• Sonuç bulunamadı

Şeytanın Aldatması

Belgede Kur'an'ın önerdiği vasat ümmet (sayfa 195-198)

4. Vasat Olmayı Engelleyen Faktörler

4.1. Şeytanın Aldatması

Bilindiği gibi şeytan kelimesi, Arapça “şa-ta-ne” kökünden gelmektedir. Lügat anlamı itibariyle, “uzak oldu, uzaklaştı, yabancılaştı”722 gibi manalara gelmektedir.

Kelimenin kök anlamından hareketle “şeytan” tabirini, en geniş ve soyut anlamıyla, “meşru ve geçerli ahlaki ilkelere aykırı amaçlara, niyetlere yönelmiş, her türlü ilahi vasıftan uzak güç ve dürtüyü ifade eden bir kavram” olarak anlamak mümkündür. Nitekim İbrahim Sûresinin 22. ayeti, gerçek şeytanın insanın kendi nefsi, arzuları ve hevesleri olduğuna işaret etmektedir. Çünkü şeytanın açıklamalarından anlaşıldığı gibi, o insana ancak vesvese ve ayartma yoluyla ulaşmaktadır. Dolayısıyla, eğer insanın ruhunda şehvete, öfkeye, boş ve batıl inanç ve fantezilere doğru önceden mevcut bir eğilim, bir yatkınlık olmasaydı, bu şeytani ayartma ve veveseler hiçbir şekilde etkili olmayacaktı.723

Aslında şeytan, insanda isyana yönelik eğilimden kaynaklanan zayıf noktaları kuvvetlendiren bir güçten başka bir şey değildir. Zira şeytanın ortaya çıkışıyla ilgili ayetler incelendiğinde görülecektir ki, Hz. Adem’e secde etmesi emredilen varlığın adı “İblis” tir. Verilen emre inatla direnmesi sonucu isminin yerine, adeta onunla özdeşleşmiş olan isyankâr niteliği ön plana çıkmış ve onunla anılır olmuştur. İblis, Adem yüzünden cennetten kovulduğunu iddia ederek onun soyundan gelen tüm insanlığa karşı bir kin ve nefretle hareket etmekte ve bu konuda kıyamete kadar çalışabilmesi için Allah'tan izin alarak, insanları doğru yoldan uzaklaştırmak için gayret göstermektedir.724

Allah Kur'an-ı Kerîm’de, biz insanları defalarca şeytana karşı uyarmakta onun bizim için düşman olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca şeytanın adımlarını izlemememiz, ve onun tuzaklarına karşı uyanık olmamız gerektiği konusunda uyarmaktadır.725

Allah'ın bu uyarılarına rağmen insanoğlu şeytanın adımlarını izlemekte, onun tuzaklarına düşmekte ve çoğunlukla farkında olmadan onu dost görmektedir. Bu konuda suçu şeytana atmakta ama aslı sorun şeytan değil, insanın iradesinin zayıf olmasıdır. Kur'an’a göre, şeytanın aldatması, insanın ümitsizliğinden ve ne yapacağını bilemeyişinden kaynaklanmaktadır. Şeytan bir nevi her türlü ümitsizliğin, şaşkınlığın ve beşeri arzuların tutsağı olmanın bir sembolüdür.

722 İbn Faris, Mu’cemu Mekâyîsu’l-Luga, “Ştn” md. 723 Râzî, Tefsir, XIX,109

724 Bk. el-Bakara 2/ 34-36; el-A’raf 7/11-22; Sâd 38/74-83 725 el-Bakara 2/ 168, 208; el-En’am 6/142; en-Nûr 24/21

Şeytan, hiçbir zaman bir kimseyi kötülük yapmaya zorlamaz ve zorlayamaz da. Fakat avını aldatmaya veya kötülüğe teşvik etmeye çalışır. Eğer kişinin iradesi zayıfsa, şeytanın tuzağına bir av gibi düşer ve süslü gösterilen kötülükleri işler. Diğer yandan şeytan, kıyamet günü kendilerini yoldan çıkardığını iddia eden insanların suçlamalarına karşı şöyle cevap verecektir: “Allah size gerçek olanı va’detti, ben de size va’dettim. Benim

sizi küfre zorlayacak gücüm yoktu. Sadece sizi kötülüğe davet ettim, siz de benim davetime koştunuz. O halde beni suçlamayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni. Ben önceden beni Allah'a şirk koşmanızı zaten tanımamıştım. Doğrusu zalimler için acı bir azap vardır.”726

Yukarıda belirtildiği gibi şeytanın asıl gücünü insanın iradesinin zayıflığında aramak gerekir. Çünkü onun bizzat kendisinde çok az bir güç vardır. en çok kullandığı hile ise, süslemek veya dünyanın en süfli şeylerini gayet çekici göstermektir. Bu husus Kur'an'da defalarca vurgulanmaktadır.727

Şeytan kelimesi, Kur'an'da genel olarak tekil kullanılmasına rağmen, çoğulu da sık sık kullanılmıştır. Çoğul olarak kullanıldığında “ins ve cin şeytanlar”728 ifadesinde olduğu

gibi bir kısım yerlerde teşbih olarak geçmektedir. Yine şu ayette olduğu gibi. “İnanmış

olanlara rastladıkları zaman, “inandık” derler. Fakat şeytanlarıyla baş başa kaldıkları zaman; “biz sizinle beraberiz, onlarla sadece alay ediyorduk” derler”729

Diğer yandan “şeytan” kelimesinin çoğul olarak kullanıldığı bir çok âyet vardır ki, bunlar artık teşbih değil hakikattir: “...Onlar (inanmayanlar) şeytanları Allah'tan başka

dostlar edindiler...” veya “...Biz şeytanları inanmayanların dostları yaptık...” 730

Burada, herhalde kötü cinler kastedilse de şeytanların, Hz. Süleyman için bir çok işler gördükleri gibi denize dalarak ona inci çıkardıkları kaydedilmektedir.731Çünkü Hz. Süleyman için çalışanların cinler olduğu açıkça belirtilmektedir.732 Dolayısıyla burada kastedilen aslı cin olan şeytandır.733

Demek ki, gerek cin olarak faaliyetini sürdüren şeytanlar var, gerekse şeytanın emrinde çalışan, onun vesveselerine uyup onunla insanları yanlışa sürükleyen insan

726 İbrahim 14/22

727 el-En’âm 6/43; el-Enfâl 8/38; en-Nahl 16/63 v.dğr. 728 el-En’âm 6/112

729 el-Bakara 2/ 14 730 el-A’raf 7/27, 29 731 el-Enbiya 21/82 732 en-Neml 27/39

şeytanlar ve şeytanın dostları vardır. Bunlar insanları doğru ve vasat olan İslâm yolundan uzaklaştırmak için çaba sarf ederken, Müslüman insan uyanık olmalı ve bunların tuzaklarına düşmemelidir.

Şunu da iyi bilmeliyiz ki, şeytan insanı tuzağa düşürmek için sürekli vesvese vermesine rağmen, iman ve irade sahibi insanlara karşı daima mağlup olacaktır.734 Çünkü, iman ve güçlü irade, insanı her türlü kötülüğe olan teşviklere rağmen, yaratılış düzenini koruyan sağlam birer kalkandır.

Şeytan ve tuzakları ile ilgili çok fazla ayrıntıya girmeden Kur'an'da şeytanın insanı aldatma yönlerini de kısaca maddeler halinde ifade edelim.

1- Şeytan insanlara kötülüğü emreder.735

2- Şeytan insanların arasını vesvese ile bozar.736

3- Şeytan, mü’minler Allah yolunda infak edecekleri zaman, eğer sadaka verirlerse, ekonomik olarak zor duruma düşecekleri konusunda vesvese vererek fakirlikle korkutur.737

4- Şeytan insanlara yaptıkları kötü eyleri güzel gösterir.738

5- Şeytan sarhoşluk veren içkileri içmeyi ve kumar oynamayı emreder.739

6- Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan insanları alıkoymak ister.740

Şüphesiz şeytanın insanlara kurduğu tuzaklar ve vermek istediği zararlar bu altı madde ile sınırlı değildir. Fakat biz konumuzu uzatmamak açısından önemli gördüğümüz birkaç maddeyi kısaca ifade ettik.

Sonuç olarak diyebiliriz ki şeytan, Allah'tan aldığı izinle, kıyamete kadar insanlığa düşmanlık yapacak ve insanları doğru yoldan uzaklaştırmak için elinden gelen gayreti göstererek çalışacaktır. Buna karşı insanın, Allah'ın emir ve yasaklarına sıkı sıkya sarılması gerekmektedir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, eğer insan imanını sağlam temeller üzerine oturtur ve iradesine sahip olursa, şeytanın vesvesesi onu hiçbir zaman Allah'ın

734 en-Nahl 16/99; el-İsrâ 17/65

735 Bk. el-Bakara 2/ 169, 268; en-Nûr 24/21 v.dğr. 736 el-En’âm 6/121; el-İsrâ 17/53 v.dğr.

737 el-Bakara 2/ 268

738 el-En’âm 6/42-43; en-Neml 27/24; el-Ankebût 29/38 v.dğr. 739 el-Maide 5/90

yolundan döndüremez. Dolayısıyla şeytanın tuzaklarına düşmeyen iyi Müslümanların oluşturduğu vasat ümmet gerçekleşir.

Belgede Kur'an'ın önerdiği vasat ümmet (sayfa 195-198)