• Sonuç bulunamadı

Küçük Asya ve Suriye arasında kalan Akdeniz'in kuzeydoğu kısmını oluşturan İssos Körfezi'nin doğu kıyıları Amanos Dağlarına dayanmakta ve bu dağlarda iki geçit, kuzeydeki Aslan Geçidi ve güneydeki Belen Geçidi, bulunmaktadır. Bu geçitler Kilikya ile Suriye'yi birbirine bağlamaktadır. Büyük İskender'in Tarsus'tayken önden gönderdiği Parmenion, ordu birlikleri ile İssos ve Myriandros şehirlerinin bulunduğu körfezin doğu kenarındaki dar kıyı ovalarını geçip güneye doğru ilerlemiş ve Belen Geçidi'ni işgal etmişti. Böylece Fırat yönünden ilerleyen ve Amanos'un doğusundaki Suriye Ovası'nda, Sohoi yakınlarında bir ordugâh kurmuş olan Pers ordusundan önce davranmıştı. Darius kısa bir süre içerisinde, hastalandığını duyduğu Büyük İskender'in hala Kilikya bölgesinde bulunduğu haberini almıştı. Yani Darius, Sohoi'de kalıp Büyük İskender'i beklemesinin mi yoksa ona doğru ilerlemesinin mi daha doğru olacağı konusunda karar

vermek zorundaydı. Himayesinde bulunan Makedonya mültecisi Amyntas, muharebeyi, sayıca üstün olan Pers ordusunun kendini gösterebileceği ve Büyük İskender'in de muhakkak mağlup olacağı Sohoi Ovası'nda yürütmeyi öneriyordu319. Darius'un ordusundaki Amyntas isimli bu mülteci, Büyük İskender'in karakterini çok iyi biliyordu. Ancak onu korkaklıkla itham edip söylediklerine kulak asmadılar320. Buna karşın Persli saray mensupları dağları aşıp, muhtemelen korkusundan daha da ileri gelmeye korkan düşmana karşı, yürümeyi öneriyordu. Çünkü aksi takdirde, Büyük İskender kısa bir süre içerisinde gelmezse ordu kış boyunca Sohoi'de kalıp erzak sıkıntısına girecek ve Fırat'a geri dönmek zorunda kalacaktı. Bu yüzden Darius, işgal altında olmayan Aslan Geçidi'nden Kilikya'ya geçip burada düşmanıyla karşılaşmaya karar verdi321.

Büyük İskender MÖ 333 yılı ilkbaharında Gordion'dan hareket etti. Ankara üzerinden güneye inerek Torosları aştı. Darius'un komutasında büyük bir Pers ordusunun Amanos (Nur) Dağlarının gerisinde, Sohoi ovasında bulunduğunu haber alır almaz kıyıyı izleyerek Büyük İskender’in yakınlarına geldi. Burada Beylan Geçidi’nden Suriye Ovası’na inmek üzereydi ki, Büyük İskender'in kendisiyle karşılaşmak cesaretini gösteremediğini zanneden Pers kralının Makedonya ordusunu bulmak üzere Amanos'un kuzey geçitlerinden Kilikya'ya girmiş olduğunu ve güneye doğru ilerlediğini öğrendi322.

Zaten Büyük İskender, Suriye yolu üzerinden İssos'a varabilmek için, iki yoldan birini takip etmeye mecburdu. Birinci yol sarp, dağlık ve vadilik olup, Toprakkale’ye uzanmakta, oradan Amanoslara ulaşmaktadır. İkinci yol ise, sahil yoluydu. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kıyı yolunu tercih etti. Çünkü birinci yolda askerleri dağlardan vadilere, vadilerden dağlara inip çıkarken yorulacak, düşmanla savaşacak takatı kalmayacaktı. İkinci yol ise sahilden de uzak olduğu için, donanması ile irtibat kuramayacaktı. Büyük İskender'in takip ettiği ikinci yol, Beylan Geçidi ile Suriye'ye ulaşıyordu. Büyük İskender, bu geçidi aşıp Myriandros Şehri’ne geldi. Gayesi ertesi sabah Sokhoi'ye varmaktı. Ancak o gece çok şiddetli yağmur yağdığı için Sokhoi'ye ulaşması bir kaç gün gecikti323.

III. Darius'un kendine bu kadar güvenmesinin sebebi ordusuna olan güveniydi. Darius'un 400.000 piyade, 100.000 süvariden oluşan 500.000'lik heybetli ordusu, İssos düzlüğünün dar sahasına sığacak gibi değildi. Bu nedenle Pers Kralı, savaş hattının

319 Siegfried Lauffer, a.g.e., s. 78-79.

320 Plutarch, a.g.e., s. 12.

321 Siegfried Lauffer, a.g.e., s. 79.

322 Arif Müfid Mansel, a.g.e., s. 439.

denize dayalı sağ kanadına ancak 30.000 süvari ile 30.000 Helen ücretli askeri yerleştirmiş, süvari hareketine elverişsiz sol kanada 60.000 ağır piyade koymuş, ayrıca bu kanattaki tepelere 20.000 ağır piyade bırakmıştı. Kendisi seçkin bir süvari kuvvetini etrafına alarak muharebe hattının tam ortasında ve çayın doğal engellerine ilaveten yaptırdığı siperlerin gerisinde bulunuyordu. Yani her duruma karşın kendini emniyet altına almıştı. Pers ordusunun en kalabalık kısımlarıysa, savaş sahasının dar olması nedeniyle yürüyüş kolları halinde cephe arkasına bırakılarak, gerekli oldukça ileri sürülecekti324.

Darius, bu kuvvete ve kendi savaş ününe güveniyordu. Yanındaki büyüklerin teminatlarına, rivayet edildiğine göre Babil'den hareket edeceği günlerde gördüğü bir rüyaya inanmıştı. Pers hükümdarının rüyası şöyleydi: Makedonya ordugâhı büyük ve dehşetli alevler içinde yanıyordu. Büyük İskender ise Pers prenslerine has bir kıyafetle Babil caddelerinde at üzerinde dolaşıyordu. Darius bu rüyadan oldukça etkilenmişti325.

Belki bu rüya tesiriyledir ki Darius, savaş alanına haremini de getirmiştir. Aynı yolu, bütün Pers generalleride takip ettiğinden, ordunun gerisinde bir de harem için yer ayrılmıştı. Darius esasında cesur bir komutandı. Ama etrafındakiler, ona güzel zafer vaadleri veren konuşmalarla, karşılarındaki düşmanı küçük görmesine sebep olmuşlardı. Hatta Darius'un etrafındaki asilzadelere göre Büyük İskender, korkusundan Tarsus'dan bile kaçmıştır. Bu kadar muazzam bir orduya Büyük İskender'in hücum etmesi intihardır, çılgınlıktır. Bu fikre sadece Büyük İskender'e ihanet edip Darius'a sığınan Makedonyalı Amyntas itiraz etti. Amyntas'a göre, Büyük İskender kaçmamıştı ve yakında da hücuma geçecekti. Kilikya'nın dar vadilerine girip Büyük İskender'i beklemek hatalıydı. Persler için en elverişli harp alanı, Sohoi sahrasıydı. Burada kalabalık olan Pers ordusu kolay zafer kazanabilirdi. Yenilse bile, geri çekilmek suretiyle bir hezimetten kurtulabilirdi326. Amyntas'ın fikirleri buydu. Bu fikirler doğruydu. Ama Darius başta olmak üzere bütün Pers asilzadeleri onun söylediklerine inanmadılar. Onlara göre, Büyük İskender'e ihanet eden bir Makedonyalı’nın, Persleri aldatmayacağı ne malumdu? Bununla birlikte Darius, ordunun ağırlıklarını, hazineleri ve bu arada haremini Kophenes'in emrine verip Şam'a gönderirken, kendisi de ordusu ile Amonasları aşıp İssos'a geldi327.

324 Suad Yurdkoru, a.g.e., s. 62-63.

325 Ömer Öztürk, a.g.e., s. 220.

326 Necati Kotan, a.g.e., s. 28.

Büyük İskender ise, İssos civarındaki sahil geçidini geçtikten sonra, bugünkü İskenderun yakınında bir bölge olan Myriyandros civarına gelmişti. Fakat gerek sonbahar yağmurlarından gerek zorlu yürüyüşler nedeniyle yorgun düşen askerlerine, bir günlük bir istirahat vermek zorunda kalmıştı. Buraya, İssos'da kendisinin yaptırdığı hastanede yatan askerler gelerek, Perslerin İssos'u işgal ettiğini haber verdiler. Büyük İskender hemen zabitlerden oluşan bir keşif kolu göndererek bu haberin doğruluğunu teyit ettirdi. Darius, Büyük İskender İssos'tan güneye doğru hareket ettiği esnada, daha kuzeyde bulunan Arslan Boğazı yoluyla Amanos Dağları üzerinden aşmış ve böylece Makedonyalıların arkalarındaki kısımlarla irtibatlarını kesmişti328.

Harita 5. İssos muharebesinden önce iki ordunun hareketini gösteren harita.

(Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, s. 440)

İstirahat halinde olan Büyük İskender'in askerleri ertesi sabah uzun kollar halinde ilerleyerek geçitten geçtiler ve ovanın etrafında yavaş yavaş yanlara doğru yayılıp açılmaya başladılar. Persler ovayı geçerek, denize dökülen ve küçük bir sahil

bölgesi olan Pinaros (bugünkü Deli Çay) Çayı'nın arka tarafında mevki almışlardı. İssos Ovası güneyde daralarak, dar bir geçitle, batıda deniz ve doğuda dağlarla çevrilmiştir329.

Darius, burada savaşmaya cesaret etmekle büyük hata etmişti. Çünkü bu arazi, onun büyük ordusunun tam manasıyla genişlemesi için çok dardı330. Ancak Darius tek

bir savaşla şansını denemeye karar vermişti. Ordusu Amanos eteklerindeki Amik Ovası'nda, Sohoi'de kamp kurdu. Darius'un Babil'den yola çıkmasının üzerinden en aşağı üç ay geçmiş ve Eylül ayında Sohoi'de mevzilenmişti331.

Bu arada Büyük İskender, Kilikya'da operasyonlar düzenliyordu. Tarsus'tan sahile indi ve batıya ovanın ucundaki Soli şehrine gitti. Büyük İskender burada tam bir zorba gibi davrandı. Bir garnizon kurdu ve Persleri destekledikleri için Solililere 200 talent gibi çok büyük bir ceza kesti. Ödemelerini garantilemek için rehineler alındı. Bu gaddar ve acımasız tutum, ovanın diğer ucunda bulunan Mallus Şehri’nin vergisinin affedilmesiyle tezat teşkil etmekteydi. Mallus gibi Soli de kurucusunun Argosluların kahramanı Amphilokhos olduğunu öğrendi. Ancak Büyük İskender sadece bir şehrin tezini kabul etti. Curtius Soli'ye kesilen cezanın örtülü bir vergi olduğunu söylerken haklı olabilir. Şehir çok uzakta, izole bir yerdeydi ve Perslere mühim bir destek sağlayabilecek durumda değildi. Bunun aksine, Mallus'un konumu oldukça stratejikti ve dostlukları Büyük İskender açısından oldukça önemliydi. Büyük İskender, Soli'den, daha sonraları ''Dağlık Kilikya'' diye bilinen kıyı şeridindeki dağlık bölüme çıktı ve seçkin bir piyade kuvvetiyle yedi gün süren bir sefer başlattı. Bu sefer, önemli bir stratejik bir hareket olarak nitelendirilemeyecek kadar kısaydı. Muhtemelen ordusunun askeri yeteneğiyle dağ halkını etkileyip onların ovaya akınlar düzenlemesini engellemeye yönelik bir güç gösterisinde bulunmuştu. İskender'in Pers ordusunun çok yakında olmasından dolayı bir kaygı duymadığı açıktı. Yoksa düşmanın geldiği istikametin tam tersi yönünde böyle şeylerle ilgilenmesi söz konusu olamazdı. Bundan sonra Soli'ye döndü ve iyileştiği için Asklepios onuruna kurbanlar kesip bir festival düzenledi. Ordayken, batıdaki satraplarının Pers komutanı Orontobates'e karşı bir zafer kazandıkları haberi geldi. Kesin bir zafer değildi. Çünkü Halikarnassos Perslerin elindeydi ve düşman donanması hala Ege'de serbestçe dolaşıyordu. Ancak, Memnon'un ölümünün hemen ardından gelen bu haber Makedonyalıların moralini yükseltirken,

329 M. E. Bosch, a.g.e., s. 38.

330 M. E. Bosch, a.g.e., s. 38.

331 Babil'den 577 millik bu mesafeyi 48 günde aldığını söylese de bazı kaynaklar bu muhtemelen yanlış

Persler için paralı askerlerin çekilmesinin batıdaki güçlü konumlarını yok ettiğinin açık bir göstergesiydi332.

Büyük İskender doğuya ilerlemeye başlayabilirdi. Kıyı boyunca ilerleyerek Mallus'a gitti ve burada Pers ordusunun Sohoi'de kamp kurduğunu duydu. Bunu duyunca hızını artırıp önce İssos Körfezi'nin ortasındaki Castabulum'a gidip Parmenion'la buluştu. Ardından İssos'a geçti. Yaralı ve hastaları orada bıraktı. Yunus Sütunu’nda burnunu geçip kıyıdaki geçitlere yöneldi. Bu noktada, kaynaklar arasında büyük farklılıklar gözlenmektedir. Arrhionos, kralın Perslerle karşılaşmaya çok istekli olduğu halde bir sonbahar fırtınası yüzünden harekete geçemediğini söylerken, Curtius Büyük İskender'in stratejisinin savunmada kalmak ve kıyıdaki geçitlerde çarpışmak olduğunu söylemektedir. Kesin olan, savaş öncesi bir bekleyiş olduğudur. Bu süre içinde Darius'un ordu ağırlığı, savaş başladığında Amik Ovası'ndan Damaskos'a (bugünkü Şam), ortalama üç hafta süren bir yürüyüşle, 300 kilometrelik bir mesafeyi almayı başarmış olacaktı. Pers ordusu savaş başlamadan yaklaşık iki hafta önce, Sohoi'de zaten kamp kurmuştu. Büyük ihtimalle iki taraf da savunma stratejisi uyguluyordu. Sıra beklemeye gelmişti. Hangi ordu ilk adımı atacak, diğerinin seçtiği noktada savaşmayı göze alacaktı333?

Büyük İskender hemen piyade ve süvari komutanlarını ve bağlı birliklerin görevli tüm subaylarını topladı ve onlara yaklaşan kavgada güven ve yüreklilik çağrısında bulundu. ''Hatırlayın'' dedi, ''tehlike size daha önce de gözdağı verdi ve onun gözünün içine utkuyla baktınız. Bu kez bir düşman arasında olacak. Dahası tanrının kendisi Darius'un kafasına açık alanı terk etme ve büyük ordusunu sınırlı bir alana sıkıştırma düşüncesini koyarak olayların denetimini bizden yana üstlendi. Savaşta Persler sayılardaki üstünlüklerinden bir yarar sağlayamayacaklar ve bedensel güçte ve kararlılıkta bize denk düşemezler. Düşmanlarımız Medler ve Perslerdir. Yüzyıllar boyunca lüks içinde yumuşak yaşamlar sürdüren insanlar. Biz Makedonyalılar ise, kuşaklar boyunca tehlikenin ve savaşın zorlu okulunda eğitildik. Her şeyin üstünde, bizler özgür insanlarız ve kölelere karşı savaşacağız. Hiç kuşkusuz Perslerin hizmetinde Yunanlı askerler de var. Ama davaları bizim davamızdan ne kadar uzak! Para için savaşıyor olacaklar. Hem de çok fazlası için değil. Bizim saflarımızdaki Yunanlılar ise, tersine Yunanistan için savaşacaklar ve yürekleri onda olacak. Yabancı askerlerimize

332 A. B. Bosworth, a.g.e., s. 78-79.

gelince, Trakyalılar, Paiyonyalılar, İllyrialılar, Argianların tümü de Avrupa'daki en iyi askerlerdir ve hasımlarının Asya'nın kabilelerinin en gevşek ve en yumuşakları olduklarını görecekler. Son olarak, yüksek komutadaki iki insana gelince, sizlerin İskenderleriniz var onlarınsa Dariusları''334.

Önlerindeki savaşa girerken yararlanacakları üstünlükleri böyle sıraladıktan sonra, Büyük İskender zaferin ödüllerinin de büyük olacağını göstermeye çalıştı. Zafer, bu kez yalnızca Pers kralının daha şimdiden yendikleri satrapları üzerinde ya da 20.000 yabancı ücretli asker üzerinde olmayacaktı. Medlerin ve Perslerin ve egemen oldukları tüm Asya halklarının üzerinde olacaktı. Bunun dışında askerleriyle konuşurken onlara şimdiden eğer savaş zaferle biterse, çok parlak bir gelecek sunacağının sinyallerini vermişti. Bazen isimlerini tek tek sayarak askerlerine kuvvet vermiş ve zaferle onları ihya edeceğini vurgulamıştı. Büyük İskender, yaşamlarını tehlikeye atmak üzere olan yiğit insanların yiğit bir komutandan bekleyecekleri türde cesaret verici tüm cümleleri kurdu. Konuşmasına karşılık olarak tüm subayları elini sıkmak için ileri atıldılar ve haykırışlarla gecikmeden onlara çarpışmada önderlik etmesini istediler335.

Büyük İskender savaşmaktan çekinmeyen bir komutandı. Pers ordusu sayı bakımından teçhizat bakımından kat kat üstün olabilirdi ancak Büyük İskender ordusunun cesaretinin sahip değillerdi. Bu sebeple Pers hükümdarlığını Makedonya kralı Büyük İskender bozguna uğratmıştı. Bu askeri ruh ve takım çalışmasıdır. Büyük İskender, ordusunun moralini yüksek tutup onların amacını hatırlatması, askerlerin savaşta canla başla mücadele etmesini sağlamıştı. Askerleri, komutanlarının kendilerini asla yarı yolda bırakmayacağını, şayet bir zafer elde ederlerse, onları en güzel şekilde ödüllendireceğinin çok iyi farkındaydılar. Bizce Büyük İskender, salt askeri güçle değil milli duyguların yarattığı manevi güçle Pers ordusunu hezimete uğratmıştı.

334 Arrian, a.g.e., s. 51.

Harita 6. İssos muharebesini açıklayan kroki.

(Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, s. 441)

Persler, İssos'a geldiğinde Makedonya ordusunun geride kalan hastalarını buldular ve bunları büyük zulüm ve işkence ile öldürdüler. Sevinç içinde barbarlar, Büyük İskender'in kendi önlerinden kaçtığını sanıyorlardı. Onun memleketi ile bağının kesilmiş olduğuna, Büyük İskender'in kati surette yok edileceğine inanıyorlardı. Gerçekten de Büyük İskender'in arkası kuşatılmıştı. Kendisi Amanos kapısını işgal etmemek, İssos'da bir kuvvet bırakmamış olmak ve buradaki hastaları zalim bir düşmana kurban vermiş olmakla suçlandı. Bazı yorumlara göre eğer Persler meydan muharebesi vermekten kaçınsalar, deniz donanmalarıyla Büyük İskender'in kaçış yolunu sağlam bir savunmayla ele geçirseler, her türlü ilerleyişi süvarileriyle durdursalar, Memnon'un tavsiye ettiği gibi bütün memleketi yakıp yıkarak daha tehlikeli bir hale sokacak olsalardı, bütün Makedonya ordusu yok olmaya mahkûm olurdu. Hâlbuki Büyük İskender, Pers savaş kuvvetini çok iyi tanıyordu. Böyle bir kaç yüz bin kişilik bir ordunun hareket halinde ve Kilikya'nın dar arazisinde uzun zaman iaşesiyle levazımını

yetiştirmenin mümkün olmadığını biliyordu. Tam ve sistemli bir askeri birlik teşkil etmekten çok uzak olan bu ordunun, ayrı ayrı kısımları arasında hiçbir zaman müşterek bir askeri hareket yapılarak, kendisini kuşatabilecek kabiliyette olmadığını görüyordu. En güç duruma düşüldüğünü farzetse bile cüretli birkaç hareket yapmak suretiyle Büyük İskender, bu ağır insan kütlesini arkasından gelmeye zorlayabileceğini, şaşırtarak dağıtabileceğini ve herhangi bir baskına uğratmak için kendisine elverişli bir durum sunacağını anlamıştı. Fakat Perslerin kendileri için bu kadar uygun bir araziyi bırakacaklarını, hatta Pinaros kıyısındaki dar sahile sokulacaklarını hiç tahmin etmemişti336.

Büyük İskender ilk olarak adamlarına yemek yemelerini emretti. Aynı zamanda arkalarında geri dönüş için kullanacakları yolu gözden geçirmeleri için küçük bir süvari ve okçu birliğini, kıyıdaki dar geçide gönderdi. Sonra, hava kararır kararmaz, bütün orduyla birlikte, o dar geçidi bir kez daha ele geçirmek için yola çıktı. Gece yarısında geçit güvenlik altına alındı ve gecenin geri kalanı boyunca tam ve dikkatli gözcülük için nöbetçilerin yerleştirilmesinden sonra, adamlarına oldukları yerde, kayalık zeminde dinlenmeleri için izin verdi. Ertesi sabah şafaktan hemen önce geçitten kıyı yolu boyunca ilerlemeye başladı. Yerin darlığından dolayı, ilerleme sıralar şeklindeydi. Fakat önlerindeki alan genişlemeye başlar başlamaz, yavaş yavaş hattına bir falanks düzenini verdi. Tabur ardına hoplitleri getirerek sonunda sağ yan tepenin üstüne ve sol yan denize doğru olmak üzere tek bir hat üzerinde ilerleyişe geçti337.

Bu noktaya gelinceye kadar süvarisini geride tutmuştu. Ama açık alana ulaşır ulaşmaz ordusunu hemen savaş düzenine soktu. Dağ sırtına doğru uzanan sağ kanat ilk olarak kişisel muhafızları ve Parmenion’un oğlu Nikator'un komutası altındaki seçkin muhafızlar tarafından dolduruldu. Koenos'un taburu sollarındaydı ve ondan sonra Perdikkas'ın adamları geliyordu. Bu kuvvetler hep birlikte sağdan hoplitlerin merkezine doğru uzanan bir hat oluşturdular. Sol uçta ilk olarak Amyntas'ın taburu yerleşti. Onların hemen yanında ve ortaya doğru ilkin Ptolemi'nin, sonra Meleager'in taburu yer aldı. Piyadenin komutası solda Krateros'a bir bütün olarak sol kanadın komutası ise Parmenion'a verildi. Parmenion’un düşüncesi hiçbir biçimde sol uç ve deniz arasında bir

336 Droysen, Büyük İskender II, s. 125-127.

boşluk bırakılmamasıydı. Çünkü eğer bir boşluk olursa, düşmanın sayısal üstünlüğü onların Makedonyalılara ulaşma olanağı vereceği için kuşatılabilirlerdi338.

Darius Büyük İskender'in savaş düzeninde ilerlemekte olduğu haberini alınca, 30.000 kadar süvariyi 20.000 hafif piyade ile birlikte Pinaros Nehri’ne doğru gönderdi. Böylece kendine ordusunun asıl gövdesini rahatsız edilmeden konumlandırmak için bir fırsat hazırladı. Düzenlenlemeleri şu şekildeydi: Hoplitlerinin en önünde Makedonya falanksı ile karşı karşıya 30.000 Yunanlı paralı asker vardı. Onları desteklemek üzere ve her iki kanada eşit paylaşımla, Kardekeler olarak bilinen 60.000 kadar Pers ağır piyadesi, üzerinde durdukları alanın genişliği tek hatlı hoplit düzeni için ancak bu sayıya izin veriyordu. Solunda yükselen zemin üzerinde ve Büyük İskender'in sağı ile karşı karşıya 20.000 adam kuvvetinde bir başka kuvvet daha vardı ki, bunun kimi bölümleri aslında Büyük İskender'in kuvvetlerinin arkasına sarkıyordu. Çünkü üzerinde durdukları dağ sırtı sollarında bir girinti yaparak denizde olduğu gibi bir tür körfez oluşturuyor ve sonra yine dışa bükülerek yamaçlarda konumlanmış olan kesimleri Büyük İskender'in sağ kanadının gerisine getiriyordu. Falanks düzeninde yerleşmiş Yunanlı ücretli askerlerin ve onları her iki taraftan destekleyen Perslerin arkasında, Darius'un ordusunun geri kalanı vardı. Büyük bir hafif ve ağır piyade kütlesi olarak, bunlar geldikleri ülkelere göre örgütlenmişler ve çok fazla işe yaramayacaklarını gösterecek kadar büyük derinliklerde sıralanmışlardı. Her şeye rağmen, sayılarının büyüklüğü bunu kaçınılmaz kılıyordu. Gerçekten de, bir bütün olarak ordunun 600.000 askerden oluştuğu söyleniyordu339. Bishop'a göre: “Darius'un sayısal avantajı yüksekti.

400.000 askeri olduğu biliniyordu. Fakat daha makul tahminlere göre Darius'un ordusu 200.000 den fazla değildi. Yine de Büyük İskender'in ordusunun sayısının yanında olağanüstü yüksek kalıyordu. Yani yine Pers ordusu standartların üzerindeydi”340.

Büyük İskender Darius'un Suriye Kapıları (bugünkü Belen Geçidi) üzerinden Amanos sıra dağını aştıktan sonra kendisine güneyden yaklaşmasını beklerken, Darius, Büyük İskender için iyi olan yolu izlemedi. Amanos Geçidi yoluyla kuzeyden gelerek Büyük İskender'i şaşırttı ve Amanos Geçidi yoluyla kuzeyden geldi. Darius İssos'da Akdeniz'e ulaştığında kendisini Makedonların ikmal malzemeleriyle bağını kopartan bir konumda, Büyük İskender'in arkasında buldu. Bu, Büyük İskender için büyük şok oldu. Daha az yetenekli bir General, Darius'u arkasında bulunca şaşırıp kalırdı. Büyük

338 Arrian, a.g.e., s. 51-52.

339 Arrian, a.g.e., s. 53.

İskender sükûnetini korudu. Büyük İskender her şeye rağmen bir süvariydi ve süvariler ana üsten uzağa hamle yapmak için kullanılırdı. Bu bunalım durumu, Makedonya kralının en iyi özelliğini ortaya çıkardı. Büyük İskender ordusunu zorlamadan geriye