• Sonuç bulunamadı

Đnsanın kültürel yaşamının önemli aşamalarından biri de kendini diğer insanlardan ayrı kılacak kültürel donanımlara sahip olmasıdır. Bu donanımlardan biride süs eşyalarıdır. Boncuk ve boncuktan yapılmış kolyeler süs eşyalarının ilk örnekleridir. Başlangıçta büyü tılsım gibi dinsel inançlar çerçevesinde üretilen boncuk, daha sonra bu niteliklerini de koruyarak bir süs ve prestij eşyasına dönüşmüştür (Darga. ve Konyar, 2007: 28).

Ögel’e göre, “Boncuk” manasına gelen monçuk, munçak sözleri eski Türk’lerde gerdanlık için kullanılan ve göğse takılan değerli taş anlamına gelmektedir. Yine aynı söz atların boynuna takılan değerli taş, aslan tırnağı ve muskalar için söylenirken, Uygur Türk’leri monçuk sözünü yalnızca inci ve inci dizisi için kullanmışlardır. Harezmşahlar çağına ait Türkçe sözlüklerde ise boncuk sözü “munçak” şeklinde görülmekte, “tizdi munçaknı ipke” “boncuklarını ipe dizdi” veya “munçak satkucı” boncuk satan veya satıcısı gibi sözler görülmektedir. Ayrıca Moğolca Türkçe boncuğun karşılığı “erike” sözüde verilmektedir (Ögel,1991: 255).

Darga ve Konyar; Đçinden bir ip geçirilerek insanın boyun, kol, ayak, kulak veya başka bir uzvuna da takılabilen, kemik yumuşakça kabuğu, taş, cam, maden, gibi çeşitli malzemelerden üretilen, biçimlendirilerek veya doğal haliyle kullanılan objeleri, genel anlamda boncuk olarak tanımlamaktadır (Darga ve Konyar,2007: 28).

Önder; Boncuğu, renkli cam, taş sedef gibi maddelerden yapılarak ipe dizilen süs öğesi olarak tanımlar. Đlk çağlardan beri kadınlar süs takısı olarak boyunlarına, kollarına takmışlardır. Boncuklardan nazarlık, para kesesi, süs alınlığı örüldüğü gibi, koşum takımlar da boncuklarla süslenmiştir (Önder, 1995: 28).

6.2. Boncuğun Sınıflandırılması

Teknolojik gelişmenin getirdiği avantajlarla her türlü malzemeden cam, metal, ahşap, plastik her renk, her boy ve şekilde boncuk üretimi yapılmaktadır. Đlk bakışta boncuk dükkânındaki tüm boncuklar birbirinin aynısıymış gibi görünse de daha dikkatli bakıldığında çeşitli şekil ve farklı boyutlara sahip oldukları fark edilmektedir.

Boncuk oyaları yapımında kullanılan boncukları, yapıldıkları malzemeye, görünüm ve şekillerine göre gruplandırabiliriz.

A- Kullanıldıkları malzemeye göre;

1-Cam boncuklar;bazı değerli taşlara benzetmek için beyaz, siyah ya da renkli cam kullanılarak çeşitli boy ve biçimde parlak, şeffaf, mat renklerde üretilmiş süs taneleridir. Farklı gramajlı paketlerde, ya da 15-20 cm arasındaki diziler halinde yan yana getirilerek oluşturulmuş gruplar (top) halinde satılmaktadır. Kullanılacak cam boncukların tipi ve boyutu muntazam boncuk oyaları yapımında önemlidir(Şekil:22).

2-Metal boncuklar; metal görünümüne sahip yüzeyi galvanizle kaplı ise elektrolizle veya boya ile kaplanarak son görünümü verilen farklı şekil ve boylardaki metal görünümlü boncuklardır (Wood, 2007: 12) (Şekil:23).

Şekil 22.Cam Boncuklar Şekil 23. Metal Boncuklar

3-Sentetik boncuklar; plastik malzemeden yapılmış, farklı şekillerde ve boylarda üretilen renkli hafif malzemelerdir. Boncuk oyalarında çok fazla tercih edilmemesine rağmen, farlı şekillerde plastik boncuklarla örülmüş örnekleri bulunmaktadır.

4-Ahşap boncuklar; ağaç ve ağaç kabukları gibi doğal malzemeden elde edilen doğal renklerde, renklendirilmiş veya parlatılmış çeşitli şekillerde ve boylardaki boncuklardır. Boncuk oyası yapımında kullanılmamaktadır(Şekil: 24).

5-Doğal malzemeden yapılan boncuklar; Doğada bulunan bitkiler, tohumları, çekirdekleri, küçük deniz kabukları ve deniz canlılarından elde edilen doğal boncuklardır. Bazı bölgelerde arpa sapı, karanfil, çitlembik ağacı parçaları boncuk oyalarının yapımında kullanılmaktadır (Şenol, 2003: 23).

Boncukların çok çeşitli şekillerde ve renklerde olanları mevcuttur. Boncuk oyası yapımında kullanılan boncuklar da şekillerine ve görünümlerine göre sınıflandırılabilir.

B-Şekillerine göre;

1- Yuvarlak boncuklar; cam tahta, porselen, mercan, altın, gümüş ve kehribardan imal edilir. Đlk defa Caterina de Medici’nin sarayında bulunan bir Fransız tarafından yapılmıştır (Korkusuz, 1980:30). Çok farklı boyutlarda yuvarlak boncuklardır. Büyükçe olanları kısa boncuk olarak, daha küçük olanları ufak boncuk olarak bilinir. En çok kullanılan boncuklardır (Şekil:25).

2- Kesme boncuklar; altı yüzlü cam borudan yapılan silindir şeklindeki boncuklardır. Kısa ve kalın boru boncuğa benzerler ve desen oluşturmak için oldukça kullanışlıdırlar (Şekil:26).

3- Boru boncuklar; boru damla ve küreye benzerler, bazılarının yüzeyi 6-8 köşelidir. Bu yüzden ışığı yansıtırlar (Korkusuz, 1980:30)Yumuşak camdan yapılan boncuklar 2–30 mm arasında çeşitli uzunlukta kesilirler. En çok kullanılanları, 4mm, 6 mm, 9 mm uzunluğunda olanlarıdır (Şekil:27).

4- Doğal boncuklar; arpa sapı, karanfil, çitlembik ağacı parçaları, bitki tohumları, küçük deniz canlıları, balmumu gibi doğal ürünlerdir. Doğada bulunduğu

şekilleri ile boncuk yerine kullanılan malzemelerdir (Şekil:28).

Şekil 27. Boru Boncuklar Şekil 28. Doğal Boncuklar

C- Görünümlerine göre;

1- Kum boncuklar; ismiyle de bilinen çeşitli boylardaki silindir boncuklardır. Bu boncuklar yan yana dizildiklerinde eşit bir görüntü oluşturmalarından dolayı, iğneyle yapılan boncuk örücülüğü, tığ ve iğne örücülüğü çalışmaları için idealdir. Geniş delikleri sayesinde iğne ve iplikler içlerinden birçok kez geçirilebilir. Kadınların oya örücülüğünde en çok kullandığı boncuklar arasında yer almaktadır (Şekil:29).

2- Đnci boncuklar: plastik, sedef gibi maddelerden yapılır, yuvarlak sert, pürüzsüz ve cilalıdır, çeşitli renklere boyanabilir (Şekil:30).

Şekil 29. Kum Boncuklar Şekil 30. Đnci Boncuklar

3- Mat boncuklar; cila makinesinde yıkanıp temizlenmiş veya donuk düz bir yüzey elde elde etmek için aside batırılmış opak boncuklardır (Şekil:31).

4- Sedef boncuklar; boncuğa ince bir parlaklık veren renkli veya şeffaf bir kaplamaya sahip, sedef cilalı boncuklardır (Şekil:32).

Şekil 31. Mat Boncuklar Şekil 32. Sedef Boncuklar

5- Parlak (kristal) boncuklar; aynı cam gibi çok parlak boncuklardır (Şekil:33). 6-Kesme boncuklar; altı yüzlü cam borudan yapılan silindir şeklindeki boncuklardır. Kısa ve kalın boru boncuğa benzerler ve desen oluşturmak için oldukça kullanışlıdırlar (Şekil:34).

Şekil 33. Kristal Boncuklar Şekil 34. Kesme Boncuklar

7- Şeffaf boncuklar; ışık geçirgenliğine izin veren şeffaf veya renkli camlardır. Koyu renk bir ipliğin kullanılması, boncuğun renginin değişmesine neden olabilir (Şekil:35).

8- Đris veya gökkuşağı boncuklar (Yanar döner, janjanlı boncuk); yağlı bir görünüm vermesi amacıyla metal tuzlarıyla işleme tabii tutulurlar. Genellikle koyu renkli veya siyah renkteki opak boncuklardan yapılırlar (Şekil:36).

9- Çilli Boncuklar; yuvarlak, sert ve pürüzsüz camdan yapılan boncukların zemin rengi yüzeyinde farklı renkte çizgiler yer almaktadır.

10- Metal boncuklar; metal görünümlü olan tüm boncuklara verilen genel isimdir. Son görünüm boya ile verilebilir. , ancak boncuklar galvanizle kaplı ise boncuk yüzeyi elektrolizle kaplanarak son görünüm verilir (Wood, 2007: 12).

6.3. Boncuğun Tarihçesi

Boncuklar ilk olarak, Homa sapiens’in Kültürel açıdan modern davranışlar sergilediği, sanatsal ve teknolojik yaratıcılığının geliştiği ve belirli işaretlerle iletişim kurma yeteneği gösterdiği Paleolitik Dönemin sonuna doğru yaklaşık 45 bin yıl önce ortaya çıkmaktadır (Atik, 2007: 10). Đlk boncuklar av hayvanlarının kolay işlenebilen diş boynuz kemik ve tırnak gibi kısımları ile kara ve deniz yumuşakçalarının kabuklarından yapılmıştır (Köroğlu ve Köroğlu, 2007: 32-33).

Erken dönemde insanlar çevrelerinde bulabildikleri kolay parçalanabilen kaya kütlelerinden çıkardıkları yongaları sert bir malzemeyle sürtmek suretiyle boncuk biçimine dönüştürmüşlerdir (Karagöz, 2007:48). Boncuk yapımında kullanılan en dayanıklı ve en eski doğal malzemelerden biride yumuşakça kabuklarıdır. Genellikle, bereket, doğum ve doğurganlık sembolü olarak algılanan yumuşakça kabuklardan boncuk elde etmek için çok fazla işçiliğe gerek yoktur. Doğal formları değiştirilmeden kesici bir alet yardımıyla şekillendirilerek kullanılmıştır (Kaygaz, 2007: 102). Đnsanlığın var oluşundan bu yana takı yapımında kullanılan kemik boncukların ve boynuzların takı olarak kullanılmasın da toplumların inanç yönü de etkili olmuştur. Bu parçaları takan kimse hayvandaki özelliklerin kendisine de geçeceğine hayvanın güç ve cesaretini kazanacağına inanmış olmalıdır. Kemik sert olmayan bir malzeme olduğu için kesici bir aletle istenilen büyüklükte kesilip daha sonra yüzeyi kazılarak ya da başka bir maddeye sürterek istenilen biçim verilmeye çalışılmıştır (Kaygaz, 2007: 134). Bunlar bazen delinerek, bazen de sürtme ve kazıma yoluyla şekillendirilerek bir ip veya deriye takılmış ve takı haline getirilmiştir (Köroğlu ve Köroğlu, 2007: 32-33).

Geç Paleolitik insanın yeni tür aletleri kullanması teknolojik gelişmelere yol açmış, yeni çevreleri keşfiyle birlikte, sayıca ve alanca yayılmaya başlamış, bu yeni hayatta kalma stratejileri gıda, giysi ve barınakta yenilikler getirmiştir. Tören kanıtları, toplum düzenlemesinde yeni yöntemlerin oluştuğunu düşündürür ve ilk statü işaretleri bu dönemde görülür. Yine bu dönemde yeni malzemeleri işlemek için birçok alet

kullanan insan, yalnızca faydalı ürünleri değil, ayrıca uygulamada faydasız ama simgesel ve iletişimde anlamlı olan kişisel süs ve diğer sanat biçimlerini de üretmeye başlamıştır. Boncuk olarak ilk kullanılan nesnelerin asmak ya da ipe dizmek için doğal delikli veya profilli tohum ya da kabuklar gibi doğada bulunan organik malzemeler olduğu görülmektedir. Eski taş devri aletleri genellikle yumuşak taşların işlenmesiyle sınırlı olduğundan çoğunlukla ilk taş boncuklar, talk, kireçtaşı ve yılantaşı gibi daha yumuşak taşlardan yapılmıştır (Atik, 2007: 10). Paleolitik Dönem’de takı ve boncuklarını daha çok kemikten üreten insanlar, el sanatları konusundaki ilerleme sayesinde, Neolitik Çağ’ın başlarından itibaren oldukça ince işçilikli ve küçük boyutlu taş boncuk üretimini yaygınlaştırmışlardır (Köroğlu ve Köroğlu, 2007: 32-33).

Doğada bulunuş şekillerinin renkli, alacalı, parlak ve kolay işlenebilir ve dayanıklı malzeme oluşları taşın boncuk yapımında tercih edilmesinin başlıca nedenlerindendir.

Madenin süs eşyası yapımında kullanılması, arkeolojik verilere göre Erken Neolitik döneme kadar uzanır. Anadolu’da madenden yapılmış en eski işlenmiş örnekler Ergani- Çayönü kazılarında bulunmuştur. Dövülerek tel haline getirilmiş bakırdan yapılmış boncuklar, ilk metal takı örnekleridir. Anadolu’da Aksaray- Aşıklı höyük ve Konya Çatalhöyük maden boncuk bulunan en eski yerleşmelerdir. Bunların dışında Çatalhöyük’te kurşun, Aşağı Pınarda ise malahitten yapılmış boncuklar bulunmuştur.

Đlk dönem maden boncuk ve süs eşyaları, dövme, tel sarma ve daha sonra ortaya çıkan döküm tekniğinde yapılmışlardır. Biçimlendirilen bazı boncuklar, kazıma ya da kakma tekniklerinde bezenmişlerdir (Kaygaz, 2007: 146).

Doğal bakırdan yapılmış boncuklar metal işçiliğinin başlangıcını gösterirken, akik kaya kristali, turkuvaz ve diğer uzak kaynaklı süs taşları da nadir boncuklar olarak görülmektedir (Atik, 2007: 10).

Arkeolojik kazılarda küçük buluntu olarak sınıflandırılan eserler arasında boncuklar gerçekten en küçük olanlarıdır. Bu küçük buluntu topluluğu aslında insanoğlunun uygarlaşma serüveni boyunca onunla birlikte gelişmiş bir gereç olmaktan öte, anlamlar kazanmış, onun bir parçası olmuş bugüne kadar önemini korumuştur. Mezarlarda sıklıkla ele geçen boncuklar en yaygın olarak kolye ve bilezik biçiminde kullanılmışlardır. Ayrıca diğer türlerle birlikte, vücudun değişik yerlerinde bütün takıların arasına ve kumaşlar üzerine de yerleştirilmekteydiler. Giysilerin üzerinde görülen boncukların kumaş üzerine tutturulmuş ve hatta kumaşla birlikte dokunmuş olabilecekleri anlaşılmasına rağmen fazla bir kalıntı bugüne ulaşamamıştır (Köroğlu ve

Köroğlu, 2007: 32-33). Oldukça kolay ve çok miktarda taşınabilir olmaları, toplumlar arası değiş tokuş malzemesi olarak bir tür para gibi kullanılmış olabileceklerinden dolayı üretim yeri konusundaki belirsizlik devam etmektedir. Yakındoğu’da özel bir tasarıma sahip olmayan ve yalnızca yuvarlak kesiti ortasındaki bir delikle teşhis edilen cam, fayans ve yarı değerli taşlardan yapılmış boncukların işlendiği yeri ve dönemini bilmek neredeyse imkânsızdır. Hemen hemen hiçbir değerli taş ve maden kaynağının bulunmadığı Mezopotamya’da oldukça zengin boncuk koleksiyonuna sahip Ur Kral mezarlarının varlığı bu değerlendirmeyi doğrulamaktadır. Kaynağı Afganistan ve Mısır civarında olan lapis lazuli gibi taş cinslerinin bütün Yakın Doğu’da kabul görmüş olması boncukların ticari mal olarak nasıl bir işleve sahip olduğu konusunda fikir vermektedir (Atik, 2007 :10).

MÖ. III. bin sonlarına gelindiğinde camın madde olarak üretildikten sonra uzun süre boncuk ve benzeri küçük nesnelerin yapımında kullanıldığı bilinmektedir (Atik, 2007: 10).

Cam boncuk ve eşyaların ilk örnekleri Mezopotamya’da Akad Hanedanlığı Dönemi’ne (M.Ö.2700-2600) tarihlenmektedir. Cam başta Akdeniz ve çevresi olmak üzere, üretim için gerekli olan silis, sodyum, karbonat, kalsiyum oksit ve çam odununun kolay bulunduğu merkezlerde gelişmiştir. Bu merkezler içerisinde en önemlisi Mısır’dır. Erken dönemlerde cam, değerli ve yarı değerli taşlara alternatif olarak üretilmiştir. Silindir, mühür ve bazı küçük objelerin üretimlerinde kakma olarak kullanılmışsa da en çok boncuk olarak tercih edilmiştir. Cam boncuk üretimi; hammaddenin kolay sağlanması ve yapım tekniklerinin zor olmaması nedeniyle giderek yaygınlaşmıştır. Cam üretilmeye başlandıktan kısa bir süre sonra önemli bir ticari mal haline dönüşmüş ve uluslar arası pazarlara çıkmıştır (Kaygaz, 2007: 166).

Cam üretimi başlangıcından kısa bir zaman sonra pratik yarar dışında dinsel boyut da kazanmıştır. M.Ö. 7. yüzyıla tarihlenen, Yeni Asur Kralı Assurbanipal dönemi tabletleri, cam fırını hakkında bilgi verirken, yapım sırasında bir takım dini kurallara ve ritüellere uyulması gerektiğinden bahseder. Roma dünyasında cam boncuklar kuzeyden batıya kadar birçok merkezde üretilmeye başlanmış ve tüm antik çağ boyunca ticarette büyük rol oynamıştır. Bizans Đmparatorluğu döneminde altın ve değerli taşlarla kullanılmış olan cam boncuklar Ortaçağ boyunca ucuz olması nedeniyle tercih edilmiştir (Kaygaz, 2007: 166).

Değerli taşlardan yapılmış boncukların dört binyıldan itibaren daha uzun yolculuklara çıktıkları ve uzak bölgeler arasında el değiştirdikleri yolunda birçok kanıt

vardır. Tunç çağından itibaren artan toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda daha ucuz malzemelerden yapılan boncuklar da yaygınlık kazanmıştır. Demir çağında M.Ö. 9. yüzyıldan sonra Kuzey Mezopotamya’daki Asur Krallığı’nın ve Doğu Akdeniz kıyılarındaki Fenike bölgesinin cam kaplar ve boncuk üretim merkezleri olduğu görülür. Fenike kıyılarında insan başı ve hayvan biçiminde boncuklar da yaygın biçiminde üretilmiştir. Kaş yakınlarında saptanan M.Ö. 14. yüzyıla tarihlenen Ulu burun Batığında cam fayans dışında kehribar, akik, kaya kristali, altın, kemik, deniz kabuğu ve devekuşu yumurtası kabuğundan boncuklarında taşındığı görülmektedir (Köroğlu ve Köroğlu, 2007: 32-33).

Anadolu ve çevresine getirilen boncukların sınırlarını Doğuda Hindistan ve Afganistan’dan batıda Kuzey Avrupa Ülkelerine kadar genişletmektedir. Roma ve Bizans dönemine ait buluntular değerli taş kullanımı ve gelişmiş olan ince kuyumculuk sanatı hakkında bilgi vermektedir. Đmparator ve imparatoriçelerin törensel kıyafetleri olan “laros” denilen giysilerinde, kumaşın tüm yüzeyi değerli taşlar ve incilerle işlenerek süslenmiştir. Soyluların başlarına taktıkları taçların üzerinde ve iki yanında göğüs hizasına kadar inen inci ve değerli taşlardan boncuk sıralarının olduğu görülmektedir. Bizanslı soylu hanımların boyunlarında üzeri değerli taştan montürler ve boncuklarla düzenlenmiş geniş mücevher yakalıklar ve birkaç farklı taş ve inciden oluşan boncuk kolye ve gerdanlıklar taktıkları göze çarpmaktadır. Bizans boncuklarında büyük bir çeşitlilik mevcuttur. En basit halka küpelere bile cam, yarı değerli taş veya bronzdan yapılmış bir boncuk ya da sarkaç asılmıştır. Bizans boncuk dizilerinde, boncuk sıralarının simetrik bir şekilde dizilmesine önem verildiği gözlenir (Köroğlu ve Köroğlu, 2007: 33).

Selçuklu döneminden bugüne ulaşan metal çini seramik örnekleri zenginliğine karşın dönemin takı ve boncuklarıyla ilgili yeterince bilgi bulunmamaktadır. Selçuklu takılarında altın, gümüş, bronz ve pirinç gibi metallerle, turkuvaz mercan gibi yarı değerli süs taşları ve cam kullanılmıştır. Selçuklu ve Beylikler dönemine ait pişmiş topraktan yapılan boncuklar üzeri çoğunlukla turkuvaz, daha az miktarda kobalt mavisi ve beyaz renkte sırla kaplı, çift delikli oval düğme şeklinde boncuklardır. Boncuk dizisi

şeklindeki bilekliklere tor ya da yandım denmiştir. But adı verilen büyük turkuvazlar nazardan korunma amacıyla aile büyükleri tarafından kız ve erkek çocukların alınlarına ve saçlarına takılmıştır. Kadınlardan başka erkeklerde boyunlarına boncuk sıralarından oluşan kolyeler takmışlardır. Bütün büyük devletlerde olduğu gibi Osmanlı’da da saray, sanat dallarının gelişmesinde ve biçimlenmesinde önemli rol oynamıştır. Osmanlı

mücevherlerinde çok renklilik hâkimdir. Zümrüt, yakut, safir, firuze, elmas, inci, mercan, yeşim, sedef ve akik en sevilen taşlardır. Bunlar, imparatorluğun dört bir yanından getirtilerek padişah ve ailesi için ustaların elinde şekillendirilmiştir. Halk arasında ise saray modellerinin taklidi olan benzer takıları kullanmak yaygın bir alışkanlıktı. Anadolu halkının kullandığı takılar daha çok gümüş, mercan, mercan ve turkuvaz ile değerli taşların taklidi cam boncuklar kullanılarak yapılıyordu. Saray ve Yönetici sınıf için çalışan kuyumcu atölyeleri değerli taşların bir bölümünü, binlerce yıl öncesi olduğu gibi yine doğu dünyasından getiriyorlardı. Đpek yolu üzerinden yapılan kervan ticareti eski dönemlerden daha kapsamlı hale gelmişti. (Köroğlu ve Köroğlu, 2007: 32-33).

Günümüzde Afganistan, Pakistan ve Đran kökenli eskitilmiş boncuk dizilerine eski eser koleksiyonlarında oldukça sık rastlanmaktadır. Đşin ilginç yanı söz konusu bölgelerde boncuk üretim teknolojisi binlerce yıldır, değişmemiştir. Örneğin Afganistan Prehistorik Çağlarda yakındoğu’ya boncuk ihraç eden bir bölgedir. O dönemden bu güne Afganistan’ın Đran sınırında olan Şehr-i Sohte’den Yakındoğu’nun birçok noktasına Đran Üzerinden Boncuk taşınmıştır. Kolay taşınabilir olması boncuğun üretildiği merkezlerden çok uzak noktalara ulaşmasını sağlamıştır. M.Ö. ikibin yılında kalay ticaretiyle birlikte Afganistan üzerinden Đran ve Mezopotamya’ya taşındığı kabul edilir. Lapis Lazuli ve akik gibi yarı değerli taşlardan yapılmış boncuklar yakın doğu ve bütün Anadolu’ya ulaşmıştır. Verilere göre boncuk üretimi bakımından Urartu’nun oldukça ileride olduğu ve endüstriyel bir üretime geçtiği söylenebilir (Darga. ve Konyar, 2007: 28).

Toplumun sosyo ekonomik katmanlarının tümü tarafından kullanılabilen boncuğun niteliği ve malzemesi kişinin alım gücüne ve toplumsal statüsüne göre değişir. Aslında alım gücünüz yeterli değilse bir şeylerden boncuk üretebilirsiniz. Çeşitli yollarla toplanan boncukların tarihlenmesi oldukça zordur. Boncukların formları, yapım şekilleri ve malzemeleri uzun tarihi süreç boyunca çok az değişikliğe uğramıştır. Örneğin cam, metal, fayans boncukların kronolojileri ve teknikleri bazı dönemler için oldukça belirgindir. Fakat bu tür ürünlerin taklit edilebilir olması, çalışan uzmanları zorlamaktadır (Darga ve Konyar, 2007: 28). Đnsanlık onların büyüsüne ve ışıltısına ihtiyaç duydukça, sınır tanımayan yeni boncuklar üretilmeye devam edecektir (Köroğlu ve Köroğlu, 2007: 32-33).

6. 4. Türk Kültüründe Boncuğun Yeri

Boncuk, süslenme kültüründe kullanımı tarih öncesi dönemlere dayanan, farklı malzemelerden üretilmiş; form ebat ve renk çeşitliliğine sahip bir objedir. Günlük hayata dair her alanda karşımıza çıkan örneklerin (giyim ile birlikte kullanılanlar, ev içi- ev dışı kullanıma yönelik ürünler v.b) boncukla yapılan süslemeleri, tarihin her döneminde toplumdaki sosyal sınıfları, inanç sistemlerini, siyasi yapı ve estetik anlamda birçok kültürel değerlerin sembolik açıdan söylemini oluşturmaktadır (Enes, 2006:699). Boncuklar çağlar boyunca, kimi zaman bir inancı, kimi zaman zenginliği ve gücü ya da sosyal bir konumu, kimi zamanda güzelliği tamamlayan bir unsur olarak kullanılmıştır (Atik,2007: 200).

Her zaman renk renk, şekildeki cam boncuklar halkın en değerli mücevheri olmuştur. Çünkü boncuk kırılmadıkça tüm doğa olaylarına karşı varlığını sürdürebilen bir malzemedir ve toprak altında, toprak üstünde, suyun içinde bozulmayan, eskimeyen, solmayan, parlaklığını, rengini ve canlılığını daima koruyabilen bir objedir (Özdemir, 2007).

Camdan çeşitli boy, biçim ve renkte yapılan bir süs gereci olarak tanımlanabilecek boncuklar, kadın giysileri dışında, sepet, heybe, yaygı, örtü, nazarlık, at koşumu, semer v.b. gibi eşya türlerini bezemede kullanılmaktadır (Barışta, 2005:

Benzer Belgeler