• Sonuç bulunamadı

Emir ve Yasaklarda Vasatlık

Allah'ın biz insanlar için koymuş olduğu emir ve yasaklar, bizim hem bu dünyada mutlu ve huzurlu olmamızı sağlamak, hem de öbür dünyada mutlu bir sona ulaşmamız içindir. Kur'an-ı Kerîm’i incelediğimiz zaman, Allah'ın bize yapmamızı emrettiği ibadetlerin bizim lehimize; yasakladığı şeylerin de aleyhimize olduğunu görürüz. Yani Allah bize bir şey yapmayı emretmişse, o işi yaptığımızda bize mutlaka faydası vardır. Bu fayda ya sosyolojik, ya psikolojik ya da sağlık açısından kendini gösterir. Aynı şekilde Allah bize bir şey yapmamızı yasaklamışsa, o şey mutlaka bizim aleyhimize sonuçlar doğuracak nitelikte olan zararlı bir şeydir. Yani Allah onu bize bir çok yönden zararlı gördüğü için yasaklamıştır.

Namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetlerin hikmetleri üzerinde düşündüğümüz zaman, bu ibadetlerin hepsinin bir çok yönden bizim lehimize olduğunu görürüz. İçki, kumar, zina ve benzeri haramlar da aynı şekilde, bize birçok yönden zararlı olduğu için yasaklanmıştır. Allah'ın haram kılmış olduğu fiiller, insanlık için bireysel ve toplumsal açıdan zararları ispat edilmiş olan ve işlendiğinde toplumsal huzursuzluklara sebep olan fiillerdir.

427 el-İsrâ 17/26-29 428 el-Furkan 25/67

Bunları ayrıntılı bir şekilde değerlendirmek, bu faydaları ve zararları tek tek ortaya çıkarmak, konumuzun sınırlarını aşacağı için ayrıntıya girmiyoruz.

Eğer bir konuda Allah'ın bir hükmü, yani emir veya yasağı söz konusu ise, müslüman bireye düşen görev, ona uymaktır. “Allah ve Resûlü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık

inanmış bir erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur...”429 Yani Allah'ın hükmünü; helâl veya haramı kendi arzumuza göre değiştiremeyiz. Allah'ın haram saydığı bir şeyi helâl, helâl olan bir şeyi de haram sayma hakkına sahip değiliz.

“ Ey iman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram

kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez. Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızklardan yeyin ve kendisine iman etmiş bulunduğunuz Allah'tan korkun. ”430

Bu ilahi emir iki şeyi ima etmektedir:

1- Bazı şeyleri helâl, bazı şeyleri haram yapmada sizin hiçbir yetkiniz yoktur.Helâl ancak Allah’ın helâl kıldığı; haram da ancak Allah’ın haram kıldığıdır. Bu nedenle, helâli haram, haramı da helâl yaparsanız İlahi kanunu değil, kendi kanununuzu izliyorsunuz demektir.

2- Hristiyan rahipleri, işraki mutasavvıfları, Hindu fakirleri veya Budist dilencileri ve benzerleri gibi böyle bir zühd yolu benimsenmemelidir. Dindar kişiler arasında her zaman var olagelen bedenin arzularının, normal şekilde doyurulmasını bile ruhi gelişmeye aykırı bulmak biçimindeki genel eğilime karşı, müslümanları uyarmak için ayette böyle bir ifade tarzı kullanılmıştır. Böyleleri nefse eziyet etmeyi, benliği inkarı ve sürekli perhizi kendi başlarına fazilet kabul edip, bu türlü zühd yolları olmadan Allah’a yaklaşılamayacağını sanırlar. Nitekim bazı sahabeler arasında bu tür eğilimler baş göstermişti. Hz. Peygamber, ashabından bazılarının gündüzleri oruçlu bulunup, geceleri hiç uyumayıp Allah'a ibadet etmek, et ve yağ yemeyip kadınlara da yaklaşmamak için yemin ettiklerini duyduğunda, onları bu tür uygulamalardan men etmiş ve bir hutbe irâd etmişti. Hutbede şöyle buyurmuşlardı: “Bana böyle şeyler emredilmiş değildir, nefsinizin de üzerinizde hakkı

vardır; bu yüzden oruç da tutun, yiyin de. Geceleri ibadet ettiğiniz gibi uyuyun da. Ben

429 el-Ahzâb 33/36 430 el-Maide 5/87-88

bazı günler oruç tutarım, bazı günler tutmam; et de yerim, yağ da, (benim sünnetim budur), benim sünnetimi beğenmeyen benden değildir.”431

Aynı türden bir başka olay şöyle rivayet edilir: Bir kadın halife Hz. Ömer’e gelip, “kocam gündüz oruç tutuyor, geceyi ise ibadetle geçiriyor” diye şikayette bulunur. Hz.Ömer Ka’b b. Sevr el-Ezdi’yi durumu öğrenmek üzere gönderir ve kocasının üç geceyi ibadetle geçirip dördüncü gece karısına yaklaşmasını emreder.432

Elmalılı Hamdi Yazır bu ayetin tefsirini yaparken Resûlullah (s.a.v.) döneminden bir rivayet aktarır: “Resûlullah (s.a.v.) tavuk ve palûza yerdi, tatlı ve bal hoşuna giderdi. Buyurdu ki: “mü’min tatlıdır, tatlılığı sever” İbni Mesud’dan rivayet edilir ki bir zat ona, “ben döşeği kendime haram ettim” demiş o da bu ayeti okumuş ve “döşeğine yat ve

yeminine kefaret ver” diye cevap vermiş. Hasan Basri hazretlerinden rivayet edilmiştir ki,

bir gün yemeğe davet edilmiş, beraberinde Ferkad-i Sebhi ve arkadaşları da varmış. Sofraya oturmuşlar, yağlı tavuklar, tatlı vs. her türlü yemeği görünce, Ferkad bir kenara çekilmiş, Hasan Basri de oruçlu mu diye sormuş. Hayır oruçlu değil fakat bu tür çeşitli yiyeceklerin bir arada yenmesini mekruh görür de ondandır demişler. Hasan Basri, Ferkad’e dönmüş ve: “Ya Ferkad, sen halis tereyağı ve buğday özü ile yapılmış yemeği yiyen mü’minleri ayıplıyor musun?” demiştir. Ferkad da, filan zat palûza yemiyor, şükrünü eda edemem diyor” demiş, “soğuk su içiyor mu?” diye sormuş, “evet” demişler. Buyurmuş ki, “o halde bu adam cahil, Allah Teâlâ’nın ona soğuk sudaki nimeti palûzadan daha çok olduğunu bilmiyor.433

Râzî, bu ayette geçen, “sınırı aşmayın” ifadesini şu şekilde açıklamaktadır: Allah Teâlâ, hoş ve temiz olan şeyleri haram kılmayı haddi aşma ve zulüm kabul etmiştir. Aynı zamanda “sınırı aşamayın” demek, israf ederek aşırıya kaçmayın demektir. Zira Allah, Arâf suresi 31. ayette de, “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz” buyrulmaktadır.434

Günümüzde bazı insanların, Allah'ın haram kıldığı konuları hiç önemsemediklerini veya sünnet olan bazı davranışları farz kabul ettiklerini görmekteyiz. Örneğin, Allah'ın yasak ettiği içki, kumar, faiz gibi davranışlar çok rahat bir şekilde işlenirken, Allah'ın emrettiği ve yapılması farz olan ibadetler terk edilmektedir. Aynı şekilde, peygamberimizin sünneti olan sakal, bazı kişiler tarafından farz gibi zorunlu sayılmakta ve

431 Buhârî, “Nikâh”, 1 432 Mevdûdî, Tefhim,I/445

433 Elmalılı Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, III/1800 434 Râzî,Tefsir,XII,72

kesilmesi haram kabul edilmektedir. Bu ve benzeri aşırılıklar, İslâm’ın vasat olarak anlaşılmasına engel olan davranışlardır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Allah'ın koymuş olduğu emir ve yasaklarını iyi anlamak ve iyi değerlendirmek gerekmektedir. Bu emir ve yasaklar, bizi vasat ve dengeli bireyler olarak yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla Allah'ın emir ve yasaklarına gereği gibi uymalı ve onları değiştirmeye kalkışmamalıyız.