• Sonuç bulunamadı

Hastalık ve Özürlülük Hâlinde namaz

HASTALIK VE ÖZÜRLÜLÜK HÂLİNDE NAMAZ

I. HASTA VE ENGELLİLERİN NAMAZI

Dinimiz kolaylık ve rahmet dinidir. Namaz başta olmak üzere ibadetlerimizi, zamanında ve gerektiği şekilde yerine getirmemiz dinî bir görevdir. Bu görevden ancak gücümüz nispetinde sorumluyuz.

ۜاَهَع ْسُو َّلِا ا ًس ْفَن ُ ٰهّللا ُفِّلَكُي َل

“Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yüküm-lü kılar…” (Bakara, 2/286) anlamındaki ayet bunun delilidir.

Dinimiz, ibadetler dâhil her alanda kolaylığın sağlan-masını, zorluk ve sıkıntının önlenmesini esas alır.

ِضي۪رَمْلا ىَلَع َلَو ٌجَرَح ِجَرْعَ ْلا ىَلَع َلَو ٌجَرَح ىٰهمْعَ ْلا ىَلَع َسْيَل

ٌۜجَرَح

“Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güç-lük yoktur” (Fetih, 48/17) anlamındaki ayet ile

ىَّتَح ِّيِب َّصلا ِنَعَو َظِقْيَت ْسَي ىَّتَح ِمِئاَّنلا ِنَع ٍةَث َلَث ْنَع ُمَلَقْلا َعِفُر

َلِق ْعَي ىَّتَح ِنوُن ْجَمْلا ِنَعَو َمِلَتْحَي

“Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanıncaya ka-dar uyuyandan, ergenlik çağına erinceye kaka-dar çocuktan ve şifa buluncaya kadar akıl hastasından” (Ebu Dâvûd, “Hudûd”, 17)

anlamındaki hadis, bu gerçeği ifade eder. Mesela su bulun-madığında veya suyun kullanımının sağlığa zararlı olduğu durumlarda teyemmüm yapılması ile mestin, sargının ve yaranın üstüne mesh edilebilmesi, dinimizin insana ibadet-lerdeki tanıdığı kolaylıklardır.

1. HASTALARIN NAMAZI

Hasta insan, namazdan muaf değildir. Gücünün yetti-ği nispette namazını kılmakla yükümlüdür. Ayakta kılmaya

196

gücü yetmiyorsa, oturduğu yerde, oturduğu yerde de namaz kılmaya gücü yetmiyorsa yatarak ima ile namazını kılacaktır.

Sahabeden İmran ibn Husayn anlatıyor: Bende basur hastalığı vardı. Hz. Peygambere, namazı nasıl kılacağımı sordum,

ٍبْنَج ىَلَعَف ْعِطَت ْسَت ْمَل ْنِإَف اًدِعاَقَف ْعِطَت ْسَت ْمَل ْنِإَف اًمِئاَق ِّل َص

“Namazı ayakta kıl, eğer buna gücün yetmezse otura-rak kıl, buna da gücün yetmezse yan üzerine yataotura-rak kıl”

(Buhârî, “Taksir”, 19) buyurdu.

İma; rükû ve secdeye işaret olmak üzere namazda başı önüne doğru eğmektir. Bu, ayakta yapılabileceği gibi otu-rarak, yanı veya sırtı üstü yatarak da yapılabilir. Yan yatışta yüz kıbleye gelecek şekilde yatılır, sırt üstü yatma hâlinde ise ayaklar kıbleye gelecek şekilde yatılır ve yüzün kıbleye yönelmesi için başın altına bir yastık konur.

Hastalığı nedeniyle ayakta veya oturarak namazını kı-lamayan kimse sandalyeye oturarak namazını kılabiliyorsa bu şekilde kılar. Rükû ve secdeyi sandalyede biraz eğilerek yapar.

Namazı, ayakta veya oturarak veya yattığı yerde başı ile ima ederek kılamayanlar göz, kaş ve kalp ile ima eder-ler mi? Bu konuda müçtehit âlimeder-ler farklı görüşeder-ler beyan etmişlerdir:

1. Ebu Hanife, başı ile ima ederek namaz kılamayan kimselerin namazlarını erteleyecekleri görüşündedir.

2. Ebu Yusuf’a göre baş ile imaya gücü yetmeyenlerin namazı göz ve kaşları ile ima ederek kılmaları gerekir.

3. Hanefîlerden İmam Züfer ile İmam Şafiî’ye göre göz ve kaş ile ima yaparak namaz kılmaya gücü yetmeyenlerin, kalple ima ederek namazlarını kılmaları gerekir.

197

Buna göre, ayakta durmaya gücü yetmeyen veya ayakta durması hastalığının uzamasına veya artmasına sebep ola-cağı anlaşılan kimse, oturarak namazını kılar, oturmaya da gücü yetmezse, duruma göre yanı üzerine veya sırt üstü ya-tarak ima ile namazını kılar.

2. ENGELLİLERİN NAMAZI

“Engelli” kavramı; zihin, ruh, beden ve uzuvlarda bu-lunan bir arıza ve hastalık sebebiyle hayatını sürdürmede, işlerini görmede, sosyal çevreden yararlanma ve topluma uyum sağlamada sıkıntısı bulunan kimseleri ifade eder. En-gelliler, “özürlü” kavramı ile de ifade edilmektedir.

a) Zihinsel Engellilerin Namazı

Zihinsel engellileri üç kısma ayırmak mümkündür.

1. Zihinsel engelliliği sürekli olanlar, 2. Kısmî zihinsel engelliler,

3. Geçici süreli zihinsel engelliler.

Bir insanın söz, fiil ve davranışlarından dînen sorumlu tutulabilmesi için akıllı ve büluğa ermiş olması gerekir. Do-layısıyla aklî melekesini tümüyle yitirmiş ve olayları değer-lendiremeyecek kadar zekâ özürlü olan kişiler hiçbir dinî görevle sorumlu değildirler.

Kısmî özürlüler, güçleri nispetinde abdest alıp namaz-larını kılarlar.

Komaya girmek ve bayılmak gibi kısa süreli zihinsel fa-aliyetini yitirenlerin abdest ve namazla ilgili durumları bu hâlin süresine göre farklılık arz etmektedir.

Beş vakit namaz süresi ve daha fazla devam eden bayıl-ma ve kobayıl-ma hâlinde olanlar ibadetten muaftırlar.

198

Ebu Hanife’ye göre, baygın veya komada olan veya aklı giden kişi, 24 saat geçmeden kendine gelse, bu süreye ait namazları kaza eder. İmam Muhammed’e göre, kaçırılan na-mazların sayısı beşten az ise namaz düşmez, iyileşince bu namazlarını kaza etmesi gerekir. Kaçırılan namazların sayısı beşten fazla ise namazlar düşer, bu namazların daha sonra kazası gerekmez.

Namaz kılabilmek için en az bir ayet öğrenip ezberle-mek her yükümlü müslüman için farz-ı ayn; Fatiha sûresini ve bir sûreyi veya üç kısa ayeti ezberlemek ise vaciptir.

Zihinsel özürlülük sebebiyle namazda okunacak sûre ve duaları ezberleyemeyen veya ezberlediğini hafızasında tutamayan kimse, öğrenebildiği en kısa ayet ve duaları oku-makla yetinir. Hiç öğrenemiyor ve ezberleyemiyorsa, artık kıraat o kimseden düşer, namazın diğer farz, vacip ve sün-netlerini yerine getirerek namazını kılar.

b) Bedensel Engellilerin Abdest ve Namazı

Abdest uzuvlarından biri eksik olan, mesela ayakları veya kolları bulunmayan bedensel engelli bir kimse sadece sağlam olan uzvunu yıkar. Protezlerin yıkanması veya mesh edilmesi gerekmez. Bunların temiz olmaları yeterlidir.

Bir kimsenin abdest organlarından birinde yara var ve yara sargıda ise abdest alırken sargı üzerine mesh eder.

Boy abdesti almak isteyen kimsenin vücudundaki yara-nın yıkanması sağlık açısından zararlı ise bu yara yıkanmaz, sargı varsa sargı üzerine mesh edilir, vücudun diğer kısım-ları yıkanır.

Sağlık nedeniyle abdest veya gusül için suyu kullanmak mümkün değilse teyemmüm yapılır. Suyu kullanma imkânı

199

doğduğu andan itibaren abdestin ve guslün su ile yapılması gerekir.

Doku nakli yoluyla ektirilen saçlar abdeste ve gusle mani değildir. Plastik deri üzerine ekilip başa yapıştırılan saçlar ise peruk hükmünde olup suyun deriye geçmesine engel olduğu için abdeste ve gusle manidir.

Takma dişi olanlar boy abdesti alırlarken bu dişlerini çıkarırlar. Abdest alırken çıkması kolaysa çıkarırlar, zorsa çıkarmazlar. Çünkü boy abdestinde ağzı yıkamak farz, ab-destte ise sünnettir.

Bedensel engelliler ve hastalar; güçleri nispetinde ayak-ta, sandalyede oturarak veya yatarak namazlarını kılarlar.

Buna da gücü yetmeyenler namazı ima ile kılarlar.

Namazını oturarak değil de ancak sandalyede kılabili-yorsa böyle kılarlar.

Namazı, bir süre ayakta kılmaya gücü yeten kimse o kadar ayakta durur, sonra oturarak namazını tamamlar. Yal-nız iftitah tekbirini ayakta alabilen kimse, tekbiri ayakta alır, sonra oturup namazına devam eder.

Özrü veya hastalığı sebebiyle secdeye tam olarak eği-lemeyen kimsenin, secde edeceği yeri sandalye veya yastık gibi bir şeyle yükseltmesi gerekmez. Rükû ve secdeleri gü-cünün yettiği kadar eğilerek ima ile yapar.

Kadınlar, bedensel engelliler, hastalar ve çok yaşlı kim-seler, cemaatle namaz kılmak için camiye gitmeyebilirler.

Yürümekten aciz durumda bulunan çok yaşlı kimseler ile hastalığının artmasından veya uzamasından korkan kim-selere Cuma namazı farz değildir.

Şafiî bilginlere göre, farz namazların camide cemaatle kılınması farz-ı kifâyedir.

200

c) Görme Engellilerin Namazı

Görme engelliler, abdest, gusül ve namazla yükümlü-dürler. Bu kimseler, kendileri camiye gidebiliyorlarsa veya kendilerini camiye götürebilecek yardımcıları var ise namaz için özellikle Cuma namazı için camiye giderler. Sahabeden Abdurrahman ibn Ka’b, babası gözlerini kaybedince, ona rehberlik yapmış ve onu cuma namazına götürmüştür.

Peygamberimize görme engelli biri gelmiş ve “Ey Allah’ın Elçisi! Beni mescide götürüp getirecek bir rehber yoktur” demiş ve Hz. Peygamberden evinde namaz kılmak için ruhsat istemiştir. Allah’ın elçisi önce kendisine bu ko-nuda ruhsat vermiştir. Adam dönüp giderken yeniden ça-ğırmış” ve

ِة َل َّصلاِب َءاَدِّنلا ُعَم ْسَت ْلَه

“Namaz için okunan ezanı işitiyor musun?” diye sor-muş. Adam, “Evet” deyince Peygamberimiz (s.a.s.),

ْبِجَأَف

“O hâlde davete icabet et.” (Müslim, “Mesâcid”, 255)

buyurmuştur.

Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre kendisini cuma namazına götürecek rehberi bulunan görme engellilere, cuma namazı farzdır. Diğer müçtehitlere göre farz değildir.

Kendisini Cuma namazına götürecek rehberi bulunma-yan görme engellilere ise, Cuma namazı farz olmadığı ko-nusunda görüş birliği vardır.

d) İşitme ve Konuşma Engellilerin Namazı

İşitme ve konuşma engelli olanlar, ayet ve dua ez-berleyememişlerse “Kur’ân ve dua okuma” dışındaki di-ğer farz, vacip ve sünnetleri yaparak namazlarını kılmakla yükümlüdürler.1

1 Engellilerin ibadetleri ile ilgili geniş bilgi için bk. İsmail Karagöz, Ayet ve H -dislerin Işığında Engelliler, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2005.