• Sonuç bulunamadı

Fil Olayı

Belgede MUHTASAR İSLÂM TARİHİ (sayfa 35-41)

Yemen’i istila eden Habeşlilerden Ebrehe, Hristiyan dinine mensup ol-duğundan cahil Arabistan kabilelerini Hristiyan yapmak ve siyasi olarak Arapların birleşme merkezi olan Mekke’nin şeref ve itibarını kendi başkenti olan Sana’ya çevirmek için Sana’da büyük bir kilise yaptırıp, Cahiliye Arap-larını Mekke’ye gitmekten menetti ve bir ay Sana’yı ziyarete gelmekle zo-runlu tuttu. Putperest olan Arap kabileleri Ebrehe’nin bu maksadını yerine getirmediği gibi ayrıca yaptırdığı kiliseyi fena halde tahkir edip, kiliseyi pis-lettiler.

Ebrehe bunun üzerine Kâbe’yi yıkmak maksadıyla kuvvetli bir ordu ha-zırlayarak Hicâz üzerine hareket etti. Orduda filler de mevcuttu. Bu filler arasında hangi savaşa götürülürse götürülsün kazanılacak zaferi temin eden büyük bir fil mevcuttu ve ordunun önünde gitmekteydi.

Ebrehe, Hicâz topraklarına girdikten sonra esir alıp yağmalamak için bir bölük asker göndermiş ve onlar da Mekke halkının hayvanlarını gasp etmiş-lerdi.

O sırada Mekke ve Kureyş’in reisi Abdülmuttalib idi. Abdülmuttalib gasp edilen hayvanlarını geri almak için Bathâ’ya4 yaklaşmış olan Ebre-he’nin yanına gitti. Ebrehe önce Abdülmuttalib’in bağışlanma talebi için geldiğini zannederek onu o yolda kabul ettiyse de Abdülmuttalib’in:

“Kâbe’yi sahibi korur. Ben kendi hayvanlarımı kurtarmaya geldim,” demesi üzerine, Ebrehe Abdülmuttalib’le dalga geçerek hayvanlarını iade etti ve Abdülmuttalib geri döndü.

Bu olaydan sonra Ebrehe ordusuyla beraber Mekke ve Kâbe’yi yıkmak üzere harekete geçti. Mekke’ye yaklaştığı zaman bazı korkunç alametler ortaya çıktı. Beraberinde getirdiği fil, Mekke’ye yönlendirilince yere kapanıp gitmemek, geri döndürülünce ise süratle koşup oradan kaçmak gibi garip davranışlar sergilemeye başladı.

Ebrehe ile askerleri bu kargaşa içindeyken semada siyah bir bulut ortaya çıktı. Bu bulut Fil suresinde beyan edilen ebâbîl kuşları olup, hızlıca gelerek Ebrehe ordusunun üzerine yığıldılar. Bulut oluşturacak derecede çok kala-balık olan bu sürüdeki kuşların her biri gaga ve ayaklarında tuttukları taşları ordunun üzerine bıraktılar.

Semadan bela tufanı gibi yağan taşlar, Allah’ın azabının ortaya çıkması-na vesile olduğundan Ebrehe ordusu (Fil ashabı) helake sürüklendi. Yalnız-ca kaçanlar kurtuldu. Ebrehe kaçanlar arasındaydı.

Fil olayı diye anlatılan olay bu olup, Araplar o seneye Fil yılı ismini ver-diler ki Fil olayının ortaya çıkış senesi demektir.

Eski Tarihlendirme Yöntemi:5 Cahiliye Araplarında düzenli bir tarih usulü yoktu. Meşhur bir olayı yâd ederek ondan önce veya sonra diye za-manı tayin ederlerdi. Ay isimleri bildiğimiz gibi muharrem, safer, vs.

4 Mekke’nin inşa edildiği mahalde kuru bir dere ismidir ki buraya nispetle o bölgeye Bathâ ismi verilmiştir.

5 Tevrîh: tarih koymak yani gün, ay ve seneyi tayin etmektir.

cut olup, senenin ismini meşhur bir vakaya nispet ederek, o olayın falanca ayında diye tayin olunurdu. Fakat her sene böyle meşhur bir olay ortaya çıkmayacağından senelerin adsız kaldığı da olurdu. Mesela bir kıtlık senesi, bir savaş senesi bu meşhur seneleri oluşturabilirdi.

En meşhur seneler ise Fil olayının ortaya çıktığı sene ve onun benzerle-riydi ki bunlara Fil yılı, Hüzün yılı ve İzin yılı gibi isimler verilmişti.

Eski usul tarihlendirme yöntemi bu şekilde kullanımda olup, bunun bir düzen altında cereyanına ihtimal verilmezdi. Nitekim görülen lüzum üzeri-ne tarih yöntemini üzeri-ne şekilde düzenlenmiş olduğu aşağıda söyleüzeri-necektir.

— İKİNCİ BÖLÜM —

HZ. PEYGAMBER ZAMANI

A. İslâm’ın Ortaya Çıkışı 1. Hz. Peygamber’in Doğumu

Fil yılı rebiyülevvel ayının on ikinci günü, pazartesi gecesi sabahında peygamberlerin övüncü, kâinatın efendisi Hz. Peygamber Mekke’de dünya-yı şereflendirmiştir.

Fil yılının bahsedilen günü, Rûmî takvime göre nisan aynın birinci gü-nüne -ki Ebrehe’nin yok olduğu güne tesadüf etmektedir- hicretten 52, mi-lattan ise 570 yıl sonrasına tesadüf etmektedir. Hz. Peygamber’in babası Ab-dullah b. Abdülmuttalib, Arap kabilelerinin en şereflisi olup, Kureyş kabile-sinin Hâşimiye kolundandır. Annesi ise Âmine bint Vehb’tir.

Soyu şu şekildedir: Abdullah b. Abdülmuttalib b. Hâşim b. Abdümenâf b. Kusay.

Allah’ın kudretinin insan ırkına ihsan eylediği sonsuz nimetlerin en yü-cesi olup, delalet karanlığını hidayet nuruyla aydınlatan, rahmet peygambe-rinin dünyaya geldiği zaman birtakım önemli olayların ve olağanüstü hadi-selerin meydana gelmesi buna delalet etmektedir.

Hz. Peygamber’in doğduğu gece Kâbe içerisindeki Cahiliye Arap putla-rının kendiliğinden yere kapandıkları görüldü. Mecûsîlerin en büyük belde-si olan İstahr Fâris şehrinde Mecûsîlerin kutsallarından olup, bin seneden beri yanmakta olan ve kesintisiz bir şekilde yanmasına dikkat edilen büyük ateş aniden söndü. Sâsânîlerin Medâin şehrindeki sarayının bir kısmı çöktü.

Mûbid-i Acem -ki İran’ın baş kadısıdır- bir sürü devenin pek çok Arap atını çekerek İran içlerine dağıldıklarını ve önüne geçmenin mümkün olmadığını rüyasında görerek hayırlı bir şekilde tabir edemediğini açıkladı.

İlginç tesadüflerden olan şu durumları kâhinler olağanüstü olaylar ola-cağına işaret kabul ettiler.

Gerçekten de dünyanın olağanüstü olaylarından birinin ortaya çıkması-na hayırlı bir başlangıç olmuştu.

Bu doğumla dünyaya gelen mübarek kişinin, dünyada ortaya çıkarmaya memur olduğu genel inkılap, İslâm’ın feyzi için başlangıç olduğu gibi dünya tarihinde vukua gelen değişimlerin en büyüklerinden biriydi.

Belgede MUHTASAR İSLÂM TARİHİ (sayfa 35-41)