• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.1. Hayatı

Ayşe Kulin, kulağına ezan sesi okunduktan sonra babası ile ilk tanışmasını anlatarak başladığı Hayat Dürbünümde Kırk Seneadlı kitabına Hüzün Dürbünümde Kırk Sene ile devam etmiş, 1941 yılından 1983 yılına kadar olan yaşantısını kendi yaşamı ve yakın Türkiye tarihi ile ilişkilendirerek anlatmıştır. Yazarın hayatı ile ilgili geniş bilgi sahibi olduğumuz iki eserden sonra yayımladığı Hayal adlı yapıtı ise yazarın hem çalışma hem de eserlerini yazma sürecine hâkim olmamızı sağlamaktadır.

Beşleme eserin ilk ikisinde ailesini anlatan yazar, son üçlemede hayatını cesur bir şekilde hüzünleriyle kaleme alarak karşımıza çıkmaktadır.

Hem anne hem de baba tarafının soy şemasını verdiği Hayat romanını Kulin, yaşamındaki ilk haftasını doldurduğu gün, babası tarafından ilk kez kucağına alındığı tarih ile başlatır. Çükü babası Muhittin Kulin, kızı Ayşe Kulin’in doğduğu 7 Eylül

Gül – Zeki Salih Kulin Behice – Ahmet Reşat Yediç

Saadet – Ekrem Leman – Dr. Mahir Suat – Hilmi Sabahat - Bala

Ecvet Erol Bülent – Fethinur Rasin Filiz

Nusret – Ecla Gülnaz Cem Muhuttin - Sitare Feryal Nazlı

Semra Orhan Ayşe Esra Can

Zeynep Nuri Jale Haluk Mete Ali Kerim Selim

Osman

1941 tarihinde Fırat’ta görevlidir ve ancak o doğduktan bir hafta sonra onu kucağına alabilmiştir. Annesi Sitare Kulin, Osmanlı’nın son Maliye Nazırı Ahmet Reşat Yediç’in torunudur.

Kulin, anne tarafını Ahmet Reşat Yediç ile baba tarafını Zeki Salih Kulin ile başlatır. Köklerine bağlılığını Veda ve Umut romanlarında detaylıca tarihî gerçeklere dokunarak başarılı bir şekilde işler.

“Ben Boşnak asıllıyım ailemin bir tarafı da Çerkes. Boşnak ailemin Türkiye'ye gelişi, mülklerini, bağlarını, bahçelerini, dostlarını bırakıp gelmeleri çok etkilemişti beni. Bir de gönlü yaralı bir dedem vardı. Hikâyesini ve acısını dinlerdim hep çocukken. Ben 10 yaşlarındayken aileme dair bir şeyler bulmak için ansiklopedilere baktımdı. Boşnak kelimesine baktım ve bazı bilgiler buldumdu. Yıllar sonra, ansiklopedilerde Boşnak kelimesini bulamadım.”1

Boşnak Beyi olan Zeki Salih Bey, Osmanlı’nın çöküş yıllarında Balkan coğrafyasındaki alevlenmenin farkındadır. Onun ileri görüşlülüğü Balkan Savaşları’ndan önce Bosna’dan göç ederek İstanbul’a yerleşmesini sağlamış ve ailesini büyük mezalimden kurtarmıştır. İstanbul’a gelince tüm yetkisini kaybeden ve kendini değersiz hisseden Zeki Salih Bey, çocuklarının da kendisi gibi hissetmemesi için onların eğitimine oldukça önem vermiştir. Gül Hanım ile Zeki Salih Bey’in Nusret, Saadet ve Muhittin adında üç çocuğu vardır. 1903 yılında doğan küçük oğlu Muhittin, Almanya’da inşaat mühendisliği okuduktan sonra Türkiye’nin kalkınma savaşında barajlar, köprüler yaparak cumhuriyetimize emek veren ilk aydınlarımızdan biri olur. Ayşe Kulin’in babasının zamanla dönemin siyasi isimleri ile sorun yaşaması onun Devlet Su İşleri Müdürlüğü görevinden istifa etmesine yol açar. İller Bankası Genel Müdür Yardımcılığı ve Yapı Kredi Bankası İdare Meclisi Üyesi vazifelerinden sonra üniversitelerde de çalışan Muhittin Kulin, ülkemize önemli hizmetlerde bulunmuş bir isimdir.

1 Güler Caner, Röportaj: Ayşe Kulin, Bodto Mavi Dergisi, Bodrum Ticaret Odası Yayınları, https://www.bodto.org.tr/news_detail.php?id=74442&lang=tr, (28.10.2020)

Baba tarafı Boşnak olan yazar, “Anne tarafım Çerkez’dir.” diyerek kökleri hakkında da bilgi verir. (Görüşme I: 23.11.2020) Aile büyüklerinin ondaki etkisini ve değerlerini şu şekilde açıklar.

“Boşnak babaannemin üzerimdeki etkisi büyüktür, özellikle dinimi yalın bir dille fakat İslam’ın ruhunu tam kavramış olarak, bana örneklerle öğreten Boşnak Babaannem olmuştur. Dualarımı, namaz kılmayı, bayramlarda ve ramazan aylarında yapmamız gereken geleneksel adabı ise, evinde daha fazla vakit geçirdiğim anneannemin babası Çerkez dedemden öğrendim. Hemen ilave etmek isterim, her iki aile de dindar, muhafazakâr fakat çocuklarını illa çağdaş eğitimle ve birkaç dil öğreterek yetiştiren ailelerdi. Her iki ailem de varsıl günlerinden ellerinde ne kaldıysa, hepsini evlatlarının tahsiline harcadılar.” (Görüşme I: 23.11.2020)

Ban Kulin Dönemi’ne özellikle değindiği Sevdalinka adlı romanında irdelediğimiz Boşnak tarihi ile yazarın kökenini ilişkilendirmek mümkündür. Kendisi Ban Kulin ile olan bağlantısını yaptığımız görüşmede şu sözlerle vurgulamaktadır.

“Ban Kulin’i biliyorsanız, 1163 yılında Bosna tahtına oturan ve bugün dahi yaptığı hayırlı işler ve adaleti hâlâ hatırlanan bu liderin soyundan geldiğimi de biliyor olmalısınız. Tito Yugoslavya’sına kadar, ailemize Bosna’dan hem rant hem de erzak gelirdi. Tito her şeyi devletleştirince, Kulin ailesi yılların içinde yaşadıkları büyük konağın önce bir bölümünü, sonra bir katını, en sonra da giriş katının tümünü bölerek, bakkal, berber, büro, depo olarak kiraya vermeye başladı, kendileri de üst katta dört odalı bir bölüme yerleşti; tıpkı parçak pürçek bölünen ama ufacık da olsa bir parçası hep Müslüman kalan Yugoslavya gibi. Babamın ailesi ben doğduğumda, konağın bahçeli bölümünde, liseyi bitirdiğim yıl ise konağın ancak dörtte birinde yaşıyorlardı.

Göçen aileler her türlü şarta uyarak, ayağı yorgana göre uzatmasını bilen ailelerdir çünkü ne şan ve unvanın ne de servetin sürekli olmayacağını tecrübeyle öğrenmişlerdir.” (Görüşme I: 23.11.2020)

Annesi Sitare Hanım ise Ahmet Reşat’ın etkisiyle büyütülmüş, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine tanık olmuş bir isimdir. Ev hanımı olmasına

rağmen çok iyi İngilizce bilen ve piyano çalabilen Sitare Hanım, Ayşe Kulin’in sanat zevkinin oluşması için çok fazla çaba harcamıştır.

Ayşe Kulin, büyük dedesi olan Osmanlı’nın son Maliye Nazırı Ahmet Reşat Paşa ile ilkokul dördüncü sınıfa kadar zaman geçirmiş ve böylece yaşayan Osmanlıları görmüştür. Bu durum onun yaşamını fazlasıyla etkilemiştir çünkü saray terbiyesi ile yetişmiş aile bireyleri onun fikirleri ve değerleri üzerinde kalıcı iz bırakmıştır.

Çökmekte olan Osmanlı Devleti ile Ahmet Reşat’ın ailesi arasında büyük bir ilinti vardır. Veda romanında Beyazıt’ta konakta yaşayan aile Umut romanında konağın satılmasıyla Narmanlı Apartmanı’na taşınır. Hayatının belli dönemlerinde yaşadığı Narmanlı Apartmanı, Kulin’in Osmanlı kültürüyle iç içe yaşadığı bir mekân olarak karşımıza çıkmaktadır. Babasının işi dolayısıyla Ankara’ya taşınan Kulin, çocukluğunu ilkokulu bitirene kadar Ankara’da Soysal Apartmanı’nda geçirir. Kulin,

“ben Ankara’da büyüdüm, siyasetin içinde. Siyasete duyarlı ve oy verdiğim parti dahil, iktidarlara hep tepkili oldum.”2 sözleriyle Ankara’nın siyasi hayatına olan hâkimiyetini dile getirir.

Ankara TED Kolejinde eğitim gören Kulin, sınavlara girerek Amerikan Kolejini kazanır. Sadece yazları Burgazada’ya tatile geldiği İstanbul, eğitimi dolayısıyla onun hayatının bir parçası olur.

Kolej yıllarını rüya gibi tanımlayan yazar, burada çok güzel arkadaşlıklar edinir. Hem Ankara hem de İstanbul’daki kültürlü, seçkin, üst düzey insanlarla dolu çevresi her alanda onun gözlemlediği dünyaya farklı bakış açıları kazandırır ve yapıtlarını zenginleştiren önemli ögeler olarak hafızasından kalemine dökülerek kalıcılığını korur. Çünkü yazar eserlerini oluştururken yakın çevresini ve tanıdığı isimleri yapıtlarında işleyerek tarihî ve sosyal gerçeklere yön vermeyi tercih etmiştir.

2 Ayşe Arman, Artık Uyanın, https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ayse-arman/artik-uyanin-30284562, (28.10.2020)

Günümüzün önemli isimlerinden Pınar Kür, İpek Ongun, Bilge Taşçıoğlu Emeç, Nazlı Eray gibi ünlü yazarlar ile aynı okuldan mezun olur.

Özgür bir yaşam sürme isteği Kulin’in ailesiyle arasının açılmasına ve ilk evliliğini erken yaşta yapmasına sebep olur. 1960 yılında Mehmet Sarper ile evlenerek Londra’ya taşınır. Üniversite okuma hayalini gerçekleştirmek isterken denklik sorunları yaşayan yazar “İki yıl London School of Economics’te okuduktan sonra” art arda iki çocuk annesi olur.3 Önce Mete daha sonra da Ali’yi kucağına alan Kulin’in üniversite hayali bu şekilde sonlanır. 1964 yılında İstanbul’a döndükten kısa bir süre sonra eşinden boşanma kararı alır ve hiçbir tazminat talep etmeksizin eşinden ayrılır.

Ankara’daki baba ocağına iki çocukla dönen yazar, çalışmak zorundadır. Doğuş Sanat Galerisi'nde müdürlük yapmaya başlar ancak ilk eşinin çocukları görme isteği nedeniyle Narmanlı Apartmanı’na taşınır. İstanbul’da hem Otomobil Dergisi’nde yazı işleri müdürü olarak hem de Gelişim Yayınları dergilerinde yazarlık yaparak geçimini sağlayan yazar, 1967 yılında ikinci eşi Eren Kemahlı ile evlenir. Yazarın ikinci evliliği üzerine ilk eşi, çocuklarını Ayşe Kulin ile görüştürmez ve ilkokuldan itibaren onları yurtdışında okutma kararı alır. Kulin için bu süreç mahkemelerde ve çok sancılı geçer.

Bu kederli günlerde Kulin’in Kerim ve Selim adında iki erkek çocuğu daha olur ve hüzünle dolu günleri biraz olsun aydınlanır. Ülkedeki olayların giderek artması sonucu Kerim ve Selim’in hayatından endişe duyan yazar iki çocuğunu bu sefer kendi rızası ile yurtdışına yatılı okula gönderir. Bu arada Milliyet Yayınları için çeviriler yapmaya başlar. Yapmış olduğu bu tercümelerle bilgi dağarcığını oldukça genişleten Kulin, Eren Kemahlı’nın onu aldatması üzerine 1977 yılında barışçıl bir şekilde ondan ayrılır.

1978-1983 yılları arasında sanat yönetmenliği yaparak Tunca Yönder ile reklam ajansında çalışır. 1983 yılında babasını kaybeden yazarın hüzünlü yaşamına bir acı daha eklenir.

3 Behçet Necatigil, Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Varlık Yay., İstanbul 2007, s. 275.

1941-1983 yıllarındaki yaşamını Hayat ve Hüzün romanları ile yayımlayan yazar, yapıtları hakkında yaptığı değerlendirmede aynı zamanda Türkiye tarihine ışık tuttuğunu şu sözlerle özetler:

“Ama bu kitap sadece benim değil, Türkiye’nin de hayatı. Türkiye’nin en çalkantılı dönemi. Ben bir savaşın içine doğdum, tamam savaşa girmedik ama bütün sıkıntılarını, bütün ağırlığını yaşadık.”4

Bu arada yazdığı öyküleri yayınevlerine götürerek yayımlatmak isteyen Kulin, bir türlü yazılarını beğendiremez. Dört çocuklu, sarışın ve ev hanımı olması onun yazarlığının önüne geçen sıfatlarıdır.

Kulin, 1984 yılında Danimarka’dan Kapadokya’ya film çekmek için gelen ekibin yapımcı yardımcılık görevini üstlenir. Yöre halkının film ekibine çıkardığı zorluklar sonucu yıpranan yazar, bu süreci Hayal kitabında geniş bir şekilde anlatır.

Yoğun mesai saatleri, yazarın daha düzenli bir iş olan halkla ilişkiler alanına yönelmesine sebep olur ve Nadir Şirketler grubunda çalışmaya başlar. Aynı yıl yazarın ilk kitabı Güneşe Dön Yüzünü YAZKO tarafından yayımlanır ancak imla hataları ile dolu olan eser yazara derin bir üzüntü yaşatır. Adı geçen kitaptaki “Gülizar” öyküsü Kırık Bebek adıyla sinemaya uyarlanır ve Kültür Bakanlığı ödülünü kazanır.

Halkla İlişkiler alanında çalışırken fuar için gittiği İzmir’de eski arkadaşı Engin Baraz ile karşılaşır. Ortak noktalarının çok fazla olması sebebiyle hayatlarını birlikte devam ettirmeye karar verirler ancak kendisine verdiği söz nedeniyle evlenmezler.

“Meraklısına not: Yirmi sekiz yıl önce kendime verdiğim söze sadık kaldım. Hiçbir makamın onayına gerek görmeden, sadece kendi özgür irade ve isteğimle hala birlikteyim hayat arkadaşımla. Biri onun, dördü benim beş oğlumuz, sekiz torunumuz var.”5

4 Şehriban Oğhan, “Roman Yazarının Hayatı Roman”, https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/roman-yazarinin-hayati-roman-16653675, (24.10.2020)

5 Ayşe Kulin, Hayal, Remzi Kitabevi, İstanbul 2014, s. 156.

1988 yılında ilk sesli yapım olarak çekilen Ayaşlı ve Kiracıları on iki yıllık kamera arkasındaki işinin emeğini aldığı bir proje olur. Çünkü “Ayaşlı ve Kiracıları adlı dizideki çalışmalarıyla Tiyatro Yazarları Derneği’nin En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü’nü kazan”ır.6

Halkla İlişkiler alanıyla yollarını ayırdıktan sonra Sara Koral ile organizasyon şirketi kurar ve iki yıl bu alanda çalışır. Kısa süren çalışma hayatından sonra tekrar dergilerde yazmaya başlayan Kulin’e Münir Nurettin Selçuk’un hayatını kaleme alan bir roman yazması teklif edilir ancak yayımlanmasına rağmen bu eserini başarılı bulmaz.

Eşi Engin Baraz’ın Kulin’den habersiz gönderdiği öyküsünün Haldun Taner Hikâye Ödülü’nü kazanması ile hayatı değişen yazar, artık yazılarını yayımlatacak yayınevi bulur ve günümüze kadar toplamda otuz dört tane eser yayımlar.

Seksen yaşında ve hâlâ üretmeye devam eden yazar;

1978: Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kurucu Üyesi (Aynı yıl örgütün Cambridge yıllık toplantısında Türkiye’yi temsil etmiştir.)

1984-89: Resim Heykel Müzeleri Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği (Hâlen derneğin üyesidir.)

1995-97: Robert Kolej Mezunları Derneği Toplumsal Konular Faal Üyesi 1995-96: Reşitpaşa Kültür Evi Kurucu Üyesi

2007: UNICEF İyi Niyet Elçisi

2012: PEN Yazarlar Derneği Üyesi’dir.7

6 Mehmet Aydın, Edebiyatımızda Kadın Şair ve Yazarlar Sözlüğü, Alesta Yayınları, Ankara 2001, s.

139.

7 Ayşe Kulin, https://www.bsavakfi.org/ayse-kulin, (10.06.2021)