• Sonuç bulunamadı

3.4. Motivasyon Kaynakları

3.4.1. İçsel Motivasyon Kavramı ve Tanımı

3.4.1.3. İçsel Motivasyon ile İlgili Kuramlar

İçsel motivasyon ile ilgili kuramlar çerçevesinde içsel motivasyonunu iki temel kuramı olarak “Öz Belirleme Kuramı ve Akış Kuramı” ele alınmıştır.

3.4.1.3.1. Öz Belirleme Kuramı

Öz belirleme kuramı ilk olarak Deci (1970) tarafından bulunmuştur. Bu kuram özellikle içsel motivasyon araştırmalarında açığa çıkmıştır (Çankaya, 2009: 23; Ryan vd., 2008: 146). Öz Belirleme Kuramı, kişisel gelişimin temellerini içeren temel psikolojik ihtiyaçlar teorisini, bütünlük ve iyi olma halini açık bir şekilde ifade eder (Ryan vd., 2008: 146).

Öz Belirleme Kuramı, kişilik gelişimi ve davranışsal öz düzenleme için bireyin iç kaynaklarını geliştirmesinin önemini belirten doğal bir teoriyi vurgularken geleneksel ampirik yöntemler kullanır ve insan motivasyonu ve kimliğine ait bir yaklaşım sergiler. Dolayısıyla bu kuramın alanı, bireyin kişisel motivasyonun ve kişilik bütünlüğünün temelini oluşturan doğuştan gelen büyüme eğilimleri ve psikolojik ihtiyaçlarının yanı sıra tüm bu olumlu süreçleri teşvik eden koşulların araştırılmasıdır (Ryan ve Deci, 2000b: 68).

Bireylerin yaradılıştan kişisel gelişime meyilli olduğunu savunur. Fakat burada bahsedilen meyil, diğer bireylerin yardımıyla meydana gelmektedir. Ancak bu meyilin ortaya çıkardığı eylemler diğer bireylerce desteklenebilir ya da engellenebilir (Çetinkalp, 2009: 7).

Öz Belirleme Kuramı, insan davranışlarının hür irade ile oluşan düşüncelerinin eylemlere dönüşmesi ve insanın tam anlamıyla kendi seçtiği eylemleri üstüne odaklanır (Park ve Word, 2012: 708). Başka bir açıdan öz belirleme kuramı, kişinin bir davranış sergilerken bunu kendi arzusuyla yapabilmesiyle ilgilidir (Deci ve Ryan, 1985: 192). Bu kuram, işgörenin doğal psikolojik sürecinin iyileşmesi ve onun

güdülenmesine olanak tanıyan sosyal durumlara işaret etmektedirler (Ryan, 2009: 84).

Öz belirleme kuramı, içsel ve dışsal motivasyonu performans yönünden açıklar. Ayrıca bu kuram, görev performansı ve rol davranışları üzerindeki içsel ve dışsal motivasyon etkilerini incelemek için kavramsal bir çerçeve olarak görev yapmaktadır (Zohar vd., 2015: 86).

Bu kuram çerçevesinde, dışsal motivasyona sahip olan işgörenler, işin kendisi dışında bazı hedefleri elde etmeyi arzularlarken içsel motivasyonuna sahip işgörenler, işte keyif, ilgi, merak, kendini ifade etme ya da kendi kişisel motivasyonlarını sağlamaya çalışırlar. Bu bağlamda, öz belirleme kuramı içinde içsel motivasyon proaktif, öğrenme ve gelişmeye dayanan motivasyonel bir örnekleme olarak görülür. (Park ve Word, 2012: 708). Ayrıca öz belirleme kuramı, içselleştirme ve bütünleşmenin önemine işaret eder. (Ryan ve Deci, 2000a: 60). İçe yansıtılmış düzenleme kavramı; içsel olarak düzenleme kontrolüdür ve kısmen içselleştirme sonuçlarından bahseder. Bütünleşme kavramı ise; öz beilirleme davranışını optimal olarak içselleştirmeden bahseder (Deci vd., 1994: 120).

Öz belirleme kuramı beraberinde üç ana psikolojik gereksinimi getirir. Bunlar; özerklik, yetkinlik yeterlik ile ilişkililiktir (Çankaya, 2009: 24). Özerklik; bireyin davranış ve tavırlarında dışardan gelen bir denetim ya da baskı olmaksızın kendi isteğiyle yaptığını hissetmesiyle ilgilidir. Yetkinlik ve yeterlik; kişininin dış çevreyle etkileşimi sürecinde etrafında karşılaştığı durumların üstesinden gelirken kendisini yeterli hissetmesiyle ilgilidir. İlişkililik ise; kişinin diğerleriyle ilişki kurma ihtiyacı ile ilgilidir (Deci vd., 1996: 179; Grolnick vd., 1997: 138).

Öz belirleme kuramı, motivasyonun denetlenebilir ve otonom olduğu durumda farklılık sergileyebileceğine işaret etmektedir (Edmunds vd., 2006: 2242). Şekil 3.2’de motivasyon sınıflandırması gösterilmiştir.

Şekil 3.2: Motivasyon Sınıflandırması

Kaynak: Ryan ve Deci, 2000a: 61.

Şekil 3.2’ye göre motivasyon sınıflandırması; dışsal düzenleme, içe yansıtılmış düzenleme, özdeşleşme ile ilgili düzenleme ve bütünleşme ile ilgili düzenlemeyi içeren dışsal motivasyon, içsel motivasyon ve motivasyonsuzluk olarak üç ana boyuta ayrılır. Motivasyonsuzluk, eylemde bulunma isteğinde olmamakla ilgilidir (Ryan ve Deci, 2000a: 60; Park ve Word, 2012: 708).

Dışsal düzenleme; dışsal ihtiyaçları sağlamaya yönelik ya da dışsal bir ödül elde etmek amacıyla yapılan bir davranıştır ve tepkisellikle ilgilidir. İçe yansıtılmış düzenleme; egosal ilişki ya da kendinden veya başkalarından onay almaya odaklanmayla ilgilidir. Bu düzenleme, oldukça kontrollü ve belirlidir. Çünkü bireyler bu davranışı bir baskı altında, suçluluk ve kaygıdan kaçınmak, egolarını beslemek ya da övünmek için yapmaktadırlar. Özdeşleşme ile ilgili düzenleme; bilinçli olarak faaliyetlerin değerlendirilmesiyle ilgilidir ve dışsal motivasyonun daha özerk ve öz düzenlemeyle ilgili bir biçimidir. Burada kişi bireysel davranışın önemini anlar ve buna göre bir kişisel düzenleme yapar bütünleşme ile ilgili düzenleme; dışsal motivasyonun en özerk biçimidir. Belirli bir düzenleme bireyin kendisine yönelikse bu bütünleşmedir. Bu kişisel tetkik ve diğer değerlerle ilgili yeni düzenlemeler ve kişinin gereksinimleri arasındaki bağlantı ile gerçekleşir (Jarjoura, 2014: 197; Ryan ve Deci, 2000a: 61).

3.4.1.3.2. Akış Kuramı

Akış kuramını Csikszentmihalyi (1965) şekillendirmiştir. Bu kuram, bireyin arzuları ve hedeflerinde şahsi tercihleri ve içsel mükafatların ehemmiyeti üzerinde durur (Csikszentmihalyi, 1990: 4). İşgörenlerin görevlerinin güçlük derecesinin artması, onlara güç bir durumun üstesinden gelmenin hazzını yaşatırken onlar için görevi daha enterasan bir boyuta taşımaktadır. Bu durumda bazı araştırmacılara göre işgörenlerin yetenekleri ve yeterlilikleri çerçevesinde görevlerinin zorluk oranı artıyorsa işgörenler bu durumdan memnunun olmaktadırlar. Bu doğrultuda işgörenler, sınırlarını zorlarlar ve kabiliyet ve yeterliliklerini ilerletebilirler. Bir örgütte güç işlerin ve iyi düzeyde işgören yetenekliliğinin ve yeterliliğinin olması ve işgörenlerin sürekli gelişmek istemesi performans artışını ve verimliliği meydana getirir (Eisenberger vd., 2005: 756).

Csikszentmihalyi’e göre (1993: 170) örgütleme yetenekleri kişiden kişiye değiştiği gibi zamanla da değişebilir. Bu durum kişinin deneyimleri ve bilgilenmesine bağlı olabilir. Bu durumda akış süreci, bireyin işini yaparken tam bir konsantrasyon içinde yapması, işi haricinde hiçbir şeyi mühim bulmamasıdır (Csikzentmihalyi, 1990: 4).

Akış kuramı, bireyin yaptığı faaliyete odaklanması ve faaliyetten duyduğu keyiftir. Birey, akış sürecini yaşarken tam bir konsantrasyon halinde olduğu için çevreden gelen gerilimi hissetmez ve olumsuz duyguların bireyi etkileme durumu azalır (Csikzentmihalyi, 1990: 4).

Akış kuramı, bireyin bir eylemde bulunurken motive olmasıyla ilgili akış durumunu meydana getiren unsurlara işaret eder (Singer, 1996: 249). Başka bir deyişle akış kuramı, idrak edilen görevin zorluk seviyesiyle bireyin kişisel becerilerinin ve görevi başarmadaki nitelikliliği ile ilgili istikrarın oluşmasıyla ilgilidir (Burak, 2014: 126).

Şekil 3.3: İçsel Motivasyonda Akış Modeli

Kaynak: Csikszentmihalyi, 1990: 74.

Şekil 3.3’teki akış modelelinde, zorluk ve beceri seviyelerinin ikili gruplandırılmasına binaen dört ana koşul oluşur (Moneta ve Csikszentmihalyi, 1999):

Bunlardan ilki olan kaygı; bireyin yaptığı işi çok güç olmasına rağmen, yetenek seviyesi çok azsa meydana gelir. Akış; bireyin yaptığı iş çok güçse ve yetenek seviyesi de çoksa meydana gelir. Can sıkıntısı; bireyin yaptığı işin çok kolay olmasına rağmen, yetenek seviyesi çoksa meydana gelir. İlgisizlik (duygusal küntlük) ise; bireyin yaptığı iş çok kolaysa ve yetenek seviyesi de çok azsa meydana gelir (Moneta ve Csikszentmihalyi, 1999: 606). Akış modeline göre;

- Yüksek düzeyde zorluk – Yüksek düzeyde beceri = Akış

- Düşük düzeyde zorluk – Yüksek düzeyde beceri = Can sıkıntısı

- Düşük düzeyde zorluk – Düşük düzeyde beceri = İlgisizlik (duygusal küntlük)

- Yüksek düzeyde zorluk –Düşük düzeyde beceri = Kaygı

Akış teorisi günlük hayatın seyrinde kişisel deneyimlerin kalitesindeki olağan çeşitliliktir. Akış teorisi modelleri, günlük ve kişisel deneyimlerin kalitesinin bazı değişkenlerin bir fonksiyonu olduğunu varsaymaktadır. Bu değişkenler şunlardır

(Csikszentmihalyi 1990: 606): Bireyin yaptığı faaliyetle ilgili olarak hissetikleri ve bireyin yaptığı faaliyetle ilgili algıladığı zorluklardır.

Bazı yazarlar, akış teorisinin sunduğu optimum deneyimin, bireyin tatmininin ve güdülenmesinin, bireyin becerileri ile görevin doğasında olan meydan okuma (zorluk) arasındaki ilişkiye bağlı olduğunu savunmuşlardır (Eisenberger vd., 2005: 756).