• Sonuç bulunamadı

Cuma Namazının Geçerli Olmasının Şartları Üzerine Cuma namazı farz olan kimsenin Cuma

İ kinci bölüm namazın Çeşitleri

NAMAZIN ÇEŞİTLERİ

I. FARZ NAMAZLAR

2. Cuma Namazının Geçerli Olmasının Şartları Üzerine Cuma namazı farz olan kimsenin Cuma

nama-zı kılabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

a) Vakit

Cuma namazı, cuma günü öğle namazı vaktinde kılınır

(bk. Müslim, Cuma, 28-29); öğle namazının vaktinden önce veya sonra kılınırsa Cuma namazı geçerli olmaz.

b) Cemaat

Cuma namazı cemaatle kılınır, tek başına kılınmaz.

Cuma namazı kılabilmek için İmam Ebu Yusuf’a göre,

ima-65

mın dışında en az iki cemaatin; İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre, imamın dışında en az üç kişinin bulun-ması şarttır. Bunlar yolcu veya hasta da olsalar bu şart yeri-ne gelmiş sayılır.

İmam Şafiî’ye göre ise, bir yerde cuma namazı kılabil-mek için akıllı, bülûğa ermiş, hür, erkek, mukim ve oraya yerleşmiş olan en az kırk yükümlü cemaatin bulunması şarttır.

İmam Şafiî, Peygamberimizin Medine’ye gelmesinden önce burada kılınan Cuma namazında kırk kişinin hazır bulunmasını esas almıştır. Ancak bu husus, 40 cemaatten aşağı sayıda kişiyle Cuma namazı kılınamayacağı anlamına gelmemelidir. Nitekim Hz. Peygamber’in emri ile Mus’ab b. Umeyr’in Medine’de 12 kişiye Cuma namazını kıldır-dığı rivayet edilmektedir (bk. Beyhakî, III, 179, No: 5407). Ayrıca Resûlullah, Cuma namazını kıldırırken, ticaret kervanının geldiğini haber alan cemaatin on iki kişi dışında hepsinin dışarı çıktığı rivayeti sahih hadis kaynaklarında yer almak-tadır (bk. Buhârî, Cuma, 38). Öte yandan Hz. Peygamber, bir yerleşim biriminde sadece dört kişi bulunsa bile, Cuma na-mazının farz olduğunu bildirmiştir (bk. Beyhakî, III, 179, No: 5406, 5407; Dârekutnî, II, 8–9, No: 1-3).

Kur’ân-ı Kerim’de Cuma namazı mutlak olarak bütün mü’minlere farz kılınmıştır (bk. Cuma, 62/9). Hz. Peygamber, bunlardan kimlerin muaf tutulduğunu belirterek ayetin ge-nel hükmünü tahsis etmiştir (bk. Ebu Dâvûd, Salât, 215). Bu itibar-la, bir yerleşim yerinde imamla birlikte en az dört kişinin bulunması hâlinde Cuma namazı kılınması gerekir.

c) Cami

Çağımızda yerleşim yerlerinde birden fazla cami bu-lunduğu ve burada yaşayıp Cuma kılan insanların bir

cami-66

ye sığmadığı bilinen bir gerçektir. Bu itibarla Cuma namazı, birden fazla camide ve namazgâhlarda kılınabilir.

d) İzin

Hanefîler, cuma namazını devlet başkanı veya temsilci-sinin ya da bunlar tarafından yetkili kılınan bir kişinin kıl-dırması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

Hanefîlerin dışındaki diğer mezhepler cuma namazının geçerliliği için bu şartı aramazlar.

Bir camide cuma namazı kıldırması için kendisine yetki verilen kimse, o camide cuma namazını kendisi kıldırabile-ceği gibi bir başkasına da kıldırtabilir.

Hanefîlere göre, bir yerde cuma namazı kılınabilmesi için, o yerde cuma namazı kılınmasına, yetkili kimse tara-fından herkese açık olmak üzere izin verilmesi şarttır. Buna göre, belli bir yerde bulunan kimseler, cuma namazı kılın-masına izin verilmiş camide, sadece belirli kimseler girmek kaydıyla cuma namazı kılamazlar. Ancak başka kimselerin de girmesine müsaade edildiği hâlde, başka kimseler gel-mese ve sadece oradaki kimseler kılsalar, cuma namazları sahih olur.

e) Hutbe

Cuma namazının geçerli olmasının şartlarından biri de hutbe okunmasıdır. Hutbe, birilerine hitap etmek, bir şey-ler söylemek demektir. Başta Cuma ve bayram namazları olmak üzere belirli ibadetlerin icrası esnasında irad edilen, genelde vaaz ve nasihati içeren konuşmayı ifade eder. Cuma namazının bir parçasını teşkil eden hutbenin varlığı, fıkhen geçerliliği veya en güzel şekilde ifası için bazı şartlar aranır.

Bunlar ilmihal dilinde hutbenin şartları, rükünleri ve sün-netleri olarak anılır.

67

1. Hutbenin Şartları

Hanefîlere göre cuma hutbesinin geçerli olabilmesi için;

a) Hutbenin vakit içinde, namazdan önce, hutbe niye-tiyle ve cemaatin huzurunda okunması,

b) Hutbe ile namaz arasında herhangi bir meşguliyetin bulunmaması gerekir.

Şafiîlere göre, cuma hutbesinin sahih olabilmesi için de;

a) Hutbenin rükünlerinin Arapça olması, öğle vaktin-de, namazdan önce ve ayakta okunması,

b) İki hutbe arasında oturulması, iki hutbeyi en az kırk kişinin dinlemesi, gerek iki hutbe ve gerekse hutbe ile na-maz arasında başka bir meşguliyetin bulunmaması,

c) Hatibin; erkek, abdestli ve temiz olması, setr-i avrete riayet etmesi, sesini kırk kişiye duyurması, imamlığının sa-hih olması, namazın farz ve sünnetlerini birbirinden ayıra-cak kadar bilgili olması gerekir.

2. Hutbenin Rükünleri

Ebu Hanife’ye göre hutbenin rüknü yani temel unsu-ru Allah’ı zikretmektir. Bu itibarla hutbe niyetiyle “elham-dülillah” veya “sübhânellâh” veya “lâ ilâhe illallâh” demekle bu görev yerine getirilmiş olur, fakat bu kadar ile yetinmek mekruhtur.

Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre, hutbenin rüknü, hutbe denilecek miktarda bir zikirde bulunmaktır. Zikrin uzunluğunun Tahiyyât duası kadar olması gerekir.

İmam Şafiî’ye göre ise hutbenin beş rüknü vardır: Her iki hutbede Allah’a hamd edilmesi, Peygamberimiz’e salâvat

68

getirilmesi, takvânın tavsiye edilmesi, hutbelerden birinde bir ayet okunması ve ikinci hutbede mü’minlere dua edil-mesi.

3. Hutbenin Sünnetleri

a) Hatibin, minbere yakın bir yerde bulunup cumanın ilk sünnetini minberin önünde kılması.

b) Hatibin minberde cemaate dönük olarak oturması ve okunacak ezanı bu şekilde dinlemesi.

c) Ezanın, hatibin huzurunda okunması.

d) Hatibin her iki hutbeyi ayakta okuması.

e) Hatibin hutbeyi cemaate dönerek okuması.

f) Hutbeye gizlice eûzü-besmele çektikten sonra sesli olarak Allah’a hamd ve sena ile başlaması (bk. Müslim, Cuma, 44–45).

g) Kelime-i şahadet okuması ve Hz. Peygamber’e salâvat getirmesi (bk. Müslim, Cuma, 46).

h) Müslümanlara nasihatte bulunması.

ı) Eûzü-besmele ile Kur’ân’dan bir ayet okuması.

i) Hutbeyi iki bölüm hâlinde okuması ve iki hutbe ara-sında kısa bir süre, ortalama üç ayet okuyacak kadar otur-ması.

j) İkinci hutbeye Allah’a hamd ve Hz. Peygambere salâvat getirerek başlaması.

k) İkinci hutbede mü’minlerin af ve mağfireti için Allah’a dua etmesi.

l) İkinci hutbeyi birinciye göre daha alçak sesle oku-ması.

m) Hutbeyi kısa tutması (Müslim, Cuma, 47).

69

n) Hutbeyi cemaatin işitebileceği bir sesle okuması.

o) Abdestli olması ve avret yerlerinin örtülü bulunması.

ö) Hutbeden sonra namaz için kamet getirilmesi.

p) Cuma namazını hutbe okuyan kişinin kıldırması.

4. Hutbenin Mekruhları

a) Hutbenin sünnetlerini terk etmek.

b) Hutbe okunurken konuşmak ve konuşan birini ko-nuşmaması için uyarmak. Peygamberimiz (s.a.s.);

َتْوَغَل ْدَقَف ُبُط ْخَي ُماَمِ ْلاَو ِةَعُمُجْلا َمْوَي ْت ُصْنُأ َكِبِحا َصِل َتْلُق اَذِإ

“Cuma günü camide imam hutbe okurken arkadaşına

‘sus’ dersen boş konuşmuş olursun” (Müslim, Cuma, 11) buyur-muştur.

c) Hutbe dinleyenlerin sağa sola bakmaları, selâm verip almaları.