• Sonuç bulunamadı

Her Ümmete Nebi Gönderilmesi

6. NEBİLERİN LİSANI

1.1. Her Ümmete Nebi Gönderilmesi

Zemahşeri’ye göre nebiler, kavimleri içinden seçilmiş üstün ve davranış ve takip ettikleri yol bakımından doğru insanlardır. Allah, her bir toplumu doğruya yönlendirecek, dine davet edecek kendi içlerinden bir nebi gönderir, o nebi de o topluma has mucize ve şeriat getirir.324 Gönderilen nebiler, o kavmin içinde yetişen bir fert olduğu için, o toplum, kendilerine gelen nebinin güvenirlik, doğruluk vb. durumlarını çok iyi bilir.325 ‘Her

milletin bir yol göstereni vardır’326 Zemahşeri bu kanaate şöylece ulaşır: Ayette ‘Min

enfüsiküm’327 yani sizin cinsinizden, sizin gibi Arap neslinden ve Kureyş soyundan, yani size çok yakın ve sizinle münasebettar biri denmiştir. Ümmete gelen maddi-manevi olumsuzluklar, nebiyi çok üzer. Hatta Allah, Hz. Peygamber’deki bu kalp inceliğini, kendisinden başka hiç kimse için kullanmadığı ‘Rauf, rahim’ isimlerini ona nispet ederek anlatmıştır.328 Zaten nübüvvet makamı, verildiği kişiye ve onun kavmine Allah’ın rahmeti,329 lütuf ve ihsanıdır.330 Denilebilir ki Zemahşeri’ye göre nebiler, toplumların bozulduğu, yeniden derlenip toplanması gerektiği yer ve zamanlarda gönderilmiştir. Böyle toplumlarda, bir nebinin gelmesi temenni edilirdi.331

321 Türkmen, Hasan, Nübüvvetin İspatı Bağlamında Zemahşeri’nin Mucizeye Bakışı, Dinbilimleri Akademik

Araştırma Dergisi, 18/2, 169.

322 Adam, Bazı Kelam Problemleri, 147; Gölcük-Toprak, Kelam, 253; Yar, Erkan, Müslüman Kelamında

Teklif ve Sorumluluk, Ankara Okulu Yy, Ankara, 2017, 136.

323 Enam 6/87.

324 Zemahşeri, Keşşaf, 639; bk. Enam 6/84-88.

325 Zemahşeri, Keşşaf, 421. İnsanlara gönderilen nebilerin insan olmayışının sebepleri hakkında bk. Nebilerin

İnsan Oluşu.

326 Rad 13/7. 327 Tevbe 9/128.

328 Zemahşeri, Keşşaf, 535; Fatır 35/24, Kaf 50/47, Nahl 16/36, Hud 11/47. Nebiler kendi kavimleri içinden

çıkmış olmasaydı, insanlar, nebilerin gösterdikleri mucizelerin başkasından öğrenme ihtimaliyle şüpheye düşerlerdi. Maturidi, Te’vilatü’l-Kuran, II, 515.

329 Zemahşeri, Keşşaf, 580. 330 Zemahşeri, Keşşaf, 615.

43

Hiçbir milleti peygambersiz bırakmayan Allah,332 her bir şiaya,333 her millete bir

peygamberi,334 müjdeci ve uyarıcı olarak, insanların ayrılık ve anlaşmazlığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek, hakemlik etmek üzere doğru olan bir kitapla gönderdi. Zemahşeri, tefsirinin çeşitli yerlerinde ele aldığı ümmet-nebi ilişkisinde, ümmetlere ayrılmanın sebebi olarak nebileri görmez, aksine o, fırkalaşmanın neticesinde ortaya çıkan ihtilafları gidermek için nebi gönderildiği kanaatindedir. Konuyu izah sadedinde şunları ifade eder: Kitap verilen Yahudiler gibi bazı topluluklar azgınlık, haset, hırs ve zulümlerinden ve aralarındaki ihtirastan ötürü, kendilerine belgeler geldikten sonra, nebilerin getirdiklerinde ayrılığa düştüler –parçalanmalarının sebebi nebiler değildir- ve ihtilafları iyice kök saldı. Allah inananları, ayrılığa düştükleri ihtilaflı konularda, hak ve gerçeğe, kendi izni ile eriştirdi. Hz. Adem’den Hz. Nuh tufanına kadarki on nesil, hak şeriat üzerinde ittifak halinde idiler. İhtilaf etmezden önce tek millettiler.335 Başka bir rivayete göre insanlar, Kabil’in Habil’i öldürmesine dek (hayrı ve iyiliği bilen336)bir tek ümmetti, Hz. Nuh tufanı ile yine tek ümmet olmuştu, hepsi hanifti, babaları ölünce parçalandılar. ‘Mübeşşirin ve münzirin’337 (Uyarıcı ve müjdeleyiciler) beyyinelerle gelince, dalalet ve fesat fırkalarına bölündüler; kitapların, iman rükünlerinin bir kısmını kabul ederken bir kısmını inkar ettiler.338 Hanifler İslam dini üzere devam etti. Bunlar batılı seçenlerle339 apaçık belgeler yani nebiler geldikten sonra, dinlerinde ayrılığa ve anlaşmazlığa düştüler. Hanifler, nebiye bağlı kalıp iman ederken, batılı seçenler nebiye sırt çevirdi ve inkar etti, böylece insanlar, grup ve mezheplere ayrıldılar, tekfirleştiler. Allah – zorlama anlamında- dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi.340 ‘Dileseydi Allah, insanları tek

ümmet kılardı.’341 Hz. Peygamber de müjdeci ve uyarıcı olarak, adaletle hükmetmek için Kuran’la gelince, müminler Hanif dini üzere peygambere tabi oldular. Yahudiler ise hırs, inat, yalanlama, ahitleri bozma vb. sebeplerle müminlerle ayrılık ve ihtilafa düştüler, kendilerine ve amca (İsmail) oğullarına gelen nebinin, nübüvvetle getirdikleri maddi-

332 Bz. Fatır 35/24, Yunus 10/47, İsra 17/15, Bakara 2/4, 117, 285, Nisa 4/13; Furkan 25/1.

333 Şia: Millet, kavim, toplum anlamındadır, herhangi bir inanç, mezhep veya görüş üzerinde ittifak edip

anlaşan fırka, gruba denir.

334 Hicr 15/10, Nahl 16/36, 63, Yunus 10/47, Rum 30/47; Zemahşeri, Keşşaf, 671.

335 Zemahşeri, Keşşaf, 132; ayrıca bk. Bakara 2/213, Yunus 10/19; Doğan, İslam İnanç Esasları, 138-139. 336 Zemahşeri, Keşşaf, 707.

337 Bakara 2/213, Nisa 4/164, Enam 6/48, Kehf 18/56.

338 Zemahşeri, Keşşaf, 541, 1124-1225; bk. Enbiya 21/92-93, Rum 30/32, Şura 42/14, Enam 6/159, Müminun

23/52-53, Rum 30/32.

339 Zemahşeri, Keşşaf, 597. 340 Zemahşeri, Keşşaf, 155.

44

manevi sonuçlara (iman-cennet, fetih-ganimet vb.) ulaşamadılar.342

Zemahşeri’ye göre Allah, insanları, hak dini kabullendirip üzerinde ihtilaf edilmeyen tek millet, tek ümmet, tek şeriat üzere ittifaka mecbur olan bir cemaat kılmadı. Onlara sorumluluk taşımaları için seçim hakkı verdi. Bu yüzden, insanların da Allah’a döneceklerini bilerek hayırda yarışması gerekmektedir. Allah, insanlara verdiği değişik şeriatlarla insanları denemek istedi. şeriatların, maslahat ve hikmetler gereği birbirinden farklı şeriatlar olduğuna inanmaları ve kendilerine inen şeriatla amel etmeleri istenildi. Sonuçta bunlar hakkında şüphe duyup gevşeklik gösterenler ile hakiki müminler temyiz edilmiş olacaktı.343 Müminlerin uyması gereken kişiler, Allah’ın varlığına ve birliğine inanıp, dinin esas ve ölçülerine uymuş olan, hidayete ermiş (kitap, hüküm, resullük verilen kişiler) kişilerdir. Müminler için diğer nebilerin şeriatları ise nesh edilinceye kadar hidayettir.344 Bu yüzden Müslümanların, önceki kitaplarla amel etmesi gerekmez, Müslümanlar, onlardan sorumlu değildir. Herkes kendine indirilenle imtihan edilecek, sonraki ümmet önceki şeriatla amel etmek zorunda değildir.345

Bizim için muallakta kalan soru şudur: Din bir bütündür, eksiltilip artırılamaz, emirlerden bazısına uyulup bazısından uzaklaşılamaz.346 Bir şeriat kendinden önceki şeriatları kısmen veya tamamen nesh eder, geçersiz kılar. Kitap ehli, Kuran’a uymazsa kurtuluşa eremez.347 Peki, önceki milletler kendi kitaplarından sonra gelen şeriatlarla amel etmek zorunda dersek bu, insanları ameli açıdan tek bir millet olmaya zorlamaz mı ve dahi hayırda yarışma maslahatına ters düşmez mi? Ehl-i kitabın Nebi Bilgisi ve Yaklaşımı bölümünde ve Resulsüz Dönem: Fetret Ehli bölümünde tartışıldığı üzere Hz. Peygamber zamanında yaşayan ehl-i kitabın kurtulması için kendi dinlerini tamamen terk edip Kuran ve sünnete uyması şarttır.348 Din bir bütündür, eksiltilip artırılamaz, emirlerden bazısına uyulup bazısından uzaklaşılamaz. Rivayete göre Abdullah b. Selam, cumartesi inancına ve gece namazlarında Tevrat okumaya devam etmek için nebiden izin istemiş ama alamamıştır.349 Ancak günümüzde kendisine tebliğin tam ulaşmadığı kişilerden, ahirete ve

342 Zemahşeri, Keşşaf, 85.

343 Zemahşeri, Keşşaf, 335, 597. Yahudiler de kendilerine ilim gelince ayrılığa düşmüştü. Yunus 10/93. 344 Zemahşeri, Keşşaf, 383.

345 Zemahşeri, Keşşaf, 335. Maide 5/48 ayetindeki şiraten: Yasa, kanun; minhacen: Din açısından açık-seçik,

aşikar yol. Aynı yer.

346 Zemahşeri, Keşşaf, 131. 347 Zemahşeri, Keşşaf, 278.

348 Necran Hristiyanlarına sadece üç seçenek bırakılmıştır: Müslüman olma, mübahele, savaş. Onlar

dinlerinde kalmak için cizye vermişlerdir. Zemahşeri, Keşşaf, 191.

45

Allah'ın varlığına ve birliğine inanıp Kuran ve Hz. Muhammed’e yalancı demeyen, kötülüklerden uzak olup ahlaken erdemli ve salih amel işleyenler için illaki cehenneme girecek demek doğru olmasa gerek.350