• Sonuç bulunamadı

Büyük İskender, İssos zaferi sonrası Fenike'ye doğru ilerlemeye geçtiği sırada General Parmenion'u Damaskos'a göndermişti. III. Darius ve Pers asilzadeleri şahsi hazinelerini daha önce de yaptıkları gibi savaş alanına getirmeyip Damaskos'a göndermişlerdi. Parmenion ise Büyük İskender tarafından bu hazineleri ele geçirmekle görevlendirilmişti. Parmenion bu hazineleri ele geçirip Büyük İskender'e teslim edince, Büyük İskender'in bütün para sıkıntısı sona ermişti354. Çünkü İssos'ta kazandığı zafer sonrası o bölgede, çok fazla ganimet elde edememişti. Damaskos'a Büyük İskender'in gönderdiği askerlerden, en çok Thessalialı atlılar kazançlı çıktılar. Çünkü onlar, çok yiğit kişilerdi ve savaşta Büyük İskender'in zaferine büyük katkıda bulunmuşlardı. Büyük İskender de onları ödüllendirmek için ağırlıkları alma işini onlara verdi. Diğer askerler de bu işten çok kazançlı çıktılar. Böylece Makedonyalılar altın ve gümüşe

352 M. E. Bosch, a.g.e., s. 44-45.

353 Suad Yurdkoru, a.g.e., s. 65.

yeterince ulaştılar. Persler'in sürdükleri güzel yaşamın zevklerini öğrendiler. Düşmanın bıraktığı hazinelerin peşine düşmüşlerdi. Buldukça daha fazlasını arıyorlardı. Büyük İskender geride bıraktığı topraklarının güvenliğini sağlamak istiyordu. Deniz kıyısındaki bölgelerin kralları geldiler. Kıbrıs'ı ve Fenike'yi Büyük İskender'e teslim ettiler. (Fenike şehirleri Arados, Marathos, Biblos ve Sidon karşı koymadan teslim oldu) Sadece Tyros (Sur) kalmıştı. Büyük İskender'in askerleri kenti yedi aydan beri kuşatma altında tutuyordu. Karada mevziler kazılmış ve mancınıklar yerleştirilmişti. Denizde de iki yüz gemi kentin önünde demir almıştı. Büyük İskender kuşatma esnasında rüyasında Herakles'i gördü. Herakles, Tyrosluların kalesinden elini uzatıp Büyük İskender'e sesleniyordu. Ayrıca çok sayıda Tyroslu rüyalarında Apollon'un sesini duymuşlardı. Apollon, kentte olanlardan hoşlanmadığını ve böyle giderse Makedonyalıların tarafına geçeceğini söylüyordu. Tyroslular Apollon'a çok kızdılar. Apollon'u karşı tarafa geçmekle suçlayıp onu suçüstü yakaladıklarını belirttiler. Kentte büyük Apollon heykelleri vardı. Heykelleri iplerle çevirip yere devirdiler. Büyük İskender bir rüya daha gördü. Rüyasında; uzaktan bir Satyr355 görünüyor ve birlikte oynamak için Büyük

İskender'i çağırıyordu. Büyük İskender koşup ona yaklaşınca da kaçıyordu. Büyük İskender kovalamaya devam ediyor, sonunda onu yakalıyordu. Kâhinler bu rüyayı, iyiye yordular. Satyr kelimesi ikiye bölündüğünde son kelimesi Tyros oluyordu. İskender kuşatma sürerken Antilibanus Dağları civarında yaşayan Araplara karşı çıktığı seferde büyük bir tehlike atlattı. Öğretmeni Lysimakhos kendisinin Achilleus'un öğretmeni Phoinks'ten daha güçsüz ve daha yaşlı olmadığını göstermek için Büyük İskender ile beraber gelmişti. Dağlara yaklaştıklarında İskender atından inip yola yaya devam etti. Öndekiler ilerlemiş, arayı epey açmışlardı. Büyük İskender'in yanında sadece muhafızları vardı. Düşmana yaklaştıklarında akşam oldu. Lysimakhos ise çok yorulmuştu ve büyük güçlük çekiyordu. Büyük İskender öğretmenini bırakıp gidemiyordu. Lysimakhos'u cesaretlendirmeye çalışıyor, hatta neredeyse onu taşıyordu. Etraf çok karanlık ve soğuktu. Tam da bu esnada Büyük İskender uzaktaki ışıkları gördü. Çevik bir insandı ve böyle durumlarda gözü pek davranırdı. Yanındakileri rahatlatabilmek için ateşin olduğu yere koştu ve ateşin başında bekleyen iki kişiyi öldürdü. Askerleri büyük bir ateş yaktılar. Böylece Araplar kaçmak zorunda kaldılar,

355Satyr: Gövdelerinin belden üstü insan, belden aşağısı ise at biçiminde olan doğayı simgeleyen

kaçmayanlar da Makedonyalılar tarafından geri püskürtüldüler. Geceyi ateşin başında geçirdiler. Biz bütün bu olayları Khares'ten öğreniyoruz356.

Bunun üzerine Büyük İskender, Sidon'a geri döndü ve dağılan Pers donanmasının burada bulunan Fenikeli, Kıbrıslı ve diğer gemilerden kendine yeni bir donanma oluşturdu. Amacı Tyrosluları deniz üzerinden yenmekti. Ancak Tyrosluların her iki limanlarını kapatarak bir deniz muharebesinden kaçınmaları ile Büyük İskender'in bu girişimi de neticesiz kaldı357.

En son olarak Büyük İskender yeni bir taktik uyguladı. Bu taktiğinde karada kullanılan teknik kuşatma araçlarını gemiler ile birleştirerek kullanılmıştı. Şehir surunun yakınlarında yük gemilerine demir attırmış ve surda gedikler açabilmek için bu gemilerin üzerine mancınıklar, koçbaşları ve kalkıp inen köprüleri olan kuleler yaptırmıştı. Yaklaşan tehlikeyi sezinleyen Tyroslular donanmaları ile Kıbrıslı filoları yok ettikleri bir saldırı düzenlemiş, ancak Büyük İskender'in bir karşı saldırısına uğramışlardı. Böylece şehrin güney tarafında bulunan işgalcilere de bu taraftaki suru, gemi saldırıları ile yıkıp hücuma müsait bir hale getirme fırsatı doğmuştu. Şiddetli bir sokak çatışmasıyla fethedilen şehre ilk girenler hypaspistler olmuştu. Şehirdeki genç adamların çarmıha gerilmesi ve geri kalan halkın köleleştirilmesi ile bu fethi intikam hareketleri izlemişti. Büyük İskender tahta çıktığı zaman Thebaililere yaptığı gaddar davranışlarını şimdi Tyros'ta yapmıştı. Affedilenler sadece şehrin kralı Azemilkos ve tesadüfen orada bulunan Kartacalı elçiler olmuştur. Şehre Makedonyalı bir işgal kuvveti yerleştirilmişti358.

Şekil 21. Sur (Tyre, Tyros, Tire) şehrinin genel görünümü

(H.C. Wels, Cihan Tarihinin Umumi Hatları, İstanbul 1927 Adlı Eserin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi, s. 116)

356 Plutarkhos-Mestrius, a.g.e., s. 34-35.

357 Siegfried Lauffer, a.g.e., s. 85-86.

Tyroslular 8.000 ölü verdiler ve 30.000 kişi de esir edildi. Büyük İskender tam bir zaferle Tyros'a girdi. Tapınaklarda kurbanlar kesildi. Ertesi gün de şenlikler ile birlikte hem ordu hem de donanma resmigeçit yaptı359.

İşte tam bu sıralardadır ki, Darius'tan ikinci bir elçilik heyeti daha geldi. Bu heyet Büyük İskender'e şu tekliflerde bulunuyordu:

1- 10.000 Talent karşılığında Darius'un karısı ve kızı serbest bırakılacak, 2- Fırat'ın batısındaki memleketler Büyük İskender'e verilecek,

3- Şayet Büyük İskender isterse, Darius'un kızı ile de evlenebilecekti.

Büyük İskender derhal generallerini topladı. Darius'dan gelen elçilik heyetinin tekliflerini kendilerine bildirdi. Buna verilecek cevabın tartışılmasına geçildi. İlk sözü General Parmenion aldı. Ona göre bu teklif yerindeydi. Ve derhal kabul edilmeliydi. Oysaki Büyük İskender aynı fikirde değildi. O’na göre, Darius'a şöyle bir cevap verilmeliydi360:

''Ne senin parana ihtiyacım var ne de memleketinin bütünü yerine yalnız bir parçasını alırım. Senin sahip bulunduğun memleketlerdeki insanlar, paralar ve servetler hep benimdir. Eğer işime gelirse, sen bana vermek istemesen bile kızını alıp evlenebilirim. Eğer benim merhametime sığınarak bir şeyler elde etmek istiyorsan, şahsen sen bana gel''361.

Makedonyalılar teklifi kabul etselerdi ne olurdu? Parmenion'un aklından ne geçtiğini bilmesek de Büyük İskender'in aklında farklı bir büyük strateji izlemek geçtiğini hayal etmek zor değildir. Muhtemelen Parmenion, savaşın amacının Makedonya'ya yeni topraklar ve zenginlik katmak olsa da, bölenin Makedonya'nın ağırlık merkezi olmaya devam edeceğini ve yeni krallığı yöneteceğini düşünüyordu. Bununla birlikte Büyük İskender fetihlerini sürdürürse denge tersine dönecek ve Batı Asya devasa kütlesiyle küçük Makedonya'nın önüne geçecekti. Ayrıca kim kimi yönetecekti? Bu çok büyük yeni imparatorlukta istikrar nasıl sağlanacaktı? Büyük İskender ve Makedonya'nın bir sonraki kralı onu denetim altında tutabilecekler miydi ya da ayrı parçalara mı bölünecekti?

Eğer Parmenion bu kaygılarını dile getirdiyse, Büyük İskender bu kaygıları şöyle yanıtlamış olabilir: “Savaşı sürdürmek tehlikeli ama Darius'un teklifini kabul

359 Necati Kotan, a.g.e., s. 36.

360 Necati Kotan, a.g.e., s. 35.

etmek de öyle. Barış Darius'a toparlanması kendisinin seçtiği bir zamanda yeniden saldırması için nefes alma imkânı tanıyacaktı”.

Büyük İskender için daha iyi olan, savaşı sürdürmek ve Darius'un işini bitirmekti. Makedonya'nın parlak ve deneyimli ordusunun bu görevi tamamlamak için gerçek bir fırsatı vardı. Ayrıca Büyük İskender'in Yunanistan'daki huzursuzluğu dindirmek için Pers İmparatorluğu'nun iki büyük kenti Sus'u ve Persepolis'i fethetmesi gerekmekteydi. Çünkü diğer türlü Kserkses'in MÖ 480 tarihli fethinin intikamını alma sözünü yerine getirdiğini iddia edemezdi. Bunun yanı sıra Pers hazinesi, dünyanın en büyük hazinesi, Büyük İskender'i dünyadaki en zengin ve en güçlü adam yapacaktı362.

Büyük İskender'in İssos zaferi Granikos'tan daha etkili olmuştur. Çünkü İssos ile Pers Devleti üzerindeki hâkimiyetini pekiştirmiş, Darius'u dize getirmişti. Darius İssos Savaşı'nda kendine o kadar güveniyordu ki savaş meydanına gelirken yanında haremini ve hazinesini de getirmişti. Etrafındaki komutanların ve Pers azilzadelerinin dolduruşuna gelen Darius, Büyük İskender'e yenileceğini hiç düşünmemişti. Doğrusu sadece mantıksal olarak yaklaşır Büyük İskender'in askeri dehasını göz önünde bulundurmazsak, Darius'un devasa ordusuyla yenilmesine imkân yoktu. Üstelik Makedonya ordusu, onun ordusunun haşmetinin yanında çok zayıf kalıyordu. Ancak Darius şunu unutmuş olmalı ki bir orduyu zafere taşıyan onun sayıca fazlalığı değil çoğu zaman başındaki komutandır. Büyük İskender'in ordusu Pers ordusunun yanında küçük bir askeri birlik gibi kalabilir. Ancak Büyük İskender, ordusunu öyle güzel teşkilatlandırıp öyle konumlandırmıştı ki Darius'un ordu sayısının bu kadar fazla olması bir süre sonra kendisi için olumsuz bir duruma neden oldu. Büyük İskender, Darius'un savaş mantığını artık anlamıştı. Bu sebeple onun ordusunun haşmetinden korkmuyordu. Üstelik savaşları kazandıran rakamlar değildir. Kazanma hırsı ve isteğidir. İşte Büyük İskender, askerlerine bu ruhu aşılamış, onları bu savaşı kazanacak güce sahip olduklarına inandırmıştı. En önemlisi onlara çok güzel vaatlerde bulunmuştu. Askerler, Büyük İskender'in ne kadar cömert olduğunu ve ordusuna düşkün olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle hiç korkmadan savaş çığlıkları atarak savaşa giriştiler.

Bu savaştan büyük bir zaferle çıkmayı başardılar. Ve tabiki Büyük İskender, Darius'un Damaskos'taki hazinesine ulaşınca zenginliğe kavuştu. Ancak tüm bunlar ona yetmiyordu. Darius'un elçi gönderip kendisiyle pazarlık etmesi onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Önemli olan Darius'u karşısında itaat ederken görmek ve tüm Asya'nın

Efendisi olmaktı. Bu nedenle generalleri ne derse desin dinlemedi. Parmenion ve diğer generaller şartları makul buluyorladı. Bizce Büyük İskender haklıydı. Çünkü şayet Büyük İskender bu tekilifini kabul ederse Darius bunu fırsat bilip yine savaşmak için kendisini toparlayacaktı. Ayrıca Pers ordusunu iki defa ağır yenilgiye uğratmış bir lider barış teklifini kabul etmemekte haklıydı. Büyük İskender'e de sonuna kadar gitmek yakışırdı. Bir kere Asya'nın kapıları açılmıştı, tamamına sahip olmak çok yakındı.