• Sonuç bulunamadı

İç Organ/Sakatat Falının Esasları ve Kehanet Örnekleri

Bir kehanet uygulaması olarak iç organ falının niteliklerini ele almadan önce kurban sunuları hakkında kısaca bilgi vermek yerinde olacaktır. Çünkü kurban sunusu, ilahi iradenin ne yönde hüküm verdiğini kendine amaç edinen kehanet öğretileri için, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki bağı esas kılan araçlardan biridir. İç organ falının ise baş unsurudur. Üstelik kurban edilen hayvanların etlerinin yenilebilmesi98 iç organ falının uygulanabilirliğini artırmış olmalıdır. Daha geniş anlamda ise kurban insanların yaratılışının esas sebebi olarak hem dini hayatın yapı taşlarından biri olmuş hem de sosyal hayat ile dini birbirine sıkıca bağlayan bir harç görevi görmüştür.

Ntekim koruyucu tanrıları ile özdeşleşen Mezopotamya şehirlerinin merkezinde yer alan tapınakların henüz yapımına karar verilirken törenler eşliğinde tanrılara kurban sunuları yapılmış ve iç organ falına başvurulmuştur. Temeli atılırken ve de inşaat tamamlandıktan sonra da tekrarlanan törenlere katılan insanların coşkularını artıracak şekilde bol miktarda yiyecek ve içecek paylaşılmıştır99.

Bunlara ek olarak tapınaklarda tanrıların günlük gereksinimlerini karşılamak için de düzenli olarak kurbanlar sunulmuştur. Çeşitli ritüeller eşliğinde yapılan günlük sunular kanlı ve kansız olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kanlı kurban sunularında hayvanlar takdim edilirken kansız kurban sunularında ekmek, sebze, meyve gibi yiyecekler, çeşitli içecekler ve bitkiler kullanılmıştır. Sunular, biri sabah diğeri akşam olmak üzere günde iki ana ve bunların arasındaki iki ara öğünde yapılmıştır. Sunulanların miktarıysa tanrının taşıdığı öneme göre belirlenmiştir100. Bu hususta Uruk şehrinde Tanrı Anu’ya yapılan sunulara ilişkin talimatları içeren bir metin, işlemlerin nasıl intizamlı şekilde uygulandığının yanında sunuların çeşitliliği ve miktarı hakkında

97 U. S. Koch, age., 2015, s. 94-95.; S. M. Maul, agm., 2007, s. 369.

98 JoAnn Scurlock, “The Techniques Of The Sacrifice Of Animals in Ancient Israel and Ancient

Mesopotamia: New Insights Through Comparison, Part 1”, Andrews University Seminary Studies, Vol. 44, No. 1, 2006, s. 32.

99 S. Akkuş Mutlu, agm., 2014, s. 2.; P. Bordreuil, et al., age., 2012, s. 149.; S. N. Kramer, age., 2002a, s.

185.

100 S. Akkuş Mutlu, agm., 2014, s. 3.; Tzvi Abusch, “Sacrifice in Mesopotamia”, Sacrifice in Religious

da yeterince bilgi vermektedir: “Bütün yıl boyunca her gün, büyük sabah öğününde Anu'nun (kült heykelinin) karşısına, masasının üstüne saçıntı kapları olarak 18 altın çanak koyacağız. 7 tane sağda; 3 tanesi arpa birası ve 4 tanesi de labku dolu olacak. 7 tane solda; 3 tanesi arpa birası, 1 tanesi labku,1 tanesi našu birasıyla ve 1 tanesi de testi birasıyla dolu olacak. Kaymaktaşından çanakta biraz süt ve 4 altın çanakta "sızma" şarap. Küçük sabah öğünü, büyük akşam ve küçük akşam öğününde de aynısı olacak; ancak akşam yemeklerinde süt sunulmayacak…” İçki faslı geçildikten sonra da etlerle ilgili kısım verilmiştir: “(Her yemek için), iyi beslenmiş, "katıksız", iki yaşında, arpa ile beslenmiş, birinci kalitede toplam 21 koyun kurban edilecek; sütle beslenmiş 4 muntazam sungu ve arpa ile beslenmemiş daha düşük kalitede 25 koyun, iki büyük öküz ve 1 süt danası…” Bunlara ilaveten ayrıntılı bir şekilde sunuya dâhil edilecek muazzam miktarlarda hamur işi ve meyveler de listelenmiştir101.

Tanrıların düzenli bir şekilde beslenmesini amaçlayan bu sunuların haricinde günlük tekrarlanması gerekmeyen çeşitli ritüellerde de hayvanların kurban edildiği bilinmektedir102. Örneğin vahim bir hastalık karşısında kurban sunusu yapılarak tanrıların yardımının alınabileceğini anlatan “Ludlul Bel Nēmeqi” adlı şiirin devamında, sunuları yapan hastanın tanrının bahşetmesiyle sağlığına yeniden kavuştuğu “Marduk’un onu nasıl dirilttiğini Babilliler gördü.” sözleriyle belirtilmiştir103. Kötülükleri insanlardan uzaklaştırmak için yapılan namburbi ritüelinin de bir parçası olan kurban sunularında hayvanın bir vekil olduğuna ve onun ölümünün, kurbanı sunan kişiyi uğursuzluklardan kurtardığına inanılmıştır104. Kurbanlar, Yeni Yıl (Akītu) Bayramı’nda da arınma maksadıyla sunulmuştur. Tam olarak bayram törenlerinin beşinci gününde bir büyücü içi boşaltılmış tapınağı temizlemiştir. Ritüellerin bir parçası olarak tapınağın dışına çıkarılan kült heykeli henüz yerine koyulmamışken içeride bir koyunun başı ve gövdesi birbirinden ayrılmış ve hayvanın cansız bedeni tapınağın içerisinde sürüklenmiş ardından da nehre atılmıştır. Kuppuru105 adı verilen bu ritüel ile

tanrının evi artık arınmış olarak kabul edilmiştir. Bazı kurbanlar ise cenaze törenlerinde sunulmuştur. Bu hayvanların büyük bir kısmı muhtemelen ölülere yiyecek olması için

101 J. Bottéro, age., 2012b, s. 251.

102 JoAnn Scurlock, “Animal Sacrifice in Ancient Mesopotamian Religion”, A History of the Animal

World in the Ancient Near East, Leiden 2002a, s. 389.

103 K. Tansuğ, Ö. İnanlı, agm., 1949, s. 574.

104 J. Bottéro, age., 2012b, s. 166.; H. H. Duymuş Florioti, agm., 2013, s. 31-32.; Nurgül Yıldırım, “Eski

Mezopotamya ve Anadolu’da Uğursuzluk İnancı ve Bununla İlgili Büyü Ritüelleri”, History Studies, C. 7, S. 1, 2011, s. 242-243.

mezarlara bırakılmıştır. Ancak bazı Sumer mezarlarında bulunan koşum hayvanlarının ölülere öteki dünyada hizmet etmek için kurban edildiği düşünülmektedir. Son olarak da hayvanların iç organlarını inceleyerek tanrıların kararlarının ne yönde olduğunu anlamak yani kehanette bulunmak amacıyla hayvanlar kurban edilmiştir106.

Kurbanlar ne amaçla sunuluyor olursa olsun bazı hususlara dikkat edilmesi gerekmiştir. Her şeyden önce kurban edilecek hayvanların sağlıklı ve kusursuz olmasına önem verilmiştir. Bu sebeple de genellikle evcil hayvanlar tercih edilmiştir. Hatta bunun için özel ağıl ve ahırlar kurulmuş hayvanlar besili hâle gelinceye kadar iki yıl boyunca arpa ile beslenmiştir. Çelimsiz hayvanlar elenmiştir. Sumerlilerin, tanrıların koyunu sevdiği fikri ardılları tarafından da uygulamada devam ettirildiği için Mezopotamya’da en çok kurban edilen hayvan koyun olmuştur. Zaman zaman sığırlar da kurban edilmiştir. Keçiler de kötülükten kurtulmak için yapılan ritüellerde vekil olarak sıklıkla tercih edilmiştir107. Tanrıların beslenmesi söz konusu olduğunda ise oldukça esnek davranılmıştır. Çünkü tapınaklarda tutulan kayıtlarda ördek, ceylan, geyik ve kemirgenler de listelenmiştir. Ayrıca söz konusu listelerden Sumer tanrılarının su ürünlerine de oldukça düşkün oldukları anlaşılmaktadır. Bununla birlikte günlük hayatta domuz eti sıklıkla tüketilirken tanrıların yemek listelerinde domuza nadiren yer verilmiştir. Koşum ve yük hayvanları ise beslenme için kurban edilmemiştir108.

İç organ falı için yapılan kurban sunularında da öncelikle koyun tercih edilmiştir. Bir Sumer şiirinde geçen “kuzu beşeriyeti temsil eder” dizesi bunun nedenini açıkça ortaya koymaya yetecek mahiyettedir109. Kesilen hayvanların sayısı incelemenin durumuna göre değişkenlik göstermiştir. Eski Babil Dönemi’ne ait kâhin raporlarının birçoğunda iç organ falı incelemelerinde kontrol amaçlı olarak ikinci bir hayvanın da kesildiği kaydedilmiştir. Hâliyle iç organ falı oldukça masraflı bir uygulama olmuştur. İşte bu sebeple alternatif yöntemler de geliştirilmiştir. Bunlardan biri sınırlı sayıda belgede söz edilen kurban edilen kuşların incelendiği yöntemdir. Bir diğeri de oldukça ekonomik olan ve bu sayede birçok insana tanrılara danışabilme imkânı sağlayan su dolu bir kabın içerisine yağ dökülerek oluşan şekillere ve suyun

106 J. Black, A. Green, age., 2017, s. 45, 137, 171.; K. Demirci, age., 2013, s. 66.

107 Yeşim Dilek, Eski Mezopotamya Dini Ritüeller ve Kullanılan Objeler, İstanbul 2019, s. 297; H. H.

Duymuş Florioti, agm., 2013, s. 32.

108 S. Akkuş Mutlu, agm., 2014, s. 7-8, 14.; J. Scurlock, agm., 2002a, s. 392-293.; J. Scurlock, agm.,

2006, s. 17-18, 33.

109 İlhami Durmuş, “Sumerlilerde İnanç”, Mezopotamya’nın Eski Çağlarında İnanç Olgusu ve Yönetim

rengine bakılarak yapılan kehanetler olmuştur110.

Nihayet uygun hayvan seçildikten sonra iç organ falı konusunda uzmanlaşmış bir kâhin ritüeli yerine getirmek için belirlenmiştir. “Bārū111” adı verilen bu kâhinler iyi

bir eğitim sürecini tamamladıktan sonra bu unvana sahip olabilmişlerdir112. Ancak bārū olacak kişilerin taşımaları gereken başka nitelikler de bulunmaktaydı. Bunlar Yeni Asur Dönemi’ne ait bir metinde listelenmiştir113. Öncelikle bārū’ların soyları belli olmalıdır. Ayrıca bedenlerinde ya da uzuvlarında herhangi bir kusur bulunmamalıdır. Buna göre kol ve bacaklarında ya da parmaklarında bir noksanlık olanlar bārū olmak için uygun değildir. Keza gözleri şaşı, dişleri kusurlu, cüzzamlı ya da hadım olan adaylar da baştan elenmiştir114 .

Bārū olabilmek için gerekli bu kıstasların yanında bu unvana sahip olanların görev alanlarını belirleyen bazı kurallar da vardır. Kült heykelleriyle doğrudan ilişkisi ya da tapınağın kutsal bölümlerinde görevleri olmadığı için bārū’ların söz konusu alanlara girme yetkileri yoktur. Muhtemelen bundan dolayı da kurban sunuları daima tapınakların dışında gerçekleştirilmiştir115. Nitekim tapınakların çevresinde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde kurban etme etkinliklerinin gerçekleştirilmiş olabileceği hayvan kemiklerinin bulunduğu alanlar keşfedilmiştir116.

İç organ falı için uygun hayvanın ve onun kim tarafından nerede kurban

110 U. S. Koch, age., 2015, s. 67, 72, 75, 134, 141-142.; Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler

Tarihi Cilt I Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, İstanbul 2003, s. 102.

111 CAD, B, s. 121.; Harry A. Hoffner, “Ancient Views of Prophecy and Fulfillment: Mesopotamia and

Asia Minor”, Journal of the Evangelical Theological Society, Vol. 30/3, Louisville 1987, s. 258.

112 Piotr Steinkeller, “Of Stars and Men: The Conceptual and Mythological Setup of Babylonian

Extispicy,” Biblical and Oriental Essays in Memory of William L. Moran, Roma 2005, s. 12.

113 Anne Löhnert, The Installation of Priests According to Neo-Assyrian Documents, State Archives of

Assyria Bulletin, Vol. 16, 2007, s. 273.

114 Wilfred G. Lambert, “The Qualifications of Babylonian Diviners”, Festschrift für Rykle Borger zu

seinem 65. Geburtstag am 24. Mai 1994. tikip santakki mala bašmu, Groningen, s. 152.; Neal H. Walls, “Sakat Bedenin Kökenleri: Eski Mezopotamya’da Sakatlık”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 37, S. 64, Ankara 2018 s. 384.

115 Kâhinler, savaşlarda krallara danışmanlık hizmeti vermek için, askeri kamplarda hazır bulunmuşlardır.

Bu sebeple kamplarda da bārū’ların görevlerini yerine getirmeleri için özel alanların oluşturulduğu söylenebilir. Nitekim II. Asur-nasirpal Dönemi’ne ait savaş sahnelerinin yer aldığı bir kabartma çadırlardan birinin içinde bir hayvan ve iki insan figürüne yer verilmiştir. Bu sahnenin kasaplık aktivitesi ile alakalı olduğu da düşünülmesine rağmen tasvirin iç organ falı için hayvan ölüsü üzerinde çalışan bārū’ya ait olması daha muhtemeldir. Çünkü özel giysili kişi hayvanın bağırsağını çıkarıyor gibi görünmektedir. Bkz. Austen Henry Layard, The Monuments of Niniveh: From Drawings Made on the Spot, Londra, 1853, Pl. 30.; Faruk Akyüz, Asur Ordusu (Yeni Asur Dönemi MÖ 911-612), (Basılmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2018, s. 181-182.; Frederick Mario Fales, Monica Rigo, “Everyday Life and Food Practices in Assyrian Military Encampments”, History of the Ancient Near East / Monographs-XIV Paleonutrition and Food Practices in the Ancient Near East Towards a Multidisciplinary Approach, Padova 2014, s. 423.

edileceği hususları açıklığa kavuştuktan sonra geriye ritüelin ne zaman yapılacağının belirlenmesi kalmıştır. Burada öncelikle farklı kehanet türleri arasındaki tutarlılığı ve kehanetlerin yönlendirmelerinin yerine getirildiğini gösteren bir kanıttan bahsetmek yerinde olacaktır. Şöyle ki Mezopotamya toplumları etkinliklerinin doğru zamanda yapılması konusunda onları yönlendiren bir takvim kehanetine başvurmuşlardır. İç organ falının ne zaman yapılacağını belirleyen hususlar da bu kehanetlerin konusu olmuştur. İşte buna göre ayın bir, yedi, 14, 19, 21, 28, ve 29. günleri iç organ falına başvurmak için uygun değildir. Bu sebeple söz konusu tarihlerde inceleme yapılmamıştır. Bu durum kehanet raporlarının üzerinde yer alan tarihlerden de ispatlanabilmektedir117.

Uygun olan günlerde ise belgelerden anlaşıldığı üzere iç organ falı incelemelerine geceleri başlanmıştır. Güneşin batmasıyla önce çeşitli tanrıların adlarının zikredildiği ve yardıma çağırıldığı bir (gece) kurban duası (ikribu)118 okunmuştur.

Günümüze kadar ulaşan bir dua metnine göre tanrıların bir kısmı gece uyudukları için incelemeye nezaret edememişlerdir. Bu sebeple kâhinler incelemenin selameti için “gecenin adsız tanrılarından” ve “yıldızlardan" yardım istemişlerdir119:

“Gökyüzünün tanrıları dinleniyor; saraylarının kapıları kilitli.

Dünyadaki insanlar uyuyor; şehirlerinin kapıları kapalı.

Tüm tanrılar (ve) tüm tanrıçalar,

-Güneş (Šamaš) ve Ay (Sin), Sabah Yıldızı (İštar) ve Fırtına (Adad)- kararlarını erteleyerek,

hükümlerini vermeden uyumaya gittiler.

Gecenin perdesi tapınakların üzerine indi, ve (artık) tapınaklar karanlık.

Yolcular son sözlerini mırıldandı,

117 David Brown, “Astral Divination in the Context of Mesopotamian Divination, Medicine, Religion,

Magic, Society, and Scholarship”, East Asian Science, Technology and Medicine, No. 25, 2006, s. 84.

118 CAD, I, s. 62.

119 P. Steinkeller, agm., 2005, s. 12-13.; U. S. Koch, age., 2015, s. 72.; J. Black, A. Green, age., 2017, s.

113.; Benjamin R. Foster, Before The Muses: An Anthology of Akkadian Literature, Bethesda, Maryland, 2005, s. 207.

(ama) müşteki hâlâ talep ediyor. Adaletin koruyucusu Šamaš dahi uyumaya gitti.

Ey gecenin yüce tanrıları -Ateş ve Ölüler Diyarı-

Ey takımyıldızlar ve (sabit) yıldızlar aşağıya bakın;

bu kurbanı sunarken bana nezaret edin. Duama kulak verin120.”

Bu özel duanın ardından kâhin tarafından koyunun kulağına cevabı olumlu ya da olumsuz olabilecek bir soru sorulmuştur121. Eski Babil Dönemi’nden itibaren kayıt altına alınmaya başlanan bu sorulara “tamitū” denilmiştir. Soruların muhtevası kişisel, ekonomik, dini ve askeri meseleler olabilmektedir. Yani tamitū metinlerinin içerisinde hem kralın hem de halktan kimselerin soruları yer almıştır122. Bu hususta kişisel soruların çeşitliliği dikkat çekicidir. Gerçekten insanlar hayatın tüm yönlerini ilgilendirecek sağlık, evlilik, çocuk sahibi olma, iş hayatı ve ekonomik durumları hakkındaki yazgılarını iç organ falına başvurarak öğrenmeyi tercih etmişlerdir123. Sorular çoğunlukla Güneş Tanrısı Šamaš’a ve Fırtına Tanrısı Adad’a birlikte olmak üzere “Yargının efendisi Šamaš, incelemenin efendisi Adad” şeklinde yöneltilmiştir124. İki tanrının adı da zikredilmesine rağmen karar verme yetkisi Šamaš’ın elindedir125. Öyle ki Orta Babil (Kassitler) ve Yeni Asur dönemlerinde tamitū’lardan farklı bir şekilde oluşturulmuş iç organ falı sorgularında126 Tanrı Adad’tan hiç bahsedilmeden yalnızca Güneş tanrısına “Šamaš, büyük efendim, sorduğum şeye kesin bir cevap verin!” şeklinde seslenilmiştir. Ardından da cevabı beklenen durum açık bir şekilde anlatılmıştır. Öte yandan kayıtların içeriği de artık kral ve ailesini ilgilendiren konulardan oluşmaya başlamıştır127. Bu hususta özellikle günlük işlerini dahi kâhinlere

120 Stephan Bertman, Handbook to Life in Ancient Mesopotamia, New York 2003, s. 171. 121 M. Baigent, age., 2009, s. 60.; N. P. Heeßel, agm., 2010, s. 163.

122 CAD, T, s. 123.; Ivan Starr, Queries to the Sungod: Divination and Politics in Sargonid Assyria,

Helsinki 1990, s. XXIX.

123 Ulla Susanne Koch, “Sheep and Sky: Systems of Divinatory Interpretation” The Oxford Handbook of

Cuneiform Culture, Oxford 2011, s. 461.; S. M. Maul, agm., 2007, s. 369.

124 U. S. Koch, age., 2015, s. 126, 130.; Wilfred G. Lambert, Babylonian Oracle Questions, Winona

Lake, Indiana 2007, s. 1, 25.

125 P. Steinkeller, agm., 2005, s.15.

126 Bu sorguların Akadca bir isimlendirmesi yoktur. Bkz. U. S. Koch, age., 2015, s. 129.

danışacak kadar kehanetlere bağlı olan Yeni Asur Kralı Asarhaddan Dönemi’ne128 ait sorgularda kralın hem iç siyasetteki eylemlerini hem de Anadolu, Mısır, İran ve diğer memleketlerle olan politikalarını belirlerken defalarca iç organ falına başvurduğu görülmektedir. Asarhaddan’ın ardından Asur tahtına geçen küçük oğlu Asurbanipal da babasının bu alışkanlığını sürdürmüş ve onun döneminde askeri ve siyasi konuların yanında kült uygulamaları ve kralın sağlığı hakkında da birçok inceleme yapılmıştır129.

Sorular tanrılara ulaşması için söylendikten sonra hayvan kesilmiş ardından da dua ile yardıma çağırılan tanrılar eşliğinde Güneş’in doğmasıyla birlikte yeni günün sabahında iç organlar dikkatli bir şekilde incelenmiştir130. Bu esnada da Šamaš’a seslenilen ikinci bir (gündüz) kurban duası okunmuştur. Duaya göre kâhin inceleme işlemi bittikten sonra kendini sedir ağacı ile arındırmalıdır. Çünkü yalnızca bu durumda tanrıların huzurlarına çıkılabileceğine ve onların “gerçekleri” (kittu) görünür kılmalarının talep edebileceğine inanılmıştır131.”

Ritüelin teşekkülü Mezopotamyalıların animistik (canlandırmacı) evren algısına son derece uygundur132. Zira Güneş; Tanrı Šamaš “kaderlerin belirleyicisi” unvanına sahiptir ve onun “ilahi adalet mahkemesinin” karar verici yargıcı olduğuna inanılmıştır133. Bu nedenle iç organ falı incelemesinin kişinin kaderinin belirlendiği gece boyunca devam eden bir mahkeme gibi olduğu, Güneş’in doğuşuyla sona ermesinin de nihai kararı verecek Šamaš’ın yerini alışını sembolize ettiği söylenebilir134. Epeyce uzun süren bu zorlu ritüeli uygulayan kâhinin ilahi mesajları görebilmesi için birçok ayrıntıya hâkim olması gerekmiştir. Öyle ki daha hayvanın organları incelenmeden önce hatta hayvan kesilmeden dikkat edilmesi gereken bazı işaretler bulunuyordu. Bunlar “šumma immeru (eğer bir koyun) kehanetleri” denilen iç organ falından bağımsız bir metin içinde sıralanmıştır. Söz konusu kehanetlerde genç bir kuzunun ya da koyunun görünümünün, kesim öncesinde ve esnasında, kesiminin hemen ardından yapmış olduğu hareketlerin yorumlanması ile elde edilmiştir135. Bu husustaki

128 L. G. Gökçek, age., 2015, s. 202. 129 I. Starr, age., 1990, s. XI.

130 M. Baigent, age., 2009, s. 60.; P. Steinkeller, agm., 2005, s. 12-13.

131 B. R. Foster, age. 2005, s. 209.; U. S. Koch, age., 2015, s. 72.; Y. Dilek, age., 2019, s. 310-311. 132 K. Demirci, age., 2013, s. 4.

133 M. Baigent, age., 2009, s. 123.; P. Steinkeller, agm., 2005, s. 14, 46. 134 U. S. Koch, age., 2015, s. 73.; P. Bordreuil, et al., age., 2012, s. 377.

135 Yoram Cohen, “Sheep Anatomical Terminology in the Šumma Immeru Omen Series and Additional

Texts”, Divination as Science: A Workshop Conducted during the 60th Recontre Assyriologique Internationale, Warsaw 2014, Winona Lake, Indiana, 2016, s. 79.

metinler Eski Babil Dönemi’ne kadar gitmekte olup 1. binyıla kadar devam eden süreçte de çeşitli metinler keşfedilmiştir. Nitekim Orta Babil (Kassitler) Dönemi’ne ait kehanetlerin örnekleri Mezopotamya dışında Anadolu’da Hattuša’da ve Suriye’de Emar’da bulunmuştur136.

Söz konusu kehanetlerde koyunun baş bölgesinden başlanarak toynaklarına kadar kanı ve kemikleri de dâhil olmak üzere otuzdan fazla kısmı değerlendirilmiştir. Kehanetlerin bir kısmında korkmuş olan hayvanın tepkileri de yorumlanmıştır: “Eğer bir koyun (iç organ falı incelemesi için) yarılmadan önce titremeye başlarsa orduda korku baş gösterir. Bir koyun dişlerini sıkar/gıcırdatırsa adamın karısı zina yapar ve evden ayrılır”. Bazılarında da hayvanın fiziksel özelliklerine bakılarak çıkarım yapılmıştır: “Eğer sağ singaggarītu'nun küçük kemikleri delinmişse kralın kızı fahişe olur.” Ancak şunu belirtmek gerekir ki buradaki işaretler hiçbir şekilde iç organ falı incelemesinin sonucuna etki etmemiştir. Bu sebeple de görülen işaretler incelemenin sonunda hazırlanan raporlarda not edilmemiştir137.

Diğer taraftan Eski Babil Dönemi’ne ait Sumerce-Akadca iki dilli bir okul alıştırma tabletinde akan kanın yorumlanması gerektiğinden bahseden satır bu kehanetlerin kâhinlerin eğitimlerinde yer almış olabileceği şeklinde yorumlanabilir. UCLM 9-1910 envanter numaralı bu metin esasında kurbanın nasıl kesileceğini öğretmek için kullanılmıştır. Yalnızca bir bölümü korunmuş olan bu tablette kâhinin yapması gereken işler sıralanmıştır. Öncelikle kâhinin koyunu yere yıkması ardından başını kesmesi gerektiği belirtilmiştir. Devamında hayvanın kanının akmasına izin verilmesi ve bunun yorumlanması istenmiştir. Hayvanın göğüs kafesi ve omzu ayrılıp kızartılması ve hazırlanması ifade edildikten sonra iç organ falı ile alakalı şu satırlara yer verilmiştir: “…bağırsakları incele! Bağırsakları ayır! Bağ dokuyu(?) ayır! Kalın bağırsağın içindeki dışkıyı temizle ve onu su ile yıka! Karaciğeri incele!” Ayrıca kalbin de bağ dokusunun ayrılması gerektiğine işaret ettiği düşünülen bir satır daha bulunmaktadır. Ancak okunabilen kısımlarda kalbin incelemesi ile ilgili bir talimat

136 U. S. Koch, age., 2015, s. 144-145.; Matthew Rutz, Bodies of Knowledge in Ancient Mesopotamia:

The Diviner of Late Bronze Age Emar and Their Tablet Collection, Leiden/Boston 2013, s. 249-251.; Yoram Cohen, “Akkadian Omens from Hattuša and Emar: The Šumma Immeru and Šumma Ālu Omens”, Zeitschrift fur Assyriologie, Vol. 97, 2007, s. 233-251.

yoktur138.

Yine de Eski Babil Dönemi’nde kâhinler tarafından hayvanların vücudunun geniş bir bölümünün sistematik bir şekilde incelendiği ve bunlardan birinin de kalp olduğu bilinmektedir. Bu döneme ait kehanetlerden birinin tercümesi şöyledir: “Eğer kurban edilen hayvanın kalbi koç hayasına benziyorsa bu kral Maništušu'nun (Akad hanedanının üçüncü kralı) subayları tarafından katledileceğine işaret eder”. İncelenen diğer organlar da bağırsak, dalak, böbrek ve ciğerler olmuştur. Ancak 1. binyıla gelindiğinde Bārûtu Serisi’nde ve kâhinlerin raporlarında bu organlardan bazılarına ya