• Sonuç bulunamadı

Hoşgörü ve Sevginin Hâkim Olduğu Bir Toplum

Belgede Kur'an'ın önerdiği vasat ümmet (sayfa 140-144)

3. Kur'an'da Önerilen Vasat Ümmetin Nitelikleri

5.5. Hoşgörü ve Sevginin Hâkim Olduğu Bir Toplum

Hoşgörü, her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar müsamaha göstermek, farklı dil, cins, ırk, inanç ve anlayış bakımından başkalarının varlıklarından rahatsızlık duymama halidir. İslâm'ı yaşayarak bize öğreten Hz. Peygamber, hoşgörüyü bizzat örnek yaşantısıyla bize öğretmiştir. 579 el-Hucurât 49/12 580 el-Hucurât 49/12 581 el-Bakara 2/189 582 en-Nûr 24/27

Peygamberimiz (s.a.v.), aile ve yakın çevresine hoşgörülü davrandığı kadar, çevresindeki tüm insanlara karşı affedici ve hoşgörülü olmuştur. Bu husus Kur'an-ı Kerîm’de şöyle dile getirilmektedir: “Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak

davrandın. Eğer sen kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet. Bağışlanmaları için dua et...”584

Burada Hz. Peygamber’in affediciliğini ve hoşgörüsünü anlatan bir olayı nakletmek istiyorum.

Enes (r.a)’dan rivayet edilir ki o şöyle dedi: “Resûlullah (s.a.v.) ile beraber yürüyordum. Üzerinde Necran kumaşından yapılmış, kenarları sert ve kalın bir hırka vardı. Bir bedevî, Resûl–i Ekrem’e yaklaşarak hırkasını sertçe çekti. Hırkanın boynuna gelen kısmına baktım, bedevînin sertçe çekmesinden dolayı hırkanın kenarı boynuna oturmuştu. Daha sonra bedevî:

– Ey Muhammed! Elinde bulunan Allah’a ait mallardan bana da verilmesini söyle, dedi. Resûlullah (s.a.v.) bedevîye dönüp güldü. Sonra da ona bir şeyler verilmesini emretti.585

Peygamberimiz (s.a.v.), kendisini öldürmek için tuzaklar Kur’an kişileri affettiği gibi, en sevdiği Hz. Hamza’yı şehid eden Habeşli Vahşi’yi bile affetmiştir. O, eline her türlü imkan geçtiği halde, intikam almaktan uzak durmuştur. Bu yüzden onu örnek almak zorunda olan Müslümanlar, sevgi ve hoşgörüsünü de görmezlikten gelmemelidir.

İslâm'ın yaşandığı toplumlarda, sevgi ve hoşgörü temel ilke olmalıdır. Çünkü Ebû Hüreyre’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!”586

Bu hadiste de ifade edildiği gibi, Müslüman bir kişi, eğer cennete gitmek istiyorsa, önce iman edecek ve imanının kalıcı olması için de diğer kardeşlerini sevecek ki gerçek mü’min olabilsin. Zira Allah Teâlâ da mü’minlerin kardeş olduklarını587 ifade etmektedir. Birbirleriyle öz kardeşten daha samimi olan mü’minlerin oluşturduğu bir toplum, dünyaya örnek olacak bir toplumdur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.)’in Medine'ye hicret

584 Âl-i İmran 3/154 585 Buhârî, “Libâs” 18 586 Müslim, “ Îmân”, 93–94 587 el-Hucurât 49/10

etmesinden sonra, hicret eden muhacirlerle, onlara yardım elini uzatıp evlerini açan ve her türlü imkânsızlıklara rağmen onlarla imkânlarını paylaşan “ensar”ın kardeşliği, hem Allah tarafından övülmüş,588 hem de tarihte eşi ve benzeri olmayan bir kardeşlik örneği olmuştur.

Yukarıdaki hadisin son bölümünde ise, kardeşlik duygularını pekiştirecek, insanlar arasında sevgi ve güvenin oluşmasını sağlayacak “selâm”ın yaygınlaştırılması tavsiye ediliyor. Selâm, barış, rahatlık, esenlik ve güven demektir. Müslümanların birbirleriyle karşılaştıkları zaman, karşılıklı olarak sağlık ve esenlik dileklerini sunmaları, yani birinin diğerine "Selâmün aleyküm" (Selâm sizin üzerinize olsun, Allah her türlü kazâdan ve beladan korusun!) demesi; diğerinin ise: "Ve aleykümü's-selâm ve rahmetullahi ve berekatüh" (Allah'ın selâmı, rahmet ve bereketi sizin de Üzerinize olsun!) şeklinde cevap vermesi gerekir. Müslümanlar arasında, bir dostluk ve iyi niyet işareti olan selâmı vermek sünnet; almak ise farzdır.

İslam toplumu içinde selâmı yaymak, aynı zamanda Allah'ın emridir. Bir âyette yüce Rabbimiz şöyle buyurur: "Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere izin almadan,

seslenip sahiplerine selâm vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu, sizin için daha iyidir”589 Bir başka âyette de yüce Rabbimiz şöyle buyurur: "Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selâm verin veya aynıyla karşılık verin...”590 Bu âyetlerden de

selâmı yaymanın, Allah'ın bir emri olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Gerek âyetlerden ve gerekse hadîslerden anlaşıldığına göre selâmı yaymak, insanlar arasında dostluk, sevgi ve barışın yaygınlaştırılması, müslümanların kalplerinin birbirlerine ısındırılması bakımından son derece önemlidir. O halde, İslâm toplumunda dost ve ahbaplarla, arkadaş, tanıdık kısaca bütün müslümanlarla sevgi, saygı ve samimiyet duygularının geliştirilebilmesi için, karşılıklı olarak selâm verip-almak gereklidir.591

Kısaca ifade etmek istediğimiz bu önemli konuyu, bizim için en güzel örnek olduğu

Allah tarafından ifade edilen592Peygamberimiz (s.a.v.)’in birkaç hadisiyle kapatmak

istiyorum.

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v)şöyle buyurdu: “-Hiç

şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü:“-Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler?

588 el-Haşr 59/9 589 en-Nûr 24/27 590 en-Nisa 4/86

591 Öcal, Mustafa , “Selâm”, ŞAİA,VII,159 592 el-Ahzâb 33/21

Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.593

Muâz, Resûlullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken dinledim dedi: “Allah Teâlâ; “Benim

rızâm uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyurmuştur.594

Ebû İdris el–Havlânî’dan şöyle dediği nakledilmiştir: “Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüklerinde, hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. “Bu Muâz İbni Cebel dediler.

Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selâm verdim ve:

– Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim. – Allah için mi seviyorsun? dedi.

– Evet Allah için, dedim. O yine:

– (Gerçekten )Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de: – Evet, ( gerçekten) Allah için seviyorum, dedim.

Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi. – Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken dinledim:

“Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hak ederler” buyurmuştur.”595

İslam toplumu, birbirini Allah için seven insanların bir araya geldiği toplumdur. Bu yüzden böyle bir toplumda her zaman sevgi ve hoşgörü hakimdir. Sevgiler göstermelik değil, içtendir. Dolayısıyla bu ümmet, huzur ve güven içinde olan örnek bir toplumdur.

Numân İbni Beşir (r.a)’ dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta

593 Müslim, “ Birr” 37. 594 Tirmizî, “Zühd “53.

bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”596

Abdulah b.Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”597

Enes (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz(s.a.v.)şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz. ”598

Yukarıdaki hadislerden de anlaşıldığı gibi, Müslümanlar bir vücut gibi olmalıdır. Birbirlerinin sıkıntılarını göğüsleyerek destek olmalı ve haksızlık yapmamalıdır. Kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı bir başka kardeşine karşı sergilememelidir. Bütün bu temel ahlâk ilkelerini önemseyen, İslâm’ın yaşandığı toplumlarda, insanlar arasında sevgi ve hoşgörü vardır. Ufak tefek meseleler büyütülmez, çünkü mü’minler kardeş oldukları için birbirlerinin kusurlarını affederler. Zira bu konuda mü’minlerin en güzel örneği, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizdir.

Belgede Kur'an'ın önerdiği vasat ümmet (sayfa 140-144)