• Sonuç bulunamadı

Hayber Geçidi, Aornos Kalesi ve Çevresinin Güvence Altına Alınması

Büyük İskender MÖ 327 yılında Hindistan seferine başladı. Yaklaşık on günde Hindikuş Dağlarını aşıp bu dağların güney yamacında, MÖ 329 yılında kendisinin kurduğu Alexandreia'ya ulaştı494. O zaman atamış olduğu valiyi yönetimdeki

491 Barry Strauss, a.g.e., s. 231.

492 M. E. Bosch, a.g.e., s. 80.

493 Murat Albecer, a.g.e., s. 79.

494 Murat Albecer, a.g.e., s. 80.

Yunanistan'ın dört bir yanında (Atina'da, Argos'ta, Sparta'da, Troya'da, Pergamos'da, Smyrna'da, Rodos'da ve daha birçok yerde) tanrıça Athena adına kurulmuş akropolislere rastlanır. Tanrıça

beceriksizliği nedeniyle uzaklaştırdı. Komşu bölgelerden ailelerin ve kendi adamlarından hizmet için uygun olmayanların eklenmesiyle kentin nüfusunu artırdı. Yoldaşlardan biri olan Nikator'u kentin yönetimine verdi. Tyriaspes'i, hem Parapamisadelerin topraklarının hem de Kophen Nehri’ne kadar uzanan bölgenin valisi yaptı. Sonra orada Athena'ya adak sunduğu Nikaia üzerinden Kophen'e doğru yürüdü. Taksiles'e ve İndus'un batısında yaşayan Hintlilere önden bir haberci göndererek her birinden onu en kısa zamanda karşılamalarını istedi. Taksiles ve öteki şefler çağrılara uyarak yanlarında en değerli armağanlarla geldiler. Büyük İskender'e, yanlarında bulunan 25 tane fili vermeyi teklif ettiler495.

Büyük İskender, Nikaia'da orduyu ikiye böldü. Kral Kophen Nehri'nin kuzeyindeki dağlara yöneldi. Perdikkas ve Hephaistion'un komutası altındaki ordunun diğer yarısı ise Hayber Geçidi'ni ele geçirmek ve İndus Nehri üzerinde bir köprü inşa etmek için ilerleyişe geçti. Kophen Nehri'nin kuzey ve doğu taraflarında ikamet eden kavimlerin ele geçirilmesi askeri ve stratejik açıdan oldukça önemliydi. Bu geçit ele geçirilmezse, Hindistan'ın iç kısımlarına askeri bir harekât yapılması mümkün değildi. Bunun yanı sıra, Kophen Nehri'nin kuzey ve doğu taraflarında yaşayan kavimler her an bu geçidi kapatıp Büyük İskender'in geri kuvvetleriyle olan irtibatını kesebilirlerdi. İki koldan yürütülen bu harekât başarıya ulaştı. Büyük İskender Kophen Nehri'nin kuzeyinde ve doğusunda yaşayan Aspasiler, Gurailer ve Assakenlere hakimiyetini tanıttı. Perdikkas ve Hephaistion'un idaresindeki ordunun diğer kısmı ise, Hayber Geçidi'ni ele geçirip İndus Nehri'nin üzerinde ordunun karşıya geçmesi için kullanılacak olan köprünün inşasına başladı496.

Büyük İskender, tehlikeli muharebelerden sonra Hayber Geçidi'nden Pencap bölgesine indi. Daha önceki seferlerinde yaptığı gibi, bu sefer için de büyük hazırlıklara girişmiş, birçok devleti bünyesinde barındıran Pencap hakkında bilgi elde etmişti. Bu bilgileri Taksiles aracılığıyla elde etmişti497. Taksiles'in idaresi altında olan ülkenin

doğusunda Kaşmir kralı Abisares'in ülkesi, güneyde Hydaspes Nehri'nin öteki tarafındaysa, çok güçlü bir kral olan Poros'un hakimiyetindeki Pauravaların ülkesi vardı. Ayrıca Poros ve Abisares, Taksiles'e karşı kendi aralarında bir ittifak kurmuşlardı. Bu

Athena, her kentin doruğunda tek başına egemenliğini sürdürür. Athena, Peloponnesos'da derin kökler salmıştı. George Thomson, Eski Yunan Toplumu Üstüne İncelemeler, Tarih Öncesi Ege, (Çev. Celal Üster), İstanbul, 1995, s. 288.

495 Arrian, a.g.e., s. 130.

496 Murat Albecer, a.g.e., s. 80.

durum Taksiles'in Büyük İsken der'e boyun eğmesinde önemli bir etken olmuştu. Bu itaat ile Büyük İskender, Hydaspes Nehri'ne dek bütün bölgeyi rahatlıkla ele geçirmişti498.

Büyük İskender'in sonraki hedefi Aspasialılar, Guraealılar ve Assakenialıların bölgesiydi. Yanına aldığı kuvvet; muhafızlardan, o sırada Hephaestion'un komutasında bulunmayan tüm Yoldaşlar süvarisinden, Piyade Yoldaşlar askerlerinden, okçular, Agrianlar ve atlı mızrakçılardan oluşuyordu. Khoes Nehri'ni izleyen dağlık ve engebeli yollarda ilerledikten ve güçlükle nehri geçtikten sonra, Büyük İskender piyadenin ana gövdesine kendi hızıyla yürümesi emrini verdi. Kendisi yanına tüm süvariyi ve piyade kalkanlarıyla ata bindirdiği 800 kadar Makedonyalı piyadeyi alarak tüm hızıyla öne geçti. Orada yaşayan yerlilerin güçlü kentlere sığınarak savunma konumuna geçtikleri haberini almıştı. Bu kentlerden yolunun üstüne olana, hazırlık yapmadan saldırdı. Kentin önünde yer alan kuvvetleri kolayca kaçırdı. Ancak Büyük İskender eylem sırasında499, gelişigüzel atılan bir okla omzundan hafif bir yara aldı. Ertesi gün kale ele

geçirildi. Kaçamayanların hepsi öldürüldü ve kale yerle bir edildi. Bu sert, acımasız davranış karşısında komşu şehir Andaca teslim oldu. Krateros bir piyade kuvvetiyle, bölgeyi denetim altına alma ve direniş gösteren yerleri yok etme göreviyle burada kaldı. Daha sonra Büyük İskender Kunar Vadisi'ne gitti. Burada yaşayanlar evlerini ateşe vererek dağlara kaçtılar. Büyük İskender kaçaklara saldırdı ancak onlara boyun eğdiremedi. Aynı şey Bajaur bölgesindeki dağları geçerken meydana geldi. Ptolemaios'a göre, Büyük İskender kaçakları kıstırdı. Çok sayıda esir ve büyük baş hayvan ele geçirildi. Bu hayvanların iyilerini Makedonya'ya göndermeyi planladı. Bölgenin en stratejik noktasında bir şehir daha kurdu. Sogdiyana'da etkili bir şekilde uygulanan, korkutma ve garnizon kurma işlemi kusursuz bir şekilde burada da uygulandı. Bütün kavimleri korkutmak gerekmiyordu. Büyük İskender, Choes ve Kunar Vadisi arasındayken bir elçi heyeti geldi ve şehirlerinin kutsallığı nedeniyle özel muamele gösterilmesini isteyerek teslim oldu500.

İkinci gün Aspasialıların valilerinin bulunduğu kente ulaştı. Yerliler Büyük İskender'in yaklaştığını haber alır almaz kenti yakarak dağlara kaçtılar. Ancak Büyük İskender'in askerleri kaçakları dağlara kadar takip etti. Yerliler engebeli bölgeye ulaşıp

498 Murat Albecer, a.g.e., s. 81.

499 Göğüslüğünü delen bir okla omzundan yaralandı. Yara ciddi değildi, çünkü göğüslük okun omzundan

tam içeri girmesini önlemişti. Lagos'un oğlu Ptolemi ve Leonnatos da yaralandılar. Arrian, a.g.e., s. 131.

kendilerini kurtarıncaya kadar büyük bir kıyım oldu. Kovalama esnasında Lagos'un oğlu Ptolemi bu bölgedeki Hintlilerinin şeflerinin yerini öğrendi. Bir tepeye yaklaşmıştı ve muhafızlarının bir kısmıyla kaçmaya çalışıyordu. Ptolemi'nin yanında çok daha zayıf bir muhafız kuvveti olmasına rağmen, takip etmeye devam etti. Yol atıyla devam etmesi için uygun olmayan hale gelince, attan inip yürüyerek devam etti. Hintliler ve muhafızları onu karşılamak üzere döndüler. Karşılaştılar ve şef uzun mızrağıyla Ptolemi'yi göğsünden vurdu. Mızrak Ptolemi'nin göğüslüğünü parçaladı ancak vücuduna değmedi. Hintlinin bacağına vurarak Ptolemi’yi ve onu yere serdi. Muhafızları şeflerinin yerde yattığını görünce dönüp kaçtılar. Ancak komşu tepelerdeki başka Hintliler, şeflerinin bedeninin düşman tarafından sürüklenip götürülmesine dayanamadılar ve aşağıya indiler. Cesedin yanında çetin bir çarpışma oldu. O esnada, atlarından inmiş olan Büyük İskender ve süvarileri de çok uzakta değildiler. Çarpışmaya katıldılar ve sonunda Hintlileri tepelere sürmeyi başardılar501.

Büyük İskender, burada hayatının en tehlikeli savaşlarını yapmak zorunda kaldı. İlerledikçe tehlikeler de artıyordu. Büyük İskender'in bu dağlarda yaptığı savaşların, bir gerilla savaşı olduğunu unutmamak gerekir. Makedonya ordusu Assakenler arazisine yaklaşınca, Büyük İskender'in öncü kuvvetleri geri döndü. Çünkü bu kabile tüm güçleriyle savaş hazırlığı yapıyorlardı. Assakenler etraflarındaki irili ufaklı kavimleri de toplayıp 50.000 kişilik ordu meydana getirmişlerdi. Eğer zaman kaybederlerse etraflarındaki bütün kavimleri toplayıp daha büyük bir güç haline gelebilirlerdi. Bu yüzden Büyük İskender yürüyüşünü hızlandırdı. Guraios Suyu hızla geçildi ve Assakenlerin memleketine girildi. Büyük İskender'i ilk karşılayan şehir Massaga'ydı. Şehrin önüne gelindiğinde hava kararmış akşam olmuştu. Hemen ordugâh kuruldu ve ertesi sabah şehir teslim olmaya çağırılacak, teslim olmazsa harekete geçilecekti. Bu kadar hazırlık yapıldığı için teslim olmaları mümkün görünmüyordu. Sabah olur olmaz, Assakenler taarruza geçti. Büyük İskender, tasarladığı ve her zaman yaptığı planlardan birini uyguladı. Makedonya ordusu yenilmiş gibi, geri çekilmeye başladı. Bu durum Assekenlerin bir zafere doğru gitmesi şeklinde düşünüldüyse de, kısa süre sonra yanıldıklarını anladılar. Çünkü Makedonya ordusu aniden durmuş ve geri dönmüştü. Artık Assakenlerin önünden kaçan bir Makedonya ordusu yoktu. Tam aksine üzerlerine doğru gelen, savaş çığlıklarıyla ortalığı inleten bir Makedonya ordusu vardı. Savaş çok kanlı oldu. Assakenler Makedonya mızraklarının önüne atlayıp feci bir şekilde

ölüyorlardı. Sonuçta Büyük İskender'in ordusuyla baş edemeyeceğini anlayan Assakenler, geri dönüp şehre doğru kaçışmaya başladılar. Şehrin içine girebilenler kurtuldu. Ancak yakalananlar hemen öldürüldü. Büyük İskender'in ordusu çok kayıp vermişti. Bu şartlar altında kale duvarlarına tırmanmak çılgınlık olurdu. Büyük İskender daha fazla asker kaybetmemek için, şehrin duvarlarına denk kuleler inşa ettirmeye başladı. Bu kuleler tekerlekli olduğu için yürüyebiliyordu. Hareket eden seyyar kuleler ile şehrin duvarlarına yaklaşan Makedonya ordusu, duvarlara sıçrayıp içeri girmeye başladılar502. Burası, Swat'ın kuzeyinde, Katgala Geçidi civarında bulunan ve duvarları

kerpiç ve taştan yapılmış olan Massaga'ydı. Assakenler için tek umut surlarda asker olmasını sağlamaktı. Fakat Makedonya toplarının dört gün süren bombardımanıyla surlar yıkılmış, savunmacılar ölmüştü. Massaga komutanı gelişigüzel gelen bir ok ile ölünce, kalenin düşmesi kaçınılmaz oldu. Büyük İskender'e haberciler gelip barış istedi. Paralı askerlerin kendi ordusuna katılması şartıyla barışı kabul etti. Bunun üzerine, paralı askerler silah ve teçhizatlarıyla şehirden ayrılıp Makedonya kuvvetlerinden uzakta bir tepede kamp kurdular. Arrihonos'a göre, Büyük İskender onların gitmeye niyetlendiklerini duyunca, tepeyi kuşattı ve tüm birliği öldürttü. Kaynaklarda bu olay farklı farklı anlatılmakta ve Büyük İskendser eleştirilmektedir. Büyük olasılıkla, bazı yanlış anlaşılmalar meydana gelmiştir Hintliler Makedonya kralının ordusuna katılmaları gerektiğini anlamadılar. Ancak Büyük İskender'in merhametine sığındıktan sonra bahaneyle öldürüldükleri gerçeği ortadadır503.

Bu olaydan ders alındı ve başka bölgelerde savunmalar güçlendirildi. Koenos'un muhtemelen Massaga kuşatması sırasında saldırdığı Bazira Şehri büyük bir kararlılıkla direndi. Bir diğer Makedonya kuvveti de Ora'yı kuşattı. Ancak o da başarısız oldu. Sonunda Büyük İskender ordusunu gönderdi ve ilk saldırıda şehri teslim aldı. Bir başka yerde Assakenler Kunar halkı gibi yapıp şehirleri terkettiler ve dağdaki Aornos Kalesi'ne sığındılar. Yerel mitolojide kale Hint tanrısı Krishna ile özdeşleştiriliyordu. Büyük İskender'in kurmayları Herakles'in (Krishna'nın Yunan mitolojisindeki karşıtı) onu ele geçirmek için bir saldırıda bulunduğu fakat başarısız olduğu hikayesini çıkardılar. Öykünme ve aşma arzusu yoğundu. Kalenin ürkütücü büyüklüğüne, çok büyük bir su kaynağı ve geniş tarlaları olmasına rağmen, Büyük İskender, Massaga, Ora

502 Necati Kotan, a.g.e., s. 67-69.

ve Bazira'ya birlikler bırakıp Aornos civarında, İndus yakınlarındaki ovalarda denetim kurarak kuşatma hazırlıklarına başladı504.

Bu kaleye Makedonyalılar Aornos demişti ki, manası “kuşların bile uçamayacağı kadar yüksek ve sarp yer” demektir. Kale yaklaşık 1.600 metre yüksekliğinde bir kayanın üzerinde bulunmaktaydı. Tepenin üzerinde yaşayanlar herhangi bir saldırıya karşı kendilerini savunabilecek konumdaydılar. Bu kaleye, yenilen Assakenlerin kaçabilenleri sığınmıştı. Büyük İskender'in bu kaleyi ele geçirmeden, Hindistan içlerine doğru ilerlemesi çok zordu. Nitekim bu kale, Abisares'in Büyük İskender'e yandan ve arkadan saldırmasına fırsat verebilirdi. Aynı şekilde buradan Hayber Geçidi'ne hücum edilerek, Büyük İskender'in ordusunun geride kalan kısmıyla iletişimi kesilebilirdi. Henüz Kabil Nehri'nin kuzeyindeki dağlık bölgede savaşlar yapılırken, Büyük İskender bu kalenin varlığından haberdar olmuştu. Fakat kış bastırmış ve kaleye dağlardan gitmek mümkün olmadığından, Büyük İskender Peşevar’a indi ve hücumu ovadan itibaren yapmak için Sind Nehri boyunca yukarıya doğru hareket etti. Bu yol üzerinden kolaylıkla harp makineleri kaleye kadar yaklaştırıldı. Büyük İskender ordunun ağır birliklerini Krateros kumandasında Sind Nehri (İndus) sahilinde geride bıraktı. Kendisi yalnızca hafif kuvvetlerle kayanın eteğine geldi. Kaleye giden tek yol bir patikadan ibaret olup her noktasından kolayca müdafa edilebilecek konumdaydı. Ancak orada bulunan yerliler kalenin karşısında ve aynı yöne gidilen başka bir yolu da biliyorlardı. Ptolemi, Agrianlılar ve seçkin hypaspistlerle birlikte muhasara altında bulunanlara sezdirmeden bu tepeye çıktı. Ptolemi daha önce aralarında kararlaştırdıkları gibi Büyük İskender'e işaret gönderince, Büyük İskender hafif silahlı kuvvetlerle Ptolemi'nin çıktığı tepeye yöneldi. Fakat bu yol öyle güçlü müdafa edilmekteydi ki, Büyük İskender'in Ptolemi ile irtibatı kesilmişti. Ptolemi'nin yukarıdan aşağıya doğru yaptığı taarruzla yeniden yol ellerine geçti ve Büyük İskender ile bir araya geldiler. Altıncı gün kayanın yuvarlak tepesini müdafa edenler, buradan püskürtüldüler ve tepe Makedonyalıların eline geçti. Kale Hind prensi Sisikotos'un idaresine verildi. Buraya bir Makedonya işgal kuvveti bırakıldı. Buradan Abires'in İndus Nehri'ne aşağı doğru yapacağı ileri harekete engel olmakla beraber, Büyük İskender ordusunun gerisini emniyet altına aldı505.

504 A. B. Bosworth, a.g.e., s. 155.

Birçok filin ele geçirildiği, avlandığı ve orduya dahil edildiği Dyrta üzerinden İndus'a ve nehrin daha aşağı kısmında bulunan, Hephaestion'un bu arada inşa ettiği köprüye ulaşıldı. Ordu bu bölgede bir ay mola verdi506.