• Sonuç bulunamadı

Hatâyî Üslûbu (Grubu) ve Motifler

3.TÜRK ÇĠNĠ SANATINDA DESEN VE MOTĠFLER 3.1.Türk Çini Sanatında Desen

3.2. Türk Çini Sanatında Motifler

3.2.1. Hatâyî Üslûbu (Grubu) ve Motifler

Türk tezyini sanatlarında sıklıkla kullanılan hatâyî üslûbunun kaynağı isminden de anlaşılacağı gibi Orta Asya‟ya dayanmaktadır.

Timurlular döneminde kültür ve sanat merkezi Herat‟ta kurulan sanat atölyelerinde eşsiz eserler ortaya koyulmuştur. Bu atölyeler en parlak dönemini 1350- 1510 yılları arasında yaşamıştır. Herat atölyelerinde sanatı geliştirip zenginleştirmek için yeni motif ve üslûp arayışına girilmiştir. O dönemde devletin yöneticisi aynı zamanda hattat ve müzehhip olan Baysungur Mirza, Gıyaseddin ismindeki sanatkârı, sanatı geliştirmek maksadıyla “Hata”, “Hatay”, “Hıtay”, “Huten” isimleriyle anılan Çin Türkistan‟ındaki bir bölgeye göndermiştir. Oradan getirilen motif ve bu motiflerle geliştirilen üslûp, o memleket izafeten “Hatâyî” ismiyle anılmaya başlanmıştır.

Türk bezeme sanatlarında 14.yy‟dan itibaren görülmeye başlayan, Asya‟dan İran yoluyla Anadolu‟ya ulaşan Hatâyî motifi 16.yy. Klasik Osmanlı döneminde çok yaygın olarak kullanılmıştır. Bu motifler her asırda gelişerek başka özellikler kazanmıştır (Birol- Derman, 1991: 65).

Farklı şekillerde yorumlanan hatâyî motifi, belli kurallara bağlı olarak yorumlanmış ve bir üslûp oluşturmuştur. Bu üslûp, motifin adıyla anılmaktadır ve hatâyî motifinden başka penç, gonca, yapraklar, goncagül, salyangoz, sap ve sap çıkmaları motiflerden oluşmaktadır (Bakır, 1999: 188-189 ).

Anavatanı Doğu Türkistan olan hatâyî üslubu motiflerin en önemli özelliği doğada bulunan herhangi bir çiçeğin yaprağı ve sapı ile birlikte çeşitli görünüşlerinin tam olarak stilize edilerek çizilmiş olmalarıdır. Motiflerin çiçeklerden esinlenerek çizildiği bilinmesine rağmen doğadaki hangi çiçek olduğu tespit edilememektedir. Bu grupta yer alan motifler aynı sap üzerinde bir arada kullanılmaktadır.

Hatâyî üslûbu motiflerin yoğun bir şekilde süslemelerde yer alması ve öneminin artması Fatih döneminde Baba Nakkaş ile mümkün olmuştur. 16.yy. klasik

29

Osmanlı dönemi saray nakkaşı olan Şahkulu‟nun geliştirdiği Saz Üslûbu ile birlikte en görkemli halini almıştır (Mahir, 2009: 379-395).

3.2.1.1.Hatâyî çiçeği

Hatâyî motifi üslûba adını veren ana motiflerden biridir. Motif, doğada bulunan açmış herhangi bir çiçeğin dikine kesitinin anatomik şekilde çizilmesiyle elde edilmektedir.

Çizim 1: Hâtâyî Motifinin Bölümlerini Gösteren Çizim (İnci Ayan Birol-Fatma Çiçek Derman‟ın Türk Tezyîni Sanatlarında Motifler Kitabından)

Çeşitli kaynaklarda şakayık, çiçekli arabesk, palmet olarak bahsedilen motifler hatâyînin farklı dönem üslûplarıyla değişik çizilmiş şekilleridir fakat esas aynıdır (Birol- Derman, 1991: 65-66).

Hatâyî çiçeği, bazen farklı şekillerde çizilmiş olsa da genellikle aynı sisteme uyularak stilize edilmiştir ve bazı ana bölümlerden oluşmaktadır. Motifin anatomisi, oval şekilde çizilmektedir. Anatominin tam ortasında tohumları taşıyan kese başka bir deyişle meşime kısmı bunun da içinde tohumlar, meşime etrafında taç yapraklar ve çanak bölümleri, sapın ve yaprakların birleştiği kısımda ise başlangıç olup noktası yer almaktadır. Kompozisyon içinde hatâyî motifine bağlı bir de sap kısmı bulunmaktadır (Bakır, 1999: 189).

30 3.2.1.2.Yaprak

Yaprak motifi, hatâyî grubu motifler içerisinde yer alan hatâyî, penç, goncagül motiflerini meydana getiren doğada gördüğümüz herhangi bir çiçeğin yapraklarının tam stilize edilmiş halidir.

Motif tezyinatta çeşitli şekillerde çizilmiştir. En düz ve sade şekliyle yapraklar dıştan bir çizgiyle sınırlandırılarak çizilir ve ortasında damar bulunmaktadır. İşlenecek yüzeye ve malzeme seçimine ya da izlenecek mesafeye göre ebatlarında ve ayrıntılarında farklılıklar göstermektedir (Bakır, 1999: 194). Böylece;

Sade ve küçük boyda yapraklar İri dişli yapraklar

Parçalı ve dilimli yapraklar Ortadan katlı yapraklar

Kıvrımlı yapraklar olarak adlandırılan yaprak motifleri meydana gelmiştir (Birol- Derman, 1991: 17).

Türk tezyini sanatlarında kullanılan yaprak motifi, dönemlerin özelliklerini belirleyen en önemli motiflerden biridir. Motifin en gelişmiş zarif örnekleri 15. Ve 16.yy‟da sernakkaşı Şahkulu tarafından geliştirilen “Sazyolu” üslûbunda görülmektedir (Bakır, 1999: 194).

Tezhip desenlerinde sade çizilen motif kalemişi ve çini sanatında daha ayrıntılı çizilmektedir. Bazen bu ayrıntılar diğer motiflerin kullanılmasıyla sağlanmaktadır.

3.2.1.3.Penç

Motif doğada bulunan herhangi bir çiçeğin kuşbakışı görüntüsünün, üslûplaştırılarak çizilmesiyle elde edilmiştir (Birol-Derman, 1991: 47). Bazı kaynaklarda merkezsel hatâyî olarak geçmektedir (Keskiner, 2002: 3).

Penç kelimesi Farsçada beş anlamına gelmektedir. Bu motif, yaprak sayısına göre çeşitli isimlerle ifade edilmişlerdir fakat motif yaprak sayısına göre ayrı ayrı isimlendirmeden sadece penç olarak benimsenmiştir (Bakır, 1999: 190).

Sanat tarihi kaynaklarında gül bezek, gülçe ve rozet olarak adlandırılmaktadır.

31

Penç motifinin çizimi hatâyî motifinde olduğu gibi bir yöntem dâhilinde olmaktadır. Ortada, çiçeğin sapının bağlandığı küçük yuvarlak göbek kısmı ve etrafındaki taç yapraklardan oluşan motifin anatomisi daire şeklindedir.

Penç motifi yalın ve katmerli olarak iki şekilde çizilir. Büyük boyda çizilen pençlerin hepsi katmerlidir. Çünkü genişleyen alanı aynı merkezli birkaç daire çizerek ayrıntılı yapraklarla doldurmak hem desene zenginlik ve güzellik kazandırır hem de çizenin işini kolaylaştırır. Desen içinde büyüklüğüne göre ana motif olarak da yardımcı motif olarak da kullanılan penç, bilhassa sap dönüşlerinde veya kesişmelerinde yön göstermediği için kompozisyonlardaki sorunları halleden anahtar bir motiftir (Birol-Derman, 1991: 47-48).

3.2.1.4.Goncagül

Hatâyî çiçeği ve pençlerle birlikte hatâyî üslubunda kullanılan yardımcı motiflerdendir. Hatâyî çiçeğinin açmamış halidir (Bakır, 1999: 193).

Burada gül, bildiğimiz gibi değil çiçek anlamında kullanılmıştır. Yani gonca çiçek demek olan bu motifler, doğada bulunan herhangi bir çiçeğin tam açılmamış gonca halinin boyuna kesitinin stilize edilmiş şeklidir. Taç ve çanak yaprakları belli olan goncagülün meşime ve tohumları ya hiç görülmez veya kısmen görülebilir (Birol-Derman, 1991: 101).

3.2.1.5.Sap ve Sap Çıkmaları

Saplar, çiçeklerin birbirleriyle bağlantısını sağlayarak, kompozisyonun oluşmasında önemli görevler üstlenir. Geniş alanlarda büyük küçük helezonlar şeklinde, bordürlerde enine ve boyuna gelişerek desenin akıcılığını, kıvrak veya durağan ifadesini belirler.

Sap çıkması, sapların gereksiz ve gözü rahatsız edeceği şekilde uzadığı yerlere, sapların kesişme noktalarına ve boşluklara çizilen çok küçük yaprak şeklindeki motiflerdir (Bakır, 1999: 196-197).

Yaprak motifinin bir uzantısı olarak değerlendirilen sap çıkmaları, iç içe veya yan yana yerleştirilmiş budakların stilize edilmesiyle meydana gelmektedir. Küçük boy yaprak olarak çizildiği gibi yaprağa bağlı goncagül ve bir yarım penç‟ten meydana geldiği görülen örnekleri de bulunmaktadır (Birol-Derman, 1991: 19).

32 3.2.1.6.Salyangoz

Hatâyî grubundan bütün motifler üzerinde, çok farklı şekillerle karşımıza çıkan motif salyangozun helezon şeklinde stilize edilmiş halidir. Motif, deseni daha süslü hale getirir ve küçük boşlukları doldurarak desene hareketlilik kazandırır (Birol-Derman, 1991: 20).

Sitare Bakır, bu motifi “Helezoni Motifler” adı altında değerlendirmektedir (Bakır, 1999: 197).

Rikkat Kunt ise bu konu hakkında “Bir yerde artık tam olarak, “şudur” demek imkânsız oluyor. Tezyini eleman daha doğru olur” demiştir (Birol-Derman, 1991: 20).

Benzer Belgeler