmasının ise düşük seviyede ve negatif ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Bir başka çalışmaya göre de örgütsel bağlılık ve iş-aile yaşam çatışması arasındaki ilişki düşük seviyede ve negatif yöndedir (Özdevecioğlu ve Aktaş, 2007: 11). Yapılan araştırmalarda, örgütsel bağlılık ile iş-aile yaşam çatışması ve aile-iş yaşam çatışması arasında anlamlı

seviyede herhangi bir ilişki bulanamamıştır (Çetin vd., 2008: 2; Lee ve Maurer, 1999: 493). Bununla birlikte örgütsel bağlılık ile iş tatmini arasındaki ilişki de pek çok araştırmaya konu olmuştur. Bu araştırmaların bazıları, örgütsel bağlılığın iş tatminini yükselttiğini göstermektedir (Sencan vd., 2013: 104). Örgütsel bağlılık iş tatminini de beraberinde getirmektedir. Yapılan bir araştırmada, örgütsel bağlılık ve iş tatmininin birbirlerine etki ettikleri sonucuna varılmıştır (Bateman ve Strasser, 1984: 95). Bir diğer araştırmaya göre ise, örgütsel bağlılık ve iş tatmini arasında herhangi bir ilişki yoktur (Mowday vd., 1982: 19). Ancak, örgütsel bağlılık ile iş tatmini arasında genellikle anlamlı seviyede ilişki olduğunu gösteren araştırmalar da mevcuttur (Hoş ve Oksay, 2015).