• Sonuç bulunamadı

Hazır Betonun Hammadde Girdileri

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

2.4. Hazır Betonun Hammadde Girdileri

Beton üretilirken farklı basınç dayanımına göre farklı reçeteler düzenlenir ve farklı miktarlarda agrega, çimento ve su oranları belirlenir. Ancak ERMCO’nun (2000) yayınlamış olduğu “Ready Mixed Concrete – A Natural Choice” adlı makaleye göre deneysel çalışmalardaki ve uygulamadaki genel kabul, betonun 1 m3’ünde hacimsel olarak %10-15 arasında çimento, %60-75 arasında agrega, %15-20

arasında su içermesi gerektiğidir. Ayrıca TS EN 206’da yoğunluğuna göre 3 farklı beton ve bu betonların üretiminde kullanılabilecek 3 farklı agrega türü vardır.

- Hafif Beton: Hafif agrega yani yoğunluğu 2000 kg/m3’den az olan agrega kullanılarak üretilen ve yoğunluğu 800-2000 kg/m3 arasında değişen betondur.

- Normal Beton: Normal agrega yani yoğunluğu 2000-3000 kg/m3 arasında olan agrega kullanılarak üretilen ve yoğunluğu 2000-2600 kg/m3 arasında değişen betondur.

- Ağır Beton: Ağır agrega yani yoğunluğu 3000 kg/m3’den fazla olan agrega kullanılarak üretilen ve yoğunluğu 2600 kg/m3’denfazla olan betondur.

Buna göre normal betonun 1 m3’ünde 0,60-0,75 m3 agrega bulunur ve normal agrega kullanıldığı düşünülürse ağırlık olarak yaklaşık 1800 kg ile 2000 kg arasında değişiklik göstermektedir. Çimentonun hacmi ise yaklaşık 0,10-0,15 m3’dür ve ağırlığı ise yaklaşık 350-400 kg arasında değişir. 1 m3’deki suyun ağırlığı ise yaklaşık 150-200 kg arasında değişiklik göstermektedir. Bu nedenle 1 m3 normal betonun m3 ağırlığı 2300 kg ile 2600 kg arasında değişir. Uygulamada kabul edilen değerler ise kuru beton için m3 ağırlığı 2300-2400 kg ve yaş betonun m3 ağırlığı için 2500-2600 kg’dır. Aradaki ağırlık farkının sebebi ise reaksiyona giren ve buharlaşan sudur.

1 m3 C25-C35 betonun fiyat analizi yapıldığında ise Çizelge 2.3.’de verilen değerler ortaya çıkmaktadır.

Çizelge 2.3. 1 m3 betonun fiyat analizi (Çimsa A.Ş. Kayseri – Anbar Tesisi-2015)

1 m3 Betondaki Miktarı Birim Fiyat Toplam (TL)

Agrega 1.900 kg (1,9 ton) 10 TL/ton 19

Çimento 300 kg (0,3 ton) 160 TL/ton 48

Su 200 lt (0,2 m3) 1 TL/m3 0,2

Pompa 5

Mikser 10

Katkı 5

Toplam 87,2

Çizelge 2.3.’deki değerler tez kapsamında Kayseri ilinde yapılmış olan pazar araştırması ile tespit edilmiştir. Birim fiyatlar farklı illerdeki nakliye ve malzeme fiyatlarından dolayı değişiklik gösterebilir. Ancak genel yapının görülmesi nedeniyle fiyat analizinin verilmesi gerekli görülmüştür. Bu analiz incelendiğinde beton üretiminde en yüksek maliyetli girdinin çimento ve ikinci olarak agreganın geldiği görülmektedir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus maliyeti düşük olsa da beton üretiminde kullanılan suyun insanoğlu için de temel kaynak olduğudur.

2.5. Hazır Beton Üretiminde Doğal Kaynakların Kullanım Miktarları

İnşaat sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de üretim içindeki önemli payı ve yapılan ürünün fiziksel büyüklüğünden dolayı doğal kaynakların da büyük miktarını kullanmaktadır. Örneğin Türkiye genelinde üretilen kumun %40’ını, doğal ahşabın %25’ini, suyun %16’sını, enerjinin de %40’ını inşaat sektörü kullanmaktadır (Cosgun ve Esin 2006). Bu tüketim oranlarında Türkiye’de yapı üretiminin en önemli paydaşlarından hazır beton üretiminin ağırlıklı bir payının olması kaçınılmazdır. Bu nedenle hazır beton sektörünün doğal kaynakların tüketimi konusunda bilinçli ve özenli olması çevresel sonuçlar açısından çok önemli bir etkendir. Agrega ve suyun beton içerisindeki kullanım oranlarının ve toplam miktarlarının incelenmesi sonucunda beton üretiminde doğal kaynakların tüketiminin önemi daha net açığa çıkacaktır.

2.5.1. Agrega

Köken ve arkadaşlarına (2008) göre dünya genelinde yılda yaklaşık 8-12 milyar ton doğal agrega tüketilmektedir. Mehta’ya (2001) göre ise bu miktar yıllık 11 milyar ton civarındadır. Ferrari ve arkadaşları (2014) ise yapmış oldukları çalışmada dünyada 25 milyar ton beton üretildiğini ve 12-20 milyar ton agrega kullanıldığını ortaya koymuşlardır. EK 3’deki 2013 üretim miktarları göz önünde

bulundurulduğunda ise yıllık agrega tüketim miktarları agreganın beton hacmine oranı % 60 ve %75 olacak şekilde Çizelge 2.4.’deki verilmiştir.

Çizelge 2.4. Üretilen beton ve kullanılan agrega miktarları (ERMCO, 2013)

Ülke

Üretilen Beton Miktarı (milyon m3)

Kullanılan Agrega Miktarı

%60 Oranında Agrega %75 Oranında Agrega Hacim

Dünyadaki çalışmalara ve yukarıdaki miktarlara paralel olarak Türkiye’deki istatistikler incelendiğinde “Agrega Üreticileri Birliği (AÜB)”nin 2013 yılında yayımladığı rapora göre sadece İstanbul’da 27 milyon m3 hazır beton üretilmiş ve aynı yılda İstanbul’da tüketilen agrega miktarı 47 milyon ton olmuştur. Bu verilerden yola çıkarak İstanbul’da üretilen toplam agrega miktarı İstanbul’da üretilen toplam

beton miktarına bölündüğünde beton üretiminde m3 başına 1,74 ton agrega kullanıldığı ortaya çıkmaktadır. Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB)’nin 2014 yılı raporunda ise aynı yıl içerisinde Türkiye genelinde 107 milyon m3 hazır beton üretildiği belirtilmiştir. Bu veriye dayanarak 2014 yılında Türkiye’de toplamda 186 milyon ton agrega tüketildiği belirlenebilir.

2.5.2. Su

Hazır beton üretiminin diğer bir bileşeni olan su, agrega gibi doğal bir kaynak olmasının yanı sıra agregadan daha fazla öneme sahiptir. Kaliteli bir beton üretimi için saf su veya içme suyu kullanılmalıdır. Bu kalite şartından dolayı hazır beton üretiminde insanlık için çok büyük öneme sahip olan bir kaynak fazlasıyla tüketilmektedir. Bu nedenle suyun kullanımı konusunda daha iyi analiz yapılması ve daha fazla özen gösterilmesi gerekmektedir.

Beton üretiminde su miktarları ile ilgili çalışmalar incelendiğinde Asadollahfardi ve arkadaşları (2015)’nın çalışmasına göre 1 m3 beton için yaklaşık 0,150 m3 (150 lt) su kullanıldığı ve dünyada yıllık beton üretiminin 25 milyar ton (yaklaşık 10 milyar m3 beton) olduğu belirtilmiştir. Bu rakamlar göz önünde tutulduğunda dünyada yılda sadece beton üretimi için 1,5 milyar m3 suyun kullanıldığı görülmektedir. 1 m3 beton için 150-200 kg olduğu baz alınarak hazır beton üretiminde ülkelere göre su tüketim miktarları Çizelge 2.5.’deki verildiği şekilde ortaya çıkmaktadır.

Beton üretiminde suya sadece ürün oluşturmada ihtiyaç duyulmamaktadır.

Aynı zamanda saha ve araç temizliğinde de su yoğun olarak kullanılmaktadır. Paolini ve Khurana (1998)’nın çalışmasında görülmektedir ki her bir aracın yıkanması için 1,5 m3 (1500 lt) su kullanılmaktadır. “Environment Canada” örgütünün açıklamasına göre ise, bir araç için gerekli yıkama suyu miktarı 1,8-1,9 m3’tür (1800-1900 lt) (Cosgun ve Esin, 2006). Bu üretim miktarı araçların iç ve dış yüzeylerinin temizliği için gerekli olan miktardır. Sandrolini ve Franzoni (2001)’e göre bu miktar 0,7-1,3 m3 (700-1300 lt) arasında değişirken Chini ve Mbwambo (1996) normal büyüklükteki bir tesisin m3 başına düşen yıkama suyu miktarını 0,10 m3 (100 lt)

olarak hesap etmiş ve tesisin toplam günlük yıkama suyu miktarını 190 m3 (190.000 lt) olarak tespit etmiştir. Böyle bir tüketimle Amerika genelinde 4,5 milyon m3 yıkama suyu tüketildiği belirtilmiştir.

Çizelge 2.5. Beton üretiminde kullanılan su miktarları (ERMCO, 2013)

Ülke Üretilen Beton Miktarı (milyon m3)

1 m3 Betonda Kullanılan Su Miktarına Göre Toplam Kullanılan Su Miktarı

Beton üretiminin doğal kaynakların kullanımında önemli bir yere sahip olmasının yanında beton atıklarının doğaya verilmesi ile de çevreyi olumsuz yönde etkilediği açıktır. Bu nedenle beton üretiminin yanı sıra beton atıklarının da miktar, maliyet ve çevresel etki açısından incelenmesinde fayda vardır.

2.6. Beton Atıkları

İnşaat işlerinde temel olarak iki farklı beton atığı oluşmaktadır. Bu atıklardan birincisi sertleşmiş beton atıkları, ikincisi ise henüz prizini almadan atık hale gelen taze betondur. Bu çalışmanın amacı henüz prizini almamış taze beton atıklarının işletmelere ve çevreye etkilerini ve yapılması gerekenleri incelemek olduğu için ilerde açıklanacak bütün başlıklar taze beton atıkları ile ilgilidir.

2.6.1. Atık Sebepleri

Hazır beton üretimi süreci incelendiğinde gerek işletmeden kaynaklı gerek müşteriden kaynaklı, gerekse üretimin doğasından kaynaklı atık oluşumunun kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Oluşan bu atıklar sebeplerine göre şu şekilde gruplandırılabilir:

- Transmikserlerde boşaltılamayan ve tamburda kalan betonlar, - Pompaların kazanlarında kalan betonlar,

- Müşteri tarafından iade edilen betonlar, - Hatalı üretilen betonlar,

- Sevkiyat veya üretim sırasında araçlardan ve dolum ünitelerinden kaynaklı kaçakların neden olduğu atıklar. (Sealey ve ark, 2001).

2.6.2. Atık Miktarları

Yapılan literatür araştırmasında sevkiyat ve üretim sırasında araçlardan ve dolum ünitelerinden kaynaklı kaçaklar ve firmalarda hatalı üretilen betonlardan

dolayı meydana gelen atıklar hakkında sayısal verilere rastlanamamıştır. Bunun yanı sıra yapılan çalışmalar araçlarda kalan beton miktarı ve müşterilerce iade edilen beton miktarı hakkında net değerler vermektedir.

Hazır beton sevkiyatında ve yerleştirilmesinde kullanılan transmikser ve pompa gün sonunda yaklaşık 200-400 kg atık beton ile tesise geri dönmektedir (Sandrolini ve Franzoni, 2001). Bu miktar özellikle sevkiyatın yoğun olmadığı günlerde artmaktadır. Hazır betonun ortalama 2 saat plastik kıvamda kalması nedeniyle beton sevkiyatları arasında uzun bekleme süreleri oluşursa araç içerisindeki betonun boşaltılması zorunluluğu doğmakta bu nedenle kimi zaman araçlar günde 2 veya daha fazla yıkanmaktadır. Bu da doğal olarak, oluşan atık miktarını ve yıkama suyu miktarını artırmaktadır. Asadollahfardi ve arkadaşlarının (2015) çalışmasına göre 8 m3 kapasiteli bir transmikserin her sevkiyatında 250 kg veya tamburdaki 8 m3’ün hacimsel olarak %1-4 oranında boşaltılamadığı görülmüştür.

Kou ve arkadaşlarının (2012) Hong Kong’da yaptığı çalışma göstermiştir ki günlük üretim kapasitesi 1000 m3 olan bir tesiste günde 8-10 ton (3-4 m3) arası atık beton oluşmaktadır. Böyle bir tesiste yıllık oluşan atık beton miktarı 3000 tonu bulmaktadır. Bu rakam da bir tesisin yaklaşık bir günlük üretimine denk gelmektedir.

Ayrıca bilinmektedir ki uygulamada pompa kazanlarında 0,4 m3 beton gün sonunda kullanılmayan beton olarak tesise döner ve ağırlığı 1 tondur. Günde sadece 1 kere pompa temizliği yapıldığında yılda yaklaşık 300 ton betonun atık hale geldiği görülmektedir. Aynı tesiste 1’den fazla pompa olduğu düşünülürse tesiste yıllık yaklaşık 1000 ton beton sadece pompa kazanlarında kalan betonlardan dolayı atık hale gelmektedir. Betonun 1 m3’ünün yaklaşık 2,5 ton olduğunu ve bu 2,5 tonun yaklaşık 1,9 tonunun agrega, 0,4 tonunun çimento ve 0,2 tonunun su olduğu düşünülürse böyle bir tesiste yaklaşık 760 ton agrega, 160 ton çimento, 80 ton su boşa gitmektedir.

Elbette betonun sevk edildiği ve yerleştirilmesi için kullanılan araçların içerisinde kalan beton miktarının dışında müşterilerin tesise iade ettikleri betonlar da atık beton olarak kabul edilmektedir. İadeden dolayı oluşan atıklar hakkında çalışmalar incelendiğinde üretimin yoğun olmadığı zamanlarda toplam üretimin

%0.4-0.5 oranındaki betonun müşterilerce iade edildiği görülmektedir (Mehta (2001), (Ferrari ve ark. 2014)). Ancak üretimin daha yoğun olduğu dönemlerde bu oran %5-9’a kadar çıkmaktadır (Ferrari ve ark. 2014). Küresel olarak bakıldığında yıllık iade edilen beton miktarı 125 milyon tondur (Ferrari ve ark. 2014). Bu miktardaki betonun üretilmesi için 95 milyon ton agrega, 20 milyon ton çimento, 10 milyon ton su gereksiz yere tüketilmektedir. Ancak burada iade edilen betonun tamamının atık olarak düşünülmemesi gerektiği de belirtilmelidir. İade edilen betonlardan uygun kalitede olanları başka projelere yönlendirilerek atık miktarı azaltılabilmektedir.

2.6.3. Beton Atıklarının İşletmelere Maliyetleri

Oluşan beton atıklarının işletme açısından maliyetlerine bakıldığında dolaylı ve dolaysız birçok etkenin maliyete sebep olduğu görülmektedir. Temel başlıklar halinde gruplandırıldığında maliyet kalemleri şu şekildedir:

1) Atık hale gelen betonda kullanılan su, çimento, agrega ve kimyasal maddelerin maliyetleri,

2) Üretim için gerekli personel ve enerji giderleri,

3) Hazır betonun şantiyeye taşınması ve geri gönderilmesi sırasında operatör, mazot ve araç yıpranma maliyetleri ve

4) Atık hale gelen betonun uzaklaştırılması için gerekli kırma ve taşıma maliyetleri (Paolini ve Khurana, 1998).

Literatür incelendiğinde yukarıda sıralanan maliyet kalemlerinin parasal değerleri ile ilgili aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır.

İngiltere’de Sealey ve arkadaşlarının (2001) yaptığı çalışmada orta büyüklükteki bir hazır beton tesisinde aylık 20-80 ton aralığında atık oluştuğu belirtilmiştir. Ülke genelinde ise yıllık oluşan atık beton miktarı 0,75 milyon tondur.

Aynı çalışmaya göre İngiltere’de 20 tonluk bir atığın uzaklaştırılma maliyeti

£300’dur. Bu durumda yıllık oluşan atık miktarının sadece tesisten uzaklaştırılma

maliyeti £11,25 milyon olmaktadır. Ayrıca bu betonun satılamamasından kaynaklı kazanç kaybı da söz konusudur. 1m3 betonun taşımalar ve işçilikler dahil m3 fiyatı nın yaklaşık £80 olduğu düşünülürse atık hale gelen boşa üretilmiş 0,75 milyon ton yani 0,3 milyon m3 betonun satış kaybından kaynaklı maliyeti £24 milyon olur. Bu durumda yıllık bazda toplam ürün değeri ve atık uzaklaştırma maliyeti £35 milyondan fazladır.

İşletmeler için diğer bir maliyet kalemi de daha önce de belirtildiği gibi iade edilen betondur. Birçok mühendis farklı nedenlerle hatalı sipariş vermekte ve bunun neticesinde projeye özgü üretilen betonun kullanılmayan kısmı üretici firmaya iade edilmektedir. İade edilen beton eğer ki başka bir proje için hem süre olarak hem de kalite olarak uygun ise tekrar kullanılabilmektedir. Ancak betonun özelliği bozulmadan kalabileceği süre içerisinde uygun bir proje bulunamazsa iade edilen beton atık hale gelecektir. Atık hale gelen bu betonun da İngiltere’de yapılan çalışmaya göre yıllık maliyeti £400 milyondur. (Sealey ve ark. 2001)

Görüldüğü gibi atıkların gerek uzaklaştırılması gerekse üretimi sırasında kullanılan kaynakların boşa gitmesinden dolayı çok yüksek maliyetlere katlanılmaktadır. Ancak işletmenin parasal kayıplarının yanı sıra oluşan atıkların çevresel etkileri de göz ardı edilemeyecek şekildedir.

2.6.4. Beton Atıklarının Çevresel Etkileri

Hazır beton atıkları maddi kayıp oluşturmalarının yanı sıra çevre için de tehlike meydana getirmektedirler. Özellikle araçların ve sahanın yıkanması ile oluşan atık su veya yıkama suyu ABD ve Avrupa çevre kanunlarına göre kirli ve zararlı su olarak görülmektedir. (Paolini ve Khurana 1998). Yapılan araştırmalarda görülmüştür ki beton yıkama suyunun pH değeri 11-12 arasındadır (Asadollahfardi ve ark. 2015). Sealey ve arkadaşlarının (2001) incelemesine göre hazır beton üretiminden dolayı oluşan suyun pH değeri 11,5’ten büyüktür. Bu değer Türkiye ve Avrupa mevzuatlarına göre tehlikeli düzeyin üstündedir (Sandrolini ve Franzoni, 2001). Bu düzeyde pH değeri olan suyun kanalizasyona veya doğaya doğrudan verilmesi Avrupa (Türkiye dahil) ve ABD’de yasaklanmıştır. Bu nedenle pH

değerinin düzenlenerek suyun uygun şekilde tahliye edilmesi gerekmektedir (Sealey ve ark. 2001).

Yıkama suyunun pH değerinin yüksek olmasının sebebi suda çözünmüş haldeki çimentoda bulunan hidrosit ve sülfat, katkı maddelerinde bulunan klorit, cihaz ve aletlerde bulunan yağ ve grestir (Asadollahfardi ve ark. 2015).

Yıkama sularının çevrede oluşturabileceği zararların dışında beton üretimi sürecinde hammaddelerin taşınması, depolanması ve üretim yerine aktarılması sırasında oluşan tozun hava kirliliğine neden olması, kimyasal madde ve yakıt depolarından oluşabilecek sızıntıların toprak ve suyu kirletmesi gibi zararlar da hazır beton üretiminin, dolayısı ile üretim sonrası oluşan hazır beton atıklarının olası çevresel etkileri arasındadır. Ayrıca beton atıkları bileşimlerinde bulunan çimento, kimyasal katkılar vb. maddeler nedeniyle bırakıldıkları yerlerdeki doğal ortamı etkilemekte, yaşam alanlarını yok etmektedirler. Bunların bilinen olumsuz sonuçları ise çevresel değerlerin, dolayısıyla insan sağlığının bozulmasıdır (Cosgun ve Esin 2006).

Söz konusu olumsuz çevresel etkiler açısından önlemler alınması gerekliliği neticesinde çevre dostu üretim teknolojilerinin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve özendirilmesinin benimsendiği, 1999 Davos Zirvesi Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (Global Compact Programme) Türkiye de katılmıştır. Bu bağlamda, ülkemizdeki her endüstriyel üretim gibi yapı malzemesi üretim teknolojilerinin de ekolojik, çevre dostu, çevresel değerlere en az zarar veren süreçlerden oluşması beklenmektedir (Cosgun ve Esin, 2006).

2.7. Hazır Beton Atıklarının ve Çevre Etkilerinin Önlenmesi

İnşaat sektörü çok geniş bir alanda faaliyet gösterdiği için olumsuz çevresel etkileri de geniş kapsamlı bir konudur. İnşaat sektörü içinde yer alan faaliyetler arasında çevresel etkileri üzerine en fazla çalışma yapılan konu yıkım işleridir. (Poon ve ark., 2001, Chung ve Lo, 2003, Fatta ve ark., 2003, Akash ve ark., 2007). Yıkım işlerinin etkileri dışındaki çevresel etkilerle ilgili literatürde çok fazla çalışma bulunmamasına rağmen hazır beton üretiminin çevreye olan etkileri yadsınamaz

büyüklüktedir ve bu etkileri en aza indirmek için farklı ülkeler farklı kanuni düzenlemeler yapmaktadırlar. Bu maksatla Türkiye’de de hem Avrupa Birliği’ne uyum yasaları çerçevesince hem de 11.08.1983 yılında yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili mevzuatlarla hazır beton işletmeleri tarafından uyulması gereken kuralların çerçevesi çizilmiştir.

2.7.1. Avrupa Birliği Ülkelerinde Faaliyet Gösteren Hazır Beton Tesislerinin Tabi Oldukları Çevre İle İlgili Mevzuatlar

Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çevre ile ilgili uyulması gereken kanunlar, diğer kanunlarda olduğu gibi, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanmakta ve üye ülkelerce yürürlüğe sokulmaktadır. Bu çerçevede Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren hazır beton tesisleri, çevre ile ilgili yürürlüğe giren kanun veya yönetmeliklerden sorumlu hale gelir ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Aynı zamanda Türkiye’de geçerli olan yönetmelikler de Avrupa Birliği’nde yürürlükte olan bu yönetmeliklere uygun olacak şekilde düzenlenmiş veya olduğu gibi kabul edilmiştir.

Avrupa Birliği ülkelerinde faaliyet gösteren hazır beton tesislerinin uymakla yükümlü olduğu kanuni düzenlemeler ve bu düzenlemelerin Türkiye’de karşılığı olan yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girme tarihleri ve sayıları EK 5‘de özetlenmiştir.

EK 5’de belirtilen Avrupa Birliği’nce yapılan düzenlemeler arasında çalışmanın kapsamında incelenen yönergeler şu şekildedir:

· Atık Genel Yönergesi,

· Tehlikeli Atık Yönergesi,

· Bütünleşik Kirliliği Önleme ve Kontrol Yönergesi,

· Su Kirliliği Yönergesi,

· Zemin Dolgu Yönergesi,

· Çevresel Sorumluluk Yönergesi.

Belirtilen yönergelerin ortak amacı endüstriyel faaliyetlerden dolayı çevresel zararların önlenmesi ve gerekli yaptırımların belirlenmesidir. Çevresel zararlardan kasıt; biyolojik çeşitlilik, su, insan sağlığı açısından zararlı olabilecek her türlü çevresel faktörlerdir.

İlgili yönergelere göre işletmeler kendileri tarafından ortaya çıkacak ve çevreye zarar verecek her türlü faaliyet için önleyici ve düzeltici tedbirleri almak zorundadırlar. Buna göre:

Tehlikeli faaliyetleri olan işletmeler oluşturacakları zararlardan çok sıkı şekilde sorumludurlar ve suyu, toprağı, doğal yaşamı ve canlı türlerini tehdit edecek her türlü faaliyetlere karşı gerekli önlemi almak zorundadırlar. Ayrıca az tehlikeli faaliyetleri olan işletmeler doğal hayatı ve canlı türlerini koruma konusunda kendi hatası veya ihmalinden kaynaklı zararlardan sorumludurlar. Ancak izin verilen düzeyler dışına çıkmadığı ve gerekli önlemler alındığı halde oluşan çevresel zararlardan sorumlu değildirler. Bu tedbirlerin dışında bütün işletmeler savaş veya doğal afetler nedeniyle oluşacak zararlardan, bütün önlemlerin alınması halinde üçüncü şahısların vereceği zararlardan ve nükleer ve deniz kazalarından oluşacak zararlardan dolayı sorumlu tutulamazlar.

2.7.2. Türkiye’de Hazır Beton Tesislerinin Çevre İle İlgili Tabi Oldukları Yönetmelikler

Bölüm 2.7.1.’de verilmiş olan Avrupa Birliği’nce yürürlüğe sokulan çevre ile ilgili yönergelerin yani sıra bu bölümde Türkiye’de yürürlükte olan yönetmelikler hakkında bilgi verilecektir.

Hazır beton tesislerinde üretilen betonun taşınması sırasında transmikserlerinin doğaya saldıkları egzoz emisyonlarından üretim sırasında kullanılan suyun doğal kaynak sularına karışması sonucunda vermiş olduğu zararlara kadar birçok konuda olumsuz çevresel etkilerinin standartlarla kontrol altına alınması amacı ile uyulması gereken kuralların çerçevesini çizen yönetmelikler şunlardır.

· Çevre Denetimi Yönetmeliği

· Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği

· Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği

· Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği

· Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği

· Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği

· Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği

· Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği

· Atık Yönetimi Yönetmeliği

· Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği

· Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği

· Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği

· Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin Ve Lisanslar Hakkında Yönetmelik

Bu çalışma kapsamında hazır beton tesislerinin katı atık yönetimi ve su kirliliği kontrolü ile ilgili faaliyetleri inceleneceği için yukardaki yönetmeliklerden

· Çevre Denetimi Yönetmeliği

· Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği

· Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği

· Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği

· Atık Yönetimi Yönetmeliği

üzerinde durulacaktır.

Çevre Denetim Yönetmeliği:

Amaç: Çevrenin korunması için tesis veya faaliyetin çalışmaya başlamasından sona erdirilmesine kadar olan süreçte çevre denetiminin usul ve esaslarını; denetim yapacak personelin, çevre yönetim birimi/çevre görevlisinin,

çevre hizmeti konusunda etkilendirilmiş firmaların nitelikleri ile yükümlülüklerini düzenlemektir.

Firmanın Sorumluluğu: Yönetmeliğin 6. maddesi gereğince işletme bünyesinde çevre yönetim birimi kurmak veya Bakanlığın belirlemiş olduğu çevre

Firmanın Sorumluluğu: Yönetmeliğin 6. maddesi gereğince işletme bünyesinde çevre yönetim birimi kurmak veya Bakanlığın belirlemiş olduğu çevre