• Sonuç bulunamadı

Hz. Peygamber’in Hicreti

Belgede MUHTASAR İSLÂM TARİHİ (sayfa 54-57)

B. İslâm’ın Teyidi

1. Hz. Peygamber’in Hicreti

Yesrib halkının dini kabul etmeye başlamasından ve Üçüncü Akabe Bia-ti’nden sonra Mekke’de eziyetlere maruz kalan Müslümanların Yesrib’e gitmek için Hz. Peygamber’den izin almalarıyla birlikte Müslümanlardan bazıları Yesrib’e hicret etti. Bu sıralarda Evs ve Hacrec kabileleri de İslâm’ı kabul etmiş olduğundan gerek Mekke’den gelen Müslümanlar gerekse bahsi geçen kabilelerden Müslüman olanlar ile Yesrib’de İslâm kuvveti oluşmaya başladı.

Müslümanların etrafa dağılması dinlerinin yayılmasını gerektireceğin-den, bu durum esasen Kureyş için büyük bir tehdit oluşturuyordu. Mek-ke’nin Şam ticaret yolu üzerinde düşman bir kuvvetin oluşması bütün bütün Mekkelilerin içine korku saldı. Mekke’den Müslümanların yavaş yavaş çeki-lerek Yesrib’de toplanması ve Hz. Peygamber’in de onlara kavuşma ihtima-linin bulunması, telafisi mümkün olmayan zararlar ortaya çıkaracağı korku-suyla ayrı bir endişe sebebiydi.

Durumlar bu çerçevedeyken Müslümanların çoğunluğu Medine’ye git-miş ve Hz. Peygamber de hicret etmek için vahiy beklemekteydi.

Hz. Peygamber’e hicret emrinin gelmiş olduğu esnada Kureyş kâfirleri artık Müslümanların yayılma ve bir araya gelmelerine kesinlikle engel ol-mak ve Yesrib’de toplananların ümitlerinin temelini mahvederek toplumla-rını perişan etmek üzere ikinci kez Hz. Peygamber’i ortadan kaldırma nok-tasında karar aldılar.

Hz. Peygamber’i öldürmek için Kureyş büyükleri birtakım ipsiz sapsız kişileri ödül vaadiyle cinayet işlemek için gönderdiler. Şu lanetli eylemi Cebrâil’in (a.s) haber vermesi, Hz. Peygamber’in olaya vâkıf olmasını sağla-dı. Evinde gece olmasını bekledi. Kureyş hainleri ise evi gözetlemek üzere gelmişlerdi. Onlar da Hz. Peygamber’in uyumasına bekleyerek evinin etra-fında duruyorlardı.

Hz. Peygamber yanında bulunan bazı emanetleri, sahiplerine vermek üzere amcaoğlu Ali b. Ebî Tâlib’e teslim etti. Hz. Peygamber emanetleri sa-hiplerine iade ettikten sonra Medine’ye gelmek ve o gece kendi yatağında yatarak Kureyşlileri kandırmak üzere Hz. Ali’ye uyarıda bulundu.

Hz. Peygamber evinde bu tertibatı yaptıktan sonra mucize olarak evini kuşatanlara görünmeksizin evden çıkıp Hz. Ebû Bekir’in evine geldi. Ora-dan Hz. Ebû Bekir ile birlikte hareket ederek Mekke dışında bulunan Sevr dağına gelip bir mağarada gizlendiler.

Hz. Ebû Bekir’in adamlarından birkaç kişi bahsi geçen mağaraya gelip yol hazırlığı yaptıktan sonra oradan hareket edilmesi kararlaştırıldı. Kureyş-liler gece karanlığında suikast için Hz. Peygamber’in evinin içine girip de yatakta Hz. Ali’yi görünce hayrette kaldılar. Hz. Peygamber’in gittiği yeri bilmediklerinden ve maksatlarının bu suretle sonuçsuz kalmasından dolayı oldukça ümitsiz oldular.

Artık Hz. Peygamber’i buldukları yerde öldürmek için yüklü miktarda ödül vaat edildi ve katiller etrafa dağılarak Hz. Peygamber’i aramaya başla-dılar.

Hz. Peygamber’in sığınağı bahsi geçen mağaraya Hz. Ebû Bekir ile Hz.

Peygamber girdikten sonra mağaranın girişi bir örümcek ağıyla kapanmış ve birkaç güvercin de gelip hemen yuva yapmıştı.

Takip edenler oraya kadar geldiler; fakat girişin durumundan dolayı mağaranın terk edilmiş olduğuna kanaat getirdikleri için içeri girmekten vazgeçerek geri döndüler. Mağaranın içindeki iki mübarek yolcu da bu ilahî mucizeyle düşmanların zulmünden kurtuldu. Güvenli ve sağlıklı bir şekilde üç gece orada kaldıktan sonra Abdullah b. Uraykıt isminde bir kılavuz Ebû Bekir’in develerinden birkaç tanesini getirdi. Yine Ebû Bekir’in kölelerinden Âmir b. Füheyre adında bir çoban yol azığını hazırladı. Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir diğer iki adamla birlikte dört kişilik bir grup halinde yola

çık-tılar. Sahil yolu daha güvenilir olduğu için o yoldan Yesrib’e gitmek için harekete geçtiler.

Mekke’de Hz. Peygamber’in hicretini haber alan Kureyş müşrikleri yol-lara izciler çıkardı. Bunlardan Hz. Peygamber’in kafilesine yetişenler bile oldu. Gerek bu durumlar gerekse yol sıkıntı ve ihtiyacını gidermek için Hz.

Peygamber’in birçok mucizesi ortaya çıktı. Sonunda Yesrib civarında bulu-nan Kubâ köyüne ulaştılar.

Hz. Peygamber’in kafilesine yoldayken yetişen izcilerden Surâka b.

Mâlik, atının ayaklarının kuma gömülmesi, Hz. Peygamber’in azarlaması ve ortaya çıkan mucize tesiriyle maksadına erişememiş, daha sonra ise iman etmiştir.

Yesrib halkı dört gözle Hz. Peygamber’in gelişini beklediğinden Hz.

Peygamber’in hicretini haber aldıkları zamandan beri, her gün Yesrib’den saatlerce uzaklıktaki mesafeye bakarak, yol üzerinde onu beklemekteydiler.

Sonunda Hz. Peygamber’in yüzü Medine’den görüldü.

Yesrib halkı için büyük bir sevinç ve bayram başladı. Hz. Peygamber Medine’ye bir saat mesafesi olan Kubâ köyüne inerek birkaç gün istirahat etti. Orada Hz. Peygamber tarafından bir mescit inşa edildi. Kubâ Mescidi adıyla bilinen bu mescit İslam’ın kalbinde inşa olunan cami ve mabetlerin birincisidir. Hz. Ali, Hz. Peygamber’in yüce emirlerini yerine getirdikten sonra Mekke’den çıkmıştı ki Hz. Peygamber Kubâ’dayken onlara yetişti.

Yesrib halkından pek çok kişi Kubâ’ya gelerek Hz. Peygamber’i karşıla-dı. Hz. Peygamber’in gelişinden mutlu ve mesut oldukları için Yesrib’de şaşalı bir karşılama töreni yapmaya hazırlandılar.

Hz. Peygamber’in doğumunun elli dördüncü, peygamberliğinin ise on dördüncü senesi, rebiyülevvel ayının on ikinci günü Yesrib’e doğru hareket edildi.

Hz. Peygamber deve üzerinde, Kubâ’da toplanan birkaç yüz sahâbe ise onun etrafındaydı.

Bu şekilde oluşturulan grup Yesrib’e yaklaştığında durdu. O gün Cuma olduğu için şehir dışında cuma namazı eda edildikten sonra Yesrib’e girildi.

O gün, Hz. İsa’nın doğumunun 622. senesi Ağustosuna ve kameri aylar-dan ise rebiyülevvel ayına tesadüf edip, o Rebiyülevvelin dâhil olduğu se-nenin kameri birinci ayı olan Muharrem daha sonra İslâm tarihinin başlan-gıcı kabul edilmiştir.

Belgede MUHTASAR İSLÂM TARİHİ (sayfa 54-57)