• Sonuç bulunamadı

Harbiye mektebi Avrupa’da “ecole militaire” diye tabir olunan askerî okullar örneğinden hareketle düşünülen, 1831 yılında Doğancılar Kışlası’nda kurulmasına karar verilen, ama hayata geçirilemeyen bir mekteptir. Daha

100 Ergin, a.g.e., II, 495.

101 A.y. 1286 tarihinde yayımlanan maârif nizamnamesine göre idâdî mektebi rüşdiyenin üstünde ve sultanîlerin altında olmak üzere ihtiyaç olduğu gösterilmiştir. Sultanîler bugünkü liseler olduğuna göre idâdîler de bugünkü orta mektepler seviyesinde olduğu ifade edilmiştir. Geniş bilgi için bkz. Ergin, a.g.e., II, 496. 102 Ergin, a.g.e., II, 332.

103 A.g.e., II, 495. 104 Ergin, a.g.e., II, 348. 105 A.g.e., II, 366-7, 371.

sonra 1250/1834-5’te Maçka kışlasında mekteb-i harbiye adıyla resmen kurulmuştur.106

İlk kurulduğu yıllarda düzenli bir eğitim olmamış107, Selim Satı

Paşa’nın 1253/1837’den itibaren yaptığı nâzırlığı zamanında, Arapça ve Farsça’yı en iyi bilen hocalar öğretmen olarak alınmış ve bunlar bir takım kitaplar yazıp mektep matbaasında bastırmışlardır. Buna Arapça hocası Kütahyalı Abdurrahman Efendi’nin bastırdığı Arapça-Türkçe “Emsile-i Cedîde” ile “Mikyâsü’l-Lisan Kıstasü’l-Beyan” adlı eserlerini misal olarak verebiliriz.108 Avrupa’da tahsilini tamamlayıp dönen Emin Paşa’nın bu

mektebin nâzırlığına getirilmesinden sonra 1838-1839’da düzenli eğitim başlamıştır. Bu dönemde cebir ve geometri dersleri okutulmuş, dersler her gün amelî ve nazarî olmak üzere icra edilmiştir.109

Bu tarihlerdeki mekteb-i harbiyeye bugünkü orta mektep gözüyle de bakılamaz. Bu dönemde mektebin ıslahatı hususunda; biri Avrupa’ya talebe göndermek, diğeri Arapça ve Farsça gibi Fransızca’yı da yabancı dil olarak öğretmek, üçüncüsü de Avrupa’dan öğretmen getirtmek olmak üzere üç çareye baş vurulmuştur. 1250/ 1834’te Londra’ya 5, bir sene sonra Viyana’ya 5, ertesi sene 4 ve Paris’e 1, Londra’ya 1 ve 1254/1838’de yine Viyana’ya 12 olmak üzere, dört yıl içinde toplam 26 talebe gönderilmiştir.110 Avrupa’da

tahsilini tamamlayıp dönenler veya Avrupalı uzmanlar hoca olarak istihdam edilmiş, böylece hem eğitim kadrosu artırılmış, hem de eğitimin modernleşmesi temin edilmiştir.111 Mekteb-i harbiye programına

1256/1840’ta Fransızca dersi konulmuşsa da okulda bütün tedrisat Türkçe yapıldığından istenilen hedefe ulaşılamamıştır.112 Fransızca’nın istenildiği

gibi öğrenilmediği anlaşılarak 1272/1855 yılında Paris’te Mekteb-i Osmanî adıyla bir okul açılmıştır.113

Bir öğrenci idadiyede yetiştirildikten sonra geldiği harbiyede Arapça, Farsça ve Türkçe öğrenimiyle uğraşmaması için mekteb-i fünûn-i idadiye kısmının ayrılması ve ayrı binada bulunması ve mektebe, yeni hocalar ve fen aletleri getirilmesi esasları kararlaştırılmıştır.114

Askerî mekteplerde yalnız din dersiyle Arapça ve Farsça gibi dil dersleri, asker olmayanlar ve özellikle medrese mensupları tarafından

106 İhsanoğlu, a.g.e., II, 292-4. 107 A.y.

108 Ergin, a.g.e., II, 357. 109 İhsanoğlu, a.g.e., II, 292-4. 110 Ergin, a.g.e., II, 363. 111 A.y.

112 İhsanoğlu, a.g.e., II, 427. 113 A.g.e., II, 427.

okutulmuştur. O tarihlerde, bu iki meslek mensubu haricinde sivil öğretmen yoktur.115

Gazi Osman Paşa’nın 1274/1858 yılında bitirdiği erkân-ı harbiye; harbiye öğretiminin üstünde bir tahsil vermekte olup, 1263/1847 tarihinden sonra açılmıştır. Bu erkân-ı harbiye sınıfları açılmadan önce bu görevi, kuvvetli riyaziye okuyan mühendishane-i berrî-i hümayûndan çıkanlar yapmışlardır.116

Kısaca, Tanzimat devrinde milli eğitim birliği sağlanamamıştır. Batılı zihniyetle çalışan okulların yanında, medrese yan yana yaşamaya ve birbirlerini inkâr eden nesiller yetiştirmeye devam etmiştir. Devletin kurduğu okullardan nesiller yetiştikçe, medresenin itibar ve kredisi azalmaya başlamış, ancak medreseler kaldırılmamıştır.117

S O N U Ç

Gazi Osman Paşa’nın çocukluk dönemi ile ilgili geniş ve detaylı bilgilere sahip olamasak bile, elde edebildiğimiz bilgi ve belgelerin ışığında onun Tokat’ta doğduğunu, babasının işi nedeniyle İstanbul’a yerleştiklerini, eğitim ve öğretimini İstanbul’da tamamladığını öğreniyoruz. O, eğitim ve öğretimine öncelikle, 1260/1844 yılına kadar döneminin temel eğitim ve öğretim kurumlarından biri olan sıbyan mektebine Tokat ve İstanbul Beşiktaş’ta devam etmiş; karakterine ışık tutan Kur’an, ilmihal, İslâm ahlâkı, tecvit gibi temel dini bilgileri bu okullardan almıştır. Onun şahsiyetinin oluşmasında bu okulların önemli bir yeri vardır. Nitekim eğitimciler de bu devreyi çocuğun karakterinin şekillenmesinde büyük rol oynadığını belirtmektedirler.

Gazi Osman Paşa; sıbyan mektebinden sonra 1260/1844 yılında, dayısının ders nâzırı bulunduğu mekteb-i fünûn-i idâdîye kaydolmuş, burada din dersleri ile birlikte Arapça, Farsça, hesap ve coğrafya gibi yeni bir takım dersler okumuştur. Nitekim o iyi derecede Arapça, Fransızca ve Farsça öğrenmiştir. Burada beş yıl tahsil görüp mezun olduktan sonra, 1265/1849 yılında harbiye mektebine girmiş, dört yıl askerî eğitim ve öğretimini tamamlayarak 1269/1853’te mülâzim-i sâni (teğmen) rütbesiyle bu okuldan, 1274/1858’te de erkân-ı harbiyeyi bitirip kolağası (kıdemli yüzbaşı) olmuştur.

Kısaca Gazi Osman Paşa; heybetli bir görünüme, sessiz ve sabırlı bir ruh yapısına, güçlü bir iman ve dini bütün bir hayata, mütedeyyin ve mütevazi bir yaşayışa, üstün bir zekâya sahip olmakla birlikte; şahsiyet, karakter, ahlâk ve ruh yapısını, mensubu olduğu aile, mahalle, çevre ve manevi değerlerden kazanmış; harp tekniğini ve sanatını da, batılı usullerle eğitim ve öğretim

115 Ergin, a.g.e., II, 715. 116 A.g.e., II, 426-7.

sunan zamanının modern eğitim kurumlarından elde etmiştir. Böylece o, hayatı boyunca gerçekleştirmiş olduğu üstün meziyetleriyle tarihteki unutulmaz yerini almış, günümüze kadar hayırla yad edilmiş ve daima hayırla yad edilecek olan milli bir kahramanımız ve hemşehrimizdir. Biz de onu, ölümünün 100. yılında samimi, kadirşinas ve minnettar ifadelerle anıyor ve ruhunun ilelebet şad olmasını diliyoruz.

GAZİ OSMAN PAŞA, YAŞADIĞI DEVRİN SİYASÎ, ASKERÎ,