• Sonuç bulunamadı

HAKKIN GÜVENCE ALTINA ALINMASINA YÖNELİK HUKUKÎ İMKANLAR

§4 AİLE KONUTU VE EV EŞYALARI ÜZERİNDE YASAL ALIM HAKKININ SINIRLARI VE HAKKIN GÜVENCE ALTINA ALINMASINA YÖNELİK İMKÂNLAR

C. KANUNLA YASAL ALIM HAKKINA GETİRİLEN SINIRLAMALAR

II. HAKKIN GÜVENCE ALTINA ALINMASINA YÖNELİK HUKUKÎ İMKANLAR

Eşlerin aile konutu ve ev eşyaları üzerinde yapmış oldukları sağlararası tasarruflar, sağ kalan eşin, Medenî Kanun 240. maddeye dayanana talep hakkını tehlikeye sokabilir. Nitekim, Medenî Kanun 240. madde, eşlerden birinin ölümü ile söz konusu olan mal rejiminin tasfiyesinde uygulanabilecek bir hükümdür, bu hüküm, eşlerin sağlararası tasarruf özgürlüğüne bir sınırlama getirmez. Buna bağlı olarak sağ kalan eşin bu maddeye dayanan hakkı müstakbel ve beklenen bir haktır. Böyle bir tehlike

262 HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 110, s. 983-984; SCHLEISS, s. 157-158.

263 HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 110, s. 984; DOĞAN (Aile Konutu ve Ev Eşyası), s. 666.

264 DOĞAN (Aile Konutu ve Ev Eşyası), s. 666.

265 Ancak bu durumda gerekirse, sağ kalan eş ile, tarımsal taşınmaza ilişkin işletmenin devamına yönelik bir anlaşma da yapılmalı, hatta işletmenin yönetimine, buna ehil olan biri de getirilmelidir. Bkz. HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 110, s. 984.

karşısında yasa koyucu, eşler lehine güvence niteliğinde sayılabilecek bazı düzenlemeler öngörmüştür.

Aile konutu ile ilgili olarak yapılan tasarruflarla ilgili Medenî Kanun 194. madde, eşler arasında güvence işlevi gören en önemli düzenlemedir. Bu düzenleme, diğer eşin açık rızası olmadan, aile konutu üzerinde tasarrufta bulunulamayacağını hükme bağlamaktadır. Bu hüküm gereğince rıza olmadan yapılan tasarruflar geçerli olamayacaktır. Ancak öğretide savunulan ve bizim de katıldığımız bir görüşe göre266, her nasılsa, diğer eşin açıkça rızası alınmadan tasarrufta bulunulmuş ve üçüncü kişi de konutun, aile konutu olduğunu bilmiyorsa yani iyiniyetli ise, üçüncü kişi konutun mülkiyetini kazanabilmektedir (TMK m. 1023). Bunun önüne geçilebilmesinin tek yolu, eşlerden birinin, konutun aile konutu olduğuna dair tapuda şerh vermesidir. Bu halde, üçüncü kişilerin iyiniyeti de söz konusu olamayacağı için, konutun mülkiyeti kaybedilmiş olmayacaktır. Üçüncü kişinin aile konutunu kazandığı hallerde, ileride bu konut üzerinde yasal alım hakkını kullanmak isteyen sağ kalan eş için öngörülebilecek yol, koşulları gerçekleşmişse, tenkis hükümlerine başvurmak veya muvazaa nedeniyle kazandırmanın iptalini istemektir.

Diğer bir önemli düzenleme ise, eşlerden birinin hâkimden, diğer eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasını talep edebilmesini hükme bağlayan Medenî Kanun 199.

266 KILIÇOĞLU’nun da haklı olarak belirttiği üzere, Medenî Kanun 194/III. fıkra ile şerh imkanı getirildiğinden, bu yolla üçüncü kişilerin iyiniyetleri bertaraf edilebilecektir. Şerh yoksa, üçüncü kişilerin iyiniyeti korunmalı ve o mülkiyeti kazanabilmelidir. Bkz. (Yenilikler), s. 36, 51 vd., (Diğer Eşin Rızası), s. 6, 19 vd., (Hukuk Merceği), s. 574-575, 598-599, (Mal Rejimleri), s. 61, 63. Benzer şekilde bkz. AKINTÜRK, s. 113, 115; ERTAŞ, s. 193, Nr. 816; DEMİR, s. 47; AYAN, s. 98 vd.; REİSOĞLU, http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/dergi40/Sezayeni.doc. Öğretide bazı yazarlara göre ise, burada tasarruf yetkisi sınırlaması bulunmaktadır, rıza alınmadan yapılan, hukuken geçersiz olan bir işlemin tarafı olan üçüncü kişi, hak kazanamamaktadır. Bkz. HAUSHEER/REUSSER/GEISER, Art. 169, Nr. 37 vd., s. 390 vd.; GLOOR, s. 61; BRAEM/HASENBÖHLER, Art. 169, Nr. 73, s. 437-438; DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, s. 200, 210-211; OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, s. 205; BARLAS, s. 126, 128-129; ŞIPKA (Aile konutu), s. 159-161, Türk ve İsviçre Hukuku’nda bu konuda ileri sürülen görüşler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. aynı eser, s. 39 vd.; DOĞAN, (Aile Konutu), s. 294, GENÇCAN (İçtihatlar), s. 1096; GÜMÜŞ, s. 42 vd.; DEMİR (Evli Kadının Hukukî Durumu), s. 34-35. Özellikle İsviçre öğretisinde üçüncü kişini hak kazanamayacağını ileri süren yazarların bu görüşü, İsviçre Medenî Kanun 169. maddede (TMK. m. 194), aile konutu şerhi imkanı getirilmemiş olduğundan haklı görülebilir. Ancak Türk Medenî Kanunu 194. maddede, şerh imkanı da getirilmiş olduğundan, kanımızca, aile konutu şerhinin bulunmadığı hallerde, üçüncü kişinin iyiniyeti korunmalı ve o mülkiyeti kazanabilmelidir.

maddedir. Bu madde sınırlı şekilde koruyucu işleve sahiptir. Çünkü hâkimin bu konudaki takdir yetkisi, ekonomik varlığın korunması veya belirli bir mali yükümlülüğün yerine getirilmesinin gerektiği ölçüsü ile sınırlı tutulmaktadır. Yine de, bu maddenin özellikle ev eşyaları açısından önem taşıyacağını söylemek gerekir. Nitekim, Medenî Kanun 194. madde sadece aile konutu hakkında koruyucu bir düzenlemeye yer vermekte, ev eşyalarından bahsetmemektedir267.

Son olarak, sağ kalan eş açısından ortaya çıkabilecek bir başka tehlikeden de bahsetmek gerekir. Medenî Kanun 240. maddeye dayanılarak intifa, oturma ya da mülkiyet hakkı tesis edilmeden önce, miras ortaklığının, aile konutu ve ev eşyası üzerinde tasarrufta bulunması mümkündür. Bu ise, sağ kalan eşin Medenî Kanun 240. maddeye dayanması açısından bir tehlike teşkil edecektir. Özellikle, sağ kalan eşin mirasçı sıfatına sahip olmadığı durumlarda, onun rızası aranmadan konut ve ev eşyaları üzerinde tasarrufta bulunulabilecektir. Sağ kalan eşin mirasçı sıfatına sahip olduğu durumlarda ise sorun yoktur; tereke üzerinde elbirliği mülkiyeti söz konusu olacağı için, onun rızası olmadan tasarrufta bulunmak mümkün değildir268.

Sağ kalan eşin mirasçı sıfatına sahip olmadığı durumlarda, tavsiye edilebilecek yol, Medenî Kanun’un 1010. maddesine göre tapu kütüğüne, tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına yönelik şerhin verilmesidir. Bunun yanında, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre, yetkili mahkemeden İhtiyâdi Tedbir kararı da istenebilir. Bu imkânlar yanında, terekenin resmi tasfiyesi de istenebilir (TMK. m. 633), böylece resmi tasfiyenin yapılması sırasında aile konutu ve ev eşyaları üzerinde talepte bulunulabilir269.

267 HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 21, 36, 71, s. 945, 951, 967; SCHLEISS, s. 107, dn. 106, 246 vd.

268 Eğer tereke, miras ortaklığınca atanan temsilci veya resmen yöneten kişi tarafından idare edilmekteyse ve bu kişinin sağ kalan eş aleyhine tasarrufta bulunması söz konusu ise, sağ kalan eş, bu durumda da korumasız bırakılmış değildir, kendisi bu tasarrufu yetkili makama (örneğin Sulh Hâkimi’ne) şikayet edebilir. Bkz. SCHLEISS, s. 251. Terekenin temsilci veya resmen yöneten kişi tarafından idare edilmesi konusunda bkz. İNAN/ERTAŞ/ALBAŞ, s. 477, 542.

269 HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 71, s. 967; SCHLEISS, s. 250-251.

§5. EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNDE AİLE KONUTU VE EV EŞYASI

Outline

Benzer Belgeler