• Sonuç bulunamadı

Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Delillerin Muhakemede Kullanılamaması

BĠLGĠSAYAR KÜTÜKLERĠ VE PROGRAMLARINDA ARAMA VE ELKOYMA

B. Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Delillerin Muhakemede Kullanılamaması

Ceza muhakemesinin amacının maddi gerçeğin araĢtırılması olduğu daha önce söylenmiĢti. Ancak, sınırsız bir Ģekilde araĢtırma yapmak yetkisi toplumsal ve bireysel hak ve özgürlükleri yok edebilir. ĠĢte hukuk devleti esaslarına uygun bir ceza muhakemesinde delil elde edilmesi ve değerlendirilmesi konusunda getirilen sınırlamalara delil yasakları denir343. Bu bağlamda arama koruma tedbirine baĢvurulması da maddi gerçeğe ulaĢma araçlarından biri olarak hiçbir koĢul ve sınır tanımadan uygulanamaz. Arama koruma tedbiri bakımından anayasa ve yasalarda getirilmiĢ koĢullar yanında, ona hakim olan ilkelere de uyulmalıdır. Bunlara uyulmaması aramanın ve bunun sonucunda elde edilen delillerin hukuka aykırı sayılmasına yol açacaktır. Bir delilin hukuka aykırı sayılması halinde ise sorun bu delilin muhakemede kullanılabilip kullanılamayacağı noktasında düğümlenir344.

Kanuna aykırı bir Ģekilde elde edilmiĢ olan delillerin duruĢmada ortaya konulamaması (CMK 206/2-a) ve yüklenen suçun, sadece hukuka uygun bir Ģekilde elde edilmiĢ her türlü delille ispat edilebilmesi (CMK 217/2), Anayasamızın garantisi altında bulunan temel insan hakları ve hürriyetlerinin korunması amacı ile kabul edilen

343 ÖZTÜRK, Bahri, Yeni Yargıtay Kararları IĢığında Delil Yasakları, Seçkin Yayınevi, Ankara, 1995, s.1 vd.

344 Ġngiliz hukukunda, hukuka aykırı olarak elde edilen delil muhakemede kullanılamaz. Bu Ģekilde elde edilen bir delil daha muhakemenin baĢında sahibine iade edilmelidir. Öte yandan gerçeğe aykırı olarak, hile yoluyla elde edilen arama kararının varlığı halinde karar yanlıĢ bir bilgi üzerine verilmiĢ veya kötü niyetli bir yemine dayanılarak talep edilmiĢ ve arama sonuçsuz kalmıĢsa ilgililere karĢı bir hukuk davası açılarak zarar tazmin ettirilebilir. Böyle bir durumda ilgili polisin tutuklanması da mümkündür (HAMPTON, 40 vd.; MICHALLEK, 127; GÜNTHER, 154 (Nakleden, ÖZBEK, Arama, s.155). Sanığın dava açabileceği diğer haller ise Ģunlardır: a) Aramanın yasal olmayan bir biçimde yapılması, b) EĢyaya yasaya aykırı olarak elkonulması veya muhafaza allına alınması (HAMPTON, 40). Tüm bu hallerde sorumluluk yetkisiz veya yetkisine tecavüz ederek ev ya da kiĢi aramasını icra eden memurdadır. Bu konuda yalnızca polisin sorumlu olmasının nedeni Ġngiltere'de devletin sorumluluğu bakımından "Kral yanlıĢ yapmaz" prensibinin geçerli olmasıdır(Nakleden, ÖZBEK, Arama, s.155).

ABD hukukunda da arama amacına ulaĢsa dahi, aramada temel hak ve özgürlüklere kabulü mümkün olmayan bir müdahalede bulunulmuĢsa elde edilen delil kullanılamaz (MICHALLEK, 134). Yine mahkeme, kararında anayasa ihlal edilerek elde edilen bir delile dayanmıĢsa bu karar iptal edilmelidir.

Zira bu Ģekilde elde edilen kararlar yasak delil kapsamında olup, muhakemede kullanılamaz (Nakleden, ÖZBEK, Arama, s.155).

Eyalet uygulamalarında usulüne göre verilmemiĢ bir kararla veya herhangi bir karar olmaksızın yapılan aramadan dolayı bu aramayı yapan polis memurlarına karĢı müdahalenin men'i ve tazminat davası açılmaktadır. Aynı zamanda polise karĢı disiplin soruĢturması da yapılabilir (MICHALLEK, 135;

ÖZBUDUN, s.273). Görüldüğü üzere, polisin sorumluluğu kiĢiseldir. Amerika'da polis memurunun yanlıĢ davranıĢından ileri gelen bu sorumluluğu Ģuradan kaynaklanır: Polis görevini yerine getirirken bir takım zararlar verebilir. KiĢiler de organize bir toplumda yaĢamlarının ödülü olarak buna katlanmalıdırlar (Nakleden, ÖZBEK, Arama, s.155).

yasaklardır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ise, serpiĢtirilmiĢ bir Ģekilde birçok maddesinde "hukuka aykırı" olduğunu belirlediği "delil elde etme yöntemlerini" göstermiĢ ve 217/2. maddesinde ise, "yüklenen suç, hukuka uygun bir Ģekilde elde edilmiĢ her türlü delille ispat edilebilir" demiĢtir345.

Bununla birlikte doktrinde konuyla ilgili çeĢitli görüĢler ileri sürülmüĢtür:

ÖZTÜRK-ERDEM‟e göre, Anayasanın 38/6. maddesinde, “Kanuna aykırı olarak elde edilmiĢ bulgular delil olarak kabul edilemez” denilirken eski CMUK m. 254/2‟de “hukuka aykırı Ģekilde elde edilen deliller..”; yeni CMK m. 217/2‟de de “hukuka aykırı bir Ģekilde elde edilmiĢ her türlü delil” denilmesi karĢısında, Anayasaya göre artık elde edilen delilin hukuka uygun olarak mı değil; kanuna uygun olarak mı elde edildiğine bakılacak; hak ihlaline yol açmayan en küçük bir aykırılık bile, elde edilen delili kullanılamaz hale sokacaktır346.

KUNTER-YENĠSEY-NUHOĞLU‟na göre; hukuka aykırı deliller, kovuĢturma organları tarafından yapılan iĢleme ve bu iĢlemin kanunla düzenlenmesi ile korunmak istenen hukuki menfaate göre tasnif edilmelidir. Yeni CMK 217'de olumlu yönden ele alınıp, "hukuka uygun bir Ģekilde elde edilmiĢ delil" olarak belirlenen konu tartıĢılırken, hem delil yasakları görüĢü, hem de korunan hukuki menfaat birlikte ele alınmalı ve önce elde edilen delilin "hukuka aykırı" olup olmadığı belirlenmelidir. Bundan sonra, hukuka aykırı olduğu belirlenen bu delili hüküm verirken kullanıp kullanmamak, mahkemenin takdirine bırakılmalıdır. Sonuçta verilen karar, sanığın "adil yargılanma hakkını" ihlal etmeyecekse, hukuka aykırı olan delilin dahi, hükümde kullanılması ilkesi benimsenmelidir. Ancak, Kanun bir "delil yasağı" koymuĢsa, bu delilin de hiç bir Ģekilde kullanılmaması gerektiği kabul edilmelidir347.

Görüldüğü gibi, ÖZTÜRK-ERDEM, mutlak bir delil değerlendirme yasağını kabul etmiĢ, KUNTER-YENĠSEY-NUHOĞLU ise daha esnek bir anlayıĢla hukuka aykırı bir Ģekilde elde edilen deliller konusunda ikili bir ayrıma gitmiĢ, bazı delillerin hukuka aykırı elde edilmiĢ olmasına rağmen kullanılıp kullanılmayacağı somut olaydaki anayasal

345 KUNTER-YENĠSEY-NUHOĞLU, s.1030.

346 ÖZTÜRK-ERDEM, s.444.

347 KUNTER-YENĠSEY-NUHOĞLU, s.1035.

hakların ihlal edilmiĢ olup olmadığı konusunda mahkemeye takdir yetkisi vereceğini;

bunun yanında, kanun koyucunun mahkemeye bir takdir yetkisi tanımaksızın delil elde edilirken yapılan ağır hukuka aykırılık nedeniyle o delili yasakladığı hallerde bu delilin muhakemede kullanılamayacağını belirtmiĢtir.

Kanaatimizce de kiĢinin anayasal haklarını ihlal etmeyecek Ģekilde hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin muhakemede kullanılıp kullanılamaması mahkemenin takdirinde olmalıdır. Örneğin, arama kararında hâkimin imzasının olmaması bir usül eksikliğidir. Sonradan giderilebilir bu eksiklik yüzünden bu karara dayanılarak yapılan arama sonucunda elde edilen delilleri “delil yasakları” kapsamında değerlendirmenin hukukun genel ilkelerine uygun düĢmeyeceği söylenebilir.

Nitekim, AĠHS'nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde "hukuka aykırı olarak toplanan delillerin yargılamada kullanılamayacağına" dair özel bir düzenleme yoktur. AĠHM delilin hukuka aykırı olarak elde edilmiĢ olmasını kesin bir ret sebebi olarak kabul etmemektedir348.

AĠHM, "iĢkence, insanlık dıĢı ve onur kırıcı muamele yasağına aykırı davranılmak suretiyle elde edilen deliller ile özel yaĢamın gizliliğini ihlal ederek elde edilen delilleri kesin olarak ret etmekte ise de, bunlar dıĢında kalan hukuka aykırılık hallerinde hukuka aykırılığın ihlal ettiği anayasal hakkı ve elde edilen delilin yargılama sonucuna olan etkisini değerlendirmektedir. Bu değerlendirmeler, üçüncü kiĢiler tarafından hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin kabul edilebilirliği açısından da aynen uygulanmaktadır.

Burada da, Ģayet hüküm sadece bu delile dayanarak verilmiĢse "adil yargılanma hakkı"nın ihlal edildiği kabul edilmekte ve delil ret edilmektedir. Aksi halde ise, elde edilen delilin önemi ile hukuka aykırılık sonucu ihlal edilen hakkın karĢılaĢtırılması ve bunun sonucuna göre karar verilmesi benimsenmiĢtir349.

348 ĠNCEOĞLU, Sibel, Ġnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılama Hakkı, Beta Yayınları, Ġstanbul, 2005, s.287.

349 ĠNCEOĞLU, s.287.