• Sonuç bulunamadı

D. Günlük Hayatta KarĢılaĢılan Diğer AsayiĢ Olayları

II. Hayvancılık

1. Küçük ve Büyük BaĢ Hayvancılık

Tarımsal faaliyetlerde çiftçilik kadar hayvancılık da eski uzmanlık dallarındandı. Dolayısıyla hayvan yetiĢtiriciliği, en önemli ziraî faaliyetlerden birisiydi. Tarım iĢletmelerinde hayvan yetiĢtiriciliği Ģu amaçlarla yapılırdı: a) Çekim ve yük taĢımada güçlerinden yararlan- mak; b) Gübre sağlamak; c) Çiftçinin peynir, yağ, süt, et, deri ve yapağı ihtiyacını karĢılamak; d) Bu ürünleri piyasa için üretmek. Bir iĢletmede bunlardan hangilerine ağırlık verileceğini üretim hedefleri belirlerdi896

.

Ġncelediğimiz dönemde hayvancılık, bölge ekonomisi için önemli bir yere sahipti. Nitekim XX. Yüzyılın hemen baĢında vilayet gelirleri içinde âĢar ve emlak gelirlerinden sonra en büyük pay, ağnam resmine aitti897. Vilayet içerisinde hayvancılığın en geliĢmiĢ olduğu san-

caklar sırasıyla Manisa, Ġzmir, Muğla, Denizli ve Aydın‟dır. XIX. yüzyılın sonlarına doğru vi- layette bulunan 3.361.934 hayvandan 442.647‟si Aydın, 490.162‟si ise MenteĢe Sancağı‟nda bulunuyordu. Dolayısıyla yerleĢik ahalinin bütünüyle pazara yönelik olmasa bile, hayvancılık yaptıkları söylenebilir898. Tereke kayıtlarına bakıldığında, XX. Yüzyılın baĢlarında Aydın ve

MenteĢe Sancaklarında yaĢayan gayr-i Müslimlerden hayvancılıkla uğraĢanlar mevcuttu. Hayvancılıkla uğraĢanlar umumiyetle köylerde yaĢayan gayr-i Müslimlerdi899

.

895

Yunan iĢgali Anadolu‟nun en zengin ve verimli topraklarını tahrip etmekle kalmamıĢ, memlekete çok ağır zararlar vermiĢti. Sadece Ġzmir, Saruhan ve Aydın Sancakları, köy ve kasabalarında 65 bin hane tahrip olmuĢ, 219 bin büyükbaĢ ve 534 bin küçükbaĢ hayvan telef olmuĢtu. Bu zararların tahmini miktarı ise 568 milyonu bul- maktaydı. Vahit Eldem, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu‟nun Ekonomisi, TTK, Ankara 1998, s.160-167 896 Güran, a.g.e., s.100 897 1319 (1901) AVS, s.422; 1320 (1902) AVS, s.435 898 Ġlgen, a.g.m., s.128 899

Birkaç örnek için bkz: Söke ġS 235, 148/82, 1319 (1901); Söke ġS 235, 37/156, 1320 (1902); Megri ġS 161, 13/160, 1321 (1903)

- 183 -

Özellikle büyük baĢ hayvanlar, geçimini tarımla sürdüren aileler için zaruri ihtiyaç du- rumunda idi. Hem çift sürmek hem de kağnı arabalarına koĢulmak suretiyle nakliye iĢlerinde kullanılan öküz, eskiden beri köylüler için büyük bir öneme sahipti. Zira “vasıta-i nakliye” olarak vilayet salnamelerinde öküz ve öküz arabasının sıklıkla zikredilmesi bu hususu teyit et- mektedir900. Nitekim köylerde yaĢayan ve çiftçilik yapan gayr-i Müslimlerin de baĢta öküz olmak üzere büyükbaĢ hayvan yetiĢtiriciliğine ağırlık verdiği görülmektedir. Örneğin Sö- ke‟nin Domatça Köyü‟nden Hıristidi oğlu Kostanti, Yoran Köyü‟nden Yani oğlu Manol, Akköy Köyü‟nden AnastaĢ oğlu Dimitraki‟nin tereke kayıtlarında, öküzle birlikte çift takımının geçmesi, bu Ģahısların tarımla uğraĢtıkları için öküz beslediklerini akla getir- mektedir901. BüyükbaĢ hayvanlarından öküzün dıĢında inek, düve ve camus ile küçükbaĢ hay- vanlarından koyun ve keçi besleyenler de vardı902

. Bu hayvanların da eti, sütü, derisi903 ve yü- nü için beslendiğini söyleyebiliriz.

Bargir (at) ve merkep (eĢek) hem çift esnasında hem de taĢımacılıkta kullanılıyordu. Sıklıkla geçmemesine rağmen, her iki sancakta da gayr-i Müslimler çift ve taĢıma iĢlerinde bu hayvanlardan faydalanmıĢlardır904

.

Gayr-i Müslimlerin sahip oldukları hayvanların kimi zaman kaybolduğu, kimi zaman da çalındığı oluyordu. Bununla ilgili mahkemeye intikal eden olaylara da rastlanmaktadır. Bunlarla ilgili birkaç örnek vermek istiyoruz: Söke‟de Forbes Kumpanyası Sandık Emini Hıristofro, mahkemede Rum Mahallesi‟nden Hacı Vasil oğlu Hıralambo, Kasap Hacı Yanako oğlu Estelyo ve kardeĢi Nikola‟nın ineğini çaldıklarını iddia ederek kendisine teslimini talep etmiĢti. Adı geçen Ģahıslar iddiayı reddetmiĢlerse de inek, Estelyo‟nun hanesinde bulunmuĢtu. “Hayvan Sirkatinin Men‟i Hakkında Kanun”un 15.maddesi uyarınca da Hıralambo, Estelyo ve Nikola‟ya hayvan hırsızlığından dolayı birer yıl hapis cezası verilmiĢtir905

.

Söke‟nin Domatça Köyü‟nden Todori oğlu Nikola, bir kısrak ve bir atının köy civarında otlamakta iken kaybolduğunu ifade edip, Hıristiyan Yeniköy Köyü‟nden Yani oğlu Anderiko ile Kiryako oğlu Kostanti tarafından bulunduğunu ve hayvanlarının kendisine teslim

900 1326 81908) AVS, s.477 901

Söke ġS 235, 136/211, 1321 (1903); Söke ġS 235, 36/156, 1320 (1902); Söke ġS 235, 87/184, 1320 (1902); Gayr-i Müslimlere ait kayıtlarda “katırcı”, “arabacı” gibi lakapların kullanılması, nakliye iĢleriyle iĢtigal eden gayr-i Müslimlerin bulunduğunu gösteriyor. Megri ġS 163, 214/283, 1327 (1909); Milas ġS 316, 13/233, 1328 (1910); Çine ġS 184, 63/53, 1335 (1917); Söke 282, 24/38, 1336 81918)

902 Söke ġS 235, 35/155, 1320 (1902); Megri ġS 161, 7/145, 1321 (1903); Söke ġS 275, 150/187, 1325 (1907); Muğla ġS 196, (yok)/16, 1341 (1922)

903 Fethiye (Megri)‟nin Loyis Köyü‟nden BabuĢcu esnafından Andon oğlu Nikola‟nın tereke kaydında 120 adet keçi derisi kaydı bulunmaktadır. Megri ġS 163, 152/249, 19 Ramazan 1326 (15 Ekim 1908)

904

Muğla ġS 196, 16/15, 1336 (1918); Söke ġS 235, 87/184, 1320 (1903) 905 Söke ġS 282, 141/246, 26 ġevval 1337 (24 Temmuz 1919)

- 184 -

edilmesini istemiĢti. Yapılan tahkikat neticesinde hayvanların Nikola‟ya ait olduğu sabit olduğundan kendisine teslimine hüküm verilmiĢti906

.

“Yave” denilen sahipsiz ortada dolaĢan hayvanlar zaptiye tarafından tutulup beytülmâle teslim ediliyordu. Bu hayvanların sahipleri ortaya çıkıncaya kadar satılıp bedelinin beytülmâlde tutulmasının hem sahibi hem de hazine için faydalı olması nedeniyle mutasarrıf tarafından mahkemeye gönderilen takrir gereğince müzayede kaimesi düzenleniyor ve münadi vasıtasıyla satılıyordu. Söke‟nin Rum Yeniköy Köyü civarında bulunan ve sahibi belli olmayan bir erkek tay, Söke Malmüdürü ve Kaza Beytülmal Memuru Hilmi Efendi‟ye teslim edilmiĢti907. Eğer bir hayvanın sahibi, satılmadan önce çıkıp kendi malı oldu-ğunu ispat

ederse, kendisine iade ediliyordu. Mesela, Fethiye (Megri) Kasabası ahalisinden Ak Vasil oğlu Hacı Pelas, kendisine ait olup daha önce kaybettiği ve bulunarak beytülmal sandığına teslim edilen ikisi buzağılı, biri sağılır durumda üç inek ile beĢ sığır, beĢ dana ve bir de koçu- nun kendisine teslimi için mahkemeye baĢvurmuĢtu. Mahkeme, iddianın ispatını isteyince Hacı Pelas, hayvanların kendisine ait olduğunu ispat etmiĢti. Bunun üzerine Megri Beytülmâl Memuru Dilaver Efendi de hayvanları kendisine teslim etmiĢtir908

.

Bazen ticari hayatta hayvanların da alıĢveriĢ aracı olarak kullanıldığı görülüyordu. Söke‟nin Bağarası Köyü‟nden ve ticaret ehlinden olan Ali Rıza Efendi, Bağaralı Makoya- ni‟den alacağı olan 500 liranın alınması için mahkemeye baĢvurmuĢtu. Makoyani borcuna mukabil 15 sığır vererek Ali Rıza Efendi‟nin elinde bulunan borç senetlerini almıĢtır909

.

2. Arıcılık

Hayvancılık baĢlığı altında değerlendireceğimiz diğer bir husus da arıcılıktır. XIX. yüzyılın ortalarında Muğla, Fethiye, Milas, Rodos, Aydın ve Tire baĢta olmak üzere Anado- lu‟da 70 bin okka bal üretilmekte olup bunun büyük bir kısmı ülke içerisinde tüketilmek- teydi910. XX. yüzyılın baĢlarında Anadolu‟da 1.3, Rumeli‟de 0.3 milyon arı kovanı bulunu- yordu. Ortalama olarak bir arı kovanından 4-6 kg. bal ile 300-600 gr. Balmumu alınıyordu. Bir arı kovanının çiftçinin gelirine katkısı Rumeli‟de 24, Anadolu‟da 18 kuruĢtu911

.

906 Söke ġS 235, 221/263, 7 Zilhicce 1321 (24 ġubat 1904) 907

Söke ġS 233, 448/291, 25 Muharrem 1329 (26 Ocak 1911) 908 Megri ġS 163, 99/222, 5 Rebiülahir 1326 (5 Temmuz 1908) 909 Söke ġS 212, 28/106, 20 Zilkade 1341 (4 Temmuz 1923) 910

Karl Von Scherzer, a.g.e., s.89 911 Güran, a.g.e., s.105

- 185 -

1907 senesinde vilayet genelinde 1.700 ton 160 kg. bal ile 109 ton 480 kg. bal mumu üretilmiĢti912. Bundan anlaĢıldığına göre bölgede yapılan arıcılık da önemli bir geçim kaynağı

olarak dikkati çekmektedir. Salnamelerde sadece MenteĢe bölgesinde bal üretiminden bahse- dilse de913, gayr-i Müslimlere ait tereke kayıtlarından, arıcılığın her iki sancakta da yapıldığını anlıyoruz. Nitekim terekelerde, Söke‟nin Domatça Köyü‟nden Hıristidi oğlu Kostanti‟nin 25 yük arı kovanı, Söke‟nin Rum Mahallesi‟nden Boyacı oğlu Hacı Yakomi‟nin iki dolu, yedi boĢ arı kovanı ve bir bal küpü, Fethiye (Megri)‟den Hacı Manol kızı Estelyani‟nin 17 dolu ve 10 boĢ arı kovanı bulunduğu bilgisi geçmekteydi914. Dolayısıyla verilen bu bilgilerden, gayr-i

Müslimlerin bal üretiminde ticari olarak önemli bir rol oynamadıkları anlaĢılıyorsa da, tükete- cekleri veya az da olsa gelir sağlayacakları miktarda bal ürettiklerini söyleyebiliriz.