• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: KAMU YÖNETİMİ KÜLTÜRÜ

2.3. Kamu Yönetimi Kültürü

2.3.2. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının İnşa Ettiği Yeni Yönetim Kültürünün

2.3.2.4. Hizmette Yerellik

Latince subsidium kökeninden gelen Türkçe’ye yerindenlik olarak çevrilen subsidiarity kelimesi yedek güç ve özellikle yedek ordu anlamında kullanılmıştır. Burada kavramın içeriğine baktığımızda daha çok yardımcı ordunun ancak ihtiyaç halinde kullanılması, çağrılmadan gelmemesi söz konusudur. Yani ihtiyaç durumunda kullanılan veya talep edilen bu destek, yardımına geldiği birimin yerini hiçbir şekilde alamayacaktır ( Balamir Coşkun, 2007: 8).

Kavram, devlet ya da herhangi bir üst otorite ile onun kapsadığı yerel ya da fonksiyonel toplumsal gruplaşmalar arasındaki ilişkide; özerklik ve bağımlılık sınırlarının çiziminde, bir taraftan aktörlerin azami bağımsızlığının diğer yandan da genel kamusal yararın gözetilmesi ilkesi olarak da tanımlanmaktadır. Bu ilkeye göre bir üst otorite müdahale ya da yetki hakkını ancak yakın mercii veya otoritenin yetersiz kaldığı noktada göstermelidir. Yerel ya da bireye en yakın makamın kendisini ilgilendiren görevleri hangi seviyeye kadar etkin biçimde gerçekleştirilebileceği ve giderek o düzeyin ötesindekilerin egemen merciin yetki alanına girmesi gerektiği temel sorundur (Bozkurt ve diğerleri, 2008: 227).

Birey ile devlet arasında toplumsal ara kademeler oluşturulmasını öngören bu anlayışın temel amacı, söz konusu kademeli yapı içerisinde yer alan birimler arasındaki ilişkileri düzenlemektir. Kural olarak burada halka en yakın kademenin karar alma veya politika belirlemede ya da hizmet sunmada birincil olması, üst kademenin de alt kademedekine karşı ikincil (subsidiary) konumda olmak suretiyle gerektiğinde destekleyici rol üstlenmesi gerekmektedir (Demirci, 2007: 390).

Buna göre belli bir yerel hizmet, bu hizmetin gereklerini optimal şekilde icra edebilecek birim tarafından halka sunulmalıdır. Gerekli finansal kaynakları temin etmek veya bu kaynakları bulma fırsatının yerel yönetimlere kayıtsız ve şartsız sağlanması koşuluyla yerel hizmetin halka sunumu en küçük yönetim birimine devredilmelidir. Bu birimin başarılı olamaması halinde hizmet daha üst yönetim birimlerine bırakılabilir (Coşkun ve Koyuncu, 2008: 365-366).

Genellikle merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki yetki ve görevlerin paylaşımında uygulanan hizmette yerlik ilkesi; merkezi yönetimin yerel hizmetlerin yerel düzeyde hiç yerine getirilememesi ya da etkin bir biçimde yürütülememesi halinde yetki üstlenmesini öngörmektedir. Hizmette yerellik ilkesinin amacı, karar verme mekanizmasını vatandaşa mümkün olabildiğince yaklaştırmak olduğundan, temel anlamda siyasi bir niteliğe sahiptir (Eryılmaz, 2010: 88).

Farklı yönetim düzeyleri arasında yetki paylaşımını temel alan ve hizmette halka yakınlığı öngören hizmette yerellik ilkesi, yetkinin; görülmesi gereken kamusal ihtiyaca en yakın yönetim tarafından kullanılmasını ifade eder. Bu ilkeye göre alt düzey yetkisini üst düzeye, muhakkak bir gereklilik arz etmesi şartıyla devretmektedir. Kamusal

ihtiyaca en yakın yönetim, halka da en yakın yönetimdir. Ancak bu şekilde halkın hizmetin yönetimine etkin bir şekilde katılımı ve hizmet yürütenleri denetimi sağlanabilir (Gül ve Özgür, 2004: 167).

“Yerellik ilkesi, bireyleri atomize olmuş ve sisteme karşı zayıf düşmüş kapitalist devlette bireyleri yeniden ait oldukları toplumsal gruplar içerisinde tanımayı önermekte, formel kategorilerin toplumsal çeşitliliği karşılamaya yetmediği bir dönemde toplumsal aktörlerin çelişen isteklerini uzlaştırmayı amaçlamaktadır. Yerellik ilkesini ideolojik kaygıların dışında bir yetki ve görev bölüşüm ölçütü olarak ele aldığımızda bireye öncelik vermekle birlikte daha çok toplumsal işlerin en verimli ve en etkili biçimde yapılmasını amaçlayan bir ilke olarak görülebilir. Buna göre, önemli olan bireysel ve toplumsal özgürlükler zedelenmemek koşuluyla toplumsal işlerin hangi düzey daha verimli yapılabiliyorsa o düzey tarafından üstlenilmesidir” (Canatan, 2001: 42).

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 4. maddesinde hizmetlerin halka en yakın birimler tarafından sunulmasının gereği vurgulanmaktadır. Türkiye’de de 5227 sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu yasa tasarısının 5. maddesinde hizmette halka yakınlık ilkesine yer verilmiştir. Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin de 3. maddesi kamu hizmetlerinin ilk kademede ve vatandaşa en yakın yerde sunulması başlığını taşımakta olup hizmette yerellik anlayışının altını çizmektedir.

Üç ayrı alanda uygulanabilen hizmette yerellik ilkesinin birinci pratik alanı özelleştirmedir. Burada sorumlulukların kamu sektörü ile özel sektör arasında bölüştürülmesi söz konusudur. İkincisi, bir ülkenin sınırlarını kapsamakta olup sorumluluklar; devlet ile bölge, il ve kent yönetimleri arasında paylaştırılır. Üçüncüsü ise, uluslar arası düzeyi ilgilendirmektedir. Bu çerçevede önemli olan, uluslar arası kuruluşlar ile bunların üyesi olan devletler arasındaki ilişkilerdir (Keleş, 1995: 5). AB’nin gündeminde de çeşitli sebeplerle önemli bir yer tutan bu ilke, bir yandan birliğin yol açtığı merkezileşme eğilimleri diğer yandan da ulus devletlerin egemenlik haklarını korumak istemelerinden kaynaklanan belli endişelere neden olmuştur. Birlik çerçevesinde “yerellik” ilkesinden hedeflenen, Birlik ile üye devletler arasında yetki ve görev paylaşımını belirlemektir. Bunun için karar mekanizmalarını mümkün olduğu ölçüde vatandaşa yaklaştırmak, üye devletlerin ulusal kimliklerini güvence altına almak

ve haklarını korumak, vatandaşlara Avrupa’nın bütünleşme sürecini benimsetmek Birliğin yerellik ilkesini gerçekleştirme adına atacağı somut adımlar bağlamında temel vurgu noktalarıdır (Eryılmaz, 2010: 89).

Geleneksel yönetim kültürü, yerel hizmetlerin temininde yetkiyi kısmi bir idari ve mali özerklik taşıyan organlara veya merkez ya da merkezin hiyerarşik yapısı içinde yer alan bir alt kuruluşa verirken; yeni yönetim kültürü, hizmette yerellik anlayışı ile yetkinin; kamusal ihtiyaca en yakın birimler tarafından kullanılmasını öngörmektedir. Bu anlamda yerel yönetimlere gerekli finansal kaynakları temin etmek veya bu kaynakları bulma fırsatının sağlanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla yeni yönetim kültüründe yerel hizmetlerin halka sunumu, vatandaşa en yakın ve küçük yönetim birimine devredilmektedir.