• Sonuç bulunamadı

Hukuka Aykırılık

Belgede Ceza yargılamasında temyiz (sayfa 93-99)

2.2. TEMYİZ NEDENLERİ

2.2.1. Hukuka Aykırılık

Temyiz nedeninin temel anlamda hukuka aykırılık olduğu tespitini koyan, bizzat kanunun kendisidir. CMK sistemi, temyiz nedenini m.288’de genel olarak şöyle düzenlemiştir: “(1) Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. (2) Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.” Bu maddeye göre denilebilir ki, temyiz istemine ancak hükmün kanuna aykırı olması sebebine dayanarak gidilebilir.

Daha önce de belirtildiği üzere CMUK sistemi, genel temyiz nedenini tanımlarken “kanuna aykırılık” lafzını uygun bulmuştu. Doktrinde bu durum, - özellikle Kunter-Yenisey-Nuhoğlu’nca- açık bir şekilde yanlış bulunmuş, doğru yaklaşımın “hukuka aykırılık” lafzıyla kurulabileceği belirtilmiştir.

Kanuna aykırılık ile hukuka aykırılık arasında kapsam farkı vardır. Kanuna aykırılık, hükmün kanunla çelişmesini kapsarken, hukuka aykırılık ise hükmün kanunların yanında birçok farklı hukuk teorisi bileşenini de kapsamaktadır. “Kanun normları hukuk normlarının bir kısmıdır. O halde, bu açıdan hukuk kuralları; ceza,

ceza muhakemesi hukukları, diğer hukuk kuralları, uluslararası anlaşmalar, içtihatlar, bilimsel görüşler, genel düzenleyici işlemler, örf ve adetlerden kaynaklanan kurallar, mantık ve deneyim kuralları, yabancı ülke hukukları olarak belirtilebilir.”179

Hukuka aykırılığın kapsadığı alanlar belirtildikten sonra niteliği çerçevelendirilebilir. Hukuka aykırılık, sayılan hukuk teorisi bileşenleriyle temyize konu edilecek hükmün çelişmesi durumudur. Bu çelişme bu bileşenlerin hiç uygulanmaması, yanlış uygulanması ya da eksik uygulanması durumları ile doğabilir. Bu durum CMK m.288/2’de açıkça belirtilmiştir.

“Temyiz nedeni hukuka aykırılıktır. Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı

olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır (CMY m. 288). Kanıtların yanlış değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin belirlenmesini etkiliyorsa bu da hukuka aykırılıktır.”180

Aynı şekilde CMUK da m.307’de “Hukuki bir kaidenin tatbik edilmemesi

yahut yanlış tatbik edilmesi kanuna muhalefettir.” tanımını yaparak, kendi

anlayışıyla yasaya aykırılık olarak tanımladığı durumun nasıl gerçekleşebileceğini bugünkü CMK sistemiyle genel hatları ile örtüşür bir yol ile tarif etmiştir.

CMUK sistemine göre hukuka aykırılığın iki boyutu vardır. Bu bakış açısıyla hukuka aykırılık, maddi hukuka dair ve muhakeme hukukuna dair aykırılıklar olarak sınıflandırılabilir.

Birinci boyut maddi hukuka yani ceza hukukuna dair aykırılıklardır. Ceza hukukuna dair bir kuralın ihlal edildiği iddiasıyla öne sürülürler. Bu ihlalin gerçekleşmesi için, maddi hukuka ait bir normun yanlış ya da eksik yorumlanması, hükmün de kurulurken bu hatadan etkilenmesi gerekir. Bu kavramı netleştirmek için hükmün üzerine kurulduğu suça verilen cezanın ceza hukukunun o suç için öngördüğü ceza olmaması durumu gibi örnekler verilebilir. Tabi bu durumun CMUK

179 Kubilay İnan, a.g.e. s.132

180 İsmail Ercan, Ceza Muhakemesi Hukuku, (Kasım 2018), Güncellenmiş 14.Baskı, İkinci Sayfa

sisteminin ilk derece mahkemesi kararlarının direk temyiz edilmesini öngören işleyişi ile daha yakın örtüştüğünün altı çizilmelidir.

“Maddi hukuka ilişkin temyiz sebepleri, bir fiilin şu veya bu suçu teşkil ettiği

veya ağırlaştırıcı sebebi gerektirdiği gibi sebeplerdir. Bir maddi hukuk kuralının ihlalinin ileri sürülmesi ve iddianın yerinde olduğunun tespit edilmesi halinde mahkemenin hükmü bozulacaktır. Örneğin, sanığa zimmet suçundan ceza verilmesi gerekirken, suçun niteliğinde hataya düşülerek görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulmuş olması maddi hukuka aykırılıktır ve hükmün bozulmasını gerektirir.”181

İkinci hukuka aykırılık boyutu ise muhakeme hukukuna dair olan aykırılıktır. Son karar öncesinin temyize konu olması durumu olarak da tarif edilebilir. Hatırlanacağı üzere bu tür ikilemlerde her zaman kanun yoluna götürülecek hüküm dışı durumların hükme etki edip etmedikleri göz önüne alınmaktaydı.

“Hukuka aykırılık maddi hukuka aykırılık olabileceği gibi, yargılama

hukukuna aykırılık da olabilir. İlk halde karar mutlaka bozulurken, ikinci aykırılıkta yargılama hukukunun ihlali durumunun son karara etkisinin olup olmadığına bakılmaktadır. Eğer, son kararın yargılama hukuku ihlalinden etkilendiği tespit edilirse karar bozulmaktadır.”182

Demek ki temyiz kanun yolundaki muhakemeyi gören merci, temyiz edilmiş bulunan hükmün verilirken doğru hukuk normunun bulunup bulunamadığı, bulunduysa da doğru ve tam uygulanıp uygulanmadığını kontrol edecektir. Hukuka aykırılıktan kasıt tam olarak budur.

“Temyiz incelemesini yapan mahkeme, maddi hukukun ihlal edildiği iddiası

üzerine, alt mahkemenin saptadığı maddi olguları sabit sayarak (bunları inceleme dışı bırakarak), bu olgular karşısında olayda maddi hukuk kurallarının doğru ve tam olarak uygulanıp uygulanmadığını araştırır. Buna karşılık, bir yargılama hukuku normunun zedelendiğinin ileri sürüldüğü hallerde, temyiz makamı, yargısal kuralların doğru uygulanıp uygulanmadığının incelenmesi yanında, yargısal kurallar

181 Faruk Turhan, a.g.e. s.414 182 Kubilay İnan, a.g.e. s.134

çerçevesinde karara temel teşkil eden olguların da doğru saptanıp saptanmadığını araştırmak durumundadır.”183

Temyiz kanun yolunun hukuki derece kanun yolu olması ile temyiz nedeninin hukuka aykırılık olması arasında sıkı bir nedensellik bağı vardır. Hukuki derece bir kanun yolu olan temyiz, bu sebeple ancak hukuka aykırılık meselesiyle temyiz edilen kararların muhakemesini görebilecektir. Yani temyiz kanun yolu, temyiz edilmiş kararların alınış sürecinde izlenmiş uygulamaların hukuka uygunluğunun bir denetleyici mekanizmasıdır denilebilir. Hukuki derecelikle hukuka aykırılık denetimi ilk bakışta iki yönlüdür, temyiz kanun yolu bir hukuki derece kanun yolu olduğu için hukuka aykırılıkları denetler ve yine hukuka aykırılıkları denetlediği için bir hukuki derece kanun yoludur. Ancak yine de son karar olarak belirtilmesi gerekir ki, temyiz yasa yolunun yaşadığı adalet sistemindeki hukuka aykırılıkları denetleyeceği kendisinin tanımından, amacından ve görevinden ileri gelmektedir, aslında hukuki derece kanun yolu oluşu bu durumun bir isimlendirmesidir.

Yargıtay, temyiz yolunda yargılama yaparken uyuşmazlığın ispat yönünü oluşturan ve fiili de denilen maddi meseleyi olay mahkemesinin duruşmada ortaya konulan delillere dayanarak vardığı vicdani kanaatine göre çözüşüne, kısaca olayı belirlemesine dokunmayacak; olay mahkemesinin hukuki meselede yani belirlemiş olduğu olayın hukuk normları karşısındaki durumu konusunda yaptığı, tavsif de denile gelen hukuki değerlendirmesini ve ondan çıkardığı sonuçları denetleyecek, kısacası hukuki hata olup olmadığına bakacaktır.”184

Hukuka aykırılık halleri Kunter-Yenisey Nuhoğlu’nca yedi başlıkla sınıflandırılabilir.

Bu başlıklar, yazılı hukuka aykırılıklar, yazılı olmayan hukuka aykırılıklar, içtihadı hukuka aykırılıklar, ilmi hukuka aykırılıklar, maruf ve meşhur olan şahsi bilgide hatalar, hukuki anlaşmalara aykırılıklar, tecrübe kaidesine aykırılıklardır.

183 Veysel Gültaş, Tutuklama ve Kanun yolları, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2018, s.320 184 Nurullah Kunter, Feridun Yenisey, Ayşenur Nuhoğlu, a.g.e. s.1722

Yazılı hukuka aykırılıklar şunlardır185:  Sözleşmelere aykırılıklar,

 Eksik soruşturma,

 Hakların bildirilmemesi,

 Ek soruşturmanın gerekli görülmesi,

 Duruşma tutanağının imzalanmaması,

 Dava açılmadan hüküm verilmesi,

 Müdahale talebi hakkında karar verilmemesi, müdahilin tanık sıfatıyla dinlenmesi.

Yazılı olmayan hukuka aykırılıklar, yazılı olmayan hukukun da hukukun doğrudan kaynağı olmasından ileri gelir. Çoğunlukla hukukun esaslarına uymayan, genel vicdanı rahatsız eden aykırılıklardır. Genelde delillerin değerlendirilmesi bakımından ortaya çıkar. İçtihadı hukuka aykırılık, normların içtihatlarla da yaratılabilmesinden ileri gelir. İlmi hukuka aykırılık, doktrine aykırılıktır. Doktrin hukukun doğrudan kaynağı kabul edildiğinden doktrine aykırılık da bir hukuka aykırılıktır. Maruf ve meşhur olan şahsi bilgide hatalar, hâkimin sadece iki şart altında göz önüne alabildiği olay hakkındaki şahsi bilgisi için geçerlidir. İmkân varsa denetlenebilmesi gerekmektedir. Hukuki anlaşmalara aykırılıklar, tarafların anlaşmaları ile yapılan hukuki işlemler için geçerlidir, yazılı ise kolayca denetlenebilir ancak değil ise de imkân varsa denetlenmelidir. Tecrübe kaidesine dair aykırılıklar ise, hukuk normuna benzerler ve Yargıtay hâkimlerince diğer hâkimlere göre daha iyi bilinirler, bu sebeple onlar tarafından kontrol edilebilmelidirler.186

CMK tarafından özel olarak düzenlenen bir hukuka aykırılık da sanığın yararına olan hukuka aykırılıktır. CMK m.290’a göre, sanığın yararına olan hukuka aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak sağlamaz.

185 Nurullah Kunter, Feridun Yenisey, Ayşenur Nuhoğlu, A.e. s.1725-1727 186 Nurullah Kunter, Feridun Yenisey, Ayşenur Nuhoğlu, A.e. s.1729

Temyiz eden, hükmün hukuka aykırılığını iddia etmek, ayrıca muhakeme hukukuna aykırılığı oluşturan olguları göstermek durumundadır.187

Temyiz aşamasında delil ileri sürülmesi mümkün olmadığı için, temyiz mahkemesi esas mahkemesinin tespitleriyle bağlıdır.188

Hukuka aykırılıklar, hem CMUK hem de CMK sistemi için genel ve asıl olarak iki şekilde sınıflandırılırlar; nispi ve mutlak aykırılıklar.

Hukuka nispi aykırılık halleri, amacımıza daha uygun bir ifadeyle nispi temyiz nedenleri, var olduğu iddia edilen hatanın hükme bir etkisi olup olmadığının temyize konu edilebilmesi için kontrol edildiği hatalardır. “Nispi temyiz nedenlerinde ise, hukuka aykırılığın temyiz nedeni olması için bu aykırılığı öne süren süje bakımından bir menfaat ihlaline sebebiyet vermiş ve hükmün de bu aykırılığa dayanıyor olması gerekir.”189

Daha önce de söylendiği gibi her aykırılık değil, hükme esas teşkil eden aykırılık temyize götürülebilir. “Nispi temyiz nedeni olabilecek aykırılık, yargılamanın her aşamasında olabilir. Çünkü hazırlık soruşturmasından itibaren yapılan hatalar son kararı etkileyebilir.”190

Öyleyse nispi aykırılık maddi hukuka dair olabileceği gibi usul hukukuna dair de olabilir. Ancak maddi hukuka dair nispi aykırılıkların hükme etkisiaşikârken usul hatalarının hükme etkisi saklıdır. Ancak her ne şartla olursa olsun hüküm üzerinde hukuka aykırılıktan gelen böyle bir şüphe varsa, hükmün adalet sisteminde o haliyle bırakılması düşünülemez.

Hükmü temyiz eden Cumhuriyet savcısı, katılan, sanık ya da müdafinin hükmün hangi nedenlerle bozulmasını göstermek zorunlulukları vardır. Ancak

187 Serap Keskin, (1997), Ceza Muhakemesi Hukukunda Temyiz Nedeni Olarak Hukuka Aykırılık, Alfa

Yayınları, İstanbul

188 Bahri Öztürk, Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Özge Sırma Gezer, Yasemin F. Saygılar Kırıt,

Esra Alan Akcan, Özdem Özaydın, Efser Erden Tütüncü, Derya Altınok Vıllemın, Mehmet Can Tok, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 12.Baskı, Seçkin Yayıncılık, Eylül 2018, Ankara

189 Serap Haklı Bayraktutan, Ankara, 2003, a.g.e. s.58 190 Kubilay İnan, a.g.e. s.134

aşağıda bahsedilecek hukuka kesin aykırılık hallerinde Yargıtay hükmü sair yönleri incelemeksizin bozabilir.191

“Usul hukukunda illiyet bağını tespit zordur. Bu zorluk yüzünden usul

hukukunda hüküm ile hukuka aykırılık arasında bir illiyet bağının bulunması ihtimal ve imkânı, aykırılık ile hüküm arasında illiyetin varlığını farz ettirir. Hukuka aykırılığın son karara etki edip etmediği konusunda tereddüt varsa son karara etki ettiği kabul edilmeli ve son kararın bozulması yoluna gidilmelidir.”192

Hukuka karşı mutlak (kesin) aykırılığın oluşmasına sebep olan maddeler CMK’da açıkça sayılmıştır. Bu, kanunun bu sebepleri önemsediği, öngörmek ve yaptırımlarını önceden düzenlemiş olmak istemesi anlamına gelmektedir. O sebeple bu aykırılıklar ayrı bir bölümde incelenecektir.

Belgede Ceza yargılamasında temyiz (sayfa 93-99)