• Sonuç bulunamadı

Hükmün Hukuka Aykırı Yöntemlerle Elde Edilmiş Delillere

Belgede Ceza yargılamasında temyiz (sayfa 116-119)

2.2. TEMYİZ NEDENLERİ

2.2.2. Hukuka Kesin Aykırılık Teşkil Eden Haller

2.2.2.9. Hükmün Hukuka Aykırı Yöntemlerle Elde Edilmiş Delillere

Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş delillere dayandırılması durumu, CMK sisteminin hukuka kesin aykırılıklar arasına getirdiği yeni bir düzenlemedir. Yeni kanunun geneline bakıldığında bu yeniliğin tüm yenilikler arasında en önemliler arasında gösterilebileceği söylenilebilir.

Kanuna aykırı yollarla elde edilen delillere dayanılarak verilen bir hükmün, aslında kanuna aykırı olarak verilmiş olacağı gerçeği aşikârdır. Delillerin nitelik olarak gerçeği yansıtıp yansıtmamaları, adaletin gerçekleştirilmesine yardım ediyor gibi görünse de onların hukuksuz bir şekilde elde edilmiş oldukları gerçeğini değiştirmez. Başka bir deyişle, bir suçu aydınlatıyor gibi görünen deliller, hukuksuz bir şekilde elde edilmişlerse aslında onlar da başka bir suçun ürünü olabilirler. Yani kısaca aslında onlar elde edilirlerken suç işlenmiş olma ihtimali vardır.”

“Ceza yargılamasında amaç maddi gerçeğe ulaşmak olduğundan, delil

serbestîsi ve vicdani delil sistemi kabul edilmiştir. Buna göre bir ceza davasında kural olarak her şey delil olabilmektedir (CMK m.217/2) ve yargıç, bu delilleri vicdani kanaatine göre takdir eder (AY m.138/1, CMK m.217/1 c.2). Ancak gerek hukuk devletinin gerekse Anayasa’nın 138. maddesinin birinci fıkrası gereği bu

takdir yetkisi, hukuk kurallarının çizdiği çerçevede ve keyfilikten uzak biçimde kullanılmak zorundadır. Aksi halde insan haklarına saygı ve hukuk güvenliği ilkelerinin bir anlamı kalmaz.”227

Suç işlenmiş olma ihtimali altında elde edilen delillerin bir muhakeme esnasında bir tarafa fayda sağlaması, muhakeme taraflarını suç işlemeye teşvik edebilir bir tavır olacaktır. O sebeple hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin taraflara bir fayda sağlamasının önüne geçilmelidir. “Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş ve yargılama makamının önüne getirilmiş delillerin hükme esas alınmasının bu yöntemleri kullananları yüreklendireceği ve hukuka aykırı yöntemleri olağan hale getireceği endişesiyle çağdaş yargılama sistemlerinde bu sonuca varılmıştır.”228

Hukuka aykırı delillerin değerlendirmesindeki sorunu en iyi tarif eden ve buradan hareketle kanun yolunda bu türden delillere dayanan hükümlerin akıbetinin bozma olması gereğine dolaylı yoldan vurgu yapan en iyi görüşün Amerikan sistemi olduğu kanaatindeyiz. Bu sistemde, ülkemiz CMK sisteminde dahi eksik kaldığımız ancak belli ki hedeflediğimiz algı anlatılmaktadır. Bu anlayışa göre; “Delil elde edilirken yapılacak hukuka aykırılık, elde edilen delili değerlendirme yasağına tabi tutar. Bu sonuç mutlaktır ve elde edilen delilin doğrudan veya dolaylı olmasını da kapsar. Zehirli ağacın meyveleri de zehirlidir doktrini çerçevesinde, değerlendirme yasağının uzak etkisi kabul edilmektedir.”229

CMK’ya özel uygulamaya geçmeden önce bu hükme yer vermeyen ve bugün de kısmen kullanımda olan CMUK (Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihleri itibariyle karara bağlanmış dosyalarla sınırlı olmak üzere) uygulamasından bahsetmek yerinde olacaktır.

“Bizim hukuk sistemimizde 3842 Sayılı Yasa ile değerlendirme yasağını içeren biri özel diğeri genel iki hüküm dâhil edilmiştir. CMUK’un 135/a maddesine göre yasak sorgu yöntemleri ile elde edilen ifadeler delil olarak değerlendirilemez.

227 Güçlü Akyürek, “Ceza Yargılamasında Hukuka Aykırı Delillerin Değerlendirilmesi Sorunu”, Türkiye

Barolar Birliği Dergisi, Dönem:2012, Sayı:101, Sayfa:61-82, Ankara, 2012, s.62

228 Kubilay İnan, a.g.e. s.170

229 Mahmut Koca, “Ceza Muhakemesinde Hukuka Aykırı Delilleri Değerlendirme Yasağı”, Erzincan

… Kullanılması halinde bu mutlak bir temyiz sebebi teşkil edecek ve hüküm mutlak surette bozulacaktır.”230

CMUK sisteminde bunun dışında hukuka aykırı deliller hakkında bir de m.254/2’de ilgili bir hüküm bulunmaktadır. Ancak bu hükmün uygulamasının daraltılıp daraltılmaması yönünde tartışmalar mevcuttur. Konuyu buradan genişletmek yersizdir, zira CMK sistemi hayata geçtiğinden bu tartışmalar da son bulmuştur.

Hukuka aykırı delile, CMK m.217/2’de de yer verilmiştir: “Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.”

Aslında mahkeme, önüne gelen delillerin yasal yollardan elde edilip edilmediğini kontrol etmekle yükümlüdür. Fark edilirse, kayıtsız kalınması imkânsızdır. Ancak kayıtsız kalınmış ya da fark edilmemişse temyiz merci bu delile rastladığında hükme esas teşkil edip etmediğine bakacaktır. “Aslında bu söylenen niteliği itibariyle nispi temyiz nedenidir. Çünkü önce yasa dışı yöntemlerle elde edilmiş delilin hükme etki edip etmediği hususu araştırılacaktır. Eğer hükme esas alınmamış dosyada mevcut bir delil varsa bu bozma nedeni sayılmayacaktır.”231

Ancak burada varmış gibi görünen çelişkiyi kanun koyucu hukuka aykırılığın tarifinde çözmüştür. Tarif, “hükmün kanunsuz delile dayanması” şeklinde kurulduğundan, mutlak temyiz nedeni hükme etki etmeyen kanunsuz delillerden zaten ayrılmıştır.

Bu noktada denilebilir ki, hukuksuz şekilde elde edilen delillere dayanılarak verilmesi hükmün temyizine dair bir kesin sebeptir; temyizin akıbetinde ise bozmaya yönelik bir kesin sebeptir.

“Hukuka aykırı delillerin mutlak olarak değerlendirme dışı tutulması

görüşünün dayandığı esaslardan biri de yasa hükmünün de bir hukuk kuralı olmasından hareketle yasaya aykırılığın her halde hukuka aykırılık anlamına geldiği ve az ya da çok hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceğidir. Nitekim mahkeme

230 Mahmut Koca, A.e. s.145 231 Kubilay İnan, a.g.e. s.170

hükmünün hukuka aykırı bir delile dayanması, hiçbir niceliksel değerlendirme yapılmaksızın temyiz aşamasında mutlak bir bozma sebebi oluşturmaktadır.”232

Belgede Ceza yargılamasında temyiz (sayfa 116-119)