• Sonuç bulunamadı

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN ÖLÜM NEDENİYLE SONA ERMESİ Aile konutu ve ev eşyası üzerinde Medenî Kanun 240 maddeye dayalı bir

§3 AİLE KONUTU VE EV EŞYASI ÜZERİNDE YASAL ALIM HAKKININ KOŞULLARI I HAKKIN KULLANILACAĞI EŞYANIN AİLE KONUTU VE EV EŞYASI NİTELİĞİNİ

C. AİLE KONUTU ÜZERİNDE DİĞER EŞİN SINIRLI AYNİ HAKKA VEYA ŞAHSİ HAKKA DAYALI YARARLANMA YETKİSİNE SAHİP OLMASI DURUMU

III. EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN ÖLÜM NEDENİYLE SONA ERMESİ Aile konutu ve ev eşyası üzerinde Medenî Kanun 240 maddeye dayalı bir

talepte bulunulabilmesi için, eşler arasındaki mal rejimi ölüm sebebi ile son bulmalıdır. Madde metninde, “sağ kalan eş”, “ölen eş” ifadelerinin kullanılması da bu konuda, yalnızca ölüm sebebinin dikkate alınmasını gerektirmektedir. Ölüm dışında boşanma, evliliğin iptali veya başka bir mal rejimi sözleşmesi yapmak gibi diğer sebeplerle son bulma halinde, eşlere böyle bir talep hakkı tanınmamıştır. Bunun gibi diğer sebeplerle son bulma durumunda dayanabilecek tek imkân, aile konutu ve ev eşyası paylı mal niteliğinde ise, paylı mallar ile ilgili Medenî Kanun 226. maddeye göre özgüleme talebinde bulunmaktır183.

Eşlerden birinin ölümü bir taraftan mal rejiminin sona ermesine ve tasfiyesine neden olurken, diğer yandan, ölen eşin terekesinin mirasçılarına intikaline ve terekenin paylaşımına yol açmaktadır. Bu durumda önce mal rejiminin tasfiye edilmesi, daha sonra terekenin paylaşımı söz konusu olur184. Medenî Kanun 240. maddesi, mal rejiminin tasfiyesi aşamasında uygulanır.

182 TANDOĞAN, (Kira ve Ödünç Verme), s. 297-298; ZEVKLİLER (Özel Borç ilişkileri), s. 280; YAVUZ, s. 359-360.

183 HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 24, s. 946; GLOOR, s. 67; SCHLEISS, s. 9; KILIÇOĞLU (Yenilikler), s. 77, (Diğer Eşin Rızası), s. 45; ZEVKLİLER/HAVUTÇU, s. 263; DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, s. 406; ACAR, s. 124-125; DOĞAN (Aile Konutu ve Ev Eşyası), s. 656; ÖZUĞUR, s. 54; 2. HD. 12.6.2003, E. 7632, K. 8691; 2. HD., 3.6.2003, E. 5022, K. 8187 (GENÇCAN (İçtihatlar), s. 1195-1197; HAYRAN, s. 340-342); 2. HD. 17.10.2005, E. 12031, K. 14273 (www.kazanci.com.tr)

184 Mal rejimini tasfiyesi bir anlamda, mirasbırakanın terekesinin tespit edilmesi ve eşin miras payının hesaplanabilmesi için yapılması gereken bir ön işlem niteliğinde kabul edilebilir. Bu konuda bkz. İNAN/ERTAŞ/ALBAŞ, s. 117-118; ERMAN, s. 24; ANTALYA, s. 69; ACAR, s. 37; MOROĞLU, Nazan: Medenî Kanun’da Mal Rejimleri, İstanbul 2002, s. 60, 129; DOĞAN (Aile Konutu ve Ev Eşyası), s. 656. Mal rejiminin tasfiyesinin, Miras Hukuku kurallarına göre

Ölüm karinesi, ölümüne kesin gözüyle bakılacak şekilde kaybolma halidir. Bu duruma, Medenî Kanun 31. maddede, kaybolan kişinin cesedi bulunmamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılma şeklinde bir sonuç bağlanmaktadır. Buna bağlı olarak, ölüm karinesi aynen, ölüme benzer sonuçlar doğurmakta; mal rejimi bu sebeple son bulmaktadır. Bunun sonucunda ise, sağ kalan eş, hakkında ölüm karinesi söz konusu olan diğer eşin konutu ve ev eşyaları üzerinde 240. maddeye dayanan talebini ileri sürebilmektedir185.

Gaiplik de, mal rejimini sona erdiren sebeplerden biridir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolan ve kendisinden uzun süredir haber alınamayan kimsenin ölümü hakkında kuvvetli bir olasılık varsa, o kimse hakkında gaiplik verilebilmektedir (TMK. m. 32). Bu kararın sonucu, ölüme bağlı hakların, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılabilmesidir (TMK. m. 35). Bu durumda yine, mal rejimi sona ermektedir ve gaibin sahip olduğu aile konutu ve ev eşyaları üzerinde, Medenî Kanun 240. maddeye dayalı talep ileri sürülebilmektedir. Gaiplik durumu evliliği kendiliğinden sona erdirmemektedir. Evliliğin sona ermesi için, gaiplik kararı ile birlikte veya sonradan evliliğin feshi de talep edilmelidir. Öğretide bazı yazarlar186 buna dayanarak, Medenî Kanun 240. maddenin uygulanabilmesi için, gaiplik ile birlikte evliliğin feshinin de talep edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Ancak, kanımızca Medenî Kanun 240. maddenin gaiplik sonrasında uygulanabilmesi için evliliğin feshini talep etmeye gerek yoktur. Medenî Kanun 240. madde, mal rejiminin tasfiyesi sırasında uygulanan bir hükümdür. Mal rejimi tasfiye edildiği halde, evlilik birliği sona ermemiş de olabilir. Sözgelimi; eşler arasındaki mal rejimi, haklı sebeplerin varlığına dayanarak mal ayrılığına dönüşmüş olabilir (TMK m. 206). Bu durumda, Medenî Kanun 212. madde, eski rejimin tasfiyesinin yeni mal rejimi hükümlerine göre yapılacağını belirtmektedir. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere, evlilik birliği devam ederken de mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilebilmektedir. Bu sebeple, evliliğin feshedilmesinin, Medenî Kanun 240. maddenin uygulanmasında bir koşul teşkil

yapılan paylaşımdan önce yapılması ile ilgili eleştirisel yaklaşım ile ilgili bkz. ACABEY, (Medenî Kanun Tasarısı), s. 792-793.

185 DOĞAN (Aile Konutu ve Ev Eşyası), s. 656.

186 ACAR, s. 125, dn. 166; HAYRAN, s. 331. Yine mal ortaklığı rejiminde haciz halinde, alacaklıların istemi ile mal ayrılığına dönüşüm söz konusu olmaktadır (TMK. m. 210).

etmeyeceğini belirtmek gerekir187. Evliliğin feshinin gerekli olduğunu savunan bazı yazarlar188, evlilik feshedilinceye kadar, eşler arasındaki mal rejiminin mal ayrılığına dönüşeceğini kabul etmekte ve buna bağlı olarak Medenî Kanun 240. maddenin uygulanamayacağını savunmaktadır. Evliliğin feshinin, Medenî Kanun 240. maddenin uygulanabilmesi için gerekli olmaması gerekçesi yanında, mal rejiminin kendiliğinden mal ayrılığına dönüşemeyeceği gerekçesi ile de yazarların bu görüşüne katılamıyoruz. Eşler arasındaki mal rejimi, gaiplik kararı ile birlikte kendiliğinden mal ayrılığına dönüşemez. Bunun için mutlaka eşlerden birinin haklı sebeplere dayanarak istemi ve hâkimin kararı gerekir (TMK. m. 206). Bunun tek istisnası, mal ortaklığı rejiminde iflasta, mal rejiminin kendiliğinden mal ayrılığına dönüşmesidir. Yine mal ortaklığı rejiminde haciz durumunda, alacaklıların istemi ile mal ayrılığına dönüşüm söz konusu olmaktadır.

Aile konutu ve ev eşyası üzerinde Medenî Kanun 240. madde ile tanınan hakların yalnızca ölüm halinde (ve ölüme benzer sonuçlar doğuran ölüm karinesi ve gaiplikte) kullanılabilmesi, öğretide birçok yazar189 tarafından eleştirilmektedir. Bu yazarlar, Medenî Kanun’un edinilmiş mallara katılma rejiminde ölüm yanında, evliliğin boşanma ile sona ermesinden sonra da, aile konutundan kimin yararlanacağı hakkında özel bir düzenleme getirmemesini büyük bir eksiklik olarak görmektedir. Bu eksiklik önemini, uygulamada evliliklerin tamamına yakınında, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olması gerçeği karşısında, daha fazla hissettirmektedir. İsviçre Hukuku’nda bu eksiklik, İsviçre Medenî Kanunu’na, boşanma ile ilgili hükümler arasına bu konuyla ilgili hükümler eklenerek giderilmiştir. Bu hükümlerden biri olan İsviçre Medenî Kanun 121. madde ile, evliliğin iptal veya boşanma sebebi ile sona ermesinde, kiracılık hakkının devrinden, konutun diğer eşe bırakılmasına değin, birtakım tedbirlere yer verilmektedir190.

187 DOĞAN (Aile Konutu ve Ev Eşyası), s. 656. 188 DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, s. 403, dn. 409.

189 ŞIPKA (Aile Konutu), s. 101-102; MOROĞLU, s. 129; ÖZUĞUR, s. 75; DEMİR, Pınar Özlem: Yeni Medenî Kanunda Evli Kadınların Hukukî Durumu İle İlgili Yenilik ve Değişiklikler, İst. 2004, s. 60.

190 İsviçre Medenî Kanunu’nda 121. maddenin kabul edilmesinden önce, HAUSHEER/REUSSER/GEİSER de, böyle bir düzenlemenin, eşlerin menfaatlerini makul bir dengeye oturtmak açısından kabul edilmesi yönünde fikir belirtmekteydi. Bkz. HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 24, s. 946-947.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde evliliğin iptal veya boşanma kararı ile son bulması durumunda aile konutu ve ev eşyaları ile ilgili olarak eşlere yasal alım hakkı tanınmamasına karşın; paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde Medenî Kanun 254. madde ile ayrıntılı bir düzenleme getirilmektedir. Özellikle son fıkrada “eşler konutta kira ile

oturuyorlarsa hâkim, gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasına karar verebilir. Bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvenceye almak için gerekli düzenleme yapılmasına iptal veya boşanma kararı ile birlikte re’sen karar verilir”

şeklinde bir düzenlemeye yer verilmektedir. Bu düzenlemenin uygulama alanı sadece paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ile sınırlıdır. Oysa İsviçre Medenî Kanun 121. madde, tüm mal rejimleri hakkında uygulanabilen genel bir düzenleme niteliği taşımaktadır. Ayrıca. İsviçre Medenî Kanun 121. maddede, aile konutunun eşlerden birine bırakılabileceği de belirtilmektedir, oysa, Türk Medeni Kanunu 254. maddede buna ilişkin bir düzenleme öngörülmemektedir. Bu sebeplerle, Medenî Kanun 254. maddedeki düzenlemenin, İsviçre Medenî Kanunu’ndaki 121. madde yanında yeterli korumayı sağlamaktan uzak olduğunu belirtmek gerekir.

Ölüm dışındaki diğer hallerde, Medenî Kanun 240. maddenin uygulanamamasına karşın, eşlerin, bu maddenin ölüm dışındaki diğer hallerde de uygulanabileceğini kararlaştırmaları mümkün müdür? Medenî Kanun 240. madde, sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirebilmesi amacıyla getirilen bir düzenlemedir. Mal rejiminin diğer sebeplerle sona ermesinde ise, her iki eş hayattadır. Her iki eş de bu durumda, eski yaşantısını devam ettirmek zorundadır. Düzenlemenin amacı yanında lafzı da boşanma veya diğer sona erme sebeplerine Medenî Kanun 240. maddenin doğrudan uygulanmasını engellemektedir. Ancak, eşlerin, ölüm dışındaki diğer sebepler açısından da benzer hakların tanınmasını, artık değere katılmada farklı bir düzenlemenin getirilebilmesini öngören Medenî Kanun 237. maddeye dayanarak kararlaştırabilecekleri mümkün sayılmalıdır191.

191 HAUSHEER/REUSSER/GEISER (I. Unterteilband), Art. 219, Nr. 76, s. 969; SCHLEISS, s. 173. ZEYTİN’e göre böyle durumlarda, eşler arasında yapılacak olan mal rejimi sözleşmeleri saklıdır. Bkz. ZEYTİN, s. 231.

IV. SAĞ KALAN EŞİN KATILMA ALACAĞININ OLMASI

Outline

Benzer Belgeler