• Sonuç bulunamadı

Tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, Anadolu’da boncuk oyasının yapımı çok eskilere dayanmaktadır. Ana malzemesi boncuk ve ipliktir. Adını yapımında kullanılan boncuklardan almıştır. Boncuk dışında birçok farklı malzemeler kullanılmıştır (Şenol,2009:8). Boncuk oyaları iplik üzerine geçirilen boncukların, örgü sırasında desene uygun olarak, belli sayılarda örgünün içine alınarak oluşturulmaktadır (Korkusuz, 1980: 377).

Şekil 42. Boncuk Oyaları

Rengârenk küçücük boncuklarla yapılan çiçek motifleri ile emsalsiz güzellikteki boncuk oyaları, yemenilerin, kreplerin kenarlarına dikilmektedir. Göz alan renkleriyle daima sosyal seviyesi düşük toplulukların harcı olarak bilinen boncuk oyaları, farklı sosyal sınıfa mensup kadınlar tarafından da başlarını süslemek için kullanılmaktadır (Koçu, 1996: 41) (Şekil:42).

Boncuk oyaları yapımındaki inceliği, renk ve biçimi özenle uygulandığı zaman ortaya sanatsal değerlere sahip ürünler çıkmaktadır. Süsleme ve süslenmeye yönelik olarak yapılan boncuk oyalarının teknikleri de diğer el sanatlarında olduğu gibi sınırsız bir beceri ve sabır gerektirmektedir. Çeşitli gereçler (boncuk, metal ve plastik pul, plastik halka, serum hortumu, renkli payetler, küçük deniz boncukları, bitki ve

tohumlar) kullanılarak yapılan boncuk oyaları süslediği gerece ayrı bir ışıltı ve renk katmaktadır.

8.1. Akdeniz Bölgesinde Yapılan Boncuk Oyalarının Genel Özellikleri Geçiş dönemlerinden biri olan evlenme, iki bireyin birlikte ev kurarak sosyal yaşama katılma sürecinin başladığı bir dönemdir. Her toplumda değişik kültür yapısı nedeniyle değişik olan bu süreç Akdeniz bölgesinde, araştırma kapsamına alınan iller arasında benzer özelliklerin yanında farklı uygulamalarda göstermektedir. Kız çocuğu daha iki üç yaşındayken, incik, boncuk dantel işleri annesi tarafından yapılarak veya yaptırılarak sandıklanmaya başlanmaktadır. Tülbentler yağlıklar, iğne oyası örtüler,” camekân” adı verilen camlı küçük bir sandukaya konmaktadır. Bir kız övülürken güzelliğinden çok el becerileri ve sandık çeyiziyle övülmektedir (Batuman,2003: 28).

Çeyiz için hazırlanan, iğne, mekik, firkete, tığ oyaları özel olarak yapılan çeyiz sandığı kadar önemli özel örtü sandıklarında muhafaza edilmektedir. Özellikle Adana’nın bazı bölgelerinde çeyiz gönderilirken, yazma sandığı gelin kızın erkek kardeşi tarafından saklanır. Damat bey erkek kardeşe ödediği bir bedel karşılığında bu sandığı alabilir. Camekân veya küçük örtü sandıkları, Antalya, Burdur, Mersin, Adana, Maraş illerinin hepsinde farklı şekillerde görülmektedir. Antalya ve Burdur ilinde bu sandıkların eskisi kadar çok kullanılmadığı görüşmelerde tespit edilmiştir. Mersin ve Adana’nın köylerinde ve Maraş illinde bu sandıkların hala güncelliğini koruduğu, yapılan oyalı tülbent ve yazmaların özenle saklandığı belirtilmiştir. Özellikle Maraş ilinde yapımı hala devam eden el yapımı ahşap çeyiz ve örtü sandıkları çok kullanılmakta çeyizlerde özel bir yeri bulunmaktadır(Şekil:43)

Şekil 43. Oya Sandıkları

Bölgede boncuk oyalarının zenginliğinde, evlenme geleneği çerçevesinde verilen ya da oğlan evine gönderilen hediyeler etkili olmuştur. Nişan ve düğün öncesi gelenek ve göreneğe bağlı olarak alışverişler ve hediyelerin hazırlanması özenle

yapılmaktadır. Süslenen sepetler içerisine yerleştirilen hediyeler, karşılıklı olarak oğlan ve kız evine gönderilmektedir (Şekil:44). Bu hediyeleşme içerisinde boncuk oyaları önemli bir yer tutmaktadır.

Şekil 44. Nişan ve Düğün Sepeti Şekil 45. Duvak Mevlidi Đçin Hazırlanmış Bir Sepet

Adana ilinde ve Mersin’in Tarsus ilçesinden Kahramanmaraş’a kadar, geleneklere bağlı olarak düğünün ertesi günü ya da 1 hafta sonra duvak açma mevlidi yapılmaktadır. Duvak mevlitlerinde hediye verilmek üzere çok sayıda hazırlanan beyaz tübentlerin kenarlarını boncuk oyaları süslemektedir. Söz ve nişan döneminde oğlan evi tarafından alınan renk renk boncuklar ve ipliklerden oluşan boncuk oyası malzemesi kız tarafına gönderilmektedir. Evlilik olayı gerçekleşene kadar kızın ailesi, yakın arkadaşları tarafından bu boncuklar ve ipliklerden oyalar örülerek tülbent kenarlarına dikilir.

Düğünden birkaç gün sonra yapılan duvak açma mevlidine, her iki tarafında yakın akrabaları davet edilmektedir. Özellikle bu törende kız evi tarafından hazırlanan boncuk oyalı yağlık denen, kare şeklindeki beyaz tülbentler için, hazırlanan keselere (isteğe bağlı olarak) konularak, sepetlere yerleştirilir(Şekil:45). Yapılan mevlit sonrası hazırlanan hediyeler misafirlere armağan olarak verilmektedir.

Akdeniz Bölgesinde oyalarla bezenmiş kare biçimli tülbent ve yazmalardan başka dikdörtgen biçimleriyle kullanılan namaz ve mevlit örtülerinin de kenarlarını süslemektedir. Yazma ve tülbentlerin dört kenarı boncuk oyalarıyla süslenirken namaz ve mevlit örtülerinin, bir, iki, veya üç kenarı oyayla süslenmektedir. Özellikle çeyizlere hazırlanan mevlit örtülerine ağır iğne oyaları yapılmakta ya da ayrıca işlenmektedir. Bölgede başörtüleri, yağlık, tülbent, yemeni, yazma, çember, şeş gibi farklı isimlerle adlandırılmakta ve kullanılmaktadır. Tülbentler 70 x 74 cm ile 97x 97 cm arasında,

yazmalar 80x 79 cm ile 112x 112 cm ler arasında değişen kare formlu örtüler, namaz tülbentleri 130 x 80cm le 180x88 cm arasında değişen ölçülerde, dikdörtgen formunda kullanılmaktadır.

Beyaz tülbentler kullanım şartlarından dolayı sık yıkanmaktadır. Bu nedenle eskiyen tülbentin boncuk oyaları yeni bir tülbent kenarına dikilerek tekrar kullanılabilmektedir. Bu da boncuk oyalarının çok ağır olmayan hafif modellerinde, kullanıma yönelik tercih nedeni olabilmektedir. (Kurt, 2001: 47) Günümüzde eski birçok boncuk oyası örneğinin yapılmadığı bu yüzden o modellerin yok olduğu vurgulanmıştır. Kadınların ve genç kızların, saçlarına takıldığı, ütülemedeki sıkıntı ve boncukların ağırlığı nedeniyle kullanımındaki rahatsız edici özelliklerinden dolayı, eskisi kadar boncuk oyaları yapılmadığı ve kullanılmadığı yöre kadınları tarafından belirtilmiştir. Boncuk oyalarının yerini, kullanımı rahat, hafif, çok renkli ipliklerle yapılan değişik modelli tığ oyaları almıştır.

Akdeniz bölgesinde yapılan boncuk oyalarında tığ tekniğiyle birlikte, iğne mekik ve firkete teknikleri de kullanılmaktadır. Tespit edilen bazı boncuk oyalarında tığ ve iğne, tığ ve mekik, iğne ve mekik tekniklerinin birlikte kullanıldığı örneklerde tespit edilmiştir. Yazma oyalarında, oyanın süslediği örtünün renkleri ile oya da kullanılan boncuk ve iplik renkleri aynı tonlar da yapılarak, yazma rengi ile oyanın renk uyumu sağladığı görülmektedir. Genel olarak oyalarda iplik renkleri, yazmanın zemin renklerine bağlı kalınarak tespit edilmektedir. Bu renkler oyanın model özelliğine göre, bir iki veya üç renk olabilmektedir. Boncuk oyalarında, boncuk rengine, zemin rengine göre iplik seçildiği, ancak beyaz renkte ipliğin yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. Beyaz iplik kullanımın sebebinin boncuk oyalarının beyaz tülbent kenarlarında yoğun olarak kullanılması düşünülmektedir. Bazı boncuk oyalarında başlama bordürü ve ana motifin yer aldığı kök ile ana motif renklerinin farklı iplik renklerin de örüldüğü görülmektedir. Aynı renk tonlarında yapılan oyalar olduğu gibi farklı renklerde yapılan boncuk oyalarının da yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.

Tülbent ve yazma kenarlarını süsleyen boncuk oyalarının kompozisyon şekilleri incelendiğinde iki boyutlu şematik oyalarda genellikle tek renk boncukla yapılan oyalar dikkati çekmektedir. Đki veya üç renkle yapılan boncuk oyalarının ise üç boyutlu antinatüralist modeller olduğu görülmektedir.

Ana ve ara motiflerin oluşturduğu boncuk oyaları, ana motiflerin kesintisiz tekrarının oluşturduğu boncuk oyaları ve belirli aralıklarla ana motiflerin oluşturduğu boncuk oyalarından oluşan kompozisyon özellikleri görülmektedir. Boncuk oyalarının çoğu geometrik formlu bitkisel motiflerden oluşmakta, beraberinde nesneli, sembolik, figürlü bezemeler de kullanılmaktadır.

Şekil 46. Sandığa Yerleştirilen Tülbentler

Bölgede Doğu Akdeniz de yer alan, Mersin, Adana ve Kahramanmaraş illerin de boncuk oyalarının daha detaylı ve güzel örneklerinin tespit edilmesi, diğer illere göre çeyiz geleneğinde boncuk oyalarına, daha fazla önem verildiğini göstermektedir. Burdur ve Antalya’da boncuk oyalarının yerini renkli tığ oyalarının aldığı görülmektedir. Yapılan boncuk oyaları yazma ve tülbentlere dikilerek veya şerit şeklinde kartonlara muntazam bir şekilde sarılarak özel boncuk oyası sandığında ya da çeyiz sandığında muhafaza edilmektedir. Tülbent ve yazmalara dikilen boncuk oyaları köşeleri birbirine gelecek şekilde katlandıktan sonra kare ya da üçgen şekilde katlanıp kenarlarından teyellenerek çeyiz sandıklarındaki yerlerini almaktadır(Şekil:46).

Şekil 47. Baş Bağlama Şekilleri

Bölgede başörtüler günlük ve gezmelik olarak sınıflandırılıp, günlük tülbentler ve yazmalar küçük boyutlarda, kenarları hafif oyalarla süslenerek kullanılmaktadır. Kadınların dışarı çıkarken kullandıkları tülbent ve yazmaların boyutları daha büyük ve oya modelleri daha ağırdır. Günlük başörtülerinde daha rahat bağlama şekilleri kullanırken, evin dışında baş bağlama şekilleri de birbirinden farklıdır. Bölgede illere göre farklı şekillerde kullanılan baş bağlama şekillerine farklı isimler verilmiştir(Şekil:47).

Bölgede çeyiz geleneğine bağlı olarak yapılmakta olan boncuk oyalarının yerlerini yavaş yavaş iğne ve tığ oyaları almaktadır. Günden güne yapımında azalma görülen boncuk oyalarının yaşatılması için Adana Olgunlaşma Enstitüsü tarafından bazı çalışmalar yapılmıştır. Farklı giysi süslemelerinde ve takılarda kullanılarak farklı kullanım alanları yaratılarak, boncuk oyaları yaşatılmaya çalışılmıştır. Farklı bölgelerde takı ve aksesuar olarak da yavaş yavaş kullanılmaya başlandığı, turistik yörelerimizde özellikle takı olarak satışa sunulan örnekleri tespit edilmiştir.

8.2. Boncuk Oyası Yapımında Kullanılan Araç ve Gereçler

Oyaların yapımında her yerde bulunabilecek küçük el araçları ve ipliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılacak işin özelliğine göre seçilecek araç ve gerecin birbirine uyumu önemlidir.

8.2.1. Araçlar

Đğne: Đki şeyi birbirine tutturmak için kullanılan, bir tarafında iplik geçirilecek bir deliği bulunan ucu sivri ince çelik alete iğne denir. Đğneler kullanıldıkları alana göre dikiş iğnesi, boncuk iğnesi, yorgan iğnesi, makine iğnesi, ameliyat iğnesi (Ayverdi,2006: c:2: 1358) diye isimler almışlardır.

Şekil 48. Đğne

Đlk insanların kullandıkları iğneler, şekilsiz tahta, balık kılçığı, veya hayvan boynuzlarından yapılmıştır. Günümüzde kullandığımız iğnelerin çoğunluğu çelikten yapılmış ve üzerleri cilalıdır. Đğneler numaralı olup, küçük numaralı iğneler numaralı iğneler kalın, büyük numaralı iğneler ise incedir. Đğne oyasında, kullanılan ipliğin türüne göre çoğunlukla ince küçük kaygan 9-10 numara nakış ve dikiş iğnesi tercih edilir (Onuk, 2005: 9).

Boncuk işleme iğneleri dikiş iğnelerinden daha uzundur ve uçlarında tane boncukların küçük deliklerinden geçebilecek yassı deliklere sahiptir. En sık kullanılan iğne numaraları 10–13 numara olanlardır. 10 numara standart iğne ölçüsüdür. Đğne boncuğun içinden birkaç kez geçirilecekse daha ince olan 13 numara iğne kullanılmaktadır. Boncuk iğneleri çok uzun ve ince oldukları için kolayca kırılmaktadır (Wood, 2007: 8)(Şekil:48).

Tığ; Dantel veya yün örmekte kullanılan, bir ucu çengel şeklinde, diğer ucu düz, kısa şişe (Ayverdi, 2006:c:3: 3159) verilen addır (Şekil:49).

Tığın ucu çengel şeklindedir. Çengelin iç tarafı ilmeği kolay alabilmesini sağlamak için düzenlenmiş biçimdedir. Gövde kısmı bombelidir. Tutuşun kolay olabilmesi için işaret parmağı altında kalan kısım inceltilerek yassılaştırılmıştır. Bu kısımda tığın numarası yazılı olup diğer kısımda markası yer almaktadır. Tığlar yapılacak işe ve kullanılacak gerece göre çeşitli kalınlıkta olurlar. Tığ kalınlıkları numara veya harflerle gösterilir. Küçük numaralar kalın uçlu, büyük numaralar ince uçlu tığların karşıtıdır (Atay, 1997:383). Tığ örücülüğü çalışmalarında iyi sonuç elde edebilmek için, araç ve gereç arasında uyum sağlanmalıdır. Yapılacak iş ve kullanılacak iplik özelliğine göre uygun tığ seçimi yapılmalıdır. Normal bir doku yüzeyi oluşturmak için ince ipliklerle ince tığ, kalın ipliklerle kalın tığ kullanılmalıdır. Tığ iplikten kalın olursa gevşek doku, tığ iplikten ince olursa sıkı doku elde edilir (Atay, 1997: 392).

Şekil 49. Tığlar

Mekik; Kemik, fildişi, ahşap, plastik, gümüş, gibi malzemelerden yapılmış, 1-2 cm eninde, 6-7 cm uzunluğunda ortasından ip sarılacak düzenekle perçinlenmiş mekik oyası yapmak için kullanılan araca verilen addır (Aydın, Gürsoy,2008: 15). Uzun yüzeylerin her iki yönünde gittikçe incelir. Sarılan ipliğin dışarı taşmaması için ağız kısımları hafif açıktır (Korkusuz, 1980: 18) (Şekil:50).

Şekil 50. Mekik Çeşitleri

Firkete; Firkete oyası yapmak için kullanılan U biçimindeki yuvarlak uzun metale firkete denir (Şekil:51).

Şekil 51. Firkete

Şiş; Şiş örücülüğünde kullanılan temel araç şiştir (Atay,1997:71)Her türlü kalınlıktaki ipliklerle örgü örmeye yarayan, maden, bakalit, veya kemikten yapılmış uzun çubuklara denir (Ayverdi, 2006:c:3: 2960).

Makas; Ortadan bir pimle çapraz şekilde birleştirilmiş, iç tarafları keskin, iki bıçaktan meydana gelen ve saplarındaki yuvalara yerleştirilen el parmaklarının kumandasıyla açılıp kapanarak aralarına konulan, kâğıt, kumaş, saç, levha vb. şeyleri kesmeye yarayan alete denir (Ayverdi, 2006:c:3: 1916) (Şekil:52).

Çengelli Đğne (Kancalı iğne); Bir ucu diğer ucundaki yuvaya geçirilmek suretiyle kapatılan ve kumaş, kâğıt vb. gereçleri birbirine tutturmaya yarayan iğne (Ayverdi, 2006: 556). Tığla birlikte Oya yapımında ve örülen oyaların toplanmasında kullanılmaktadır (Şekil:53).

Şekil 52. Makas Şekil 53. Çengelli Đğne

8.2.2. Gereçler

Đplik; Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb.nden bükülerek yapılan ve dikiş dikmekte kullanılan ince uzun liflere verilen addır (Ayverdi, 2006:c:2: 1425). Oya yapımında kullanılan ipliklerin sağlam, temiz, pürüzsüz, her tarafı aynı kalınlıkta, bükümlü, boyasının sabit olması önemlidir.

Đpek iplik; Đpek böceği kozasından elde edilen dokumacılık örücülük ve işlemecilikte kullanılan çok ince parlak liflerdir (Ayverdi, 2006:c:2:1424). Oyalarımızın önemli bir gereci olan ipek, yakın zamana kadar birçok bölgemizde oya yapan kadınlar tarafından yetiştirilen kozalardan elde edilmekte ve kullanılmaktadır (Şekil:54). Hayvansal kaynaklı liflerden olan ipek, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin çok üstün olmasından dolayı liflerin kraliçesi olarak bilinmektedir. Đpek kozası yetiştiriciliği 16. yy. başlamıştır. Türk’lerde ipek kelimesi Kıpçak Türkçe’sindeki “yipek”den gelmektedir Günümüzde çok az yöremizde geleneksel yapıda ipek elde edilmektedir. Oyanın güzel olması için ipeğin ince ve pürüzsüz olması gerekir. Bu nedenle, ipek iplik halk arasında yapılan çeşitli bükme işlemleri ile düzeltilir veya pürüzsüz ipek iplik almaya dikkat edilir (Onuk. 2005: 6).

Naylon iplik; Birçok kimyasal maddenin birleşmesinden elde edilir. Parlak görünüşlü çok sağlam, nem çekmeyen sürtünmeye ve çekmeye mukavemeti olan bir liftir. Bu ipler fazla ısıda yanar, güneşten solar, kolay yıkanır, çabuk kurur. Naylon iplikler pul, boncuk işlerinde ve dantel örülerde tercih edilir. Danteller daha sağlam, net ve güzel görünüşlüdür (Korkusuz, 1980: 7)(Şekil:55). Naylon iplikler çeşitli kalınlıklarda bulunan, sağlam düz pürüzsüz bir iplik türüdür. Tane boncuklar için standart kalınlık üç katlı ipliklerdir. Boncuğun içinden birden fazla geçirmek için uygun olan en ince iplik kalınlığı iki katlı ipliklerdir. Her iki kalınlıkta ipliklerde boncuklara uyum sağlayacak şekilde çeşitli renkleri bulunmaktadır

Son yıllarda sağlam, dayanıklı ve ekonomik olması nedeniyle sentetik iplikler kullanılmaktadır. Halk arasında naylon iplik olarak isimlendirilen ipliğin, parlak bükümlü yapılacak oyanın özelliğine göre iki veya üç katlı olması tercih edilmektedir (Atay, 1997: 18). Boncuk oyası çalışmaları için idealdir, masura ve makaralar halinde satılır. Naylon iplik kaynatıldıktan sonra oya yapılırsa oyanın şekli bozulmamaktadır. Fakat bugün iplikler yıkanma işlemi yapılarak satışa sunulduğu için bu tür işlemlere gerek kalmamıştır.

Oyaların sertleştirilmesinde misina, atkılı, saç kılı, kola, şeker vb. sertlik verici maddeler işlem sırasında ya da oya tamamlandıktan sonra kullanılmaktadır. Atkılı, saç kılı oyanın özellikle çiçek kısımlarının muntazam durması için iplikle birlikte kullanılmaktadır (Onuk, 2005 :8).Günümüzde oyaların şekillerini muhafaza etmede çoğunlukla anten teli kullanılmaktadır. Ocak üzerinde yakılarak yumuşak ve istenilen

şekli alması sağlanan tel üzerine iplik sarılarak motife şekil verilmektedir (Onuk, 2005: 8).

Şekil 54. Đpek Đplik Şekil 55. Naylon Đplik

Pamuk iplikler; Pamuk bitkisinden elde edilen lifler hafif sarımsı beyaz renktedir. Pamuk liflerin esneme kabiliyeti yün ve ipek liflerden daha azdır. Pamuk lifleri bazı kimyevi işlemlerden geçirilmesi sonunda işlenecek hale getirilirler. Buna merserizasyon işlemi denir. Merserize iplik parlak beyaz ve dayanıklıdır. Eski oyaların yapımında ve dikiminde pamuk ipliklerin kullanıldığı bilinmektedir (Korkusuz, 1980: 7).

Boncuk; Cam, ahşap, plastik, metal, vb. maddelerden yapılan ortası delik, renkli, küçük tanelere (Ayverdi, 2006:c:1: 398)verilen addır.

Eskiden boncuklar çerçiler tarafından Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar atlarla götürülmüşlerdir. Bazı bölgelerde, özellikle Adana tarafına boncuklar Kilis’ten kaçak olarak getirilirmiş, fakat bugün teknolojik gelişme ulaşım ve iletişimdeki uygulamalarla,

şehir merkezlerinde ki düğmeciler ve çerçiler de her türlü boncuk çeşitlerini bulmak mümkündür(Şekil:56).

Pul; Metal selüloit veya plastikten yapılan düz veya bombeli küçük yuvarlaklar,

Đşlemelerde kullanılan parlak ortası delik, küçük çok ince sedeften levhacıklara denir (Ayverdi, 2006:c:3: 2532). Đlk defa Türkiye’de yapılmış ve kullanılmıştır. Piyasada metal, beyaz ve farklı renklerde olanları mevcuttur. Farklı araçlarla kullanılarak yapıldığında pul oyası ismi ile anılmaktadır (Korkusuz, 1980: 29) (Şekil:57).

Şekil 56. Boncuklar Şekil 57. Metal Pul

Payet; Kadın elbiselerini süslemede kullanılan farklı şekil ve boyutlardaki küçük parlak pullara payet denmektedir (Ayverdi, 2006:c:3: 2474).

Đnci; Đstiridye cinsinden deniz hayvanlarının çıkarılan ve süs eşyası olarak kullanılan küçük yuvarlak sert sedefli tanelere denir (Ayverdi, 2006:c:2: 1406). Hakiki incilerle beraber suni incilerde kullanıma sunulmaktadır. Suni inciler plastik ve sedef gibi maddelerden yapılır, yuvarlak, sert, pürüzsüz, cilalı ve çok çeşitli renklerde olanları mevcuttur (Korkusuz, 1980: 29).

Bitki (Karanfil,arpa sapı vb.); Güzel kokusu nedeniyle tercih edilen bir oya malzemesidir. Đğne işi boncuk oyalarında kullanılır. Yeni gelinler, çok sık yapılmış ağır karanfil oyalı örtüler örterler, gündelik örtüler için yapılan karanfil oya, aralıklı yapılır ve hafif olur (Şenol, 2003: 23).

Plastik Halka; Küçük yuvarlak plastikten yapılmış oya halkası olarak satılmaktadır. Ayrıca oya yapan bayanlar şeffaf plastik boruları ince, ince keserek de kullanırlar (Şekil:58).

Şekil 58. Plastik Halka

Yazmalar; Süsleri fırça veya ağaç üzerine kazılmış kalıplar vasıtasıyla ince kumaşlara basılan işlere yazma adı verilir (Durul, 1978: 62) (Şekil:59).

Boyalı ya da boyasız bir kumaşın yüzeyini süslemek amacı ile araç kullanarak (fırça, kalem, kalıp) boyayı yüzeye geçirip, süsleme işine “baskı” denilmektedir. Kadın başörtüsü, yemeni, çember ya da poşu denilen ayrıca; “kalemkâr” (kalem işi) adı ile de tanınan kumaş baskıcılığı çemberlerin yanı sıra ülkemize özgü el sanatlarından olan iğne oyacılığının da buna paralel gelişmesine büyük katkı sağlamıştır (Sürür, 1980:1).

Şekil 59.Yazma

Geleneksel sanatlardan birisi olan, bezeme sanatlarının uygulandığı yazmalar, kullanılan araca gerece ve uygulanan tekniklere göre elle yapılan boyalı dokumalar ve kalıpla yapılan baskılı dokumalar olarak iki ana başlık altında toplanmaktadır. Geçmişi çok gerilere giden ve en eski el sanatlarından biri olarak kabul edilen yazmacılık hangi kültür çevresinde doğduğu bugün de tartışmalı bir konudur. Bu sanatın kökenini Hindistan’a Mısır’a veya Orta Asya’ya bağlayan değişik görüşler bulunmakla birlikte bunların herhangi birini doğrulayacak kanıt yoktur. Çatalhöyük kazılarında bulunan M.Ö II. Binyıldan kalma mühürleri kalıp baskılı yazmacılığın ilk kanıtları olarak gösterilirken, yazmacılığın kökeni Anadolu’ya bağlanmaktadır (Sözen, 1998: 210).

Elle yapılan boyalı dokumaların ve kalıpla boyanan baskı dokumalı Türk yazmalarının en erken örnekleri Beylikler dönemine tarihlendirilir. Zamanın ve doğal koşulların yıpratıcı etkilerine pek dayanıklı olmayan yazmaların yakın zamanlara geldikçe örnekleri çoğalır. Anadolu’da özellikle Kastamonu, Tokat, Gaziantep, Diyarbakır da yazmacılık devam etmekte ve XX. yy. Osmanlı döneminden kalma yazma örnekleriyle, XIX. yy. örneklerinin yapımı sürdürülmektedir. Cumhuriyet dönemi örnekleri, ünlü üretim merkezleri Kastamonu, Tokat, Edirne, Diyarbakır ve

Đstanbul’dur. Yazmacılıkta geleneksel tekniklerin yanı sıra ustaların geliştirdikleri ve sır gibi sakladıkları pek çok teknik bulunmaktadır. Ama tek renkli dokumaların boyanmasında genellikle dört temel teknik olarak fırçayla yapılan kalem işi, kalıplı baskı, sıvı boyayla daldırma ve deseni örtücü bir maddeyle maskeleme uygulanır. Kalıplı baskı tekniğinde çirişini akıtmak üzere yıkanmış ve kurutulmuş dokuma, üzerine keçe serilmiş bir masaya yerleştirilir. Kalıba boyayı yedirmek için tekne denen bir kabın ağzına keçe geçirilir ve ıstampa gibi kullanmak üzere keçenin üstü boyayla ıslatılır. Bu keçenin üzerine basılan bu boyayı emen kalıp yardımıyla desen kumaşın üzerine aktarılır. Tek renkli (monokrom) baskılarda daha kolay uygulanan bu teknik, çok renkli

Benzer Belgeler