• Sonuç bulunamadı

Ġspat aracı olarak yararlı görülen ya da müsadere konusu olacak eĢyanın, elinde bulunduran kiĢinin rızası hilafına olarak adliyenin eli altına alınmasına el koyma denir. Bu tanımdaki unsurlar esas olarak CMK‟ da ki el koyma ile ilgili düzenlemelere dayanmaktadır (CMK m. 123). ġayet zilyedin rızası varsa, bu durumda yapılan iĢlem el koyma değil, muhafaza altına alma olarak adlandırılır (CMK m. 123/1).

Yukarıdaki tanımdan çıkan sonuç el koymanın iki konusunun olduğudur.117 Bunlar:

- Ġspat aracı olarak yararlı görülen malvarlığı değerleri,

- EĢya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluĢturacak malvarlığı değerleridir.

114 Kaymaz, 1997, s.15

115 Kunter, Yenisey, Nuhoğlu, 2006, s.631

116 Hakan Hakeri, Yener Ünver, Ceza Muhakemesi Hukuku Temel Bilgiler (Temel), Adalet Yayınevi, Ankara 2008, s. 277

117 Özbek, 1999, 303

El koyma ile müsadere kavramları da birbirinden farklı kavramlardır. ġöyle ki, el koyma bir koruma tedbiri olduğundan koruma tedbirlerinin genel özelliklerini taĢımakta olup, geçicidir. El koyma mülkiyet hakkında bir karar değildir. Sadece suça konu olayla ilgili bir karar verilinceye kadar zilyetliğin geçici olarak zapt edilmesidir. Zoralım olarak da adlandırılan müsadere ise, bir kimsenin taĢınır veya taĢınmaz bir malının kendi rızası olmaksızın devlet güçleri tarafından elinden alınmasıdır. EĢyanın müsadere edilmesi durumunda eĢyanın mülkiyeti devlete geçer.118

El konulan eĢya muhakeme sonunda ya müsadere edilir ya da sahibine iade edilir.

Müsadere kavramı TCK‟ da kazanç müsaderesi ve eĢya müsaderesi olarak ikili bir ayrıma tabi tutularak düzenlenmiĢtir. EĢya müsaderesi TCK m. 54‟te, kazanç müsaderesi TCK m.

55‟te düzenlenmiĢ olup, söz konusu konularla ilgili usulü düzenlemeler ise, CMK m. 256 vd. maddelerinde yerini almıĢtır.

CMK‟nın 116 ve 117. maddelerinde “suç delillerinin elde edilebilmesinden” söz edilmektedir. Buradaki elde etmeden maksat elkoyma olarak anlaĢılmalıdır. Zira ilgilinin rızası varsa, muhafaza ve emniyet altına alma söz konusu olacaktır.119

El koyma mülga CMUK‟un 95/1 maddesinde “eşyanın zaptı” ifadesi ile düzenlenmiĢtir. Buradaki zapttan maksat el koymadır. Her ne kadar CMUK 94. maddede el koymadan (zapt) bahsedilmemiĢse de tabiidir ki, 94. maddeye göre yapılan arama sonucu Ģayet delil elde edilirse bunlara da el konulacaktır. Ayrıca CMUK madde 99‟da

“zapt olunan veya emniyet altına alınan eşya”dan bahsedilmekte, madde 86‟da ise,

“müsadereye tabi olan eşya muhafaza veya başka bir suretle emniyet altına alınır”

denilmektedir. Buradan çıkan sonuç, muhafaza ve emniyet altına alma tedbirinin de ayrı bir tedbir olarak CMUK‟ta kabul edilmiĢ olduğudur. Buna göre, el koymanın konusunu oluĢturan eĢyayı elinde bulunduran kiĢi eğer eĢyayı rızası ile verirse eĢya muhafaza ve emniyet altına alınacaktır. Aksi taktirde eĢyaya el konulacaktır.120

118 Ġlyas ġahin, Türk Ceza Yargılamasında Koruma Tedbiri Olarak Elkoyma, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 1991, s.28-29

119 Özbek, 1999, 304

120 ġahin, 1991, s.28-29

Bazı hallerde yapılan arama sonucu el koyma iĢlemi gerçekleĢtirilemez. Buna el koyma yasağı denilmektedir. Dolayısıyla aĢağıda belirtilen hallerde el koyma amacıyla arama yapılamaz.

1. Devlet Sırrı Niteliğinde Bilgiler Ġçeren Belgeler

Ceza Muhakemesi Kanununun 125/1. maddesinde, “Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz”

denilmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, “Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir”. Mülga CMUK‟un 88.

maddesinde ise, bu konuda yasaklayıcı bir hüküm bulunmaktaydı. Söz konusu hükme göre

“Resmi dairelerde saklı evrak ve sair vesikalar münderecatının iflası memleketin selametine zarar vereceği o dairenin en büyük amiri tarafından beyan edilirse bu evrak ve vesikaların gösterilmesi ve teslimi istenmez. Şu kadar ki bu beyan kâfi görülmezse o dairenin mensup olduğu vekâlete müracaat olunabilir.” Buna göre, herhangi bir devlet kurumundan bir suç olgusuna iliĢkin bilgiler içeren belge ve bilgilerin teslimi o kurumun en büyük amirinden talep edilebilir. Amir, eğer talebe konu belgelerin memleketin selametine zarar vereceğini düĢünüyorsa bunu beyan ederek bu belgeleri vermeyebilirdi.

Amirin bu beyanı yeterli görülmezse amirin bağlı olduğu bakanlığa baĢvurulabilirdi. Bu hüküm el koyma yasağı olarak değerlendirilmekteydi.

CMK‟nın 125/1. maddesinde kabul edilmiĢ olan ve “devlet sırrının yargıdan gizlenememe ilkesi121 olarak adlandırılabilecek düzenleme, Ģüphesiz ki mülga kanuna göre bir ilerlemedir. Ancak, CMK‟nın 125/3. fıkrası mülga kanundaki bu yasağın kısmen kalktığını göstermektedir. ġöyle ki, söz konusu fıkraya göre, hapis cezasının alt sınırı beĢ yıl veya daha fazla olan suçlarda bir suç olgusuna iliĢkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karĢı gizli tutulamaz. BaĢka bir ifade ile hapis cezasının alt sınırı 5 yıldan az olan suçlarda bir suç olgusuna iliĢkin bilgileri içeren resmi belgeler mahkemelere karĢı gizli tutulabilir ve bu belgelere el konulamaz. Bu sınırın üzerinde ise bir suç olgusuna

121 Kunter, Yenisey, Nuhoğlu, 2006, s.964

iliĢkin bilgileri içeren resmi belgeler mahkemelere karĢı gizli tutulamaz ve bu belgelere el konulabilir.122

CMK 125‟te ki düzenleme, bir hukuk devletinde, devletin suçla iliĢkili bir sırrının olamayacağını öngörmektedir. Ayrıca, devlet sırrı niteliğindeki belgeleri inceleme yetkisi sadece mahkeme hâkimi veya heyetine verilmekle, devlet sırrı içeren belgeler yargılama makamı dıĢında kalan kiĢilerin ulaĢması engellenmiĢ olmaktadır. Ayrıca her suçta değil belli ağırlıktaki suçlarda bu düzenleme kabul edilmekle, orantılılık ilkesi de sağlanmak istenmiĢtir. Son olarak el koyma ve incelemenin bu türü sadece kovuĢturma evresi için öngörülmüĢ olup soruĢturma aĢamasında kabul edilmemiĢtir.123

Devlet sırrının ne olduğu ise, CMK‟nın 47/1. maddesinde devlet sırrı niteliğindeki bilgiler konusunda tanıklık ile ilgili olarak tanımlanmıĢtır. Söz konusu maddeye göre,

“açıklanması, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, devlet sırrı sayılır.”

2. ġüpheli veya Sanık ile Tanıklıktan Çekinebilecek Kimseler Arasındaki Mektuplar ve Belgeler

Ceza Muhakemesi Kanununun 126. maddesinde, “Ģüpheli veya sanık ile 45. ve 46.

maddelere göre tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere; bu kimselerin nezdinde bulundukça el konulamaz” denilmekle söz konusu el koyma yasağı ifade edilmiĢtir. Maddeden de anlaĢılacağı üzere el koyma yasağının söz konusu olabilmesi için bu mektup ve belgelerin Ģüpheli, sanık veya tanıklıktan çekinme hakkı olanların bizzat nezdinde, yani, yanlarında bulunması gerekir. Bu belgeler bu kiĢiler dıĢında, mesela, arkadaĢlarında veya yakınlarının üzerinde veya yanında bulunursa bu halde el koyma yasağı söz konusu değildir. Burada nezdinde bulunmaktan maksat sadece kiĢinin üzeri olmayıp, mektup ve belgelerin yerleĢim yerinde veya iĢyerinde, araçlarında bulunması da, kavramın içeriğine dahildir. El koyma yasağı olsa da tanıklıktan çekinebilecek birisi

122 Zekeriya Yılmaz, Ceza Muhakemesi Kanununun Getirdiği Yenilikler ve Yargılama Sistemi (Yargılama), Seçkin Yayınevi, Ankara, 2005, s. 50

123 ġahin, 2007, 249

kendi rızasıyla bu mektup ve belgeleri teslim edebilir. Bu durumda ise el koyma değil

“muhafaza altına alma” söz konusu olur.124

Mülga CMUK‟un 89. maddesindeki “tanıklıktan çekinme hakkına sahip kişiler soruşturma konusu vakıalara iştirak etmiş olmak veya yataklık etme şüphesi altında bulunuyorlarsa artık bu mektuplara da el konulabileceğine” düzenlemeye CMK 126‟da yer verilmemiĢtir.125 Sonuç olarak denilebilir ki, tanıklıktan çekinme hakkına sahip olanlarla Ģüpheli arasındaki mektuplara ve belgelere el koyma amaçlı arama yapılamayacaktır.

3. Basımevi ve Eklentileri ile Basın Araçlar

1982 Anayasasının 07.05.2004 tarih ve 5170 sayılı kanunun 4. maddesi ile değiĢik 30. maddesine göre, “Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz”. Bu madde ile basın özgürlüğünün korunması amaçlanmıĢtır.

Bu madde ile getirilen el koyma yasağı sebebiyle el koyma amaçlı arama da yapılamayacaktır.

4. ġüpheli veya Sanığın Müdafii ile Yaptığı YazıĢmalar

Ceza Muhakemesi Kanununun 154. maddesine göre, Ģüpheli veya sanık vekâletname aranmaksızın konuĢulanların baĢkaları tarafından duyulamayacağı bir ortamda müdafii ile görüĢebilir. Bu kiĢilerin müdafii ile yazıĢmaları denetime tâbi tutulamaz. Denetlenemeyecek yazıĢmalar içeren belgelere de el koyma ve el koyma amaçlı arama yapılamayacaktır. Çünkü el koyma incelemeyi, inceleme ise, denetlemiĢ olmayı sonuç verecektir.126

124 Veli Özer Özbek, Pınar Bacaksız, Ceza Muhakemesi Hukukunda Arama, Ceza Hukuku Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 1, 2006, s. 151

125 ġahin, 2007, 250

126 ġahin, 2007, 250

ĠKĠNCĠ BÖLÜM